Bölüm 785: Simya Krallığı'nın Planı

Madam endişeyle konuştu: “Eğer atalar bu sefer büyük oynamak istiyorsa korkarım oldukça hazırlıklılardır. Belki de bir Tanrı Kral bile ortaya çıkabilir!”

“Merak etme.” Li Qiye kıkırdadı: “Krallık hazır ama ben de öyleyim. Eğer o yaşlı moruklar ölmek istiyorsa onlara yüz vermediğim için beni suçlayamazlar. Ben atasal damarlarını ödünç almak istediğimden krallığın altını üstüne getirmekten mutluluk duyarım!”

Madam cevap olarak sadece gülümseyebildi. Genç Efendisi'nin atasal damarı Anka'yı canlandırmak için kullanmak istediğini biliyordu.

“Büyük Kardeşi şimdi ne yapmalıyız? Simya Krallığı'nı şimdilik terk mi edeceksin?” Yuan Caihe de onun güvenliği için endişeliydi.

Li Qiye kafasını salladı ve yanıtladı. “Hayır, ilk önce Yaşlı Adam Ti Yi'yi bulmamız gerek.  O kesinlikle hala şehrin içinde. Onu bulduktan sonra Simya Krallığı'nın tepkisine göre ne yapacağımıza karar veririz.”

Madam nazikçe iç çekti. Başka bir büyük savaşın yolda olduğunu biliyordu. Hayal gücünü aşan bir katliam bile çıkabilirdi.

Son günlerde Li Qiye'nin arıtması büyük bir kargaşa yaratmıştı. Ancak başka bir mesele de çok göz alıcıydı.

Krallığın izci lejyonu aniden ortaya çıkmıştı. Çok sayıda uzman birkaç kötü şöhrete sahip ata ile birlikte yoktan belirmişti.

“Bu tepkiyi görmek için ne olmuş olabilir?” Şehirde kalan birçok uzman krallığın güçlü varlığı nedeniyle irkildi.

İmparatorluk ailesi her zaman düşük profildeydi ve nadiren dışarı çıkardı. Ama aniden birçok uzman ve atanın ortaya çıkması birçok kişiyi korkutmuştu.

Konferansa katılan genç simyacılar korkudan akıllarını kaybetti. Onlar ünlü olmak için konferansa katılmak istemişlerdi ama daha başlamadan birçok olay yaşanmıştı.

“Siyah Tilki ortaya çıktı.” Kimse bu bilgiyi krallığın mı yoksa başkasının mı ortaya çıkadığını bilmiyordu. Kısa sürede izcilik lejyonu ortaya çıkmıştı ve Siyah Tilki konusu anında yayılmıştı.

Birçoğu bu haberi öğrendikten sonra inançsızlık içinde kalmıştı. Siyah Tilki hakkındaki hikâyeler uzun süredir dünyadan silinmiş şeylerdi. Birisi şaşkınlıkla yorumladı: “Yok artık, Siyah Tilki ölmemiş miydi? Söylentilere göre krallık o zaman onu öldürmüştü!”

Ölümü hakkındaki hikâye oldukça mantıklıydı, bu nedenle krallığın atlarından biri tarafından öldürüldüğüne birçok kişi inanıyordu.

“Ölmemiş. Krallık Siyah Tilki'yi ele geçirmek için harekete geçti. Ayrıca bir şey daha var, Siyah Tilki Li Qiye'nin şoförüymüş!” Gerçekten krallık bu haberi şehirdeki tüm köşelere hızlıca yaymıştı.

“O sürücü mü?” Kalabalık bu haberi duyduğunda hazırlıksız yakalandı. Ancak biraz düşününce Li Qiye'nin şoförünün Xian Simya Atası ile savaşabildiğini hatırladılar. Görünüşe göre o kadar şaşırtıcı değildi.

Diğer spekülasyonlar da yaygınlaştı. Kısa süre önce Li Qiye ve krallık birbirine karşı savaşmıştı. Ancak Li Qiye'nin sürücüsü aniden Siyah Tilki haline gelmişti ve bu da başkalarının şüphelenmesine neden olmuştu. En azından krallığın bu durumda ikna edici bir kanıt göstermesi gerekliydi.

Krallığın Li Qiye'ye iftira atıp atmadığını merak edenler bile vardı.

Şüphelensin veya şüphelenmesin birçok kişi olayları izlemeye hazırdı. Ancak onların farklı hedefleri vardı.

Bir gün Siyah Tilki'yi farklı yerlerde takip eden atalar aniden atasal bölgeye geri döndü.

“Krallık ne yapıyor?” Ani geri çekilme ve ataların atasal bölgenin girişinde toplanması dikkat çekti.

Krallığın girişini koruyan öğrenciler de şaşkındı. Bir anda büyük bir ordu tüm bölgeyi sardı. Atalar dehşet verici auralarını salarak nefesleri kesti. Öğrenciler bacaklarının zayıfladığını hissederlerken yanlış bir şey yapıp yapmadıklarını bilmediklerinden düz duramıyorlardı.

O anda bir ata bölgeyi mühürledi ve soğukça konuştu: “Siyah Tilki, kendini göster!”

“Hahaha, krallığınız çok yavaş. Beni burada bulmak bu kadar uzun mu sürüyor?” Bir koruma öğrencisi bedenini salladı ve güldü. Bu Tie Yi dışında kim olabilirdi?

