Gu Ruoyun'nun bakışları cüppede dolaştı, adamın yüzünde durdu ve o an artık bakışlarını başka yere çeviremedi.

Doğu Tepesi Anakarası’nda, Yüce Jin şüphesiz gördüğü tüm yakışıklı erkekler arasında en büyüleyici olanıydı. Ama önündeki bu adam hem Yüce Jin kadar yakışıklı hem de daha iyi görünümlüydü...
 
Adam altın çizgilerle süslenmiş kolları olan, asil ve göz kamaştırıcı görünen, uzun mor bir cübbe giymişti. Hafif bir rüzgâr estiğinde arkasında siyah saçları miskin miskin dağıldı ve sonrasında çekici bir koku kaldı. Görünüşü o kadar yakışıklıydı ki tüm yaratılışın rengini kaybetmesine neden olmuş gibiydi. Rüzgâr kol ağızlarını havalandırdı, adamın gözleri arasındaki baştan çıkarıcı mor alevi daha da şeytani gösterdi.
 
Birdenbire, adam elini kaldırdı ve bir esinti geçip gitti. Gu Ruoyun duyularını geri kazandığında adamın kucağındaydı ...
 
"Bu, Antik Kutsal Pagoda tarafından seçilen efendi mi? Dokunmak için çok kemikli, hiç rahat değil. Küçük kız, iyi beslenmen gerekiyor ve yalnızca daha fazla kilo aldığında yatağımı ısıtabilirsin."
 
Gu Ruoyun'un yüzü anında karardı. Onu tekmelemek için ayağını kaldırdı, ama adam hazırdı. Hafif bir gülümsemeyle ayağını tuttu.
 
"Küçük kız, geçmişte gerçekten güçlüydün ama şimdi Qi Toplama seviye 2'de olan küçük bir çocuksun. Bana gizlice saldırabileceğini mi düşünüyorsun?"
 
Gu Ruoyun ayağını geri çekti. Önündeki yakışıklı asil adama baktı ve "Kimsin sen?" diye sordu.
 
"Küçük kız, çok soğuksun. Seni uzak mı uzak Doğu Tepesi Anakarası’ndan buraya getirdim ve beni unuttun mu?" Adam gönülsüzce devam etti, "Neyse ki o zaman hayatını kurtardım. Ben olmasaydım tamamen yok olurdun, hem bedenen hem ruhen."
 
Doğu Tepesi Anakarası mı?
 
Gu Ruoyun biraz şaşırdı, "Sen Antik Kutsal Pagoda'sın."
 
Bunu duyduğunda adamın dudakları seğirdi, "Antik Kutsal Pagoda mı? Hiç insana dönüşen bir pagoda gördün mü? Ben Antik Kutsal Pagoda'nın refakatçi canavarı, Zixie'yim!"
 
"Zixie mi? Antik Zümrüdüanka Zixie mi?"
 
Batı Ruh Anakarası halkı belki de Zixie'nin varlığını bilmiyordu ancak Doğu Tepesi Anakarasındaki herkes bu ismi biliyordu.

Efsaneye göre Antik Zümrüdüanka Zixie gökleri ve yeri kırma gücüne sahipti. Tek nefesiyle bir imparatorluğu tamamen yok edebilirdi. Gücü o kadar büyüktü ki herkesin kalbini titretiyordu.

Ancak Zixie on binlerce yıl önce ortadan kaybolmuştu. Kim burada ortaya çıkmasını beklerdi ki?..

"Donup kaldın kızım, değil mi?" Zixie dudaklarını kıvırıp gülümsedi, "Hayatın için kaçarken Antik Kutsal Pagoda ile sözleşme yapmıştın. Ruhun tek parça kaldığı sürece Antik Kutsal Pagoda ruhunu sonsuza dek takip edecektir.  Fakat Antik Kutsal Pagoda ile aramdaki bağ mühürlenmişti. Doğu Tepesi Anakarası’nda kırılsaydı o yaşlı iblisler kesinlikle fark ederdi. Bu yüzden Kendimi gösteremedim ve yardım edemedim. Batı Ruh Anakarası’na ulaşana kadar mührü kıramadım…"

Gu Ruoyun kafa salladı, "Anladım. Bu Antik Kutsal Pagoda büyükbabam tarafından verilmişti ama ne işe yaradığını bilmiyordum..."

"Antik Kutsal Pagoda'nın kullanımlarını bu kadar kısa sürede tam olarak açıklayamam. Ancak Kutsal Pagoda'nın antik çağlardan kalmış bir nesne olduğunu biliyorsun, değil mi?  Antik çağlardan bir eser nasıl işe yaramaz olur?  Bir de…"

Zixie gülümseyerek Gu Ruoyun'un kafasına hafifçe vurdu, "Birine meydan okumadın mı?  Bu Antik Kutsal Pagoda ile, bir ay içinde seni ondan daha güçlü yapacağımı garanti ediyorum!"

Gu Ruoyun'un önceki yaşamındaki dövüş deneyimiyle, Ling Ailesi’nin Genç Efendisi’ni yenme şansının yüzde elli olacağını biliyordu. Ama asıl niyeti rakibini yenebileceğine dair güven vermekti...