Bölüm 980: Tanrı Savaşı Dağına Girmek

avatar
2187 23

Emperor’s Domination - Bölüm 980: Tanrı Savaşı Dağına Girmek


 

Bölüm 980: Tanrı Savaşı Dağına Girmek

Editör: Fullbringer

 

Asalet gökler tarafından önceden belirlenmiş değildir! Bu söz gerçekten Tanrı Savaşı Dağında boş bir söz değildi.

 

Dağda kanlı bir kılıç taşıyan bir genç vardı. Vücudu bir kan enerjisiyle sarılıydı ve uzun saçları tıpkı bir kan Şelalesi gibi rüzgârla çırpınıyordu.

 

Bir grup Kan Şeytan öğrencisi ile geldi ve kibirle güldü: "İnsan ırkından Tanrı Krallar buraya gelmeye cüret edebilir mi?!"

 

"Süvarı Kılıcı İmparator Okulundan Feng Zhicheng!" Buradaki birçok gelişimci bu genç adamı gördüğü için şaşırdı.

 

O Süvari Kılıcı İmparator Okulunun varisiydi ve okul Kan Şeytan Kabilesinin otuz beş büyük mirasından biriydi. Güçleri ilk beşteydi. Ayrıca okulun dehşet verici silahı Kan Şeytan Süvari Kılıcını miras aldığı için çok daha korkutucuydu. Bu nedenle oldukça kötücül biri olarak biliniyordu.

 

Kanlar ve İnsanlar Koyu Kırmızı Topraklarda anlaşamıyordu. Kan Şeytan Kabilesinin liderlerinden biri olan Göğü Sırtlayan Hükümdar Feng Zhicheng'e kıyasla dost canlısıydı. Kan Şeytan Kabilesi Kan Irkının en güçlü dalı olduğundan Feng Zhicheng insanları işgalci olarak kabul ediyordu. Normalde insan uzmanlar ile anında tartışmaya başlar ve sonuç ölüm olurdu.

 

"Eğer bir insan Tanrı Kral buraya gelirse kesinlikle onu öldürürüm!" Feng Zhicheng, soğuk bir aura yayarken gururla güldü.

 

Kan Şeytan Kabilesi Jikong Wudi'nin Tanrı Krallarını öldürmesini büyük bir utanç olarak görüyor ve konuşmak istemiyorlardı, ama bugün Feng Zhicheng agresif şekilde insanları provoke ediyordu.

 

Kasıtlı olarak küçümseme sergilemesine rağmen oradaki insan uzmanlar bir şey demek istemiyorlardı, böyle biri ile tartışmaktan bir şey çıkmazdı.

 

Feng Zhicheng gururla güldü ve yanındakiler ile birlikte dağın derinlerine doğru ilerledi.

 

O anda hafif ölümsüz ilahileri ile birlikte dağdan ışıklar yayıldı. Tepelerde rünler belirirken evrensel kanunlar bir araya geldi...

 

Bu dağ kişilerin gelişimlerini bastırsa da birçok gelişimci buraya gelmekten zevk alıyordu. Bu tepeleri başarıyla tırmandıklarında sıra dışı bir talih ediniyorlardı.

 

Her bir tepe farklı bir fırsat gizliyordu. Bazıları dao vaazı veren antik bilgeler içeriyordu. Bazıları ölümsüz seslerine sahipken bazıları farklı efsaneler anlatıyordu.

 

Bu tepelere tırmanmak bile herkese farklı maceralar ve fırsatlar sunuyordu.

 

Kimse bu talihlerin nedenini bilmiyordu. Bazıları bu yerin en derin kısmında bir ölümsüzün gömülü olduğunu söylüyordu. Bazıları yer altında bir ölümsüz yazıtı olduğunu belirtiyordu. Bu yerin bir ölümsüz hanedanlığı olduğunu iddia edenler de vardı...

 

Buraya bu kadar kişinin gelme nedeni de tam olarak buydu. Ancak herkes girdikten sonra bu tepelere tırmanamazdı.

 

Derinlere gidildikçe tepeler daha uzun hale geliyordu ve doğal olarak uzun tepelere tırmanmak daha zordu. Bu nedenle herkes zirvelerin yüksekliklerini standart olarak kullanıyordu.

 

Dağdaki tepelerin çoğunluğu Yüz Tepe, Bin Tepe, On Bin Tepe, Yüz Bin Tepe ve Milyon Tepe olarak anılıyordu.

 

Milyon Tepeler birçok nesildir sınırdı çünkü kimse bu dağları aşamamıştı. Eğer biri bu tür tepeleri aşan bir yere gelirse dağın Ana Tepesine ulaşırdı.

 

Efsanelere göre kimse Ana tepeye daha önce tırmanamamıştı. Kimse orada ne olduğunu bile bilmiyordu.

 

Li Qiye dağın önüne geldi. Birçok tepe gördü. Her bir tepe çok uzundu ve ziyaretçilere oldukça baskıcı bir his veriyordu.

 

Daha da ilerilere baktı ve ilahi bir dağ gibi bulutların arasında duran dokunulmaz Ana Tepeyi gördü. Sanki uzaydaki gökseller onun yörüngesindeydi ve gök kubbeyi deliyordu.

 

Li Qiye bu dağa bakarken nazikçe iç çekti. Burası İmparatorluk Katliamının dağıydı! Bir Ölümsüz İmparator bile bu yerde düşmüştü, görkemini ve ihtişamını göstermek için yeterliydi!

 

Ancak Li Qiye buraya girdikten sonra övgüye layık bir şan hissedemedi, o savaşın ardından bile bu konu hakkında konuşmak istememişti. Bu dağ hem geçmişte hem de şu anda Li Qiye'nin zihninde aynıydı, burada onu takip eden çok fazla kişi ölmüştü.

