Bölüm 1049: Sadece Hâkimiyet

Editör: Kinyas

Bing Yuxia hızlıca geriye sıçradı ve ona korku içinde baktı. Bu Kötücül Buda onun Göğü Kesen Tekniği'nden geçerek imkânsızı başarmakla kalmayıp onun kalçasını da tokatlamıştı. Onu asıl şok eden şey ise böyle bir şeyi yapacak sadece tek kişinin olmasıydı!

“Kız, Göğü Kesen daoda mükemmel olana kadar bekle, ardından gelip bana meydan okuyabilirsin. Hala gidilecek uzun bir yolun var.” Li Qiye tatlı bir koku taşıyan avuçlarını okşadı ve gülümsedi.

Savaştan çıktıktan sonra Kötücül Buda'ya baktı ve anında birçok şeyi fark etti. Kötücül Buda'ya bakarken sanki tanışmışlar gibi hissetmesine şaşmamalıydı.

Bing Yuxia dövüşten çıktığında Jikong Wudi'ni grubundan üç kişi derin nefes alıp birbirine baktı. Hepsi aynı anda ileri çıktı.

Her biri boynuz şeklinde bir formasyon oluşturmak için bir köşede durdu ve Li Qiye'ye ölümcül bir darbe vurmayı hedefledi.

Üçü bile Kötücül Buda'yı yenemezse, diğerleri Cennet'in İradesi'ne giden yolda bir kasvet oluşacağından umutsuzluğa düşerdi.

Zaman durmuştu. Herkes nefeslerini tutup genç neslin zirvesindeki bu savaşı izledi. Herkes sonucu görmek için hevesliydi.

Jikong Wudi, Göksel İmparator Lin ve Zhan Shi yoğun şekilde Li Qiye'ye baktı. Hemen saldırmazlarken bir açıklık beklediler.

“Önce saldırmak istemiyorsunuz gibi görünüyorsunuz.” Li Qiye niyetlerini fark etti ve gülümsedi: “Tamam, önce ben geleceğim o halde.”

Ardından Anjali Mudra oluşturdu. Bir anda sonsuz miktarda Budist ışığı belirdi. Platodaki tüm kutsal keşişler önceden olduğu gibi onun için bir kere daha şarkı söyledi.

Işık üç dahiyi yuttu ve bedenleri bir altın tabakası ile çevrelenmiş gibiydi.

Ufuktan izleyen herkes şok oldu ve haykırdı: “Dönüşüm!”

“Sınırsız Yücelik!” Lin Tiandi kendi daoist kutsal yazıtını okurken yüksek sesle bağırdı. Bir anda sanki ölümsüzlerin dünyası açılmış gibi görkemli bir ışık yukarıdan indi. Tüm platoyu aydınlatmak istiyordu.

“Göksel İmparator Lin gerçekten inanılmaz, Budist dönüşümüne direnmek için farklı bir ölümsüz kanunu kullanıyor.” Birisi bunu gördükten sonra övdü.

Lin'in ışığı oldukça güçlü olsa da Budist parlaklığına göre çok daha zayıftı. O anda Li Qiye'nin ışığı tüm platononun doruk noktasıydı. Bu nedenle ölümsüz ışık aşağı indiğinde yavaşça saflaştırıldı ve saf altına boyandı. Budist ışığının parçası olmak üzereydi.

“Çok yaşa Yücelik!” Bir fiziksel ölümsüz yazıt çıkardı ve sayfalarını çevirirken okumaya başladı. Neredeyse dönüştürülmüş ölümsüz ışık bir kez daha aydınlandı. Bu onun Budist dönüşümünü zor da olsa durdurmasını sağladı.

“Şimdi!” Jikong Wudi haykırdı. Göksel İmparator Lin'in elindeki İlahi Yazıt inanılmaz olsa da dönüşümün gücüne dayanamayacağını anlamıştı. Bu onların fırsatıydı.

“Buzz!” Zhan Shi en güçlü ritmi ile ilerledi. Her ne kadar henüz saldırmamasına rağmen adımları büyük daonun ritmine öncülük ediyordu. Dünya onunla birlikte hareket ederken adımları diğerlerinin dao kalplerini eziyor gibiydi.

Ardından bir baltalı kargı çıkardı ve bağırarak saldırdı. Herhangi bir teknik veya varyasyon yoktu. Kargı durdurulamaz bir momentum taşıyordu. Bu bir delme silahı değildi, bu aynı zamanda Zhan Shi’ nin iradesiydi. Kahramanca ilerledi.

“Dünyanın Saygı Duyulan Kişisi!” Li Qiye kargının saldırısına bakmadı. Avuçlarını bileştirirken tekrar bir mudra oluşturdu. Kafasının arkasından bir Budist çarkı çıktı.

“Boom!” Zhan Shi'nin kargısı çarka vurdu. Saldırısı her şeyi ezebilirdi ancak bu çarkı delip geçemedi.

“Geber!” Jikong Wudi saldırısını yaptı ve İmparator Çağı Salonu'ndan elde ettiği antik tılsımı kullandı. Onun derinliklerini tamamen kavramıştı.

“Buzzz...” Tılsım uzandı ve sonsuz çağ bir anda geçti. Kimse saldırısını göremezken bir anda Li Qiye'nin önüne ulaştı ve alnını hedefledi. Diğerleri fark ettiğinde bir adım uzağındaydı.

“Tüm canlı varlıkları koru!” Li Qiye kafası delinmek üzereyken bir Budist sözü söyledi. O anda zaman yavaşlamış gibiydi.

