Li Qiye, yalnız tepesine geri döndüğünde derhal Nan Huairen’i ve ustası Koruyucu Mo’yu çağırdı. İkili tepeye ulaştığında Li Qiye sordu:

“Tarikat ustasının kökeni ne?”

Li Qiye bu mesele ile ilgileniyor gibiydi. Birinci büyük birini kıskanacak tipte bir insan değildi. Onu geçtim, tarikat ustası pozisyonunun peşinde de değil gibiydi. Bunlara rağmen neden Su Yonghuang’dan hoşlanmıyordu?

Usta ve öğrencisi birbirlerine baktı. Nan Huairen bu konuda daha az bilgi sahibiydi, kafasını iki yana sallayarak konuştu:

“Bu konu… Bu meseleyi bilmiyorum. Ben tarikata katılmadan önce, Su Yonghuang zaten tarikat ustasıydı. Tarikat ustasıyla karşılaşmalarımın sayısı iki elin parmağını geçmez.”

Ardından Li Qiye, Koruyucu Mo’ya döndü. Koruyucu Mo da başını iki yana salladı ve konuştu:

“Tarikat ustasının kökeni konusunda, ben de emin değilim. İşin aslı bu konuyu tarikatımızda çok az kişi biliyordur. Tarikat ustası sanki bir gece ansızın tarikatta belirmiş gibi.”

“Bir gece ansızın belirmek mi? Böyle damdan düşer gibi gelen biri tarikat ustası mı oldu?”

Li Qiye bunu duyunca kafası iyice karışmıştı.

Koruyucu Mo bir süre düşündü ve konuştu:

“Duyduğuma göre önceki tarikat ustası hala dünyadayken Yüce büyük kökeniyle hiç görüşmemiş. Detayların tamamını bilmiyorum ama o süre boyunca eski tarikat ustası yanına yalnızca Elder Ge’yi çağırmış. Tarikat ustası o gece belirmiş. Söylenenlere göre eski tarikat ustası ondan sonra yeni tarikat ustasına yardım etmesi için Elder Ge’yi görevlendirmiş.”

Li Qiye’nin duydukları beklemediği şeylerdi. Bu meseleyi kendince düşünmüştü ve Su Yonghuang’ın her zaman Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın bir öğrencisi olduğunu sanıyordu. Ama şimdi öğrendiğine göre durum öyle değildi.

“Yani diyorsun ki, şimdiki tarikat ustası, önceki tarikat ustası ve yüce büyüğün gizlice yetiştirdiği biri miydi?” diye sordu Li Qiye.

Koruyucu Mo başını iki yana salladı ve devam etti:

“Özel durumlarını bilmiyoruz. Tek bildiğimiz şey, yeni tarikat ustasının duyurulacağı zaman Elder Ge’nin çağırıldığı. O zaman sadece Cao Xiong değil, diğer büyük de bu duruma şiddetle karşı çıkmıştı. Ama duyduğuma göre birinci büyük diğer dört büyüğü ikna edebilmiş. Daha sonrasında buna karşı çıkan öğrencileri, bölüm liderlerini ve koruyucuları kendi başına bastırmış…”

“O zamanlar önceki tarikat ustası da yaşıyordu. Yüce Büyük de ölmemişti. Elder Ge’nin arkasında bu ikisi vardı, ama zaten Elder Ge’nin tarikattaki itibarı her zaman yüksekti. Çağırıldığında herkes onun yeni tarikat ustası görevine layık görüldüğünü sanmıştı, ama ne olduysa birden yeni bir tarikat ustası belirmişti. Hiç kimse böyle bir şey beklemiyordu. Ama Elder Ge’nin kendisi bile yeni tarikat ustasını destekledi ve rekabete girmedi. İşin sonunda diğer dört büyük de bunu böyle kabul etti.”

Koruyucu Mo bu noktada durdu ve bir süre sessiz kaldı.

“Yeni tarikat ustası hoş karşılanmamıştı…”

Li Qiye olanları hayalinde canlandırabiliyordu. Birden bire yeni bir tarikat ustası beliriyordu ve eski  tarikat ustasıyla yüce koruyucu da onu destekliyordu. Duruma karşı çıkanları da Elder Ge bastırıyordu. Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’ndaki insanların durumdan memnun olmaması anlaşılabilirdi.

Koruyucu Mo nazikçe kafasını salladı ve devam etti:

“Tarikat ustası yeni mevkisinde uzun süre durmadı, küçük bir grup öğrenciyi alarak Issız Çöl’ün denetmeni oldu ve tarikata nadiren döndü. Hatta önceki tarikat ustasının ve Yüce Büyüğün cenazesi dışında tarikata hiç dönmemiştir bile.”

Li Qiye çenesini kaşıyordu, tüm bunlarla kafası iyice karışmıştı. Nihayetinde tarikat ustasının amacı neydi?

