Bölüm 754: Ay Yolan Örümcek

Cao Guoyao'un Böcek Ustalığı'nda yetenekli olduğu bir sır değildi. Böcek Sürüsü Ovası dışında dünyada kimsenin bu konuda ondan daha yetenekli olmadığı söylenirdi.

“Kişinin uzmanlığı yerine yabancı bir alanda rekabet etmesi akıllıca değildir.” Yaşlı bir simyacı Cao Guoyao'nun meydan okumasını duyduktan sonra mırıldanmadan edemedi.

Li Qiye'nin Ağaç Ustalığı'ndaki gücü gün kadar açıktı. Son derece güçlüydü! Herkes huşu içinde afallardı ve Cao Guoyao onunla bu alanda rekabet edemezdi.

Ama şu anda eğer Li Qiye Ağaç Ustalığı'ndaki avantajını bırakıp Böcek Ustalığı konusunda rekabet ederse büyük bir dezavantajda olacaktı.

Li Qiye bu şeylerden keyif alıyormuş gibi konuştu: "Görünüşe göre Böcek Ustalığı'na oldukça güveniyorsun. Madem öyle o zaman bana meydan okumak için neyle bahse gireceksin?"

"Hayatımla!” Cao Guoyao köşkünün üzerinde otururken gururla güldü: "Hayatım bu dünyadaki herhangi bir hazineden çok daha değerlidir! Benim… Benim hayatım herhangi bir bahse karşılık olabilir!"

Bu sözler tamamen gurur ve kendine güven ile doluydu. Böyle bir tavrı olması garip değildi. Dört dahiden biri ve hap arıtmada ünlü biri olarak hayatı gerçekten birçok kişinin gözünde eşsiz bir hazine kadar değerliydi.

Oldukça fazla izleyici böyle bir bahis karşısında korktu. Hayatını tehlikeye atıyordu! Dediği gibi hayatı diğer şeylerden çok daha değerliydi. Bu artık basit bir bahis değildi.

"Benimkine karşılık kendi hayatını mı ortaya koyuyorsun?" Li Qiye güldü ve ona tembelce bakarken konuştu: "Seni küçümsemiyorum ama hayatım seninkinden çok daha değerli!"

Cao Guoyao cevap olarak burnundan soludu ama kızmadı. Soğukça konuştu: “Ben merhametli biriyim ve hayatını almak istemiyorum. Benim talebim çok basit. Eğer yenilirsen simya daonun gizli kılavuzunu teslim et!"

Sözleri bir melodiden daha hoştu. Başlangıçtan beri Li Qiye'nin simya kılavuzunu amaçlıyordu. Ancak eğer Li Qiye'yi öldürme şansı olursa bunu da boş geçmezdi. Onun için Li Qiye simya daosundaki en güçlü rakibiydi, Li Qiye artık Beyaz Saçlı Simyacı'dan zayıf değildi.

Birçok büyük karakter uzaktan izlerken kalplerinin hızlandığını hissetti. Li Qiye'nin simya daosu hakkında daha önce söylentiler duymuşlardı ama çoğu kendi gözleri ile bunu görmemişti.

Ama şu an farklıydı. Li Qiye'nin Ağaç Ustalığı'nı gördükten sonra bu büyük karakterlerin onun daosu tarafından cezbedilmediğini söylemek yalan olurdu. Herhangi bir miras onun simya daosunu elde edebilirse belki de dört dahi ile kıyaslanabilecek öğrenciler yetiştirebilirlerdi.

Başlangıçtan beri Cao Guoyao'nun Li Qiye'nin simya daosunu amaçladığını fark etmişlerdi. Siyah Yılan ile pusu kurarak başlamasına şaşmamalıydı. Doğrudan Li Qiye'yi öldürmek istemiyor, onu canlı yakalamak istiyordu.

"Pekala, hayatım veya kılavuz için gelip gelmemen önemli değil." Li Qiye gülümsedi ve avuçlarını ovuştururken konuştu: "Bu oyunu çok uzun zamandır oynamadığımdan seni eğlendireceğim. İlk olarak sen başlayabilirsin, bu sayede öldüğünde sana şans vermediğim için beni suçlayamazsın."

"Pekala, madem bu kadar naziksin o zaman memnuniyetle kabul edeceğim." Cao Guoyao neşeyle gülse de zihninde dudak büktü.

O zehir ve böcek ustasıydı. Üstelik bu alanlarda çok uzun zamandır çalışıyordu ve birçok böceğe bakıyordu. Hazırlıklıydı. Li Qiye'nin simya daosu eşsiz olsa da nasıl olur da yeterli hazırlığı olmadan onunla rekabet edebilirdi?

Cao Guoyao eski bir kap çıkardı. Açıldığı an çok büyük bir örümcek dışarı çıktı ve bir binek gibi çömeldi.

Yeşil, çelik tüylere sahipti. Gözleri huşu uyandıran bir parıltıya sahipti ve dehşet verici bir çift dişi her şeyi ısırıp aşındırabilir gibiydi.

"Ay Yolan Örümcek!" Birkaç güçlü gelişimci bu devasa örümceği gördükten sonra titredi. Önceki nesilden olan bilgili bir simyacı korktu ve onun kökenini haykırdı.

Bir Ay Yolan Örümcek görüldüğü kadar korkutucu değildi. Aslında zehirli değildi. Ancak ipeği son derece güçlüydü. Ağına yakalandıktan sonra kaçmak hayal bile edilmemeliydi.