 

Ona sadık olanlar, onu sevenler... Hepsi burada gömülüp anılar haline gelmişti. Kara Kaga nesillerin deneyimine sahip olsa bile buraya kafasını çevirmek için isteksizdi.

 

"Genç Asil Li de mi Tanrı Savaşı Dağına gidiyor?" O dağa bakarken insan gelişimciler onu selamladı.

 

Şu anda Kutsal şehirde çok ünlüydü. Kuledeyken Chi Zixian ve tayfasını öldürmüştü. Kule Lordunun önünde bile Kızıl Geceyi küçümseyici şekilde konuşmuştu.

 

Onun gücü insan ırkı için bir gurur kaynağıydı. Kızıl Gecenin varisini öldürmesi sevinç kaynağıydı.

 

Doğal olarak bazı insanlar ona selam vermeye gelirken Kızıl Gece ile sorun yaşamak istemeyenler de uzak duruyordu. Bu belaya bulaşmak istemediler.

 

Kan Irkı ise doğal olarak ona dostça davranmadı. Her ne kadar o anda onu provoke etmek istemeseler de bu Kan uzmanlarının hepsi ona karşı bir miktar düşmanlık barındırıyorlardı.

 

Kızıl Gece bir ölçüde Kan Irkının prestijini temsil ediyordu. Bu nedenle onun hareketleri Kan Irkına bir meydan okumaydı.

 

Jikong Wudi Koyu Kırmızı Topraklarda istediğini yapıp birçok Kan Irkı üyesini öldürdüğünde tüm ırk utanmıştı, şimdi başka bir insan olan Li Qiye istediğini yapıyordu, Kan Irkı nasıl olur da ona karşı dostça yaklaşabilirdi?

 

Li Qiye samimiyeti veya düşmanlığı umursamadı. Sadece gülümsedi ve dağa girdi.

 

Doğrudan Ana Tepeye yönelmek yerine en kısa Yüz Tepeye ilerledi. Oranın zirvesine tırmandıktan sonra bir eşya gömdü.

 

Bu bölge çok büyüktü, milyonlarca mile yayılıyordu. On binlerce Yüz Tepe vardı.

 

Onlara tırmandı ve gömme işlemine devam etti. Doğal olarak çok fazla olduğundan hepsine gitmedi. Belirli dağların seçimi, kimsenin bilmediği bir derinlik içeriyordu.

 

Kutsal Şehrin yeni yıldızı olarak eylemlerinin hepsi izleniyordu. Herkesin şaşırdığı şey tepelere tırmanırken bir görsel fenomenin olmamasıydı. Ne bir talih, ne bir ölümsüz ilahi ne de bir ölümsüz vaaz vardı.

 

Herkes tepeye çıktığında bir hasat yapmalıydı, ancak Li Qiye oraya çıktığında hiçbir şey olmuyordu. Dao rünleri bile hareket etmiyordu.

 

"Neler oluyor?" Bunu izleyenler afalladı.

 

"Haha, lanetlenmiş olmalı, Tanrı Savaşı Dağının talihleri bile onu tanımıyor!" Bir kan uzmanı güldü.

 

"Aynen öyle. Daha önce yüksek gökler tarafından lanetlenenlerin hoş karşılanmadığını duymuştum. Tüm Yüz Tepelere sürünse bile bir şey elde edemeyecek." Genç bir kan gaddarca güldü.

 

Birçok kişi Li Qiye'nin başarısızlığını gördüğünde kalplerinde zevk hissetti.

 

Ufak yetenek ve kararlılığa sahip olanlar en düşük seviyeli Yüz Tepelere tırmanmak ile zaman harcamazdı, ancak bunlar azınlıktı.

 

Ancak bunu yapmak isteyenler de vardı. Bazı tepelerin zirvesine gittikten sonra Li Qiye orada gelişimciler gördü. Onlar bir şey elde etmişti.

 

Farklı birinde bir kayanın önünde bir grup oturuyordu ve üzerine işlenmiş olan bir dao rününü gözlemliyorlardı. Bazıları yer altındaki hafif dao seslerin dinliyordu.

 

Li Qiye'nin çamura bir eşya gömdüğünü gördükten sonra meraklanmışlardı. Bir insan sordu: "Genç Asil Li, ne gömüyorsunuz?"

 

Li Qiye tembelce gülümsedi ve konuştu: "Herkes tohumların ilkbaharda ekildiğini ve sonbaharda hasat edildiğini söyler. Bu yüzden ben de büyük dao içeren bir tohum ekiyorum. Belki sonbahar geldiğinde birkaç ölümsüz yazıt elde edebilirim."

 

Bu sözler herkesin birbirine bakmasına neden oldu. Böyle bir inanç çok gülünç ve açıkçası imkânsızdı. Sadece bir aptal böyle bir şeye inanırdı.

 

Her ne kadar onan inanmasalar da o gittikten sonra birisi anında gömdüğü şeyin olduğu yeri kazdı, ancak orada hiçbir şey yoktu.

 

"Yok artık, demin buraya bir şey gömdüğünü açıkça gördüm, nereye kayboldu?" Bir gelişimci çok derinlere kadar kazdı, ancak Li Qiye'nin gömdüğü şeyi bulamadı.

 

"Belki de bizi kandırmaya çalışıyordur. Onu kazacağımızı biliyordu, bu yüzden bir yanılsama yaratmıştır.” Bir şeytan kafasını salladı ve güldü.

 

“Bu çocuk hasta! Bu kadar Yüz Tepeye gittikten sonra bir talih elde edememesi neyse ancak hala başkaları ile dalga geçecek keyfi var! Ne ucube ama!" Kazıcı hayal kırıklığı ile söyledi.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr