Çeviri-Düzenleme: Tayk0st

Yeniden Düzenleme: Fullbringer

Bölüm Lideri Fu, üç kişilik gruba orta büyüklükteki toplantı odasına kadar liderlik etti. Burası çok önemli olmayan misafirleri eğlendirmek için kullanılan bir odaydı. Bu olay iki mezhep arasındaki evlilik anlaşması gibi önemli bir mesele olmasına rağmen, Dokuz Aziz Şeytan Kapısı bu müzakerenin sıradan bir Elder tarafından yapılmasına izin vermişti. Üstelik sadece bu da değildi, sanki normal bir konuğu ağırlıyormuş gibi davranıp bu olaya çok da önem vermediklerini göstermişlerdi.

Bölüm Lideri Fu misafirleri dinlenme alanlarına yerleştirdikten sonra samimiyet içermeyen bir şekilde süslü sözler kullandı ve çabucak ayrıldı. Koruyucu Mo böyle bir misafirperverlik eksikliğine zihinsel olarak hazır olduğundan dolayı hiç sinirlenmedi, sadece ciddi bir şekilde oturmaya devam etti.

Bölüm Lideri Fu, Koruyucu Mo’nun grubunu yerleştirdikten sonra doğrudan iç tapınağa doğru gitti. Eskilerden kalma tapınağa ulaştıktan sonra bir Elder ile buluştu. Bu Elderin gökyüzünde uçuyor olmasının yanında bir de başının etrafını saran göksel bir ışık halkası vardı. O durmadan hareket ederken, dünyanın hakikatlerinin her biri gözlere görülebilecek bir fiziksel hal alıyor ve onu sarıyordu. Hiçbir şey onun baskısı ile kıyaslanamazdı. Görünüşe göre, o içimizdeki tanrılardan biriydi.

“Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı’nın ana öğrencisi nasıl?”

Bu Elderin şimşek gibi olan sesi alanda sesli bir şekilde yükseldi ancak insanın kalbinde korku uyandırabilecek bu ses sadece tapınağın içinde duyulabilirdi.

Bölüm Lideri Fu dışarıdayken sahip olduğu İsmi Çıkmış Kahraman unvanı sayesinde oldukça kibirli bir kişiliğe sahipti. Ama şu anda korkuyla titremekten başka bir şey yapamıyordu. Dizlerinin üstüne çöktü ve konuştu:

“Değerli Elder, o sadece karıncadan başka bir şey olmayan sıradan bir ölümlü. Dikkate bile değmeyecek kadar cahil ve kibirli bir velet.”

“Anladım, ayrılabilirsin.”

Gözleri kapalıyken bile insanların kalbine korku salabilecek olan şimşeğe benzeyen ses tekrar duyuldu.

Bölüm Lideri Fu bir kez daha kibarca selam verdi ve dikkatli bir şekilde tapınağı terk etti. Ayrıldıktan sonra bile vücudu hala terliyordu. O sadece bir bölüm lideriydi, bir Elder ile buluşacak ne statüye, ne de vasfa sahipti. Bir Kraliyet Asili bile bu onura erişmek için önceden huzura çağrılmış olmak zorundaydı.

“Ölümlü Fizik, Ölümlü Yaşam Çarkı ve Ölümlü Kader Sarayı’na sahip birini ana öğrenci olarak seçmişler; Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı için hiçbir kurtuluş yok.”

Bölüm Lideri Fu ayrıldıktan sonra Elder boş tapınakta başka biriyle konuşmaya başladı.

“Bu Ölümsüz İmparator Min Ren’in imparator teknikleri için gerçek bir utanç kaynağı, onları hala mezhebin içinde tutuyor olmaları bile iyi bir şans olarak görülebilir.”

Gizemli ve asil bir ses havada yayıldı.

Elder devam etti.

“Majesteleri, Ölümsüz İmparator Min Ren’in teknikleri orada bulunduğu sürece onları tek bir hamlede ele geçirmemiz sadece zaman meselesi olacaktır! O ölümlü bizim ana torunumuz için yeterince değerli değil.”

Gizemli ses aynı Elder gibi sessiz kaldı. Eğer burada bir seyirci olsaydı Şeytan Kral’ın görüntüsünden dolayı şok olurdu. Ayrıca Şeytan Kral’ın tehlikeli bir karakter olduğu da bilinmeliydi.

Efsanelere göre gerçek formu ve kökeni çok müthişti. Onun tarafından yönetilen tarikat gittikçe daha da ışık saçan bir hale gelmişti ve şu anda hiçbir şey onun gaddar kanununu sallayamazdı. Bütün Yaşlı Boğa Ülkesi içinde hiç kimse onun göksel kavrayışına karşı koymaya cesaret edemezdi.

***

Koruyucu Mo hala orada sessizce oturuyordu. Nan Huairen ise odanın rahatsız atmosferinden bilerek kaçmıştı.

Li Qiye kendi odasına gitti. Bir saniye bile harcamadan anında ‘Görünmez Çift Bıçak’ tekniğine çalışmaya başladı. Tekniği vücuduna ve zihnine yerleştirmek istiyordu.

Li Qiye’nin zirveye ulaşmak ve tekniğin arkasındaki gerçekleri önlemek adına öğrendiği tek şey onları sürekli çalışmaktı. Eşsiz bir dahi, Ölümsüz İmparator’un erdem yasaları hakkında bilgiye sahip olsa bile acı verici seviyede bir eğitim yapmadan onları kullanamazdı.

“Whoosh, whoosh, whoosh…”  

İki bıçak Li Qiye’nin elinden ayrıldı ve kelebek kanatları gibi zarif bir şekilde havada zikzaklar attı. Birbirleriyle defalarca kesiştiler ve sonunda Li Qiye’nin ellerine döndüler. Bu belirli hareketi birçok defa çalışmıştı ama hala bazı kusurlar vardı.

“Ne kadar da kusursuz kılıç oyunları, Kıdemli Öğrenci çok çalışkan. Sizin harcadığınız büyük çabaları gördüğümde utanmış hissediyorum.”

Nan Huairen tam bu anda odaya gelmişti, onun yanında başka bir genç daha vardı.

Nan Huairen pişmanlıkla iç çekmeden edemedi. O Li Qiye’nin gösterdiği çabaya gerçekten saygı duyuyordu. Onun içsel yeteneğinin bu kadar umıt kırıcı olması gerçekten büyük bir şansızlıktı.

“Zirveye ulaşmak için kendi gelişimini hiç durdurmamalısın.”

Li Qiye bıçaklarını kınına soktu. Terli ve yorgun olmasına rağmen duruşu ve ifadesi sakin kalmaya devam ediyordu.

Nan Huairen saygılı bir şekilde gülümsedi.

“Bu sözleri hatırlayacağım ve ben de kendimi geliştirmeye çalışacağım.”

Ardından yanındaki genç adamı tanıtmaya başladı.

“Bu Büyük Erkek Kardeş Zhang, benim iyi bir arkadaşım.”

Nan Huairen iyi bir yeteneğe sahipti ancak bir dahi olarak görülemezdi. Yine de, o ustasından farklıydı. Onun sosyallik kapasitesi onun çevresinin geniş olmasını sağlamıştı ve her yerde arkadaşa sahip olmuştu.

Bu Öğrenci Zhang da onlardan biriydi, ama onun gözlerinde Li Qiye gibi bir ölümlü saygıya değer biri değildi. Li Qiye’ye doğru başını sallamasının sebebi Nan Huairen ile olan ilişkisinden dolayıydı. Ona göre, Li Qiye tarafından çalışılan şey hangi dövüş sanatı olursa olsun bunun bir anlamı olmayacaktı.

“Bu, Kıdemli Öğrenci kardeşimin Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nı ilk ziyaret edişi, etrafa daha fazla aşina olmak için biraz dolanmaya ne dersiniz?”

Li Qiye aniden bir şeyi hatırladı, bu yüzden gülümseyerek cevap verdi.

“Tabi ki.”

Nan Huairen, Zhang adlı öğrenciye bakmak için arkasına döndü.

“Erkek kardeş Zhang, bu sefer sana zahmet vereceğim.”

“Erkek kardeş Nan, bunun lafı bile olmaz!”

