"Özür dile mi?" Gu Ruoyun homurdandı. "Söylesene, beynine su falan mı girdi? Ling Ailesi’nin Genç Efendisi’ni mi dövmüşüm? Unutma, ben Qi Toplama seviye iki işe yaramazın tekiyim! Ling Ailesi’nin Genç Efendisi’nin gücü seviye beşe ulaştı. Onu nasıl dövmüş olabilirim? Gök Mavisi Ejderha Şehri’nin şampiyonuyla dövüşseydin ve biri Gök Mavisi Ejderha Şehri’nin şampiyonuna vurduğunu söyleseydi, inanır mıydın?"

 Yaşlı General Gu’nun beti benzi attı. Patt! Avcu masaya vurdu ve bağırdı, "Şer mahluk! Büyükbabanın emrine karşı çıkmaya bile cüret ediyorsun! Ling Ailesi senin suçun olduğunu söylüyorsa onu kışkırtan sensindir! Derhal onlar seni affedene kadar diz çök!"

"Haha!" Gu Ruoyun yüksek sesle güldü. Dudaklarının kenarından küçümseyici bir kavis yayıldı. “Açıkça ilk başta abimin yeteneklerini kıskanıp ona hakaret eden oydu. Şimdi onu kışkırtan ben mi oldum? Görünüşe göre su sadece beynine değil, gözlerine de girmiş. Çizik bile almamış Ling Ailesi’nin Genç Efendisi’nin zorbalığa uğradığını mı söylüyorsun? Ağır yaralanan benim ona vurduğumu? Büyükbaba, kesinlikle hakikat yerine yabancıları destekleyecek birisin."

Yaşlı General Gu afallayıp kaldı. Öfkesini çoktan unutmuş ve şaşkınlıkla Gu Ruoyun'a bakakalmıştı.

Bu… bu onun çekingen torunu muydu? Ne ara konuşmada bu kadar akıcı ve anlaşılır olmuştu?

"Sen tam olarak kimsin?"

Aniden Yaşlı General Gu'nun gözleri karardı, tüm oturma odasını birden öldürme niyeti doldurdu.

Gu Ruoyun'un zayıf yetenekleriyle bile, eğer Ruhsal Gücünü kullanırsa bu öldürme niyetine dayanabilirdi.  Ancak bunu yapsaydı kendini ele verirdi, bu yüzden risk almadı. Onun yerine öldürme niyeti tarafından kaplanmasına izin verdi.

"Ne o, beni öldürmek mi istiyorsun?" Gu Ruoyun solgun yüzünü kaldırdı ve dalga geçti, "Bir kere beni sopayla öldürdün. İnatçı yaşama isteğim olmasaydı ondan canlı çıkmazdım. Şu anda beni öldürmek istiyorsan, öyle olsun! Geri döndüğünde abime nasıl açıklayacaksın bilmiyorum ama."

Yaşlı General Gu gözlerini hafifçe kıstı.

Aslında, Gu Ruoyun'u sopayla öldürmekten pişman olmuştu. Gu Ruoyun işe yaramazın teki olsa bile yine de onu koruyacak bir abisi vardı. Gu Ruoyun inadından vazgeçip itiraf etmiş olsaydı öfkeyle hareket etmezdi...

Neyse ki bu işe yaramaz nefes almayı kısa süreliğine bırakmış ve kalp atışları çabucak düzelmişti.

Ama Yaşlı General Gu, o kısacık sürede bedenine bağlı olan ruhun değişeceğini nereden bilebilirdi ki?..

"Hıh, Gu Ruoyun isen, o zaman gerçekten Shengxiao'ya açıklamam gerekir. Ne yazık ki değilsin!" Yaşlı General Gu kükredi, "Sen tam olarak kimsin? O çekingen, işe yaramaz Gu Ruoyun hayatta böyle şeyler demezdi!"

Aniden, odadaki tüm gözler Gu Ruoyun'nun narin yüzüne sabitlendi.

Gu Ruoyun fark etmemiş gibiydi ve gülümsedi. "Gu Ruoyun olup olmadığımı bilecek kişi sen değil misin? Bunca yıldır sırf huzur ve sessizlik için çekingence davrandım. Ama bu olaydan sonra kararımı verdim. İşe yaramaz da olsam, artık çekingen olmayacağım! Ben ne kadar çekingen olursam, o kadar zorbalık yapacaksınız!"

Bunu duyduklarında herkes aniden kavradı.

Bu işe yaramazın cesareti olmasına şaşmamalıydı. Başından beri rol yapıyormuş. Bu her şeyi açığa kavuşturdu...

Bamm!

Ling Yi, masaya vurup ayağa fırladı. Soğukça, "Gu Ruoyun, bu yaşlı adam zayıfların doğuştan koruyucusu olmuştur. Haklı mısın, haksız mısın bilmem. Bugün diz çöküp af dilemelisin! Yapmazsan, dahi bir abinin olup olmaması umurumda olmaz, seni hemen burada öldürürüm!!!"

Gu Ruoyun, Ling Yi'nin öfkeli yüzüne bakıp gülümsedi. "Bana sataşmak mı istiyorsun, küçüğüne? Tüm Gök mavisi Ejderha Şehri'nin zayıflarla uğraştını söylemesinden endişelenmiyor musun?"

"O zaman ne istiyorsun?"

"Şuna ne dersin? Torununun benimle düello yapmasına izin ver!"