Editör: ÇHY

Bölüm 862: On Sekiz Genç Göksel

Girişin hemen dışındaki birçok kişi, onun ayağa kalktığını gördükten sonra nefeslerini tutmadan edemedi. Bu his uzaktaki İmparatorluk Sınırı'na baktığında çok daha güçlü hale geldi. Kalpleri, ne yapmak istediğini tahmin ederken sıçradı.

Ye Qingcheng İmparatorluk Sınırı'na baktı ve haykırdı: “Daoist Mei, çık dışarı!”

Ne olursa olsun her zaman üstün bir stile sahipti, hem asil hem de yüceydi. Bu stili düşmanlarını bile ona hayran olmaya zorluyordu. Bu kesinlikle numara değildi. Aslında, bu zarif eylemi zaten çoğaltmanın bir yolu yoktu.

O anda kalabalık oldukça hevesli hale geldi. Göksel Varlık Ye Qingcheng ve İmparatorluk Sınırı Mei Aonan bu dünyanın zirvesindeki dâhilerdi. İkisi de imparatorluk tahtının en iyi adayları olarak görülüyorlardı. Ama iki grup arasında ikisi de çok ünlü olduğundan çok fazla itişme olmuştu. Ancak doğrudan bir çatışma henüz gerçekleşmemişti.

Gelişimciler büyük bir savaşın yaklaştığını hissettiğinden Canavar Dünyası'na girmeyi unutmuşlardı.

“Ye Qingcheng!” Mei Aonan İmparatorluk Sınırı'nın dışında belirdi. Hâlâ koltuğunda oturuyordu. Bir kadın olarak yumuşaklık belirtisi yoktu ve bunun yerine zalimane bir aura yayıyordu. Birçok kişi bu aura nedeniyle onun kadın olduğunu bile unuttu. Doğuştan imparatormuş ve tahtına otururken dünyayı dehşete düşürebilirmiş gibiydi.

İki dahi sonunda karşılaşmıştı. Dahası, mizaçları tamamen farklıydı. Ye Qingcheng dünyayı büyüleyebilirken Mei Aonan onu boğardı!

Eğer Ye Qingcheng üstün bilge bir aziz ise Mei Aonan bir gün otoriter bir imparator olacaktı!

“Beni test etmek istediğini duydum. Uzun zamandır burada bekliyorum!” Gökyüzünde kalıp küçümseyici şekilde sözde bir numaralı dâhiye baktı.

Bu manzarayı izleyecek kadar şanslı olanlar Ye Qingcheng'in prestijine rağmen Mei Aonan'ı küçümsemeye cüret edemedi!

Mei Aonan, Jianlong Klanı'ndan geliyordu ve büyüklük onun kaderindeydi. Diğerlerinde olamayacak gururlu bir kibre sahipti. Klanını kendi yolunda ilerlemek için terk etmeyi seçmişti. Herkes öyle otoriter bir kararı veremezdi.

“Kardeş bağlarım kanla doluydu. Üçüncü kardeşimi öldürdün bu nedenle intikam almazsam nasıl olur da bu dünyaya bir daha ayak basabilirim...” Ye Qingcheng savaşmak istese de hâlâ zarif ve dünyalı şeylerle lekelenmemiş gibi asildi.

Kalabalık bunu duyduktan sonra birbirine baktı. Bazıları Mei Aonan Göksel Dizi Genç Kralı'nı öldürdüğü için Ye Qingcheng'in onu affetmeyeceğini ve ölümüne bir savaşın olacağını anlamıştı.

“Bir kardeş için ölmeye istekli olmak... Ye Qingcheng gibi biri ile kardeş olursam bu hayatta pişmanlığım kalmaz!” Birçok kişi Ye Qingcheng'ın intikam girişimi karşısında duygulandı. Sadakatine ve dostluğuna hayran kaldılar.

En azından genç nesil oldukça kıskançtı. Onlara göre Ye Qingcheng gibi sadık biri ile kardeş olmak ayrıcalıktı!

“Aynen öyle biz, On Sekiz Genç Göksel, Kardeş Ye'yi destekliyoruz! Genç kral için intikam alacağız!” Ufuktan gürleyen bir ses geldi. Patlama sesleri gelirken birçok kişi ortaya çıktı. On sekiz atlı lejyon arkalarındaki büyük ordu ile birlikte aşırı büyük bir momentum ile belirdi!