“Tu Bu Yu’dan başka tarikat ustasını anlayan biri olduğunu sanmıyorum.”

Koruyucu Mo sözlerini fısıldayarak bitirmişti.

Li Qiye gülümsedi ve başını salladı. Tu Bu Yu’nun bu konuda konuşması garip olurdu. Tu Bu Yu açıkça tarikat ustasının güvendiği bir öğrenciydi. Aksi takdirde onu buraya göndermezdi.

Tarikat Ustası Su Yonghuang’ın kökeni konusunu Koruyucu Mo da açıklayamadığından, Li Qiye de sormayı bırakmıştı. Yavaşça gelişimine döndü ve Temizleyici Yeşim Tepesini nasıl eğiteceğini düşündü.

Birine bir şeyler öğretme konusunda kimse Li Qiye’den daha iyi olamazdı. Sayısız ayın yükselişini ve batışını görmüştü, milyonlarca yıl boyunca kendini geliştirmişti. Her türden insanla karşılaşmıştı. Çok hırslı liderlerle tanışmıştı. Sayılmayacak kadar muhteşem imparatorları aşmıştı.

Ölümsüz İmparator Min Ren’i kendi elleriyle eğitmesinden bahsetmeye gerek bile yok. Hatta Siyah Ejderha Kralı ve üç kuşağın Ölümsüz İmparatorları, hepsi kendisinden eğitim almıştı.

Bir gurup bıyıkları yeni yeni terlemeye başlayan öğrenciyi eğitmesi elini sallaması kadar kolaydı. Ancak bu mesele Li Qiye’yi ciddi şekilde düşündürüyordu.

Nedeni basitti. Yetiştirdiklerinden hiçbiri zayıf öğrenciler değillerdi. Sonunda bu bedeni, elleri ve hayatı elde etmişken, itibarını zedelemek istemiyordu.

Gelişim konusunda Li Qiye’nin derin bilgileri vardı. Li Qiye’ye göre, yetenek, fizik, hatta erdem kanunları bile önemsizdi.

En önemli şey, kişinin sarsılamaz Dao İrade Gücüydü. Bilgiye aç bir irade gerekliydi! Denizlere akan nehirlerin gerçekliklerini anlayabilecek bir irade gücü! Çalışkan ve bu uğurda cefa çekecek bir irade gücü! En önemli şey buydu!

Yetenekler zayıfsa, irade gücüyle çok daha fazla çalışarak bu eksiklikler kapatılabilirdi. Yeteneksizsen, güçlerinin uyanması bir günde değil yüz günde olurdu. Ama sonuç her zaman tatmin edici olurdu. İrade gücü yüksek olan biri tüm nehirlerin bir denize döküldüğünün bilincinde olurdu ve kendini kısıtlayan şeyler yüzünden akmaktan vazgeçmezdi!

Erdem kanunları mı yetersiz? Sadece bilgiye aç ol yeter! Sıradan yaygın bir erdem kanunu bile durmak bilmeden çalışıp gayret edilirse, bir gün gelişimin zirvesine çıkarabilirdi. O sıradan erdem kanunuyla tamamen yepyeni bir cennete ve dünya görüşüne sahip olabilirdi!

Çağlar boyunca sayısız yüce varlık, yaygın erdem kanunlarıyla yepyeni cennetler yaratmıştır. Sadece kendilerine ait bir Dao yolunda, sadece kendilerine has tecrübeler yaşamışlardır.

Dao İrade Gücü... Gelişimin temeli buydu! Sayısız yıllar boyunca, sayısız krallıklar, sayısız kutsal kiliseler, sayısız dahiler yetiştirdi. Ama işin sonunda bunlardan çok çok azı Ölümsüz İmparator olabildi.

Li Qiye dikkatle Temizleyici Yeşim Tepesi öğrencilerinin şimdiki gelişim durumlarını okudu. Hepsini aklında tutarken aynı zamanda dikkatle dövüş salonundaki erdem kanunlarını da okudu.

Üç yüz öğrencinin aslında çok farklı tiplerde erdem kanunları yoktu, çünkü öğrencilerin en büyüğü bile en fazla beş yıldır öğrenciydi. Teknik olarak henüz Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın öğrencisi sayılmıyorlardı. Tarikatın resmi bir öğrencisi olmak için final değerlendirmesini geçmeleri gerekiyordu.

Dövüş salonundaki yarısı erkek yarısı kız üç yüz öğrenci pek fazla erdem kanunu çalışmamıştı. Dövüş salonunda sadece birkaç düzine erdem kanunu vardı.

Bu erdem kanunları arasında, bazıları Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın ilahi bilgeleri tarafından oluşturulmuşken, bazıları daha eskiydi ve Ölümsüz İmparator Min Ren tarafından oluşturulmuştu. En eski erdem kanunu ise Kara Karga halindeki Li Qiye’den kalmaydı.

Bunların tamamı giriş seviyesindeki erdem kanunlarıydı ve cennetleri sarsabilecek seviyede yöntemler değillerdi. Ancak sağlam bir temel oluşması için bunlar seçilmişti.

Kendi tarafından oluşturulmuş olanlar dışındaki çoğu erdem kanununu Li Qiye daha önce görmemişti. Ancak milyon yıl erdem kanunu üzerine araştırmalar yapmıştı. Erdem kanunları hakkında bildikleri hafızasından silinmiş olsa da, erdem kanunlarını anlama konusunda kimse onunla kıyaslanamazdı! Hangi erdem kanunu olursa olsun, Li Qiye’nin açıklamaları tamamen doğru olarak kabul edilirdi!

Dövüş salonundaki erdem kanunlarına baktıktan sonra, Li Qiye ayrıca Kutsal Kütüphane’nin birinci ve ikinci katına da gitmişti. Li Qiye kişisel olarak bu erdem kanunlarını pratik etmemişti ama dövüş salonundaki öğrencilere uygun erdem kanunları buluyordu.

Birinci büyüğün umudu Li Qiye’nin tarikata katkıda bulunmasıydı. Bu yüzden Li Qiye bu erdem kanunlarını okuma iznini doğrudan birinci büyükten almıştı.

Eğitmen olma konusunda Li Qiye gerçekten sorumluluk sahibiydi. Eğiteceği üç yüz öğrenciyi sadece katkı puanı olarak görmüyordu.

Dao eğitmeni olarak, sorumluluğunu yüksek bir standart ile yerine getirecekti ve kesinlikle itibarını bozmayacaktı.

Dao eğitmenliği için hazırlıklarını yapmıştı. Bu öğrencileri eğitme konusunda kesinlikle kendine güveniyordu ve bu küçüklerin final değerlendirmelerini geçecekleri günü görmek istiyordu. Eğittiği öğrencilerden hiçbiri değerlendirmede başarısız olamazdı.

Temizleyici Yeşim Tepesi üzerinde Cao Xiong’un etkisi çok büyüktü. Örneğin Bölüm Lideri Zhou, Cao Xiong’un tarafını tutuyordu.

Ancak böyle bir meydan okumayı Li Qiye mücadeleden bile saymıyordu! Cao Xiong’un nüfuzu bu dalda fazla bile olsa, Li Qiye Temizleyici Yeşim Tepesi’ni avucunun içine alacağına adı gibi emindi. Bunu bir problem olarak görmüyordu!

Temizleyici Yeşim Tepesi dövüş salonu, Temizleyici Yeşim Tepesi’nin üzerine kurulmuştu. Temizleyici Yeşim tepesi gerçekten genişti ve burada birçok bina ve bahçe vardı. Buradaki öğrencilerin beş yıldan fazla öğrencilik geçmişi yoktu. Günlük aktivitelerle görevli olan hizmetlileri de sayarsak, dövüş salonunda toplamda dört yüz öğrenci vardı.

Li Qiye sabahın erken saatlerinde Temizleyici Yeşim Tepesi’ne ayak bastı. Bölüm Lideri Zhou doğal olarak ona yardımcı olmamıştı ama Nan Huairen yardım etmek konusunda hevesli ve özenliydi, çünkü bugün Li Qiye’nin eğitmenliğinin ilk günüydü. Li Qiye geldikten sonra, üç yüz öğrenciyi dövüş salonuna toplamıştı.

Kızlı erkekli üç yüz öğrenci dövüş salonunun uygulama alanına toplanmıştı. Üç yüz çift göz Li Qiye’nin üzerindeydi.

Li Qiye etrafını saran öğrencilere baktı. Öğrenciler neredeyse eşit şekilde kız ve erkek olarak ayrılmıştı, en büyükleri on sekiz yaşında bile değilken en küçükleri on üç yaşlarındaydı.

Li Qiye de on üç, on dört yaşlarında gösteriyordu ve üç yüz öğrencinin dao eğitmenliğini yapması gerekiyordu. Nan Huairen bu yüzden endişelenmişti. Li Qiye’nin öğrencileri bastıramayacağından korkuyordu.

Ancak Li Qiye’nin kamil bir şekilde oturuşu onu sanki müthiş bir ustaymış gibi gösteriyordu. Li Qiye’nin özgüvenini görünce Nan Huairen de rahatladığının belirtisi olarak iç çekti.

Tabii nerede çokluk orada bokluk diye bir deyim var ya, işte bu deyim hakikaten doğruydu. Üç yüz öğrencinin toplanmasıyla anında tatminsizlikler de başlamıştı. Li Qiye’nin ana öğrenci statüsünü görmezden gelen ve problem çıkaracak gibi gözüken bir öğrenci vardı.