Diğer öğrenciler küçük kardeşlerinin aniden başkasına dönüştüğünü gördüğünde korktu. Dönüp yaklaşan felaketten kaçtılar.

“Siyah Tilki, teslim olmak için çok geç değil.” Başka bir ata sert bir tavır ile konuştu.

“Siyah Tiki?” Tie Yi kafasını salladı: “Bunu birçok kere dedim Siyah Tilki falan değilim. Ben sadece düşük seviyeli bir şoförüm o kadar.”

“Eğer Siyah Tilki değilsen neden bu yere kaçtın?” Ata burnundan soludu: “Suçluluk belirtilerine sahip olduğun açık! Eğer teslim olursan krallığım hoşgörü gösterir.”

Tie Yi cevap olarak güldü: “Sizin agresif yaklaşımınızı gördükten sonra benim gibi bir korkağın kaçması normal değil mi?”

“Eğer Siyah Tilki değilsen teslim ol. Eğer masum olduğunu anlarsak senin için sorun çıkarmayacağız.” Ata cevapladı.

Atalar harekete geçmek isteseler de kanıtları yoktu. Bundan önce Ye Qingcheng krallığa kendi kaynağının kesinlikle güvenilir olduğuna dair güvence vermişti! Krallık Tie Yi'yi takip ettiğinde onun kaçma yöntemlerinin Siyah Tilki ile benzer olduğunu fark etmişti.

Her ne kadar krallık Li Qiye'nin şoförünün Siyah Tilki olduğuna emin olsa da kesin bir kanıtları yoktu. Siyah Tilki'nin arka planını kimse bilmediği içinn bu konuda başka yolları da yoktu. Her zaman gizlilik içinde örtülmüştü.

Tie Yi kafasını salladı: “Simya Krallığı'na bu konuda güvenmiyorum. Yakalandığında birisi küçük bir tavşana bile bir kurt olduğunu itiraf ettirebilir!”

“Aptal!” Atanın ifadesi soğurken güçlü bir kana susamışlık ortaya çıktı. Huşu uyandıran bir sesle konuştu: “Bu durumda merhametsiz olduğumuz konusunda bizi suçlama!”

Gelişimcilerin çoğu bu kargaşayı nefeslerini tutarak izledi. Bu fırtınanın kesinlikle Li Qiye'ye de sıçrayacağını biliyorlardı.

“Benim şoförümü kovaladığınızı duydum. İlk başta buna inanmamıştım ama görüyorum ki başka bir seçeneğim yok.” Sakin bir ses o an duyuldu.

“Li Qiye burada!” Uzmanlar gelen arabayı gördüğünde sarsıldı. Li Qiye oldukça ünlüydü ve krallık ile arasındaki sorun da biliniyordu. Büyük bir savaşın başlamak üzere olduğunu hissetmişlerdi.

O anda şoför Madam Zi Yan'dı. Li Qiye yanındaki Yuan Caihe ile tembelce etrafa bakıyordu.

Onun sakin tavrı karşısında ona uyuz olanlar bile saygı duymak zorunda kaldı. Bu nasıl bir kendine güven ve kararlılık gerektiren bir şeydi?

Atalar gelişini gördükten sonra sırıttı. Onlar Li Qiye'ye çamurlu su dökmek ve ona karşı harekete geçmek istiyorlardı. Ne yazık ki tek engel kanıt eksikliğiydi.

Ama şu an Li Qiye kendisini kapılarına kadar getirmişti. Onlar için bundan daha iyi bir şey olamazdı! Bu göklerin kabulünü görmezden gelip cehenneme girmek gibiydi.

“Genç Asil!” Tie Yi Li Qiye'nin yaklaştığını gördüğünde beceriksizce gülümsedi. Krallığın hedefini anladığından bu işe Li Qiye'yi karıştırmak istememişti. Ancak Li Qiye buradaydı bu nedenle felaketten kaçınmak istese bile işe yaramayacaktı.

“Li Qiye, tam zamanında geldin!” Atalardan biri burnundan soludu. Krallığın ordusu ve birkaç ata konumlarını değiştirdi. Bir anda Li Qiye'yi çevrelediler. Kaçmak istese bile tüm yolları engellenmişti.

Köşeli bir akla sahip biri bile krallığın Li Qiye ile ilgilenmek üzere olduğunu anlardı.

“Bu savaş kaçınılmaz. Sonunda kimin galip geleceğini kim bilebilir?” Dışarıda duran bir gelişimci mırıldadı.

Li Qiye arabadan indi ve krallığın onu çevreleye uzmanlarına doğru baktı. Bakışları yaşlı atalara düştü.

“Görünüşe göre krallığın bana saldırmaya hazır.” Li Qiye kalabalığa gülümsedi.

“Siyah Tilki'ye krallığımın hazinelerini çalmasını emrettin. Günahların affedilemez!” Bir ata soğukça cevapladı. Li Qiye'nin gerçek suçlu olduğunu iddia edip onu da bu konuya sürüklemişti.

Tek ok ile üç kuş vurmak istiyorlardı. İlk olarak Siyah Tilki ve Li Qiye'yi yakalayacaklardı. İkinci olarak Anka'yı yeniden kazanacaklardı. Üçüncü olarak da Alp Dağı ile bir savaş bahanesi oluşturarak krallıklarını yeniden yükselteceklerdi!

“Yalan söylüyor!” Tie Yi'nin ifadesi hızlıca battı. Anında krallığın niyetini anladı, Genç Asilini yakalamayı hedefliyorlardı!