Hiç şüphesiz tılsımın etkisi Jikong Wudi'nin ölümcül darbesini hızlandırmak için zamanı değiştirmekti. Ancak temas kurulmadan önce Li Qiye'nin alnından bir okyanus gibi görkemli bir ışık çıktı. Jikong Wudi hızlı bile olsa bu sınırsız Budist okyanusundan uçabilmesi için milyonlarca yıla ihtiyaç duyardı.

“Zzzz...” Sonsuz okyanusun arasında bir Budist gözü açıldı ve parlaklık yaydı. Onlara Kurtuluş vermek için tüm canlıları aydınlattı.

Jikong Wudi anında bu gözün altında dondu ve bedeni bir Budist parlaklık yaydı.

“Bang!” Li Qiye, Jikong Wudi ile ilgilenirken Zhan Shi haykırdı ve dünyayı yok etmek için kargısı ile harekete geçti. Bu saldırının altında Budist çarkı bile hasar gördü.

Öte yandan Göksel İmparator Lin durumun oldukça olumsuz olduğunu hissetti. Ağırdı ve yazıtları tekrar açmak için gücünü topladı.

“Gümbürtü!” Ölümsüz rünler indi. Her bir rün yükselen bir dağ kadar büyüktü. Zhan Shi'nin en güçlü kargı saldırısı ile birleşip Li Qiye'nin savunmasını deldi.

“Ahh!” Yenilmez saldırı hareket halinde iken Jikong Wudi yüksek sesle haykırdı ve kendi kalbini yakalamak için göğsünü oydu. Onu yere attı ve inanılmaz bir hızla kaçtı.

Jikong Wudi, Li Qiye'yi nihai saldırısı ile öldürmek için büyük fırsatı kullanabileceğini düşünmüştü. Li Qiye'nin alnını delmekten birkaç santim uzaktaydı.

Ancak Li Qiye'nin nihai dharmasının dönüşüm gücünden kaçamadı. O göz açıldığı an anında dönüştürülecekti. Ne yazık ki Jikong Wudi adı gibiydi. Ölüm kalım anında Budist kalbini yok etmişti. Her ne kadar bunu yaparak ağır kayıplar verse de kaçmayı başarmıştı.

“Gümbürtü!” Göksel İmparator Lin ve Zhan Shi'nin saldırıları altında Budist çarkı parçalandı ve deniz de kırılmak üzereydi.

“Skanda, kalk.” Li Qiye seslenirken sesi dünyada yankılandı.

“Boom!” Devasa bir figür Ruh Dağı'ndan kalktı. Bu gökyüzüne doğru dağın tepesinde duran devasa bir Vajra idi. .

Koruyucu Skanda Budizm'in koruyucu ilahıydı. O anda platodaki tüm yakınlık efsanevi Skanda'yı oluşturmak için yoğunlaştı.

Skanda bağırdı. Her ne kadar binlerce mil uzakta olmasına rağmen vajra silahı mesafeyle sınırlı değildi.

“Boom!” Kulak delici bir patlama ile birlikte Göksel İmparator Lin'in ilahi rünleri yok edildi. Zhan Shi'nin saldırısı da çöktü.

Ne kadar güçlü ve otoriter olsalar da Skanda'nın kudretinin önünde paramparça olmuşlardı. Hiçbir şey onun saldırısına dayanamazdı.

Hem Lin hem de Zhan Shi kan kusarlarken ufka uçuruldu.

“Clank!” Bir kılıç ilahisi dokuz gökte yankılandı. Skanda Lin ve Zhan Shi'yi tek darbede yendiğinde Bai Jianzhen harekete geçti. Kılıcı gökyüzünde ilerledi ve yıldızlar ile sonsuz varlığın parlaklığını kaybetmesine neden oldu.

Bu algılanamaz kılıç çok hızlıydı. Ancak kenarının keskinliği her şeyi yok edebilirmiş gibi hissettiklerinden birçok kişi bu göremedikleri kılıç karşısında titredi.

Saldırı değiş tokuşu netleştiğinde izleyenler Li Qiye'nin parmaklarının sanki yerden çiçek toplamış gibi bir şey tuttuğunu gördüler. Ancak tuttuğu şey çiçek değil Bai Jianzhen'in kılıcıydı.

“Kılıç daosunun özüne ulaşıp ölümcül darbesini ne zaman indireceğini anlamışsın. Ne yazık ki rakibin benim.” Li Qiye kolayca onun kılıcını tutarken Bai Jianzhen kılıcını en ufak hareket ettiremedi.

Buna rağmen Li Qiye'ye duygusuz şekilde baktı. Hala kılıcın çelik kenarı kadar soğuktu. Hiçbir şey duygularını sarsamazdı.

O anda kılıcını bıraktı ve bağırdı: “Geber!”

Kılıç daosu ortaya çıktı. Elini biraz çevirdi ve daosu ilahi bir kılıca dönüştü. O anda dokuz göğün üzerindeki bir Kılıç Tanrıçası gibiydi. Kılıcı sonsuz kanunu aşabilirdi.

“Dum...” Sayısız âlem ilahi kılıcın önünde titredi. Çok sayıda kılıca dönüşürken kana susamış gibi saldırdılar. Tüm dünya onların önünde sallandı.

“Gözü Dönmüş Kılıç...” Dünya merkezinde Bai Jianzhen olacak şekilde bir kılıç denizine dönüştü. Kılıçlar şiddetli kasırgalar gibi hareket edip arkalarında hiçbir şey bırakmıyorlardı.

Sanki kılıç denizi ile tüm uygarlığı ve dünyayı yok eden çıldırmış bir tiran gibiydi. Herkes böyle bir öfke karşısında titrerdi. Günlerin sonu gelmişti.