Bölüm 832: Ejderha-Kaplan Hükümdar

Tie Klanı'na geldikten sonra Long Jingxian burada kalmaya devam etti. Konak büyüktü, bu nedenle onun da burada kalması sorun değildi. Sorun Jian Wushuang ile anlaşamamalarıydı. Onlar ateş ile barut gibilerdi. Ne zaman karşılaşsalar tartışıyorlardı ve bu da Tie Klanı'nın çok daha canlı olmasına neden oluyordu.

Li Qiye tartışmalarını pek umursamıyordu. Basilisk ve yaşlı kaplumbağa da anında uzaklaşıyordu. Iki kıza bulaşmayı kaldıramazlardı.

O geldikten iki gün sonra büyük bir karkater Tie Klanı'na geldi. İlahi Alev Ülkesi'ne adım attığı an herkes havanın değiştiğini hissedebilmişti.

“Birileri geliyor.” Basilisk bu varlığı hissetti ve ufka doğru baktı.

Long Jingxian'ın ifadesi bu aura ortaya çıktığı an değişti. Kaçmaya çalıştı ama kapıya daha ulaşamada biri onun yolunu engellediği için bunu başaramadı.

Orta yaşlı bir adam onun kaçışını engellemişti. Ejderhalar ve kaplanlarla süslenmiş bir elbise giyiyordu. Kıyafeti basit olmasına rağmen, kimse onu küçümsemeye cesaret edemezdi. Sanki göklerin üzerindeki tiran gibi soylu bir aurası vardı.

Üstelik bedeninden sanki bir Gerçek Ejderha onun çevresinde bir beyaz kaplan ile birlikte geziniyormuş gibi hafif ejder ve kaplan kükremeleri duyuluyordu. Bu canavarların aurası nedeniyle herkes onun varlığı karşısında gerginleşirdi.

“Ejderha-Kaplan Hükümdar!” Basilisk kapıdaki orta yaşlı adamı gördükten sonra şok içinde haykırdı.

“Canavar Efendisi Lordu!” Yaşlı kaplumbağa, “Ejderha-Kaplan Hükümdar” ismini duyduktan sonra kabuğunda saklanırken korkuyla titredi.

“Xiany, nereye kaçıyorsun?” Orta yaşlı adam Long Jingxian'ı durdurdu ve gülümseyerek konuştu.

“Baba, dinlenmek için yürüyüşe çıkmıştım, kaçmak gibi bir şey yapmadım sen de biliyorsun.” Long Jingxian hemen gülümsedi.

Bu adam Long Jingxian'ın babası ve Canavar Efendisi Başkenti'nin lorduydu. (FN: Orijinaline daha uygun olması açısından bundan sonra Canavarların Hükmü Başkenti Canavar Efendisi Başkenti olarak çevrilecek.) Ona Ejderha-Kaplan Hükümdar diyorlardı. O Taş Tıp Dünyası'nın geçmiş neslindeki en büyük yetenekti.

Hükümdar gülümsedi: “Yeterince eğlendin, şimdi benimle gelmelisin. Elder Sun'un grubu için işleri zorlaştırma, onalra saygılı olmalısın. Onların kaçmandan endişelenerek tüm gün seni takip etmeleri zaten zor bir şey.”

Hükümdar iki imparatorlu bu tarikatın şu anki hükümdarıydı. Son nesilde o dünyada hüküm süren bir karakterdi. Ancak kızının önünde sevgi dolu bir babaydı.

“Geri dönmek istemiyorum.” Long Jingxian hızlıca kafasını salladı: “Eğer dönersem sürekli eğitim yaptırıp bir şeyleri öğretirsin. Çok sıkıcı, ben kukla değilim.”

Hükümdar yavaşça cevap verdi: “Elderler sadece senin için en iyisini istiyor. Eğer sıkı çalışmazsan yeteneklerini boşa harcamış olacaksın. Üstelik başkent senin için birçok şeyden vazgeçti, bu nedenle bu borcu geri ödemen gerekir.”