Öğrenci Zhang’ın başını sallamaktan başka çaresi yoktu. Bu konuda gönüllü olmasa da, onların arkadaşlığına zarar vermek istemiyordu. Aslında onun Li Qiye ile bir tur yapmak gibi arzusu yoktu.

Gerçekte Dokuz Aziz Şeytan Kapısı ev sahibiydi, yani ilişkilerini iyi bir şekilde desteklemek amacıyla Li Qiye’ye etrafı göstermeleri gerekirdi. Ama onlar Li Qiye’yi değerli olarak görmediklerinden dolayı bütün kurallar ve incelikler rafa kaldırılmıştı.

Zhang adlı kişi sadece Nan Huairen ile konuştu ve onlara etrafta dolaşırken önderlik etti. Li Qiye’ye sanki görünmez bir adammış gibi davranıyordu. Onların varlığı ise öğrenciler arasında fısıldaşmalara sebebiyet vermişti.

“Bu, o yaşlı mezhebin ana öğrencisi değil mi?”

Biraz uzak bir mesafede durmakta olan bir öğrenci Li Qiye’nin sadece bir ölümlü olduğunu görünce kaşlarını çattı.

Aşağılayıcı bir ifadeye sahip olan mezhepteki öğrencilerden başka biri ise kahkaha attı. “Hehe, Temizleyici Tütsü Antik Tarikatı sadece ikinci derece bir kuruluş ve hatta bir ölümlü bile ana öğrenci olabiliyor. Bu pozisyon önemini yitirmiş olmalı.”

“Bir ölümlü Kıdemli Li ile evlenmek mi istiyor? Çürük çöp şişleri altın bir kâse mi istiyor? Neden aynaya bakıp ne kadar düşük seviyeli olduğunu görmüyorsun?”

Li Shuangyan, Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın ana torunuydu. Sadece yetenekli olmakla kalmıyordu, üstüne çok güzeldi. Tarikattaki birçok genç yeteneğin onu gizli arzusu olarak görmesinin yanı sıra, tarikat dışından ona talip olanların sayısı bile ülkenin bir köşesinden diğer köşesine kadar uzanabilecek kadar fazlaydı. Hepsinin ortak olarak düşündüğü tek şey ise Li Qiye’nin yüzüne bu kadar fazla utanmaz olduğu için tükürmek idi.

Zhang adlı adam ise daha da çok utanmıştı, öğrenci kardeşlerinden gelen düşmanca bakışları görebiliyordu. Li Qiye ile arasına bir mesafe koymak için daha hızlı yürümeye başladı ve sonunda onu arkasında bıraktı. Ama Li Qiye onun hareketlerine hiç dikkat etmemiş gibi dururken aynı hızla ve sakinlikle yürümeye devam etti, kaygısız bir şekilde Dokuz Aziz Şeytan Kapısı’nın göksel havasını içine çekti.

“Kıdemli Öğrenci kardeşim, dikkatli olmalısın. Birçok kişi sizin nişanlınıza kur yapıyor ve size sorun çıkarmaktan çekinmeyeceklerdir.”

Nan Huairen ciddi bir ifadeyle Li Qiye’ye bunları hatırlattı.

“O sadece bir kız, böyle büyük bir kargaşaya gerek yok.”

Li Qiye sakince cevap verdi. O, ülkeleri yok edebilecek güzellikte birçok kadın görmüştü. Bu yüzden potansiyel nişanlısını kafasına fazla takmıyor ve onu sadece küçük bir mesele olarak görüyordu.

Bu sırada farkında olmadan tarikatın eğitim alanına ulaşmışlardı. Burası bütün öğrencilerin girebileceği ortak bir alandı. İçeri girdiklerinde ise kocaman dövüş alanı karşısında oldukça küçük hissetmekten kendilerini alamamışlardı. Bu sonsuz yeryüzünün üstünde bir karınca olmak gibiydi.

//TN: Beyler seriyi okumuştum, ama çeviri biraz farklı oluyor. Birkaç bölüm çevirip alışana kadar çeviri biraz kötü gelebilir. İdare edin. Zaten düzenleme de bana kitlendi. :P//