Bölüm 605:  Ölümsüz İmparator Fei Yang

“Hummm~~” Kurumuş Hayalet Atasal Ağaç parlamaya başlarken solmuş yaprakları yavaşça yayıldı.

“Boom!” Ama o anda bir ışık ışını ceset dolu havzadan yükseldi. Yer açıldı ve tüm cesetler havaya uçuruldu.

“Gümbürtü!” Çok daha fazla ölü bedenin olduğu bir mağara ortaya çıktı. Ancak bu bedenler hayatta olduklarında aşırı güçlü olan varlıklara aitlerdi. Her biri en az Erdemli Örnek seviyesindeydi, hatta bazıları Tanrı Kral’dı!

İzleyen tüm atalar şaşkınca derin nefes aldı. Burası neresiydi? Çok fazla cennete karşı gelici ceset oradaydı!

Bu cesetlerin merkezi karanlıktı. Biri orada olan antik tabutu az da olsa görebilirdi. Bu çok antik bir stile sahipti ve çok az kişi böyle eski bir tasarım görmüştü.

“Boom!” Dört yenilmez varlık tabutun olduğu karanlıktan çıktı. Sonsuz dünya bu varlıklar çıktığında soldu. Tabutu korurlarken Li Qiye'ye doğru yöneldiler.

Karanlıktan ayrıldıktan sonra dördünün kan enerjisi yeri ve göğü tehdit etti. Bu varlıkların ne kadar süredir yaşadığını kim bilebilirdi? Ancak kan enerjileri hala görkemliydi ve sanki nesillerdir yaşlanmamış gibilerdi.

Bu onların en korkutucu özellikleriydi. Her ne kadar Beş Şeytan Lord ve Cennet’in Aforoz Ettiği Gerçek Tanrı yenilmez auralara sahip olsalar da kan enerjilerinde yaşlanma belirtileri vardı. Aksine bu dördünün kan enerjilerinde en ufak yaşlanma belirtisi yoktu. Sanki milyonlarca yıldır gençlerdi.

Aynaların önündeki atalar fısıldadı: “Bunlar... Atalarımız mı?”

Dört yenilmez varlığın hayalet ırkına ait özellikleri vardı. Dışarıdan insana benziyorlardı ama bedenlerinin çevresinde yeraltı dünyası enerjisi vardı. Bu enerji beş şeytan lordu gibi kötücül bir his vermiyordu ve menekşe rengi bir gölge oluşturan görkemli bir atmosfere sahipti.

Menekşe hayalet ırkına özel bir renkti. Sadece hayaletler bu dünyada bu renkte kana sahipti.

“Grawrrr!” Dört yenilmez varlık Li Qiye'ye doğru ilerlediğinde Hayalet Tüketen de onun yanına gelip kükredi. Atlayıp dördünü ısırmak isteyen bir duruşu vardı.

Li Qiye ağacı yeniden canlandırmıştı. Hayalet tüketeni okşadı ve sakince konuştu: “Merak etme, merak etme. Benim dengim değiller, sadece izle.”

“Boom!” O anda dört varlık harekete geçti. Dördü de Cennet Tarafından Aforoz Edilen'den zayıf değildi, bu nedenle birleşik varlıkları şaşırtıcı bir seviyeye ulaşmıştı. Gökyüzündeki yıldızlar birbiri ardına düşmeye başlamıştı.

Li Qiye'nin gözleri yaklaşan saldırının karşısında daraldı. Tüketen ileri çıkmak istese de onun tarafından geri çekildi.

“Bang!” O anda bir flama rakipsiz bir şekilde sonsuz âlemde süzüldü. Kimse bu imparatorluk flamasının nereden geldiğini görememişken kendini yere çiviledi.

“Boom!” Bir an sonra Uzak Bulut'daki Yükselen Anı Köyü’nde engin bir imparatorluk aurası yükselerek tüm Kutsal Cehennem Dünyası'nı sardı, beraberinde Ejder ve Anka kükremeleri duyuldu. Çağlarca hüküm süren bir kişi adım attı ve tek adım ile Atasal Âleme ulaştıktan sonra bir adım daha atarak havzanın merkezine geldi.

“Bam!” Bu kişi imparatorluk flaması ile ileri çıktı ve dört yenilmez varlığı tek darbede uçurdu. Bu gerçek yenilmezlikti! Bu sözün diğer kullanımları bunun karşısında sadece sahteydi.

Bir adam ve bir flama çevrelerindeki Altın Ejder ve İlahi Ankaların tepesinde duruyordu. Sonsuz dünyadaki tüm varlıklar onun önünde secde ederken onlara şeytanlar ve tanrılar da katılmıştı.

Yükselen stili olan üstün figürü sonsuzlukta tekti. Uzun yıllara rağmen bu kişi hala özgür ve gururluydu. Her zamanki gibi otoriterdi. Bedeninden yayılan imparatorluk aurası Kutsal Cehennem Dünyası'nı ve orada yaşayanları titretmişti. O anda Erdemli Örnekler bile güçlerini kaybedip dizleri üzerine çökmüştü!

“Geber!” Dört yenilmez varlık haykırdı ve büyük silahları ile ileri çıktı. Antik ve büyük sanatlarını kullandı. Onların tek saldırısı bile bir ilahı öldürebilirdi!

“Kaybol!” Üstün figür imparatorluk flamasını her şeyi sona erdirmek için salladı. Biri ne kadar güçlü olursa olsun bu imparatorluk flaması tarafından vurulursa kül olurdu.