Başkent Long Jingxian'ı Ölümsüz Kaderi nedeniyle paha biçilemez bir mücevher olarak görüyordu. Küçüklüğünden beri en iyi erdem kanunlarını ve en iyi hazineleri çalışmıştı.

Her ne kadar düşük profilde olsa da ona karşı büyük umutlar besliyorlardı. Onların gözünde sıkı çalışırsa Ye Qingcheng'i aşması zor değildi.

Ne yazık ki gelişimi sevmiyordu ve genelde başkentten kaçıp dışarıda geziyordu. Bu elderleri oldukça çaresiz bırakıyordu.

Bu sefer kaçsa da babası tarafından bulunmuştu. Doğal olarak geri dönmek istemiyordu. Güzel gözleri aniden parladı, zihninde bir fikir belirirken sırıttı. Erdemli bir ifade takınıp yan taraftan izleyen Li Qiye'nin koluna sarıldı.

“Baba, geri dönmeyeceğim.” Long Jingxian onun kolunu çekerken konuştu: “Evlenmek istiyorum, bu yüzden artık başkente geri dönmeyeceğim.”

“Huh...” Yan taraftan izleyen Tie Lan ve diğerleri bunu duyduktan sonra neredeyse gözleri dışarı çıkacaktı.

Long Jingxian, Li Qiye'nin koluna sarılmaya devam ederken nazikçe kafasını eğip konuştu: “Baba, lütfen kızının vefasızlığını bağışla. Ben Genç Asil Li'ye delice aşık oldum. Babam ve başkent kabul etse de etmese de onunla evlenmek istiyorum. Onunla kaçma planı yaptım.”

O anda sanki aşık bir kız gibi yumuşadı. Böyle bir yumuşaklık herkesin kalbini eritebilirdi.

“Ne kadar da utanmaz.” Yan tarafta duran Jian Wushuang hemen onun planını ortaya kotup homurdandı: “Seninle evlenmek istemediğini çoktan söyledi, ama sen yine de evlenmeyi ve bir koca sahibi olmayı bu kadar arzuluyor musun?”

Long Jingxian hemen karşı saldırıya geçti: “Bah, bu seni ilgilendirmez. İstediğim zaman evleneceğim! Oh? Sakın bana Li Qiye'den hoşlandığını ve erkeğini çalmamdan korktuğunu söyleme. Hahah, eğer onu seviyorsan hiçbir şey bundan daha iyi olamaz. Onu senden alacağım, bu konuda ne yapacaksın?”

“Kafanda sorunlu bir şeyler var.” Jian Wushuang ona keskince baktı ve konuştu: “Evlenmek için hevesli olan tek kişi sensin, beni de buna bulaştırma.”

“Öyle mi? Neden kıskançlık kokusu alıyorum?” Long Jingxian onu kışkırttı: “Ph, sen bana karşı kaybetmeye mahkumsun. Seni uyuz etmek için onunla kesinlikle evlenmek istiyorum!”

Bunu dedikten sonra daha samimi şekilde Li Qiye'nin kolunu çekti ve sırıttı.

“Tamam, siz ikiniz, kavga etmeyi bırakın.” Ejderha-Kaplan Hükümdar başını salladı: “Xiany, rol yapmayı bırak. Uslu dur ve benimle gel.”

Jian Klanı, Canavar Efendisi Başkenti ile iyi bir ilişkiye sahipti. Bu özellikle de Ejderha-Kaplan Hükümdar ve Jian Wushuang'ın babası olan şu anki Jian Klanı'nın lideri için geçerliydi. Bu nedenle iki klan genellikle temas halindeydi.

Ancak Jian Wushuang ve Long Jingxian anlaşamazdı. Eğer brlikte olurlarsa en sonunda bir tartışma oluşurdu.

Üstelik babası olarak hükümdar, kızını nasıl olur da anlamazdı? Doğal olarak planladığı şeyi biliyordu.

“Baba, bana haksızlık ediyorsun.” Long Jingxian acınası bir görünüş takınıp konuştu:  “Bana biri tavuk ile evlendiğinde tavuğu takip edeceğini; bir köpek ile evlendiğinde köpeği takip edeceğini söylemedin mi? Onunla evlenmek istiyorum, bu nedenle artık Canavar Efendisi Başkenti'ne dönmeyeceğim.”

