Bölüm 1000: Süvari Kılıcı İmparator Okulu'nu Yok Etmek

avatar
2217 24

Emperor’s Domination - Bölüm 1000: Süvari Kılıcı İmparator Okulu'nu Yok Etmek


 

Bölüm 1000: Süvari Kılıcı İmparator Okulu'nu Yok Etmek

Editör: Fullbringer

 

Gece yarısında Li Qiye'nin sözleri tüm Kan Irkında yayıldı. Miraslar kargaşa içindeydi ve herkes anında kalabalık hale geldi.

 

Bu özellikle Kan Şeytan Kabilesi için doğruydu. Korkunç bir acil durum toplantısı düzenlediler. Miraslardan olan birçok büyük karakter, münzevi olan atalar da dahil olmak üzere bu toplantıya katıldı.

 

"Çok kibirli, tüm kabilemize meydan okuyor. Gerçekten kimsenin kendisine bir şey yapamayacağını mı düşünüyor?" Sadece kan iblisler değil birçok Kan öğrencisi Li Qiye'nin sözlerinin abartılı olduğunu hissediyordu.

 

Onlar kendi dayanışmaları sayesinde düşmanlarına karşı savaşıp onları defedebilyiorlardı. İnsanlar bu konuda çok daha zayıftı.

 

“Kim olduğumuzu düşünüyor? Gerçekten Kan Şeytan Kabile'mizin istediği gibi ezebileceği bir domates falan olduğunu mu sanıyor." Bir Kan Şeytan öğrencisi umut dolu şekilde konuştu: "Milyarlarca öğrencimiz ve binden fazla Örneğimiz var, hatta onlara önderlik eden Tanrı Krallar'ımız var. Bizi öldürebilecek yeteneği olmadığına inanıyorum!"

 

Kabileden bir büyük karakter soğukça konuştu: "Bırakın gelsin, onu her zaman halledebiliriz. Düşman ne kadar güçlü olursa olsun kabilemiz sonuna kadar savaşacaktır!"

 

Aslında büyük karakter sadece böbürlenmiyordu. Tek gecede kabile içindeki birçok miras ordularını harekete geçirip hayal edilemeyecek bir koalisyon kurmuştu.

 

Casuslar bu mucizevi gelişmeyi gördüklerinde şok olmuşlardı. Onlar sadece birleşik değillerdi ayrıca hızlı ve etkili süvarilere sahipti. Bir kabile için böyle yeteneklere sahipken refah içinde olmamak çok zordu.

 

Li Qiye'nin tehdidine cevap vermek için harekete geçmişlerdi. Bu herkesin daha fazlasını görmek istemesine neden oldu.

 

Herkes son birkaç nesilde Kan Irkının güney bölgesinde giderek güçlendiğini biliyordu. İnsanlar artık Koyu Kırmızı Topraklar'da bir numaralı güç olarak kabul görmüyordu.

 

Kan Şeytan Kabilesi'nin dayanışması çok hızlı güçlenmelerini sağlıyordu. Şu an da diğer dört ırkın bir araya gelmesini gerektirebilecek bir güçlerdi. O anda sonunda Li Qiye'yi öldürmek için ordularını harekete geçirmişlerdi. Nasıl olur da bunu izleyenler heyecanlanmazdı?

 

"Tüm kabileye karşı tek başına... Lin Tiandi bile onunla kıyaslanamaz. O gerçekten insan ırkımızın gururu!" Gururlu bir insan bu gelişmeleri izledikten sonra yorumladı.

 

Bu insanların kanlar önünde yeniden böbürlenmeye başlamasının nedeniydi. İnsanlar sadece kendi işleri hakkında endişelenirdi ve sadece kendi kapılarının önüne dökülen karları süpürürlerdi. Aksi halde Koyu Kırmızı Topraklar'daki bir numaralı ırk olma konumunun Kan Irkı'na doğru kıyması mümkün değildi.

 

Bilgi sahibi bir uzman konuştu: "Kesin ölüm getirecek bir pusu… Kan Şeytan Kabilesi son adamları kalana kadar Li Qiye'nin kafasını almadığı sürece durmayacağına yemin etti..."

