Emperor’s Domination - Bölüm 65 : Elinin Tersiyle Yağmur Yağdırmak (1)

---

Bölüm 65 : Elinin Tersiyle Yağmur Yağdırmak (1)

 

Li Qiye’nin açıklaması karşısında, Dong Shenglong’un gözleri ciddileşti ve derin bir sesle bağırdı:

 

“Bir avuç saçmalık! Adıma çamur atıyorsun!”

 

Li Qiye istifini bozmadı; birinci büyüğe ve diğer dört büyüğe doğru döndü ve konuştu:

 

“Büyüklerim, söylediklerim doğrudur. Eğer Temizleyici Tütsü Antik Tarikatımız ve Dokuz Aziz Şeytan Kapısı akraba olursa, bunu en çok kim görmek istemez? Eğer bu evlilik antlaşmasını bozmak isteyen varsa, en etkili ve doğrudan yol beni yalan suçlamalarla öldürmektir. Ustaları aldatmak da neymiş? Ataları öldürmek de neymiş? Büyüklerde saygısızlık da neymiş? Bunların alayı iftira. Burada asıl yapmak istenen şey, iki tarikat arasındaki evlilik anlaşmasını bozmak.”

 

Sayısız yıl yaşamış Li Qiye için böyle küçük planlar doruğa ulaşması için yetersizdi. Eğer Dong Shenglong gelmeseydi, kendini haklı çıkarmak için epey uğraşması gerekecekti. Ama Dong Shenglong’un gelmesiyle, resmen kendisine canlı bir hedef tahtası bulmuştu.

 

Li Qiye rahatça ve acele etmeden devam etti:

 

“Büyükler, koruyucular… Korkarım ki Temizleyici Tütsü Antik Tarikatına ihanet etmek isteyenler var, evet. Ama bu ben değilim, tamamen başka bir kişi. Burada bu komploları kuran İlahi Tanrı Tarikatı’ndan biri var… Bu kişi hem içten hem dıştan tarikatı yıpratmak için komplolar kuruyor ve öğrencileri öldürüyor.”

 

Mesele çok büyük olduğundan diğer koruyucular da olay yerine geliyordu. O an tarikatın tüm üst kademeleri, Temizleyici Yeşim Tepesi’nde toplanmıştı.

 

Öfkeden kızarmış Cao Xiong vahşice bağırdı:

 

“Ulan hain! Kanı başkalarının üzerine atmak da affedilemez bir suçtur! On bin kere ölsen de bunun bedelini ödeyemezsin!”

 

Doğrudan Li Qiye’nin üzerine yürümeye kalkmıştı, ama Elder Gu tarafından durduruldu.

 

Cao Xiong tekrar öfkeyle bağırdı:

 

“Büyük kardeş, yoksa gerçekten kendi tarikat üyelerini öldürmüş bir haini korumak mı istiyorsun!?”

 

O anda, Elder Gu Tieshou’nun ifadesi soğudu ve duygusuzca konuştu:

 

“Küçük kardeş, tarikatın tüm büyükleri ve koruyucuları burada. Bu konunun doğruluğu yanlışlığı, aklığı karalığı üzerine herkesin tartışmasıyla sonuca varılacak! Neden küçük kardeşim şu an acele ediyor!?”

 

Birinci büyük aptal bir adam değildi. Bu mesele garipti ve olağandışı gözüküyordu. Dong Shenglong bu meseleyi tek başına düzenleyemezdi! O anda birinci büyüğün de yüzü beyazlamıştı.

 

Tam o sırada, Li Qiye sözünü kesti ve aceleyle konuştu:

 

“Elder Cao’nun beni aceleyle öldürmeyi istemesinin nedeni, beni susturmaktır. Elder Cao ve bu yaşlı Dong beraber komplo kurdular. Beni öldürerek iki tarikat arasındaki evlilik anlaşmasını bozmak istediler. Siz büyüklerime ve koruyucularıma saygım sonsuz, doğru mu yanlış mı, ak mı kara mı, herkesin bu meseleyi su gibi şeffaf gözlerle inceleyeceğine inanıyorum. Kim sadık, kim hain? Bir bakışta anlaşılabilecek bir şey.”

 

“Hayvan, başkalarının adını lekelemeye devam ediyorsun, yaşamana izin verilemez!”

 

Dong Shenglong sağır edici bir sesle bağırdı ve bir anda kan enerjisi göğe yükseldi, Kraliyet Asili baskısı Li Qiye’yi hedef almıştı.