Long Jingxian'ın tavrı çok hızlı şekilde değişti. Deminki canlı karşı saldırı yapan tavrı bir anda acınacak hale döndü.

“Bunun benimle bir ilgisi yok.” O anda Li Qiye ellerini kaldırdı ve neşeyle gülümsedi: “Ben sadece yoldan geçen biriyim, beni buna sürükleme.”

“Lanet olsun... Li Qiye, planımı mahvetmeye cesaretin var mı?” Long Jingxian hemen ona baktı ve patladı: “Bende bir sorun mu var? Güzellik ve yetenek açısından bu dünyada benden iyi kim var?”

Şiddetli gözleri Li Qiye'ye sonra da Jian Wushuang'a düşüp konuştu: “Heh, sen gerçetken Jian veledi ile birlikte değil misin? Jian veledi nasıl benden daha iyi olabilir?”

“Dayak mı arıyorsun?” Jian Wushuang burnundan soludu ve sertçe konuştu: “İstediğin kadar delirebilirsin, ama beni sürükleme!”

“Hmph, o zaman savaşalım.” Long Jingxian da burnundan soludu: “Okçuluğun büyük bir sorun değil. Eğer o kadar inanılmazsan benimle bir iddiaya gir. Eğer kaybedersen Li Qiye benim olacak!”

Yaşlı kaplumbağa ve diğerleri Long Jingxian'ın sözleri nedeniyle nefessiz kaldı. Bu kız çok korkunçtu.

“Tamam Xiany, sorun çıkarmayı bırak.” Hükümdar kızına söyledi: “Küçük numaralarını bilmiyor değilim.”

Hükümdar ardından Li Qiye'ye baktı ve elleirni kenetledi: “Siz ünlü Genç Asil Li olmalısınız. Büyük prestijinizi fazlasıyla duydum.”

Li Qiye gülümsedi ve başını hükümdara doğru salladı. Konuşmadan önce neşeli Long Jingxian hemen konuya atladı: “Baba, kızının gözleri kötü değil, değil mi? O kesinlikle Canavar Efendisi Başkenti'nin damadı olmaya layık.”

Hükümdar gülse mi ağlasa mı bilemedi. Kafasını salladı: “Küçük velet, deli gibi davranmayı kes! Birini sevsen bile o kişinin seni sevmesi gerekmez.”

Long Jingxian bunu duyduktan sonra sinirlendi ve anında nazik varlığını bıraktı. Ellerini beline koyup Li Qiye'ye baktı: “Beni sevmemeye mi cüret ediyorsun?! Ben herkes tarafından hayran olunan biriyim, tüm çiçekler benim varlığımın önünde açar. Muhteşem figürüme bak. Söyle bana, benim neyim kötü?”

Li Qiye onun kızgınca söylediği sözlere ilgisizce yanıt verdi: “Nazik ve sevecen kızları severim. Kaplan gibi zorba kızlara en ufak ilgim yok.”

Güzel gözleri Li Qiye'ye bakarken sanki iyi bir sopa istiyormuş gibi karardı. Ancak gözlerini devirdi ve nazikçe gülümsedi: “Dedikleri gibi, bir tavukla evlen, tavuğu takip et; bir köpekle evlen, köpeği takip et. Eğer kocam nazik ve düşünceli birinden hoşlanıyorsa ben de gelecekte daha nazik olacağım.” Ardından onun koluna sanki efendisi ile oynayan küçük bir evcil hayvan gibi girdi.

Li Qiye bunu duyduktan sonra neredeyse kan kusacaktı. Bu küçük kızla uğraşmak zordu.

Li Qiye hükümdara baktı ve gülümsedi: “Hükümdar, bence küçük bebeğinizi alsanız iyi olur, daha fazla sorun istemiyorum.”

Long Jingxian bunu duyduktan sonra patlamak üzereydi. Ancak bakışlarını hızlıca değiştirdi ve acınası şekilde konuştu: “Kocamın sözleri bana çok zarar veriyor.”