Bölüm 975: Kan Boğası Tanrı Şeytanı

Editör: Fullbringer

Li Qiye yaşlı tahtırevana bakarken kıkırdadı. Duruşunu düzeltti ve konuştu: "Görünüşe göre bizzat gelmişsin. İlkel topraklar gerçekten iyi niyetini gösteriyor."

Varlık cevapladı: “Benim kim olduğumu biliyor musun?" Sesi zayıftı, ancak huşu uyandıran bir prestij taşıyordu.

Li Qiye gülmeden edemedi: "Diğerleri kim olduğunu bilmeyebilir, ancak ilkel topraklarda senin dışında sığır kokusuna sahip olan başka kim var?"

"Bu ne cürret!" Kış Hatunu bile homurdandı ve Li Qiye'ye baktı.

Li Qiye ona baktı ve elini salladı: "Kız, dokuz dünyada her zaman küstah olmuşumdur! Dahası, benden bir iyilik istemek isteyen sensin, tersi değil!”

Biraz durakladı ve gülümsedi: “Ben aslında çok anlayışlı bir insanım, aksi halde küstah olmak istesem veya istemesem fark etmeksizin önümde duramazdınız!"

Bu sözler kule lordunu biraz terletti. Li Qiye'nin tahtırevanın içindeki kişinin kim olduğunu bilmesine rağmen nasıl böyle konuşabildiğini hayal edemiyordu.

Onun kim olduğunu bilen herkes korku ile titrer ve bacakları üzerine düşmemeyi denerdi.

"Genç asil Li, güven bir erdemdir, ancak çok fazla ego yok oluşa götürür." Usta keskin bir dille konuştu.

"Yanılıyorsun." Li Qiye kafasını nazikçe salladı: "Ben asla egoist olmadım. Kan Boğası Tanrı Şeytanı, gerçekten sınırımı aştığımı mı düşünüyorsun?"

Kule lordu şoktan sıçradı. Kimse bu varlığın unvanını söylemeye cüret edemezken Li Qiye bunu umursamadı. Böyle bir kibir kelimelerle açıklanamazdı.

Ye Chuyun'un kalbi bile hızlandı. Öte yandan Si Yuanyuan, Kan Boğası Tanrı Şeytanı'nın kim olduğunu bilmiyordu. Ye Chuyun, Saf Nilüfer Okulunun lideri olarak daha önce efsaneleri duymuştu!

Kan Boğası Tanrı Şeytanı, Kan Irkının en yaşlı varlığıydı ve kendine unvan veren tanrıların aksine gerçek bir tanrı şeytan olduğu söyleniyordu.

Sadece genç nesilde değil kan ırkının içindeki kabilelerde bile onun varlığını bilen az kişi vardı. Sadece Kule Lordu gibi gerçek ustalar onu bilirdi.

Kan Irkında üstün bir otoriteye ve tam kontrole sahip olduğu söyleniyordu. Ne kadar güçlü olduğuna ise kule lordu bile cevap veremezdi. Çünkü Kan Boğası Tanrı Şeytanı, daha önce Ölümsüz İmparator Chen Xue'yi eğitmiş kişiydi.

"Yeterince otoriter.” Tanrı şeytan kızmadı. Yavaşça karşılık verdi: "Ancak Kan havuzundaki mirası elde etsen bile yenilmez olmadığını biliyor olmalısın."

Kule lordu sesini kaybederken haykırdı: "Kan göletinin mirası..."

Şaşkınlıkla önce Li Qiye'ye ardından da Kış hatununa baktı. İfadelerini gördükten sonra gerçeği fark etti. Derin nefes alıp sakinleşti. Eğer Li Qiye o mirası elde ettiyse Kan Atası olacağı anlamına gelmez miydi?

Bir insanın Kan Irkının Kan Atası olması basitçe akıl almazdı. Kule lordu kan göletinin neden bir insanı seçtiğini anlayamadı.

Li Qiye gülümsedi ve cevap olarak başını salladı: “Beni çok hafife alıyorsun. Gök Gürültüsü Kulesinin sınırları içinde gerçek yönetici benim. Mirasın olmadan bile tanrıları ve iblisleri katledebilirim. Denemek ister misin, Kan Boğası Tanrı Şeytanı?!"

Kış Hatunu soğukça belirtti: "Bir Ölümsüz İmparator olduğunu mu düşünüyorsun?"

Karşılık verdi: "Olmasam bile Kutsal Şehir içinde bir Ölümsüz İmparator bile bana karşı gelmemek için yolunu uzatmak zorunda!"

Kule lordunun ağzı açıldı. Li Qiye konuştukça absürt oluyordu. Ölümsüz İmparatorları bile küçümsüyordu... Ondan daha çılgın biri bu dünyada var mıydı? Kule lordu Li Qiye'yi küçümsemese de bu sözlerin çok kibirli olduğunu düşünüyordu. Dürüst olmak gerekirse, sadece övünüyordu.

“Uzun zamandır böyle kelimeler duymamıştım.” Tanrı şeytan kendi kendine mırıldandı.

"Madem Senin Boğa Kafan bizzat buraya geldi, bu iyi niyetini gösteriyor." Li Qiye Tanrı Şeytanın tavrından memnundu. Nazikçe onayladı: “Pekâlâ, yalnız konuşabiliriz.”

Tanrı Şeytan emretmeden önce biraz duraksadı: "Beni oraya taşıyın."

Ardından adamlar tahtırevandan eski bir tabut çıkardı. O tamamen kırmızıydı ve ölümsüz kan sızdırıyor gibiydi.

Kanlı bir parlaklık tabutu gizledi ve birçok garip görüntü yarattı. Uçan ankalar ve uğultu sesleri çıkaran ejderhalar vardı. Yıldızlar gökten düşüyordu…

Bu tabutun içinde bir figür hafifçe görülebiliyordu. Bu figür sessizce orada yatsa da kimse gerçek görünüşünü göremiyordu.

"İnanılmaz bir ölümsüz tabut.” Li Qiye övmeden edemedi: "Saygını göz önünde bulundurmasaydım çoktan bu tabutu ele geçirmiştim."

“Böyle seçici tadı olan biriyle tanışmak kolay değil.” Li Qiye'nin sözleri çok kabaydı ama Tanrı Şeytan önemsemedi. Aksine bunu bir iltifat olarak kabul etti.

Takdiri asılsız değildi. Bu ölümsüz tabutun cenneti parçalayan bir kökeni vardı. Nesillerdir uyuyabilme nedeni de buydu, tabut zamanın aşındırmasını en düşük seviyeye indiriyordu!

Tanrı şeytan emretti: "Hepiniz gidin.”

Kule lordu doğal olarak hayır demeye cüret edemedi ve diğerleri ile gitti. Ölümsüz İmparator Chen Xue bile Tanrı Şeytan önünde bir küçükken ondan bahsetmeye gerek yoktu. Kış Hatunu Li Qiye'ye son kez baktı ve ardından gitti.

Li Qiye nazikçe elini salladı Si Yuanyuan ve Ye Chuyun da ardından gitti.

İkisi arasındaki özel konuşma kesinlikle basit bir şey değildi. Bu diğerlerinin bilmemesi gereken sırları içeriyordu.

"Eğer istersen Kan Irkını yönetmene izin verip tam desteğe sahip olmanı sağlarım. Parlak bir Ölümsüz İmparator olacağına inanıyorum." Tanrı şeytan sadece ikisi oradayken konuştu.

Li Qiye kafasını salladı: "Hayır, niyetimi yanlış anladın. Kan Irkı olmadan bile çağların en parlak Ölümsüz İmparatoru olacağım. Seninle yalnız konuşmak isteme nedenim Kan Atası konusu değil."

Li Qiye devam etmeden önce biraz duraksadı: "Ancak eğer sen veya Kan Irkınız gerekli görürse Kan Atanız da olabilirim. Bu yine rahat ve kolay olur ama Kan Irkını yönetmek istemiyorum."

Tanrı Şeytan sormadan önce düşündü: "O zaman ne istiyorsun?”

Li Qiye gülümsedi ve cevap verdi: “İstediğim şey çok basit. Gerektiğinde senin ortaya çıkmanı istiyorum! Kan Irkından o eşyayı al ve benim için gücünü kullanarak savaş!"

"Bu imkânsız.” Tanrı Şeytan gülümsedi: "Ölümsüz İmparator Chen Xue o sene Cennet'in İradesi için savaştığında bile onu korumak için ortaya çıkmadım; senin için ortaya çıkmamın bir yolu yok. Sana yardım edebilirim ama ortaya çıkmayacağım."

Tanrı şeytan Kan Irkı için çok önemliydi, O onların ruhuydu. Efsanevi öncülleri dışında kimse Kan Irkı için ondan önemli değildi.

"Yaşama nedenini biliyorum!” Li Qiye gülümsedi. "Düşenlerin tekrar gün ışığını görmesini önlemek için son nefesini vermemeye çalışıyorsun. Kan Irkının cehennemlerine ineceğinden ve gün ışığını göremeyeceğinden korkuyorsun!"

"Sen de kimsin?" Tanrı şeytan bunu duyduktan sonra sesini yükseltti.

“Bu özel konuşma, bu konuyu tartışırken iyi niyetimi gösteriyordur.” Li Qiye ciddiyetle konuştu: "Kan Irkı içinde Ölümsüz İmparator Chen Xue sesin öğrencin olduğu için Ölümsüz İmparatorun dao öğretmeni olarak biliniyorsun. Ancak dürüst olacağım, bu unvan için nitelikli değilsin.”

Yavaş yavaş devam etti: "Bunu duymuş olmalısın. Çağlar boyunca Ölümsüz İmparatorların öğretmeni olarak adlandırılmaya layık olan tek kişi vardı! Ve o kişi benim!”

Li Qiye konuşmayı bitirdiğinde ölümsüz tabut yüksek sesle sallandı. Hiç şüphesiz tanrı şeytan gibi bir varlık bu nedenle şok olmuştu.

Diğerleri Li Qiye'nin neyden bahsettiğini bilmeyebilirdi, ancak Tanrı Şeytan bir şeyleri biliyordu ve Li Qiye'nin niyetini anlamıştı.

"Bunu daha önce düşünmeliydim... " Tanrı Şeytan mırıldandı: "Siyah Ejderha Kral Ölümsüz İmparator Ta Kong'un Cennet'in İradesini parçaladığında bunu fark etmeliydim. İmparator ile Cennet'in İradesi için mücadele etmek istemiyordu, bunu siz, Ekselansları Kara Karga için yaptı!"

Antik zamanlardan beri perdeler arkasındaki varlığı bilen büyük atalar bile ona "Ekselansları" demek zorundaydı. Öte yandan Li Qiye'yi "lanet karga" olarak çağırmaya cüret edenler ebedi varlıklardı!