Bölüm 909: Gitmeden Önce

Li Qiye ona bakıp konuşmadan önce biraz duraksadı: "Eğer arkadaş olduğumuzu düşünüyorsan ve gelecekte bana karşı çıkmazsan şu an arkadaş olarak görülebiliriz."

Ona baktı ve cevapladı: "Yani hala senin için kullanışlıyım."

"Kullanış mı?" Li Qiye kafasını nazikçe salladı: "Bu sözler çok fazla. Ben her zaman takipçilerime iyi davranırım. Üstelik eğer birini sömürmek isteseydim bu sen olmazdın. Neden senin Jianlong Klanını veya Canavar Efendisi Başkentini kullanmayayım? Eğer istersem klanın ve başkent benimle çalışmak için fazlasıyla mutlu olacaktır."

"Jianlong Klanının ve Canavar Efendisi Başkenti'nin bana olan sadakatinden şüphem yok ve onların gücünü de inkar etmiyorum." Li Qiye hafifçe konuştu: "Ancak eğer merak etmemem gereken bir lejyona ihtiyaç duyarsam bu tamamen sadık ve sonsuza kadar beni bekleyecek bir lejyon olur! Ordunuzun yeterli olduğunu düşünüyor musun?"

"Kişi eksikliğin mi var?" Mei Aonan gururunun birazını geri kazandı ve o an kendine biraz güveniyordu. Ancak Li Qiye'nin altında birçok yetenekli kişi olduğunu kabul etmesi gerekliydi.

Li Qiye gülümsedi. "Bunu nasıl söylemeliyim... Bu iki şekilde söylenebilir. Eğer sadece işçiye ihtiyaç duysaydım dürüst olmak gerekirse insan eksikliği çekmiyorum. Ancak yetenekler ve işçiler arasına farklı bir tanıma sahibim. Örneğin Wushuang ve Jingxian saldırı, formasyon kırma ve aynı zamanda da düşman generallerinin kafalarını alma konusunda uzmanlaşan generaller. Yexue ise bir stratejist. Eğer seni kategorize etseydim sen savaş alanı için var olan bir savaş generali olurdun."

"Ama seni mutlaka bünyeme katmalıyım da demiyorum. Bu şu an sadece ilginç bir düşünce o kadar." Li Qiye devam etti: “Söylemek istediğim son şey hırslı kalbini koru. Dünya gelecekte oldukça renkli olacak. Fırtınalar bu görkemli çağda yükselecek ve sen kudretini gösterecek bir yer bulacaksın."

Li Qiye'nin gözlerine bakmadan önce Mei Aonan biraz düşündü: "Eğer Ölümsüz İmparator olamazsam neyin mücadele etmek için layık olacağını bilmiyorum!"

Cennet'in İradesi için kararlıydı, ama dao kalbi sarsılmış durumdaydı. Li Qiye'yi aşmak istese de bunun için ne yapacağını bilmediğinden dolayı kafası da karışıktı. Kendisinin en güçlü koz olduğunu düşünse de Li Qiye karşısında ne güçlüydü ne de mükemmel yöntemlere sahipti.

"Hayır..." Li Qiye kafasını nazikçe salladı: "

"Konuyu biraz daha aç." Mei Aonan'ın gözleri ciddileşirken biraz değişmiş ifadesiyle konuştu.

Li Qiye durumdan faydalandı. Net şekilde açıklamadı ve sadece gülümsedi: "Bu konuyu ustana sormalısın. Kısacası hazır olduğun zaman bana meydan okumaya gelebilirsin. Ustana söz verdiğimden işleri senin için zorlaştırmayacağım. Ama bunun diğer nedeni meydan okumana veya planlarına bağlı."

Ona bir süre baktıktan sonra döndü ve sessizce gitti.

Li Qiye ardından Canavar Dünyasına geri döndü Bu sefer sadece tek bir şey söyledi: "Hazine avı bitti. Herkes şimdi Bi'an Canavar Dünyasını terk etsin!"