 

“Kardeş Dong, kendinize gelin!”

 

O anda, Birinci Büyük Gu Tieshou’nun gözleri de vahşi bir öldürme niyetiyle parlamıştı. Sakin ve huzur yanlısı birinci büyük adeta başka birine dönüşmüştü!

 

Dong Shenglong’un Kraliyet Asili baskısı azalmadı, aksine arttı. Bir “Bam Bam” sesi göğü doldurdu. Kafasının üstünden yayılan enerji, boyun eğmez bir Ejderhanın kükreyişi gibiydi. Kraliyet Asili baskısı tüm koruyucu ve büyüklerin rengini attırmıştı.

 

Birinci Büyük Gu Tieshou kaşlarını çattı; kan enerjisi aniden kabardı ve uzun ömür kanının sesi, devasa, kadim bir Ming gibiydi. Kan enerjisi yükseldiği an bir Kun Peng’in çığlığı duyuldu. Birinci büyüğün Kader Çarkından dışarı bir Kun Peng atladı. Kun Peng gökyüzünü kapladı, sanki doğa ananın kendisine karşı çıkıyordu. O anda birinci büyüğün bedeninden durmaksızın kuvvetli bir Kraliyet Asili baskısı yayılıyordu!

 

Kraliyet Asili... Bu doğru, Birinci Büyük Gu Tieshou kesinlikle bir Kraliyet Asiliydi. Bu sadece öğrencileri şaşırtmamıştı. Elder Sun’un grubu bile şok olmuştu. Özellikle de Cao Xiong’un gözleri şaşkınlıktan sonuna kadar açılmıştı!

 

Gu Tieshou, Dong Shenglong’u karışılıyordu. Her adım sanki yeni bir dünya oluşturuyordu. Başının üzerindeki zirvede süzülen Kun Peng, dünyayı ve gökyüzünü kırmak istiyor gibiydi. Kun Peng’in ilahi baskısı karşısında, tüm varlıklar ona tapıyordu!

 

Kimse birinci büyük Gu’nun bunu gizlemiş olmasını beklemiyordu. Herkes Adlandırılmış Kahraman olduğunu sanıyordu, en iyi ihtimalle bu seviyenin son aşamasında olabilirdi. Gerçek gücünün Kraliyet Asili seviyesinde olduğuna inanamadılar!

 

Tecrübeli bir Kraliyet Asili olan Dong Shenglong’un yüz ifadesi hemen değişmişti. İkisi de Kraliyet Asiliydi. Kesin bir tehdit hissetmişti, çünkü Elder Gu bir İmparator Erdem Kanunu çalışıyordu. Hem de Ölümsüz İmparator Min Ren tarafından bırakılan en güçlü İmparator Erdem Kanunu; Kun Peng’in Altı Varyasyonu! Bu Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın çekirdek kanunuydu ve Dong Shenglong için büyük bir tehditti.

 

“Güzel, güzel, güzel! Kardeş Gu gücü konusunda çok ketummuş. Diğerlerinin yanlış anlamasına sebebiyet vermiş! Bugün sanırım başkalarının işlerine karıştım. Ama nezaketimi iki yüzlülük olarak değerlendirdiniz! Eğer durum buysa, gidiyorum!”

 

Dong Shenglong’un gözleri çökmüştü. Lafını bitirdikten sonra döndü ve ayrıldı.

 

Dong Shenglong zeki bir adamdı. O anki durumun kendisi aleyhine olduğunu biliyordu. Eğer daha fazla kalırsa, orada tutsak olabilirdi. Bir adım geri çekilmesi daha iyiydi!

 

Cao Xiong’un aşırı ifadesine bakmak zordu. Birinci büyüğün gizli gücü Dong Shenglong’u püskürtmeye yetmişti. Durum birden tersine dönmüştü.

 

Li Qiye de her şey normalmiş gibi konuştu:

 

“Suçluluk hisseden kişi ilk kaçan olurmuş.”

 

Olayların tersine dönmesi, Luo Fenghua’nın grubunu şaşkın halde bırakmıştı. Vahşi dalgaları engellemek neymiş, kelimelerle güçlü düşmanları püskürtmek neymiş, bunları bugün tecrübe etmişlerdi! Birinci kardeş esasen bunu bekliyordu ve doğal olarak güçlü düşmanlarından korkmamıştı.

