Bölüm 927: Kan Atası Efsaneleri

 Editör: Fullbringer

Ancak çok kibirli ve kanunsuz olan bu insan çocuğunun ortaya çıkışı ataları afallatmıştı. Bir insanın lütfu elde etmesi beklentilerinin tamamen dışındaydı.

Li Qiye atalara doğru sadece gülümsedi: “Eğer Kan Atası olursam bu rolü bir insana vermeye hazır mısınız?”

Bu keskin sözler ataları düşündürdü. Bu gerçekten bir problemdi. Onlar Kan Atalarının bir insan olması için hazır değillerdi. Nasıl olur da bundan sonra kan Irkı ile yüzleşebilirlerdi. Bu konu bu deneyimli ataları sessiz bıraktı.

“Bu imkânsız.” Bir ata vurguladı “Nasıl olur da öncülümüzün soyu bir insana aktarılmış olabilir. Bu asla olmaz!”

Li Qiye sırıttı. “Öyle mi? Biraz fazla emin değil misin? Siz sadece çok uzun zamandır yaşayan bir avuç yaşlı moruksunuz. Kendinize sorun, kan ırkı nereden geldi?”

Bir ata hemen konuştu: “Ne büyük bir saçmalık. Dünya nereden geldiğimizi biliyor.”

“Tamam, o zaman biraz konuşalım. Size göre öncülünüz en sonunda tüm Kan Irkının doğuran bir ölümsüz kan damlasıydı Yani sizi kim doğurdu?”

“...” Bu soru ataları afallattı. Herkes bu efsaneyi duymuştu ama onları aslında kim doğurmuştu? Bu soru daha önce hiç dokunulmamış bir şeydi.

Li Qiye gülümsedi. “Köken mitosunuzun çeşitli versiyonlarına göre öncülünüz bir erkek, yani Kan Irkını doğurmak için bir kadın da olmalı, haksız mıyım? Öncülünüz tek olamaz.”

Aslında dokuz dünyada ya da klanlarının içindekiler için bu konu ile ilgili kesin bir yazıt yok. Kimse bu konuyu da tartışmadı.

Li Qiye yavaşça devam etti: “Eğer bir adım geri atıp öncülünüzün bir kadın olduğunu varsaysak bile o zaman baba kim olacak?”

Oradaki atalar şöyle dursun tüm Kan Irkının hiçbir üyesi Li Qiye'nin sorusunu yanıtlayamazdı.

Sessiz kalabalığın önüne yavaşça gitti: “Cinsiyet ne olursa olsun öncülünüzün sizin ırkınızı dünyaya getirmesi için diğer yarıyı da bulması gerek ama ırkınız asla soyunuzun yarısının öncülünüzden farklı olabileceğini düşünmedi!”

“Biliyormuş gibi konuşuyorsun!” Sonbahar Hatunu Li Qiye'ye baktı.

Li Qiye gülümsedi. “Doğru kişiye soruyorsun. Gerçekten belli bir masalı içeren antik bir kayıt okudum. Kan Maderşahi'nizin biri insan olduğunu söylüyordu. Diğer deyişle, insan bir kadın sizin ırkınızı doğurdu.”

(FN: Maderşahi, anaerkil toplum yapısına sahip yerlerde kadın liderlere verilen isimdir.)

“Saçmalık! Nasıl olur da ırkımızda bir insan var olabilir?!” Bir ata bağırarak anında bu teoriyi reddetti.

Li Qiye kabul etmedi: “Bu kadar konuştuktan sonra ilkel topraklarınız hala bu gerçeği kabul etmek istemiyor! Öncülünüzden en saf soya sahip olduğunuzu iddia ediyorsunuz ama maderşahinizin soyunu reddediyorsunuz. Bu duyduğum en saçma ve gülünç şey.”

“Yanlış bir iddiaya nasıl inanabiliriz?” Bir ata nazikçe kafasını salladı.

“Önemli değil. Sonuçta hepiniz bu konudan kaçınıyorsunuz ve soyunuzun saf olmadığı gerçeğini kabul etmeyeceksiniz.” Li Qiye ilgisizce konuştu: “Kökeniniz hakkında en bilindik üç teori arasında en ortodosk olanının sizinki olduğunu iddia ediyorsunuz.”

“Diğer versiyonlar hakkında biraz konuşalım.” Li Qiye karanlıktaki atalara bakmak yerine dört hatuna baktı ve konuştu: “Diğer iki versiyon hakkında benzer bir şey var. Soyunuzun diğer yarısı öncülünüzden veya maderşahinizden...”

“... İçlerinden biri atalarınızın kralının bir kadın ile evlendiğinden ve en sonunda orijinal ırkınızın yerine geçtiğini söylüyor. Diğeri de öncülünüzün bir kadın ceset ile ilişkiye girerek ırkınızı doğurduğunu söylüyor! Sadece sizin versiyonunuz maderşahinizden kaçınıyor, bunun biraz ilginç olduğunu düşünmüyor musunuz?”

Kış Hatunu soğukça belirtti: “Ee ne olmuş?”

Li Qiye gülümsedi: “Bu yaşlı atalarınızın maderşahinizin varlığını bildiğini ancak bundan bilerek kaçındığını düşünmemi sağlıyor. Her ne kadar sizin gibi varisler bundan habersiz olsa da atalarınız muhtemelen bu sırrı biliyor!”

“Antik yazıtlarda kan göletinizin o zamanki değişimleri hakkında yazılar olsa da benim gibi bir insan bunu bilemez. Ancak kesin olan bir şey var, siz soyunuzun sırrı ile ilgili olan bir şey buldunuz veya bazı tahminleri formüle ettiniz. Aksi halde dördünüz soyunuzun zincirlerini kıramazdınız!”

“Bununla işler ilginçleşiyor. Siz soyunuzun diğer yarısının bir varlıktan geldiğini reddetmeye cüret edemiyorsunuz. Bu nedenle göletteki anormallik de dördünüzün dışarı çıkıp kontrolü ele geçirmesine zorladı. Ben de bir insan olarak sizin spekülasyonunuza mükemmel derecede uyuyorum, sadece siz bunu kabul etmek istemiyorsunuz.”

“Genç adam, oldukça zengin bir hayal gücün var.” Bir ata onun sözlerini böldü ve soğukça konuştu: “Bu sadece tek taraflı spekülasyon! Sen sadece hayal gücün ile hareket ediyorsun!”

“Tamam, artık bunun hakkında konuşmayacağız.” Li Qiye suçlamayı inkâr etmedi. “Şimdi konumuza dönelim! Herkes burada olduğuna göre vaftizimin zamanı geldi!”

Atalar bir kez daha sessizleşti. Bir insanın vaftize katılması tamamen eşi görülmemiş bir şeydi. İlkel topraklarınızın kuralları ve ırkınıza göre bu uygun değil.

“Ben özellikle tehditlere karşı doğrudan bakan bir kişiyim. Katılmama izin verirseniz, herkes mutlu olacak. Aksi halde üzgünüm ama istediğimi yapacağım.” Li Qiye gülümsedi ve konuştu: “Bir insanı Kan Atanız olarak kabul edecek misiniz? Elbette, bütün formaliteleri bozmaya hazırım. Umarım yeni atanızı kabul etmeye hazırsınızdır!”

Li Qiye bu sefer şaka yapmıyordu. Müzakereye yer vermeyen agresif bir momentum taşıyordu.

“Büyük konuşuyorsun!” Bir atanın gözleri gecedeki lamba kadar şiddetlendi.

“Bunlar boş sözler değil,!” Li Qiye onun sözünü böldü ve soğukça konuştu: “Burada bunları söyleme nedenim sizin zihnen buna hazırlanmanızı istemem. Kan Atanız olduğumda tüm bunlar saygısızlık sayılacak! Dürüst olmak gerekirse ilkel topraklarınıza gerek yok, başka şeyler de var!”

Göleti ataların geri kalanı süpürdü: “Kan Atası olmadan ilkel topraklar unvanlarına layık değil, haksız mıyım? Tek yapmam gereken dışarı çıkmak ve eminim ki Kan Irkından birçok miras beni ataları olarak görmek isteyecektir'!”

“Bu olduğunda ilkel topraklarınız Kan Irkının içinde dokunulmaz bir konumda olacağını düşünüyor musunuz? Eğer Kan Irkını yönetmek istiyorsanız kesinlikle Kan Atanız olmama ihtiyacınız var!” Li Qiye bu sefer oldukça zorba gözüktü.

“Kan Atası olabileceğini düşünüyor musun?” Karanlıktaki bir ata ayağa kalktı. Korkutucu bir aura göğü uyanan bir Tanrı Hükümdar gibi yuttu.

“Sert oynama zamanı mı?” Li Qiye'nin gözleri yavaşça konuşurken daraldı. “Ben de umursamam. Her ne kadar zayıf olsam da sizi atanız olarak yok etmek zor değil.”

“Hayır.” O noktada sonbahar hatunu nazikçe kafasını salladı: “Atalar, vaftiz olmasına izin verin!”

Başka bir ata sordu: “Bu uygun mu? Sonuçta bir insanın vaftiz geçirmesi eşi benzeri olmayan bir şey…”

“İzin verelim!” Kış Hatunu ciddi bir sesle ekledi: “Atamız olması garanti değil. Kutsandığından dolayı bu da bir kader türü...”

“Katılıyorum. Vaftiz olmasına izin vererek hiçbir şey kaybetmeyeceğiz.” Bahar Hatunu da kabul etti.

“Öncülümüz tarafından kutsanan bir insan... Nasıl bir lütuf olduğunu görelim.” Yaz Hatunu güzel gözlerindeki merakla birlikte Li Qiye'ye baktı.

Atalar da görüşlerini özel olarak birbirlerine ilettiler. En sonunda bir ata konuştu: “Pekâlâ küçük, vaftiz olabilirsin. Madem kutsandın o zaman bu senin talihin. Hangi talihi elde edeceğin kendi kaderine kalmış.” Dört hatun da kabul ettiği için ataların onlara karşı gelmek için bir sebebi yoktu. Üstelik onlar da Li Qiye gibi bir yabancının nasıl bir hediye kazanacağını görmek istiyorlardı.

O noktada atalardan daha fazlasını bilen hatunlar Li Qiye'ye yoğunca baktı. Dediği gibi zihinlerinde bazı spekülasyonalar vardı.