Bu emir duyulduktan sonra Canavar Dünyasındaki tüm gelişimciler hızlıca ayrıldı. Onun sözleri tartışmasız kanunlar gibiydi, kimse ona karşı gelmeye veya bir şey demeye cüret edemiyordu. Dağ Geçidi ve Taşlı Kenar Krallığı en iyi örneklerdi. Bu nedenle isteseler de istemeseler de bir şey demeden oradan gitmişlerdi.

En sonunda Li Qiye, Bi'an Şehrinin ana konağının içindeki resmin karşısına gitti. Gözleri derinlik kazandı, sanki her şeyin içini görebilirlerdi.

Önceki haline göre resimde belli değişimler vardı. Şimdi yaşam ve neşe dolu gibiydi, sanki bu dünya yeni efendisini hoş karşılıyor ve uğur getiriyormuş gibi tarifsiz bir atmosfere sahipti.

Li Qiye, Bi'an Ölümsüz Oltasını çıkarmadan önce bir süre tabloya baktı. "Git, yeni nesil geliyor. Canavar Dünyası efendisini karşılıyor, senin de efendini kabul etme zamanın gedi."

Ardından oltayı attı. "Buzz!" Olta tabloya girdi ve çok uzaklara yolculuk etti. En sonunda bu etki alanının en derin konumundaki Ming Yexue'nin ellerine düştü.

Li Qiye en sonunda döndü ve nazikçe iç çekti. Ming Yexue bu kadar yılın ardından sonunda büyümüştü. Bu kendi kızının büyüdüğünü izlemek gibi acı tatlı bir histi.

"Ekselansları, endişelenmenize gerek yok. Şu an hissedebiliyoruz, Hanımefendi Ming kabul edildi. Dışarı çıktığı an Canavar Dünyamız yeni efendisine sahip olacak. Ona yardım etmek için elimizden geleni yapacağız." O anda golem ayağa kalktı ve ciddi şekilde söz verdi

"Sözlerinden şüphem yok.” Li Qiye nazikçe onayladı ve goleme baktı: "Canavar Dünyanız sonuna kadar savaşmak için kendini hazırladı mı? Belki düşmanlarının kim ya da ne olduğunu bilmiyorsundur. Daha fazla bilgi için o yaşlı moruğa gidebilirsin."

"O hainden mi bahsediyorsunuz?" Golem sesini derinleştirdi.

"Sizin aranızdaki sorunlar ile ilgilenmiyorum." Li Qiye konuştu: "Ancak o Bi'an Canavar Dünyası için tüm kalbi ile çalışıyor. Hata yapması Canavar Dünyasına ihanet ettiği anlamına gelmez. Gelecekte size oldukça yardımcı olacaktır. Sonuçta sizin bilmediğiniz birçok şey biliyor."

Golem derin bir nefes aldı ve Li Qiye'ye doğru eğildi. "Ekselanslarının önerisini aklımızda tutacağız. Eğer yeni efendimiz onu affederse bu işi daha fazla uzatmayacağız."

Li Qiye onayladı ve golem ile konuştu: "Gidip hazırlanın, şehirdeki o portalı kullanmak istiyorum. Onu açmanın kolay olmadığını biliyorum, ama bu bir pazarlık konusu değil."

Golem minnettarlık ile hızlıca eğildi: "Ekselansları yeni efendimizi bize getirdi, bu bize yeni bir hayat vermekten çok daha büyük bir nezakettir. Bu portalı Ekselansları için açmak sizin yaptığınız ile kıyaslanamaz bile."

Li Qiye yanıtladı: "Pekala. Gidip hazırlanın, birkaç gün içinde yola çıkacağım."

Golem kabul ettikten sonra bir şey demedi. Şehrin o portalı açması gerçekten kolay değildi, ancak Li Qiye yeni efendilerini onlara getirerek büyük bir iyilik yaptığından bedeli mutlu şekilde ödeyeceklerdi.