Bu ordu herkesin önünde ilerledi. Kalabalık bu sele bezeyen orduyu gördüğünde dehşete düştü. Durdurulamaz bir keskinliğe sahipti. Başlarındaki on sekiz genç adam, bu neslin tüm dâhileriydi. Kan enerjileri göğe yükseldi; büyük yetenekleri nedeniyle diğer dâhileri küçümseyebilirlerdi.

“On Sekiz Genç Göksel ve tarikatları!” Birçok kişi bu süvarileri gördüğüne şaşırdı. Neredeyse herkes böyle bir güç karşısında kenara çekilirdi.

“Demek bir avuç hiç, kendini göstermeye karar vermiş. Bu seviyedeki küçükler benim önümde durmaya cüret mi ediyor?” Mei Aonan önemsemeden bu büyük orduya sadece bir kere baktı.

On Sekiz Genç Göksel, dünyanın gözünde tüm dâhilerdi. Bu şekilde küçümsendikten sonra Mei Aonan'a bakmadan edememişlerdi.

Onların hepsi büyük güçlerin varisleriydi. Bazıları imparatorluk miraslarından geliyordu. Birçoğu Ye Qingcheng'in bir numara olmasına ikna olmamış ve ona meydan okumuştu. Daha sonraları Ye Qingcheng'e yenilmiş ve onun karizmasından etkilenmişlerdi. Bir ordu kurmuşlardı ve adına da On Sekiz Genç Göksel demişlerdi. Tarikatlarının ordularını komuta ederken Ye Qingcheng'i desteklemek istiyorlardı.

Ye Qingcheng'i gururları olarak görüyorlardı ve eğer Cennet'in İradesi için mücadele etmek istiyorsa onun için dünyanın geri kalanı ile savaşarak ona yol açacaklarını iddia ediyorlardı!

“Mei Aonan, böyle cüretkâr sözler! Yenilmez olduğumu mu sanıyorsun? Üçüncü kardeşimden intikamımı alacağım!” O anda yüksek ve net bir ses gelirken birçok kişinin kalbine korku salan bir aslan kükreyişi gibi etraf inledi.

Orta yaşlı bir adam gökten geldi. Bu kişinin aslan kafası vardı ve açıkça bir aslan şeytandı. Kafasının arkasında aynı zamanda sekiz tane aslan kafası görüntüsü vardı ve tüm düşmanlarını parçalayıp dünyayı tüketebilirmiş gibi görünüyordu!

“Dokuz Başlı Aslan İmparator!” Birisi bu adamı gördükten sonra duygusal şekilde bağırdı: “Eğer imparator buradaysa milyonlarca aslan şeytan da yakında gelecektir.”

Ye Qingcheng dünyada ortaya çıkmadan önce şeytani daoda bir dahi vardı. Taş Tıp Dünyası'nı genç nesilde hiç rakibi olmadan süpürmüştü. Daha sonraları kendine Dokuz Başlı Aslan İmparator demişti.

Antik Aslan Krallığı'ndan geliyordu ve atası dehşet verici bir şeytandı. Daha sonraları bu şeytan bir gerçek tanrı ile birlikte olmuş ve krallıkları onların yavrularından gelmişti.

Milyonlarca yıllık atlıları ile dünyayı geçmişte süpürmüş ve birçok büyük gücün titremesine yol açmıştı. Bazıları imparatorluk mirasları dışında en güçlü şeytan mirasının onlar olduğunu bile söylüyordu!

Daha sonraları Ye Qingcheng rotaya çıkmıştı ve Dokuz Başlı Aslan İmparatoru yenmişti. Her zaman kibirli olan imparator Ye Qingcheng tarafından kazanılmıştı ve kardeşlik yemini etmişlerdi.

“Sadece sen mi?” Mei Aonan tahtında görkemli şekilde otururken imparatora baktı: “Dokuz kafalı, senin basit yeteneklerinden bahsetmeye bile değmez. Seni küçümsüyor değilim ancak burada sadece kendini küçük düşürmek için bulunuyorsun! Ya benimle, Ye Qingcheng ile birlikte gelerek savaş ya da o on sekiz hiç ile gel. Sizinle ilgilendikten sonra Ye Qingcheng ile savaşmak için geç olmayacak!”