 

Bu herkesi şaşırttı. Ancak kimse pusunun nerede gerçekleşeceğini bilmiyordu!

 

Ancak birçok kişi Li Qiye ve Kan Şeytan Kabilesi arasındaki sorunun hayal gücünün ötesinde olduğunu anlamıştı. Li Qiye düzinelerce kabile atasını tanrı savaşı dağlarında öldürmüştü ve Gök Gürültüsü Kulesi'nde de on tanesini katletmişti. Bu onların kabilesi için büyük bir darbeydi. Bu olaydan vazgeçmeleri garip olurdu.

 

İkinci gün Li Qiye tek başına Kutsal Şehir'den ayrıldı ve yanına kimseyi almadı.

 

"Li Qiye harekete geçmek istiyor." Hevesli kalabalık beklentiyle izledi. Kutsal Şehir heyecanla kaynıyordu. Onu takip eden büyük bir uzman grubu bile vardı!

 

Li Qiye gökyüzünde uçtu. Her adımı hızlıca milleri aşıyordu, ancak ifadesine bakıldığında tarifsiz bir rahatlık duygusuna sahipti. Sanki savaşa değil de şehir dışına gezintiye çıkıyor gibiydi.

 

***

 

Kan Şeytan Kabilesi otuz beş büyük miras ve on dört ülkeye sahipti. Süvari Kılıcı İmparator Okulu onlardan biriydi ve Kutsal Şehre en yakın olan da oydu.

 

Yarım gün sonra Li Qiye okula geldi ancak içeri girmedi. Dışarıda durdu ve tarikata doğru baktı.

 

Güneydeki bir büyük miras olarak, okulun atasal bölgesi milyonlarca mile yayılıyordu. Dağlar ilahi bıçaklar gibi birbiri ardına dizilmiş ve göğü delmişti. Bu manzara kolaylıkla okulun kudretini gösteriyordu.

 

O anda yüksek bir alarm durumundalardı. Kapıları göğe uzanan ışık ışınları ile birlikte koruyan büyük bir ordu vardı. Formasyonlar orada aktive edilmişti. Okulun mühürlü ataları dışarı çıkmıştı. Cennetsel Kral ve Erdemli Örnekler önemli yerleri koruyorlardı.

 

Li Qiye'nin arkasındaki gelişimciler de durdu. Savaşın başlamasını beklerlerken nefeslerini tutmuşlardı.

 

Okuldan bir ata bağırdı: "Li, cesaretin varsa buraya gel! Bir Ölümsüz imparatorun reenkarnasyonu bile olsan seninle sonuna kadar savaşacağım!"

 

Öğrenciler de bağırdı. Haykırışları dağlarda yankılandı ve korkutucu bir şekile etrafta yayıldı. Bu onların sonuna kadar savaşma arzularını göstermek için yeterliydi.

 

O noktada izleyenler Li Qiye'nin okula girmek için neler yapacağını görmek için bekliyordu.

 

Li Qiye bu manzara karşısında sadece gülümsedi.

 

"Boom!” Bir eşya okula doğru uçtu. Bu sırada Li Qiye döndü ve gitti.

 

Li Qiye'nin tek bir eşyayı serbest bıraktıktan sonra gitmesi birçok kişinin kafasını karıştırdı. Kimse ne yapmaya çalıştığını bilmiyordu. Okuldaki uzmanlar bile irkildi. Li Qiye'nin gelip onları katletmeyi deneyeceğini düşünmüşlerdi.

 

"Buzz!" Eşya anında okulun içine uçtu. Hızlıca devasa bir yeşil bambu ağacına dönüştü. Büyüklüğü tüm okulu yutuyordu.

 

“O da ne?” Herkesin gözleri genişledi. Kimse bu tür bir ağacın nereden geldiğini bilmiyordu.

 

Herkes kafalarını kaldırıp bulutları delip güneşi perdeleyen ağaca baktı. Onun kaplaması altında tüm okul ufacık görünüyordu.

 

"Boom!” Herkesin aklı karışmış haldeyken dev bambu aniden yere çarptı ve okulu çökertti.

