Bölüm 23 : Dokuz Aziz Prensesi (1)

avatar
12532 54

Emperor’s Domination - Bölüm 23 : Dokuz Aziz Prensesi (1)


Bölüm 23 : Dokuz Aziz Prensesi (1)

 

Büyükler hala sözlerini düşünürken Li Qiye yumuşak bir dille konuştu:

 

Buradaki işimiz bittiyse, artık ana öğrenciniz ortaya çıksın ve görüşelim. Ne tür bir dahi olursa olsun, benim önümde böbürleneceği hiçbir şey yok!

 

On üç yaşındaki çocuk gene rezil şeyler söylemeye başlamıştı; ancak artık o konuşurken böyle şeyler çok doğal geliyordu. Sanki gerçekleri söylüyor gibiydi.

 

Şeytan Kral Lun Ri’nin otoriter sesi tekrar yankılandı:
Shuang’er, gel ve Genç Usta Li ile tanış.

 

Ana öğrenci Li Shuangyan gökyüzü odasında belirdiğinde güzelliğiyle oda resmen aydınlanmıştı. İnsanlar tarafından övülmekle anlatılamayacak, bu nesil içindeki emsalsiz bir güzellik.

 

On sekiz yaşlarında bir kızdı. Kıvrımları sanki usta bir sanatçını tuvalinden çıkmış gibiydi; ince çekilmiş kaşları hilal gibi parlayan gözlerinin etrafında olağanüstü duruyordu. Küçük, büyüleyici kızıl dudakları, yüzünün cazibesini adeta katlıyordu. Ama ne var ki, yüz ifadesi buz kadar soğuktu. Kaşları ve kar beyazı elbisesinin arasından yayılan aurasından kibri hissediliyordu.

 

Li Shuangyan Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın ana öğrencisiydi ve aynı zamanda Yaşlı Öküz Ülkesinin en güzel kızıydı. Bunlar da yetmezmiş gibi yetenekleri ve gelişim seviyesi bu güzelliğiyle örtüşecek kadar iyiydi.

 

Bu kız cennet tarafından kutsanmış gibiydi. Ölümlü Fiziği, Ölümlü Yaşam Çarkı ve Ölümlü Kader Sarayı olan biriyle evlenmek istememesi anlaşılabilirdi. Ayrıca Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın bir ayağı çukurdaydı. O durumdaki bir tarikatın ana öğrencisi olsa ne yazardı?

 

Li Qiye, Li Shuangyan’ın eşsiz güzelliği ve övgüye layık yetenekleri karşısında çok da şaşkın durmuyordu. Sonu gelmez zamanda akıp giderken birçok güzellik görmüştü. Güzellik ve yetenek konusunda kıyaslanacaksa, hangi kadın Ölümsüz İmparatoriçe Xiu Shu ya da Ölümsüz İmparatoriçe Bing Yu ile kıyas edilebilirdi?

 

Li Shuangyan’a yakından baktıktan sonra Li Qiye başıyla onayladı ve konuştu:

 

Çok kötü değilmiş.

 

Li Shuangyan, Li Qiye’nin kendisi ortaya çıkmadan önce söylediği şeyden dolayı olumlu bir fikri olmuştu, ama şimdi sinirlenmişti.

 

Li Qiye düşüncelerini söylemeye devam etti:

 

Karım olması için hala biraz eksiği var. Aziz Kader Sarayı ise zor da olsa kabul edilebilir. Şu an bir kılıç hizmetçisi eksiği çekiyorum. Kılıç hizmetçim olabilirsin o zaman.

 

Seni..!

 

Sadece Li Shuangyan değil, büyükler de öfkelenmişti. Li Shungyan sadece ana öğrencileri değil aynı zamanda gururlarıydı. Tüm Dokuz Aziz Şeytan Kapısı umutlarını ona bağlamıştı. Ancak, bugün, Li Qiye kibirli bir şekilde kendisine kılıç kölesi olmasını söylemişti. Odadakiler suratlarına bir tokat yemiş gibilerdi.

 

Tepkilerini beklemeden Li Qiye yavaşça konuşmaya devam etti:

 

Zorla güzellik olmaz. Uzun uzun düşünebilirsin; eğer kabul edersen beni Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nda bulabilirsin.

 

Li Qiye sözlerini bitirdi ve Li Shuangyan’a baktı

 

Li Shuangyan ise duyduklarından sonra çıldırmış gibi titriyordu. Nereye giderse gitsin, yıldızlarla sarılmış mehtap gibiydi. Kendisiyle evlenmeye can atanları sıraya soksalar, sıra ülkenin bir ucundan diğer ucuna uzanırdı.

 

Ama şimdi, bıyıkları terlememiş bir çocuk küstahça kendisinin kılıç hizmetkarı olmasını söylemeye cüret etmişti. Karşısındaki çocuk dış görünüş itibariyle çok tatlı gözüküyordu ama Li Shuangyan’ın gözünde nahoş bir varlıktı.

 

Fazla kibirlilik ediyorsun!

 

Büyükler de sessiz kalamamıştı. Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın soyuna kılıç hizmetçiliği yakıştırması yapılmıştı! Karşılarındaki çocuk açıkça kendilerini aşağılamaya çalışıyordu.

 

Bu şansı değerlendirip değerlendirmemek sana kalmış. Sana bir fırsat sunuyorum; ister yakala ister kadere bırak.

 

Li Qiye büyükleri görmezden gelerek, son bir kez daha Li Shuangyan’a baktıktan sonra ayrıldı.

 

Li Shuangyan’ın buz gibi olan ifadesi, öfkesinden ötürü kırmızıya dönmüştü. Güzel şekilli göğüsleri burnundan solumasından dolayı bir yukarı bir aşağı oynuyordu. Bir çok insanın kibrine şahit olmuştu, ama Li Qiye gibi birisiyle ilk kez karşılaşıyordu. En kötüsüyse daha sadece on üç yaşındaydı. Kendisinden beş yaş küçüktü ama gene de önünde böyle saygısızca davranmaya cüret etmişti. İnsanlar çocukların tatlı olduğunu söyleyebilirdi, ama Li Shuangyan’a göre Li Qiye tatlılığın zıttı olan şeyin vücut bulmuş haliydi.

 

Ekselansları, bize böylesine bir saygısızlık yaptı, olanları sineye mi çekeceğiz!?” Büyüklerden biri öfkeden deliye dönmüş bir halde haykırmıştı.

 

Şeytan Kral Lun Ri ise sessizce cevapladı:

 

Gerçek bir Ejderha dokuz cennetin üzerinde uçar; ilahi bir Anka Kuşu dokuz dünyayı süpürür. Ejderha mı yoksa Anka Kuşu mu, gözlerim görmek için sabırsızlanıyor!

 

Misafir evinde döndükten sonra, Nan Huairen aceleyle gelip sordu:

 

Kıdemli, Prenses Li ile evliğiniz nasıl oldu?

 

Koruyucu Mo da meraklanmıştı. Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın Li Qiye’ye değer verdiğini biliyordu. Bu evliliğin başarıyla tamamlanması düşük bir ihtimal değildi.

 

Bugün Dokuz Aziz Şeytan Kapısı resmi bir şekilde Li Qiye’yi davet ettiğinden, evlilik hakkında konuştuklarını da düşünüyordu.

 

Ne evliliği?


Bunu sorarken Li Qiye boş boş Nan Huairen’e bakıyordu.

 

“Onunla evleneceğim diye bir şeyi asla söylemedim. Eğer rızası olursa, onu hizmetçi olarak alacağım.”

 

Hi… Hiz… Hiz… Hizmetçi mi!?” Nan Huairen yine kekelemeye başlamıştı, Li Qiye’nin sözlerinin şok etkisi onu böyle etkileyebiliyordu artık.


Şaşırmışsın sen!

 

Eğer önceden olsaydı Li Qiye’yi azarlardı. Ama şimdi, önünde durduğu kişiden daha alt seviyede olduğunu hissediyordu. Koruyucu Mo da onu azarlamaya kalkmadı.

 

Altı üstü bir kız, bu kadar dehşete düşmeye gerek yok.

 

Li Qiye esasen hiç takmıyordu. Li Shuangyan gerçekten de koruması altına alınmayı hak eden biriydi; ancak Ölümsüz İmparatoriçe Bing Yu ile kıyaslandığında, oldukça eksik yönleri vardı.

 

Daha sonrasında Li Qiye, dört heykelle olan kan ritüelini sonunda tamamlamıştı. Bu işin de hallolmasıyla, buradaki yolculukları başarıyla sonuna gelmişti ve Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’na dönmek istemişti.

 

Bunlar olurken, büyükler hiç ortaya çıkmamıştı. Li Shuangyan da hiç yüzünü göstermemişti. Li Qiye ne planladıklarını hiç umursamıyordu.

 

Eğer geri dönersek, bu olanları nasıl raporlayacağız?” Ayrılmalarından önce Koruyucu Mo çekinerek Li Qiye’ye bunu sormuştu.

 

Li Qiye de baktı ve gülümseyerek, “Bu sana kalmış, benim yanımda mı olacaksın büyüklerin yanında mı?” dedi.

 

Bu basit kelimeler Koruyucu Mo’yu korkutmuştu. Kendisi aptal biri değildi; bir koruyucu olmak için bir çok zorluğu aşmıştı.

 

Nan Huairen ustasına bakıyordu. Huairen ustasından daha kurnazdı ve fırsatları yakalamayı ve insanların niyetlerini okumayı iyi biliyordu.

 

Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nda pozisyonları düşük sayılırdı. Birisi salon ustasıydı, diğeri de on iki koruyucudan biriydi. Koruyucu Mo’nun üstünde büyükler ve tarikat ustası vardı. Eğer kendisi yeni bir öğrencinin tarafına katılırsa, herkes bunun akılsızca bir karar olduğunu söylerdi.

 

Koruyucu Mo cevabını hemen vermedi ama Nan Huairen ışığı o anda görmüştü. Önünde açılan yeni kapıyı fark etmişti.

 

Usta!

 

Nan Huairen derin bir nefes aldı ve Koruyucu Mo’ya seslendi.

 

Koruyucu Mo’nun kalbi sallanıyordu. Ustası olarak öğrencisinin düşüncelerini anlayabiliyordu. Ama bu fazlasıyla inanılmaz bir hikayeydi. Kendisi, Bir koruyucu olarak, yeni bir öğrencinin emri altına mı girecekti? Bu çılgınca olurdu!

 

Sen ne söylersen, anında onu yerine getireceğim!

 

Sonunda Koruyucu Mo, zor da olsa hayatının en önemli kararını vermişti.

 

Koruyucu Mo iyice bunadığını düşünmeden edemiyordu; yeni bir öğrencinin astı olmuştu. Onla da kalmayacak, kısa süre önce olan birçok olayı gizlemek zorunda kalacaktı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr