Bölüm 935: Eski Bir Dostla Karşılaşmak

 Editör: Fullbringer

Birçok hızlı bakış Yi Chuan'a doğru yöneldi. Li Qiye'yi göndermek isteyen birkaç tarikat lideri de Yi Chuan'a baktı.

Eskilerin dedikleri gibi köpeği dövmeden önce sahibini bulmak gerekirdi. Yi Chuan Güneyin Tang'ında büyük bir karakterdi. Ona karşı herkes biraz düşünmek zorundaydı. Küçük Form Veliaht Prensinin ona karşı tutumu azınlığın parçasıydı.

A'Bao'nun grubu o ana kadar Li Qiye'ye kızgınca bakıyordu. Onlara göre Li Qiye ülkelerinin saygınlığını kenara atıyordu. Yöneticilerinin geri adım atması için bilerek işleri zorlaştırıyordu!

Yi Chuan biraz utanmıştı. Öksürdü ve konuştu: “Bu küçük arkadaşımı tanıyorum.” Li Qiye'yi tanıdığını inkar etmedi.

Li Qiye elini salladı ve konuştu: “Buraya gelişimin Kraliyet Lordu Yi ile bir ilgisi yok. Endişelenmenize gerek yok, sadece istediğiniz gibi davranın.”

“Haha… Velet, eğer Yi Chuan seni buraya getirmediyse nasıl girdin?” Veliaht Prens tekrar kışkırttı.

“Majestelerinin onu buraya getirdiğini hangi gözünle gördün?!” A'Bao prensin krallarını kışkırtma girişimine sessiz kalmadan edemedi.

“A'Bao, kaba olma.” Yi Chuan başını salladı: "Bu küçük arkadaşımı buraya getirmiş olsam bile bu önemli bir şey değil. Büyük lordumuzun devriyesi herkesin görüşüne açıktır.”

 Li Qiye gülümsedi ve bu durum içinde bile oturmaya devam etti.

“Küçük, kaybol. Burası senin oturabileceğin bir yer değil!” Bir kraliyet lordu onun oturduğunu gördükten sonra bağırdı.

Çok sayıda bakış onun üzerine düştü. Onlara göre Li Qiye gerçekten en önde oturacak kadar kibirliydi. Onun gibi birinin en karanlık köşede oturması gerektiğini düşündüler. Belki de yalnız gelişimciler bile onun yanına oturmak istemezlerdi.

Ama şu an en önde oturup herkesin dikkatini çekiyordu, açıkça dayak istiyordu.

Li Qiye yavaşça döndü ve konuştu: “Burası şöyle dursun, Dokuz Göğün üstünde bile oturabilirim. Kapa çeneni!”

“Sen...” Kraliyet lordu öfkeden titrerken Li Qiye'ye baktı. Onun gibi bir hiç tarafından bağırılmak büyük bir aşağılamaydı.

“Haha, görünüşe göre Kraliyet Lordu Yi Chuan'ın prestijine güvenen birileri bu kadar kibirli davranıyor.” Küçük Form Veliaht Prensi dudak büktü. Ülkesi ve Shuang'ın kötü iliskileri olduğundan ateşi körüklemek istiyordu.

Demin Li Qiye'ye seslenen kraliyet lordu Yi Chuan ile ciddi bir ton ile konuştu: “Kraliyet Lordu Yi, eğer bu sizin öğrencinizse o zaman büyük lord gelmeden utanmaktan kaçınmak için onu disiplinize edin.”

Eğer Li Qiye Yi Chuan'ın öğrencisiyse o zaman onu disipline etmek kendisine düşmezdi, bu nedenle Yi Chuan'a baskı yapmak istedi.

“Kraliyet Lordu Yi, böyle bir öğrenciyi adma etmen gerekecek, ne kadar utanç verici! Küçük kıdemlinin arkasında otur, burası saygısızlık edebileceğin bir yer değil!” Başka bir tarikat lideri Li Qiye'nin eylemlerinden oldukça mutsuzdu ve soğukça düşüncelerini dile getirdi.

A'Bao'nun grubu bile Li Qiye'ye bakıyordu. Li Qiye'nin eylemleri kralları için kötüydü ve onun yüz kaybetmesine neden oluyordu.

Yi Chuan biraz utanmıştı. Li Qiye'ye el sallamadan edemedi: “Küçük dostum, gel arkamda otur. Bir tarikat liderinin yerinde oturuyorsun.”

Yi Chuan'ın Li Qiye'ye olan tavrı oldukça arkadaşçaydı. Eğer başkası olsaydı Li Qiye'yi korumaya tenezzül bile etmezdi.

Li Qiye orada hareketsiz şekilde oturdu. O sadece gülümsedi ve konuştu: “Kraliyet Lordu Yi, düşünceli olduğunuz için teşekkürler ama şu an burada oturmayı tercih ederim.”

Yi Chuan sadece çarpık şekilde gülümserken A'Bao öfkeyle seslendi: “Majesteleri, böyle nankör bir kişiyi görmezden gelin.”

Kalabalıktan her türlü bakış Li Qiye'ye düştü. Bazısı bu veledin çıldırdığını düşünürken diğerleri onu oldukça ilginç buldu. Bazı tarikat liderleri ve kraliyet lordları onların konumlarından birini alan Li Qiye için kendi otoritelerine meydan okuduğunu düşündü.

“Küçük, eğer devam edeceksen seni dışarı bizzat atacağım.” Deminki kraliyet lordu kötü niyetle konuştu.

“Kapa çeneni!” Li Qiye gözlerini kapadı ve sertçe cevapladı: “Eğer kulağımda uğuldamaya devam edersen seni ekmek gibi büküp bölerim!”

Kraliyet lordu bunu duyduktan sonra kızgınlıktan kan kustu. Anında ayağa kalkarken kan enerjisi patladı.

“Büyük lord burada.” Kraliyet lordu harekete geçeceği sırada dışarıdan bir ses geldi.

“Büyük lord burada.” Bahçedeki herkes ayağa kalkıp lordlarını selamlamaya gitti.

Li Qiye'ye saldırmak isteyen kraliyet lordu homurdandı ve kızgınlığını yutup büyük lordu selamlamaya gitti.

Kalabalığın ortasında Güney'in Tang'ının yöneticisi Saf Nilüfer Okulundan Ye Chuyun ortaya çıktı.

“Hoşgeldiniz büyük lord.” Herkes Ye Chuyun'u selamladı. Buun nedeni sadece bölgenin büyük lordu olması değildi, aynı zamanda bir Erdemli Örnek olmasıydı.

Tüm Koyu Kırmızı Topraklarda genç nesilde çok az kişi Erdemli Örnek'di. Bu seviyeye ulaşanların bir elin parmakları ile sayılabileceği söylenebilirdi ve o bunlardan biri haline yıllar önce gelmişti. Yeterince güçlüydü ve hem korkulup hem de onların gururu olmaya layıktı.

Li Qiye kalabalık tarafından çevrili olan Ye Chuyun'a baktı. Yıllar geçtikten sonra stili öncekinden daha parlaktı.

Hala su renkli elbise giyiyordu ve badem gözleri çekicilik ve zarafet içeriyordu. Doğal aurası tarif edilemez bir asillik taşıyordu.

Geçmişten farklı olarak şu anki Ye Chuyun'un hareketleri dünyayı tersine çevirici bir momentum taşıyordu, sanki avucunu çevirerek yağmur yapabilirdi.

Erdemli Örnek olmanın büyük bir önem taşıdığına şüphe yoktu. Bu üstün büyük daoya giren ilk adımdı, unvan almanın başlangıcıydı.

Çevresindeki kraliyet lordları ve tarikat liderlerinin dışında sıradan gelişimciler de ona kendilerini tanıtmak ve güzel bir izlenim yaratmak istiyorlardı. Gelecekte eğer Güneyin Tang'ı veya Saf Nilüfer Okulundan yardıma ihtiyacı olursa en azından tanıdık gibi davranabilirlerdi.

Yi Chuan da küçüklerini onun yanına götürdü. A'Bao'nun grubu ilk kez Ye Chuyun'u gördükleri için heyecan doluydu. Hem erkekler hem de kızlar için büyük lordları Tanrıça ve rol modeldi; onu görebilmek bile onurdu.

Ye Chuyun kibirli değildi. Başıyla onayladı ve herkesi selamladı. Kısa sürede tarikat liderleri ve kraliyet lordları tarafından çevrelendi.

O noktada ön tarafta yalnız başına oturan kişiyi gördüğünde bakışları bir an için duraksadı. Elbiseleri yırtılmıştı, ama bu figür... Bu figür çok tanıdık geliyordu.

Ye Chuyun o çok uzun zamandır kayıp olduğu için şok oldu. Kimse nerede olduğunu bilmiyordu, ama aniden burada ortaya çıkmıştı. Bu oldukça şaşırtıcıydı.

“Ekselansları bu dilenci buraya gizlice girmiş, onu kovmamıza izin verin!” Küçük Form Veliaht Prensi büyük lordun dilenci yüzünden sinirlendiğini düşündü ve hemen konuştu.

“Aptal dilenci, çabuk defol, Ekselanslarının görüşünü kirletme!” Prens bağırdı ve Li Qiye'ye uzandı.

“Pop!” Prens daha onu yakalayamadan bir tokatlama sesi yankılandı. Kimse Li Qiye'nin onu nasıl tokatladığını göremedi. Prens kan tükürdü ve tüm dişleri kırıldı.

“Küçük piç!” Prens öfkelendi ve Li Qiye'nin kafasını kesmek istedi.

Ye Chuyun kendine geldi ve bağırdı: “Dur yerinde.” O bir Erdemli Örnek'di. Bağırışı prensin birkaç adım geriye atıp yere düşmesine neden oldu. İkisi arasındaki fark çok olduğundan ayağa kalkamadı.

Li Qiye yüzünün her yerindeki kir ve kumla birlikte oturdu. Ona baktı ve gülümsedi: “Bayan Ye, görüşmeyeli uzun zaman oldu.”

Bu sesleniş birçok kişinin nefesini kesti. Güneyin Tang'ında önceki nesildeki Erdemli Örnekler dışında kimse büyük lorda ismi ile seslenmeye cüret edemezdi.

Ye Chuyun hemen ona doğru yürüdü ve cevapladı: “Kardeş Li, görüşmeyeli uzun zaman oldu. Kardeş Li'nin gelmesini beklemiyordum. Eğer bana söyleseydiniz sizi bizzat karşılamaya gelirdim.”

Küçük lordlar ve tarikat liderleri afalladı. Eğer büyük lordları bu kadar kibar davranıyorsa bu kişinin kimliği hayal edilebilirdi.

Yi Chan'ın arkasındaki A'Bao'nun grubu afallamış şekilde izledi. Li Qiye tamamen pisti. Nasıl bakılırsa bakılsın böyle büyük bir muameleye layık değildi.

Li Qiye gülümsedi ve başını salladı: “Çok kibarsın. Daha yeni döndüm ve Güney Tang'a geldim. Ancak sana sormak istediğim bir şey var.”

Ye Chuyun, Li Qiye'ye baktı. Her ne kadar neler olduğunu bilmese de Li Qiye'nin inanılmaz bir şey yaşadığını biliyordu. Bu adam rahat şekilde bir tarikatı yok edebiliyordu. Küçük bir hareketi bile imparatorluk miraslarından olan birçok atayı tuzağa düşürüp öldürebiliyordı.

“Elimden ne gerekiyorsa destek sağlamak için yapacağım.” Ye Chuyun hızla cevap verdi: “Yolculuktan yorgun olmalısınız. Eğer sakıncası yoksa birkaç günlüğüne benim evimde kalmaya ne dersiniz?”

“Pekala, madem Bayan Ye bu kadar muhteşem bir misafirperverlik gösteriyor, buna uyumalıyım.” Li Qiye gülümsedi ve başıyla onaylarken ayağa kalkmak istedi.

Ye Chuyun hızla ona yardım etti. Yanındaki öğrenciye bizzat ona eşlik etmesi için emir verdi.