 

Cao Xiong tekrar şiddetle bağırdı:

 

“Hain! Ustanı kandırdın ve atalarını öldürdün, buna rağmen saçma sapan konuşmaya devam mı ediyorsun!? Bugün, ölen öğrencilerim için adaleti yerine getireceğim!”

 

Li Qiye, sakince Cao Xiong’u izledi ve yavaşça konuştu:

 

“Elder Cao, ustamı kandırmak ve atalarımı öldürmek mi? Ben böyle şeyleri asla yapmadım. Birini hedef göstermek için daha bir sürü yol var! Belki de adalet umurunda değil ve planlarının açığa çıkacağından beni hemen susturmak istiyorsun, nereden bilelim?”

 

“Hayvanoğlu! Sırf bu sözlerin yüzünden seni öldürürüm!”

 

Elder Cao’nun haykırışı havada yankılandı ve tekrar Li Qiye’ye doğru harekete geçti.

 

“Küçük kardeş, zihnini sakinleştir. Sinirlenme!”

 

Bu sefer bağıran Birinci Büyük Gu Tieshou idi. Gu Tieshou sonunda fırtınayı salmıştı, Kraliyet Asili baskısı doğrudan Cao Xiong’a yöneldi.

 

Baskının altında, Cao Xiong gözlerini kıstı ve saldırganca konuştu:

 

“Birinci kardeş, gerçekten bu hayvanı korumak mı istiyorsun? Kendi tarikat üyelerini öldürüyor; eğer böyle bir öğrenci cezalandırılmazsa, diğer öğrencilerimizin kalbi de soğuk kalacak. Başka tarikatlar arasında alay konusu olacağız. Kimse Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın kurallarına uymayacak!”

 

Li Qiye bir kahkaha attı ve konuştu:

 

“Elder Cao, benim kendi tarikat üyelerimi öldürdüğüm üzerine ant içiyor. O zaman söyle lütfen; nasıl kendi tarikat üyelerimi öldürdüm? Eğer söyleyemezsen, kendi elder pozisyonunu kullanarak bir öğrenciye komplo kurmuş olursun. Neyin hırsı bu, amacın ne senin!?”

 

Li Qiye karşılık vermişti. Büyükler ve koruyucular birbirlerine bakıyordu. İşin aslı herkes bu meselenin basit bir şey olmadığını düşünüyordu. Dong Shenglong’un ortaya çıkışı da bunun için bir ipucu olmuştu.

 

“Güzel, güzel, güzel… Bir hayvana göre jilet kadar keskin bir dilin var… Çok güzel!”

 

Cao Xiong soğukça güldü ve konuştu:

 

“Böyle çiçekli böcekli süslenmiş cümleleri kullansan da bu üç bölüm liderini, Koruyucu Hu’yu ve Zhi’er’i öldürdüğün gerçeğini değiştirmiyor. Kanıtlar dağ gibi, her yerden görülebiliyor; kendi tarikat üyelerinin öldürmediğini nasıl söyleyebiliyorsun?”

 

Li Qiye hiç panik belirtisi göstermeden cevap verdi:

 

“Üç tarikat lideri, Koruyucu Hu ve Leng Shizhi üstüme geliyordu; ben sadece kendimi savundum.”

 

“Güzel, güzel, güzel! Gördüğün üzere Kardeş Gu, kendini savunmak için kaçamak cevaplar vermeye çalışıyor! Kanıt gözlerimizin önündeki bir dağ gibi!”

 

Birinci Büyük Gu Tieshou, Li Qiye’ye baktı ve ciddi şekilde konuştu:

 

“Ne oldu? Hangi nedenle bu üç bölüm liderini, Koruyucu Hu’yu ve Leng Shizhi’yi öldürdün?”

 

Li Qiye masumca cevap verdi:

 

“Sevgili büyüğüm, sadece meşru müdafaa idi. Koruyucu Hu, kolluk kuvvetleri takımını getirmişti ve bir anda Temizleyici Yeşim Tepesi’nde belirdiler. Aniden üstüme geldiler; beni öldürmek istiyorlardı tek yapabildiğim karşılık vermekti. Beni suçladıkları şey Elder Cao ile aynıydı. Birinin ustasını kandırmak ve atasını öldürmek de ne oluyor? Saygısız olan şey ne? Bu bir komplo olmalı!”

 

“Seni sıçtığımın veledi!”

 

Suratı kıpkırmızı Cao Xiong haykırdı:

 

“Kolluk kuvveti öğrencilerinin raporuna göre, Bölüm Lideri Zhou yardım istemiş ve Koruyucu Hu’nun ekibi buraya gelmiş! Seni ben… Şeytani bir yılan gibi sadece karmaşa yaratıyorsun. Olanları gördükten sonra, herkesi öldürüp susturmak istedin!”

 

Bu anda, Cao Xiong’un arkasına saklanan Bölüm Lideri Zhou ortaya çıktı ve konuştu:

 

“Büyükler ve koruyucular, gerçekler böyleydi.”

 

“Li Qiye beni öldürmek istedi. Yani ben... Ben... Ben de yardım istedim. Koruyucu Hu ve kolluk kuvveti takımı yardıma koştu. Ama bu kişinin kalbinin bir yılan kadar aşağılık olduğunu bilmiyordum… Koruyucu Hu’nun tüm grubunu katletti.”

 

Gi Tieshou, Li Qiye’ye döndü ve ciddi bir şekilde sordu:

 

“Böyle bir olay mı oldu?”

 

Büyükler ve koruyucular tekrar birbirlerine bakıyorlardı. Li Qiye, sıradan bir öğrenci, Bölüm Lideri Zhou’yu öldürmek mi istemişti? Bu mesele kulağa biraz saçma geliyordu.

 

Li Qiye gülümsedi ve yavaşça açıkladı:

 

“Büyük, bu komplo ne ile alakalı bilmiyorum. Eğer onu öldürmek istemiş olsaydım bile, Bölüm Lideri Zhou nasıl hayatta kalsın? Koruyucu Hu’yu öldürebildim; eğer Zhou’yu gerçekten öldürmek isteseydim şimdi konuşuyor olabilir miydi? Ben onun canını bağışladım; Temizleyici Yeşim Tepesi öğrencilerinin hepsi kendi gözleriyle gördü. Bölüm Lideri Zhou’ya sadece bir ders veriyordum. Bölüm Lideri Zhou’nun kum torbası gibi biri olduğunu bilmiyordum, benim gibi Yun Fiziğindeki biri bile ondan daha güçlüydü. Bölüm Lideri Zhou’nun güçsüzlüğü yüzünden beni suçlayamazsınız.”

 

Cao Xiong ciddiye konuştu:

 

“Saçmalık, sen açıkça gizli bir gelişimi olan ve başka bir tarikat  tarafından yollanan bir casussun! Burayı karıştırmak istedin. Bunu ortaya çıkaran Bölüm Lideri Zhou’yu da öldürüp susturmak istedin!”

 

Li Qiye tekrar gülümseyerek cevapladı:

 

“Elder Cao, başkasına iftira atan sizsiniz. Buradaki öğrencilere sorun, ben neden Bölüm Lideri Zhou’ya dersini veriyordum? Benim bakış açımdan, korkarım ki Bölüm Lideri Zhou başkaları tarafından kullanılıyordu ve bana karşı kurulan komploya alet oldu. Temizleyici Yeşim Tepesi’nde bir eğitmenlik sorumluluğum var. Biraz gergin olduğum söylenebilir. Dao eğitimi için canla başla çalıştım, ama Bölüm Lideri Zhou gelip benim öğretilerimin Şeytani Sanat olduğunu iddia etti! Benim Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’na Şeytani Dao’yu getirdiğimi söyledi! Benim canla başla çalışmama hakaret etti! İçinde en ufak bir cesaret ve gurur olan biri buna nasıl dayansın?”

 

“Kesinlikle Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’na Şeytani Sanatları getirdin! Öğrencilerin bu Şeytani Dao’ya dayanamayacağından korktum. Onları senin zehrinden kurtarmak için durdurmam gerekliydi.”

 

Bölüm Lideri Zhou kesin bir özgüvenle konuşmuştu.

 

Li Qiye sesli güldü ve konuştu:

 

“Şeyani Dao mu değil mi herkesin kalbi gerçeği görür. Bir kişi yalan söyleyebilir, ama Temizleyici Yeşim Tepesi’nin üç yüz öğrencisi yalan söyleyemez. Öğrettiğim Dao şeytani mi değil mi, sevgili büyüklerim ve koruyucularım, çekinmeyin öğrencilere sorun!”

 

Li Qiye’nin dediklerinden sonra, Gu Tieshou öğrencilerin durumunu inceledi. Rastgele birini çağırdı ve sordu:

 

“Birinci kardeşiniz size ne tür yöntemler öğretti?”