Ana konaktan çıktıktan sonra Li Qiye Madam Zi Yan'ın grubunu çağırdı. Kızlara baktı ve konuştu: "Benim için gitme zamanı geldi. Ölümlü İmparator Dünyasına dönmeden önce Kuru Taş Avlusuna gitmeyi planlıyorum."

"Kuru Taş Avlusu mu?!" Long Jingxian hemen canlandı ve neşeyle sordu: "Seninle gelmeme ne dersin?”

"Hayır seni götüremem." Li Qiye kafasını salladı: "Üstelik şu an yapman gereken birçok şey var. Bana söz verdiğin şeyleri unutma."

Bu cevabı duyduktan sonra memnuniyetsiz olmadan edemedi.

Li Qiye gülümsedi. "Ancak sıkı çalışıp benim gereksinimlerimi karşıladığın sürece Ölümlü İmparator Dünyasına geldiğinde seni çok eğlenceli bir yere götüreceğim."

Ona baktı ve ilerledi: "Sözünü tutsan iyi olur!”

Li Qiye yanıtladı: "Diğerleri seni kandırmaya çalışabilir ama merak etme, sana kesinlikle yalan söylemiyorum. Ancak bu bir uyarı olsun, gereksinimlerimi karşılamazsan gerçekten hayal kırıklığına uğrayacağım. Sonuçlara gelince, onlara hazırlıklı olsan iyi olur."

"Bah… Kokuşmuş Qiye, gerçekten başkalarını küçümsüyorsun. Öğrenemeyeceğim hiçbir erdem kanunu yok." Mutsuz şekilde ona baktı.

"Yeteneklerinden şüphem yok.” Li Qiye kıkırdadı. "Ama kararlılığını sorguluyorum. Benim gözetimim olmadığı sürece yeniden tembel olup olmayacağını bilmiyorum."

"Hmph, sende özel olan ne var ki?" Long Jingxian tersledi. "Sadece bekle, seni kesinlikle aşacağım. On üç saray önemli değil, bir daha karşılaştığımızda seni aşağı indireceğim!"

Li Qiye onun kendine güvenine karşı sadece gülümsedi. Jian Wushuang'a baktı ve konuştu: "Uzun ömür hazineni değiştirip okçuluk daonu geliştirdin. Sen ve Jingxian'ın birlikte çalışması övgüye layık bir şey. Yaptığınız teknik nesiller boyu eşsiz olan bir şey olarak görülebilir. Şimdi öğrendiğiniz şeyleri sağlamlaştırma zamanı. Gidip Jian Klanına dön ve Jingxian ile birlikte yola çıkmadan önce çalış."

"Hahah birleşim sanatı fikri benden geldi." Long Jingxian ikisinin oluşturduğu bu teknikten oldukça gurur duyuyordu. Sadece onun gibi doğuştan Ölümsüz Kadere sahip olan biri kısa sürede böyle yenilmez bir teknik oluşturabilirdi.

Li Qiye kabul etti ama onu da uyardı: "Evet, teknik oluşturma becerinin muazzam olduğunu kabul etmem gerek. Ancak Wushuang'ın okçuluk daosuna ihtiyacın olduğunu da unutma."

Bu sefer onu şaşırtan ikisinin daha önce olduğu gibi tartışmamasıydı.

En sonunda Madam ile konuştu. "Seni de Kuru Taş Avlusuna götüremem. Geri dönüp şimdilik Büyük Bambu'da çalış. Bu ikisi gidene kadar bekle, zamanı geldiğinde onlarla birlikte gelirsin."

"Emredersiniz, Genç Efendi." Madam cevapladı.

Li Qiye başını salladı: "İmparatorluk Drako Boğasını ülkene bırak. Bazı yerlerde ülkenin desteğine ihtiyacı olacak ama bir dahaki seyahatinde onu da getir."

Madam onun emrini aklına kazıdı.