Bu nedenle birçok güçlü ilahi canavar ve uzun ömür ruhu tuzağa düşürüldükten sonra ölüme mahkum edilmişti. Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar onun yemeği haline geliyorlardı.

Gökyüzündeki ay bile ipeği tarafından yakalanırsa bu örümcek onu bile aşağı çekebileceğinden ismi bu şekildeydi. Bu ipeğinin sadece sağlam ve esnek olmakla kalmayıp aynı zamanda güçlü olduğu anlamına da geliyordu.

"Git, yakala onu!” Cao Guoyao emretti. Onu uzun zamandır eğittiğinden örümcek emirlerine gecikme yaşatmadan itaat ediyordu.

"Shhshshshshhs..." Bir anda örümcek atladı ve büyük miktarda ipek saçarak göğü sardı. Bu ağ şaşırtıcı bir hızda oluşmuştu.

Li Qiye'ye anında saldırmak yerine büyük bir ağ oluşturmak adına daha fazla ipek yaydı. Kısa süre içinde tüm ağ her yeri mühürledi. Çok sayıda ipek ipliği sanki yuvaymış gibi iç içe geçti.

Bu manzara karşısında herkes ürperirdi. Li Qiye'nin durduğu dağ ve çevresindeki yüz mil bu ağ tarafından sarıldı. Bu bölge yaratık yuvasına dönüştü ve izleyenlerin omuriliklerinden bir ürperti yayılmasına neden oldu.

"Pluffff!” Ağ ile bölgeyi mühürledikten sonra Li Qiye'ye doğru bir ağ daha fırlattı.

Örümcek çevikti ama Li Qiye çok daha hızlıydı. Bir anda Li Qiye yaklaşan ağdan aşırı çevik şekilde kaçındı.

"Plufff!” Örümcek, ağlarını atmaya devam ederken Li Qiye de inanılmaz hızı ile hepsinden kaçınmayı sürdürdü.

Ancak kaçınmaya devam ederken giderek daha fazla ağ oluşuyor ve manevra alanını sınırlıyordu. Örümcek körü körüne ağ savurmuyordu. Strateji yeteneği şaşırtıcıydı. Her hareketi Li Qiye'nin akçış yolunu mühürlemeyi hedefliyordu, böylece en sonunda kaçacak yeri olmayacaktı. O noktada ağında sıkışıp kalmış bir av olacaktı.

Devasa ağın bölgeyi kilitlemesinin dışında örümcek sürekli Li Qiye'yi kaçacak yeri kalmayacak şekilde zorluyordu. Kaçışı imkansız gibiydi.

"Böcek ustalığın eksik, pes etmek için hala geç değil." Cao Guoyao, Li Qiye'nin ağlardan kaçındığını izlerken heyecanlandı, ancak dış ifadesi hala erdemliydi. Gülümseyip konuştu: "Eğer Ay Yolan Örümcek, Kardeş Li'ye zarar verirse bu çok üzücü olur. Simya daosu üstün bir dahiyi kaybeder ve ben de değerli bir rakipten olurum."

Planına göre erdemli davranıp Li Qiye'ye kardeş olarak hitap ediyordu. Ona göre Li Qiye çoktan ağına düşmüştü, bu nedenle rol yapmasında sorun yoktu.

Diğerleri Li Qiye'nin sürekli kaçındığını gördüğünden endişeliydi. Ne kadar denerse denesin örümcekten kaçamıyordu. Üstelik Li Qiye karşı saldırı yapamamıştı, bu nedenle birçoğu Böcek Ustalığı'nda usta olmadığını düşünüyordu.

"Öyle mi? Sadece seninle oynuyorum. Bu küçük sanatın beni gerçekten tuzağa düşürebileceğini mi düşünüyorsun?” Li Qiye gülümsedi ve örümceğe baktıktan sonra keskince haykırdı.

"Plufff..." Örümcek bu nadir fırsatı değerlendirdi ve büyük bir ağı Li Qiye'ye doğru attı.

Bu ağ çok hızlıydı ve Li Qiye'ye doğru uçtu. Ancak Li Qiye kaçınmaya çalışmadı. Çok hızlı şekilde ağ tarafından çevrelendi.

Madam Zi Yan'ın kalbi bu manzarayı izlerken deli gibi çarpıyordu. Korkuyla haykırdı: "Dikkat et!”

"Xssshhh..." Ancak onu hedefleyen örümcek ağı anında ikiye ayrıldı.

Birden bire bir akrep ortaya çıktı. Li Qiye'nin avlusundan gelmişti. Bu akrep Ay Yolan Örümcek'den bile daha hızlıydı. Çıktığı an pençeleri Li Qiye'yi kurtarmak adına yaklaşan ağı kesti.

Akrep büyük örümceğe kıyasla sadece küçücük olarak adlandırılabilirdi. Sadece bir masa boyutundaydı ve dışı tamamen altın belirtilerine sahip kırmızı renkteydi. Üstelik pençeleri son derece keskindi.

"İlahi Akrep Kral.” Cao Guoyao bile bu varlığı gördükten sonra şok oldu.

Zehirli canavarları bilen bir simyacı şaşkın şekilde  belirtti: "Ay Yolan Örümcek'in felaketi İlahi Akrep Kral! Zehri akıl almazdır ve ayrıca örümcek ağlarını kesmekle uzmanlaşmış son derece keskin pençeleri vardır."