 

"Gümbürtü!" Dağların içindeki birçok kişi bu saldırıdan dolayı çöktü. İçerideki öğrenciler uçuruldu ve birçoğu ezilerek macun haline geldi.

 

Ancak bu sadece felaketin başlangıcıydı. İlk vuruşun ardından ağacın büyük ejder gibi kökleri anında yeri deldi.

 

"Zzz~~" Emiş sesleri yankılandı Ağac okulun atasal bölgesine kök saldığı an dünyevi enerjiyi nehir suyunu içen bir öküz gibi boşalttı. Yer altındaki enerji kırık bir barajın içinden akan sel gibi emildi.

 

Büyük atasal bölge solmaya başlarken dünyevi enerji çalındı. Büyük bir pop sesi ile birlikte çatlaklar ortaya çıktı.

 

"Durum kötü, durdurun şunu! Atasal formasyonu açın!" Okuldaki atalar kendilerine gelse de artık çok geçti.

 

Bir ata bağırdı ve öğrencileri ağaca saldırırken önderlik etti.

 

"Geber!" Neredeyse on bin öğrenci ağaca doğru çılgınca ilerledi. Atalar tüm yeteneklerini kullandı. En güçlü Gerçek Hazineleri kontrol etmek için sonsuz bir kan enerjisi harcarken yeşil bambuya saldırdılar.

 

Bir anda gökyüzünde birçok ışıltı belirdi. Birbiri ardına hazineler ortaya çıktı. İlahi ağaçlar kavurucu ateşler ile birlikte ağaca vurdu. Buz elementi teknikleri onu mühürlemeyi denedi.

 

Ancak ağaç dünyevi enerjiyi emmeye devam ederken giderek daha da yeşil hale geldi. Sanki büyük bir bariyer oluşturuyormuş gibi yeşil bir uhrevi ışık yaydı.

 

"Bang! Bang! Bang!" On binlerce öğrencinin saldırıları bu yeşil bariyer tarafından tamamen durduruldu.

 

Ardından ağacın dallarından biri uzandı. Öğrencileri uçurmaya başladı. Bu manzara sanki devasa bir ağaç sayısız karıncayı parçalıyormuş gibiydi. Bu gerçekten şok ediciydi.

 

"Boom!” En güçlü Gerçek Hazinesi ile bir ata, yeşil bariyeri geçti. O ve başka atalar ağacı parçalara ayırmaya yeltendi, ancak güçlü atalar ağaca ulaşamadan önce bir uğultu sesi duyuldu. Kılıç gibi bir dal, Gerçek Hazinesi olan ata ile karşılaştı.

 

Bu Gerçek Hazine ne kadar güçlü olursa olsun bu dalı durduramadı. Gürültülü sesler ile birlikte dal Gerçek Hazineye girdi ve ölü atayı yere çiviledi.

 

Ata ölmeden önce biraz titredi. Yeşil bambu ağacının nasıl bu kadar cennete karşı gelici olduğunu anlayamıyordu.

 

"Gümbürtü!" O anda okul sonunda ağacı durdurmak için temellerini açtı.

 

Ne yazık ki temelleri bile bunu durduramadı. Çatırtı sesleri ile birlikte ağacın kökleri atasal temeli deldi ve yerin daha derinliklerine ilerledi.


----------------Useless Notu---------------

Yorumlarda yazmıştım belki görmeyen vardır yeniden söyleyeyim. Discord da da haber verdik ancak yaşanan gecikme sınavlar + sınavlardan sonra gelen birkaç serideki toplu çalışmasındaki yoğunluk ve serilerin düzeni hakkındaki çalışmalar nedenilye yaşandı. Eksik bölümler kısa süre içinde telafi edilecek. Parça parça atacağız ilk parça bu 1000. bölüme ulaşalım diye geldi. Ardından gerisi de gelecek. Sitede birçok bölüm olduğundan her birinin yorumlarına bakamıyoruz. Eğer kafanıza takılan bir soru, öneri veya başka bir şey varsa discord sunucusuna gelip ilgili bölümlerde bunları dile getirebilirsiniz. Gecikmeler için yeniden özür dilerim. Sizi de seviyorum <3






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr