Bölüm 973: Kule Lordu

Editör: Fullbringer

Kule Lordu Kızıl Gecenin en güçlü hatalarından biri olduğu söylenen biriydi. Kuleyi yıllardır koruyordu. Kimde ne kadardır orada olduğunu bilmiyordu.

Tek bildikleri çok az kişinin onu görebildiğiydi. Varis olan Chi Zixian bile onun huzuruna kolayca çıkamazdı.

Ancak şu an Chi Zixian'ı Li Qiye'nin elinden kurtarmak için bizzat harekete geçmişti.

Herkes bunu yakından izledi; en ufak detayı kaçırmayı bile istemiyorlardı.

"İnsan velet kesinlikle öldü.” Bir Kan uzmanı acımasızca konuştu. Li Qiye'nin kule lordu tarafından öldürülmesini beklerken heyecanlıydı.

Sadece Li Qiye soğukkanlı şekilde orada duruyordu. İmparatorluk tahtına oturdu ve gülümsedi: "Gök Gürültüsü Kulesinin lordu... Korkarım bu unvana sahip olmaya niteliğin yok."

"Bana bu unvanı diğerleri verdi." Kule lordu cevapladı: "Genç arkadaşım nadir bir dâhisin. Bu sefer hatalarını kabul et ve biz de bunu görmezden gelelim. Nasıl olur?"

Herkes bunu duyduğunda şaşırdı. Kule lordunun Li Qiye'yi öldüreceğini düşünürken onu bu kadar kolay affedeceğini kim düşünürdü?

Li Qiye tahtta rahatça otururken sakince yanıtladı: "Biraz ilginç. Kızıl Gece sonunda gözü gören birini eğitmiş. Her ne kadar Kule Lordu olmaya nitelikli olmasan da krallık görüşünün erdemi nedeniyle kuleyi korumana izin vermeleri doğru bir seçimdi."

Bu kibirli sözler izleyenleri şaşırttı, ancak doğal olarak kule lordunun algısı diğer sıradan uzmanları fazlasıyla aşıyordu. Li Qiye'nin hızını gördükten sonra onun Yükselen Ölümsüz Fizik’e sahip olduğunu anında anlamıştı Dokuz dünyada bir Ölümsüz Fizik’e sahip olanlar sıra dışı karakterlerdi!

"Genç arkadaşım, Kızıl Gece Krallığı içtenlikle bu meseleden vazgeçmek istiyor. Hatalarını kabul edip öğrencimizin dönmesine izin ver, ardından her şey sona erecek." Kule lordu konuştu.

"Hayır..." Chi Zixian ciddi bir tonda konuştu: "Atam, bu adam ve o fahişe öğrencilerimizi öldürmek için komplo kurdu. Affedilemezler! Onları öldürmeden öğrencilerimizin kalbindeki öfkeyi sakinleştiremeyiz!"

"Atam, bu öğrencinin Atam Fırtına Tanrısı tarafından Kızıl Gece Dükü ve Yüce Elder için adalet elde etlmesi istendi. Lütfen onunla ilgilenmem için bana yardım edin!" Chi Zixian sonunda agresif momentumunu geri kazandı.

Kule Lordu ortaya çıktığında altı Örnek bile bir şey söylemeye cüret edemedi. Her ne kadar ata seviyesinde olsalar da kule lordu ve onlara arasında büyük bir fark vardı. Kule lordunun önünde onlar sadece küçüktü.

Onlar arasında sadece Fırtına Tanrısı'nın desteği sayesinde Chi Zixian Kule Lordundan korkmadan konuşabiliyordu.

Kule lordu cevap vermedi ve bu onun ifadesinin kasılmasına neden oldu. Bu tehlikeli durumu takip etmekten başka seçeneği yoktu. Eğer Li Qiye ve Si Yuanyuan'ı öldüremezse tüm çabaları boşa gidecekti.

"Doğruyu söylemek gerekirse senin gibi bir varis seçtiklerinden krallığın kurtuluş yolu yok, ne kadar da aptal birisin. Bu konuma ulaşabilmen bile inanılmaz." Li Qiye ona baktı ve gülümsedi.

Chi Zixian soğukça konuştu: "Küçük hayvan, hemen teslim ol yoksa bu fahişeyi öldürürüm!” Ardından soğuk bir aurası olan kılıcını Si Yuanyuan'ın boynuna yerleştirdi.

Ye Chuyun ciddi bir tavır ile ileri adım attı ve Si Yuanyuan'ı kurtarmak istedi, ancak Chi Zixian dudak büktü: "Ye Chuyun, komik bir şey deneme. Üzerindeki pranga inanılmaz bir hazinedir. Ona dokunursan bir hamur haline gelir!"

Ye Chuyun hemen durdu, dikkatsiz hareketler yapmaya cesaret edemedi.

"Yeter!" Soğuk bir ses ortaya çıktı Bir kişi bölgeye adım attı ve emretti: "Onu serbest bırak, ardından diz çök!"

Yeni gelen kişi herkesi irkiltti. Bu beyaz giyen bir kadındı. Yüzünü gizleyen bir maskesi vardı ve buz gibi soğuk bir aura yayıyordu.

Bu kişi birden bire ortaya çıkmıştı ve Chi Zixian'a emretmesi kalabalığın aklını karıştırmıştı. Kimse kim olduğunu ve neden aniden emir verdiğini bilmiyordu.

Bu kişiyi doğal olarak sadece Li Qiye tanımıştı. Bu Kan Irkının Dört hatunundan biri olan Kış Hatunu idi.

"Sen de kimsin?" Chi Zixian soğukça konuştu: "Burada bağırabilecek biri değilsin!"

"Pop!" Chi zixian konuşmayı bitirmeden önce Kış Hatununun eli harekete geçti ve onu uçurup kanını saçtı.

"Ona zarar verme!” Altı Örnek bağırdı ve aynı anda Kış hatununa saldırdı.

Ancak hatunun onlara bakmasına gerek yoktu. Tek bir hareket ile gökyüzündeki varlıklar parlaklıklarını kaybetti. Dünya ve uzay-zaman dokusu etkilendi. Altı örnek anında uçuruldu, onun dengi değillerdi.

"Clank!” Hatunun bedeni parladı. Kimse ne yaptığını bilmiyordu ama Si Yuanyuan'ın bedenindeki prangaların kilidi açıldı ve onun ellerine düştü.

Prangaları kenara koydu ve soğukça konuştu: "Bu hazineyi size Kan öğrencilerini mühürlemeniz için vermedik!"

Chi Zixian ve altı Örnek sonunda ayağa kalktı. Hem korkmuş hem de kızmışlardı; yeni gelenin kim olduğunu veya neden bu kadar güçlü olduğunu bilmiyorlardı.

Kan öğrencilerine baktı ve soğukça konuştu: "Kan öğrencileri diz çöküp selamlayın, ardından hızlıca buradan ayrılın!"

Kimse onun kim olduğunu bilmediği için herkes kafası karışmış şekilde birbirlerine baktı!

"Hanımefendi, her ne kadar çok güçlü olsan da biz Kan Öğrencilerinin önünde diz çökmelerini istemek çok ileri gidiyor!" Chi Tianyu ayağa kalkıp karşılık verdi: "Kan Irkımız kolayca zorbalığa uğramaz!"

"Bu sizin için onurdur!" Zayıf bir ses geldi. Erdemli Örneklerin taşıdığı büyük bir tahtırevan belirdi.

Bu birçok kişiyi şaşırttı. Örnekler taşıyıcı olarak davranıyorlardı. Bu ne kadar prestijli ve asil bir şeydi? Tanrı Hükümdarlar bile böyle bir muamele göremezlerdi.

Herkes tahtırevanın içindeki kişiyi tahmin etmek isterken kulenin kapısı açıldı ve yaşlı bir adam dışarı çıktı.

Solmuş kan enerjisine sahip gri saçlı bir adamdı, ancak Örnekleri titretebilecek bir varlığa sahipti. Totemler etrafında süzülürken tanrı benzeri bir görüntü sergiliyordu!

"Kule Lordu..." Birisi bu yaşlı adamı tanıdıktan sonra haykırdı. Çok az kişi onunla görüşebilirken onun bizzat karşılamasını sağlayacak kişi sayısı çok daha azdı.

Kule lordu hızlıca tahtırevanın önüne geldi ve secde etti: "Atamın şahsen buraya geleceğini bilmiyordum. Bu küçük sizi zamanında karşılayamadı, lütfen beni affedin!"

Lord bile secde ediyordu. Bu manzara herkesi şok etti. Bu herkesin zihninde patladı. Orada Chi Tianyu ve tüm Kan Öğrencilerinin bacakları zayıfladı. Hepsi yere çöktü ve aptalca bir şey yapmaya cüret edemedi.

"Kalkabilirsiniz." Tahtırevanın içinden bir ses geldi. Lord sonunda diğer kan öğrencileri ile ayağa kalktı.

Her ne kadar kimse onun kim olduğunu bilmese de sormaya da cüret edemiyorlardı. Kule lordu gibi bir varlık bile secde ederken kim konuşmaya cüret edebilirdi?

"Genç Asil Li, bu konudan vazgeçmeye ne dersiniz?" Ses sordu.

Herkes o anda nefesini tutup Li Qiye'ye baktı. Bu herkesi şok edip korkuttu. Bu Li Qiye tam olarak kimdi? Gizemli figür neden ona karşı bu kadar kibar davranıyordu.

"Vazgeçmek mi?" Li Qiye imparatorluk tahtında sakin kalıp konuştu: "Bu meseleyi sadece kan çözer! Eğer o intihar ederse Kızıl Gece Krallığını affedebilirim." Ardından Ch Zixian'a baktı.

Chi Zixian'ın ifadesi hızla değişti ve birkaç adım geriye gitmek zorunda kaldı. Sonunda korku hissetti!

"Genç Asil Li, krallığımızın öğrencisini bağışlayabilir misiniz?" Kule lordu hızla yalvardı: "Biz bunu telafi etmek için hazırız!”

Ne olursa olsun, Chi Zixian hala onların varisiydi. Ölümü prestijleri için büyük bir darbeydi!

"Yanılıyorsun." Li Qiye kafasını salladı: "Yanımdaki kişilere bir şey yapanlar bunun bedelini kanla ödemek zorundalar! Basit değişimler yapılmaz."

Ona baktı ve konuştu: "Kendin mi yapacaksın, yoksa sana yardım mı edeyim? Eğer yaparsan diğerlerini affedeceğim!"

Chi Zixian dehşetle doluydu. O krallığın varisiydi, ulu ve yüksek bir varlıktı, ancak şu an Li Qiye'nin gözünde bir böcekten farksızdı.

"Ben, ben, ben Kızıl Gecenin gelecek yöneticisiyim! Atam Fırtına Tanrısıdır!" Haykırırken birkaç adım geriye gitti. Titremesine rağmen güçlü bir görünümü vardı.