Böyle sözler herkesin yutkunmasına neden oldu. Onun tek başına herkes ile savaşma niyeti gerçekten otoriterdi. Belki de yeni nesilde sadece o bu kadar zorba olabilirdi.

Önceki nesilden bir uzman duygusal şekilde bağırdı: “Bir erkek Ye Qingcheng gibi, bir kadın ise Mei Aonan gibi olmalı. Kadın olmasına rağmen, herhangi bir erkekten daha zayıf değil!”

“Mei Aonan, eğer grup savaşı istiyorsan benim milyon aslan şeytanım seninle her an karşılaşmaya hazır! Aslan hükümdar bir zamanların ünlü dâhisiydi. Mei Aonan, tek cümle ile tehdit edilemezdi.

Mei Aonan'ın elleri göğsünün önünde çaprazlanmış şekilde ayağa kalktı ve tek bir detayını bile es geçmeden dünyaya tepeden baktı. İmparator gibi dururken yavaşça güldü: ”Dokuz Başlı, milyon şeytanın olduğu için böbürlenme! Bu tür bir tehdit benim için önemsiz! Gerçekten ordunun birilerini korkutabileceğini mi düşünüyorsun? Modern zamanlarda Simya Krallığı gibi miraslar ortaya çıkmayı seçmiyor. Aksi halde senin kendi grubun bir şey bile olarak düşünülmezdi. Antik Aslan Krallığı'ndan birkaç Tanrı Hükümdarı bile gelse orayı tersine çevirebilir!”

“İyi, Mei Aonan, krallığım o zaman sana meydan okuyor!” Aslan hükümdar homurdandı ve ona meydan okudu!

“Tamam, sen ve On Sekiz Genç Göksel birlikte gelebilir. Hepinizi öldürüp krallığınızı yok edeceğim!” Mei Aonan dudak büktü.

“Ne küstahça ama! Kardeşlerim, gidelim!” On sekiz genç daha fazla dayanamadı. Onlar büyük güçlerin varisleriydiler ve ünlü dâhilerdi. Her ne kadar Ye Qingcheng kadar inanılmaz olmasalar da şanları yine de dünyada yayılmış durumdaydı.

Bugün Mei Aonan onlara bir hiç gibi davranmıştı, nasıl olur da öfkelenmezlerdi?

Yüksek sesli bir kükreme ile birlikte on sekizi Mei Aonan'a doğru ilerledi. Dâhiler olarak birleşik güçleri hayal edilebilirdi. Mızraklar boşluğu parçaladı ve kılıçlar göğü ayırırken hazine pagodaları tanrıları bile mühürleyebilirdi...

Böyle bir güç izleyenleri titretti. Bu büyük güç Ye Qingcheng için çalışmak istiyordu. Bu ne kadar inanılmaz bir şeydi?

“Sadece kendi gücünü bilmeyen bir avuç böcek…” Mei Aonan yaklaşan güce bakmaya tenezzül bile etmedi. Bu yorumu yaptıktan sonra sol elinde bir kalkan belirdi.

“Boom!” Bu kalkan, tanrı ve iblisleri bastırabilirdi. Saldırısı gök kubbenin küflenmesine ve yıldızların parlaklığını kaybetmesine neden oldu.

Üstün momentum ile saldırısı aşağı indi. Hazineler ve silahlar birbiri ardına uçuştu. On Sekiz Genç Göksel anında uçuruldu. Bazıları kan tükürürken diğerlerinin kafası kırıldı. Kemik kırılma seslerini herkes duyabilmişti.

Bu çok zorba ve yenilmez bir hamleydi! Tek saldırıda kolayca on sekiz genci yenebilmişti! Herkes bu manzara karşısında derin nefes aldı.

“Ukala olma!” Aslan imparator homurdandı. Sekiz aslan kafası bedeninin arkasında kükredi ve onu ısırmaya geldi. Ağızlarını açtılar ve yıldızların gücünü emerek göğün kararmasına neden oldular.

“Sadece önemsiz bir sanat!” Mei Aonan imparatora bakmakla uğraşmadı. Bir clank sesi ile birlikte arkasındaki ilahi kılıç kınından çıktı.