Dört baş gökyüzüne uçarken kan ırmaklar gibi fışkırdı. Dört yenilmez varlık tek darbede katledilmişti! Bu gücün gerçek zirvesiydi!

Bu üstün figürü taşıyan birkaç yaşlı ata titredi: “Ölümsüz İmparator Fei Yang!”

Antik bir ata bu figüre baktı ve mırıldandı: “Yükselen Flama, Ölümsüz İmparator Fei Yang... Bu kadar yıl sonra bile hala otoriter! En parlak imparator, hepsinden yükseğe yükselmiş olan!”

Bunu duyan imparatorluk aynası önündeki diğer atalar afalladı ve imparatorluk flamasını tutan üstün figüre baktı. Erdemli Örnekler bile onun önünde secde etmek zorunda kalırdı!

Başka solmuş bir ata bunu gördükten sonra sordu: “İmparator yeniden mi hayatta? Ya da geri mi geldi?”

Yaşlı olan üstün bir varlık kafasını salladı ve açıkladı: “Her ikisi de yanlış. Muhtemelen bu onun ebedi savaş arzusu. İmparatorun Atasal Âlemi bir milenyum bastırdıktan sonra hala pes etmediğini ve arkasında ebedi bir savaş arzusu bıraktığını kim düşünebilirdi. Atasal Âlem ile sonuna kadar savaşmak isteyen kişi o.”

Ölümsüz İmparator Fei Yang dört yenilmez varlığı tek hamlede süpürdükten sonra karanlıktaki tabuttan eşsiz ve antik bir ses geldi: “Fei Yang, beni kışkırtmamalısın. Hala bu dünyadayken bile beni öldüremedin, savaş arzun bunu hiç yapamaz.”

Bu ses tartışmasız bir prestij ile doluydu ve herkesi korkutabilir ve diz çökmek istemelerine neden olabilirdi!

Ölümsüz İmparator Fei Yang'ın savaş arzusu cevaplamadı ama Li Qiye bu fırsatı değerlendirip sırıttı: “Bu geçmişteydi, şu anda değil. Hayalet Atasal Ağaç olmadan gerçekten bir Ölümsüz İmparator'a denk olduğunu düşünüyor musun?”

Tabuttaki antik ses cevap verdi: “Vay, vay, vay... Bir insan küçük benim huzurumda küstah olmaya cüret mi ediyor? Ancak Hayalet Atasal Ağacı canlandırdığın için sana teşekkür etmem gerek, beni büyük bir çabadan kurtardın. Onun canlanmasıyla birlikte gerçekten ebedi ve yok edilemez olacağım!”

Li Qiye güldü ve konuştu: “Seni hiç görmemiş olsam bile canavar hakkında birkaç şey biliyorum. Yer altında başka şeytani varlık var mı önemsemiyorum, bugün hepsi sona erecek!”

“Zaman değişmiş... Demek bir karınca bile kibirli davranabiliyor!” Tabuttaki ses kızgın değildi. Bunun yerine bir kahkaha duyuldu.

“Ne dersen de, ancak ölmeden önce sormam gereken bir şey var.” Li Qiye gülümseyerek konuştu: “Geçmişte bir kişi buraya gelmişti. Doğru hatırlıyorsam hepiniz aşırı uzun zamandır burada çürüyordunuz ve ölmenin eşiğindeydiniz, ama ardından hiçbir şey olmadı. Bir cesede ihtiyacınız vardı ama Hayalet Atasal Ağaç’ın altındaki ceset aradığım kişinin değildi!”

“Anlıyorum...” Tabuttaki yaşlı ses cevap verdi: “O kişiden bahsediyorsun, değil mi? Eşsiz ruhu olandan. Evet... O kişi gerçekten eşsiz bir hazineydi ama onlar benim elimde değil.”

“Öyle mi? Bu yerin altını üstüne getirdikten sora öğrenirim.” Li Qiye gülümseyerek konuştu.

“Sen sadece bir karıncasın!” Antik ses bağırdı. Tabuttan bir el uzanırken garip görüntüler ortaya çıktı. Ölümsüz Hükümdarlar ve Gerçek Ölümsüzler secde ederken çok sayıda göksel ilah yazıtlarını okuyordu. Sanki o bir zamanlar sayılamayacak sakini olan sonsuz dünyanın yöneticisiydi ve tanrılar ve iblisler bile onu destekleyip ona tapıyordu.

Bu garip manzara oldukça şok ediciydi. Ölümsüz İmparatorların garip görüntüleri bile en iyi ihtimalle bu seviyede olurdu.

Bir hayalet ata aynanın önünde ayağa kalktı ve fısıldadı: “Bu gerçekten bizim öncülümüz mü? O bir Gerçek Ölümsüz olmuş olabilir mi?”

Li Qiye'ye uzanan el Ölümsüz İmparator Fei Yang'ın savaşma arzusunun Yükselen Flaması ile harekete geçmesini sağladı. Aynı anda Li Qiye Hayalet Tüketeni de bıraktı ve kükreyerek ona doğru sıçradı.

Bu saldırı tarafından sonsuz kanun parçalanırken kulak delici bir patlama duyuldu. Tüm havza çöktü. Her ne kadar el Li Qiye'yi yakalayamasa da Yükselen Flama’yı durdurmayı başarıp Hayalet Tüketeni geri itmeyi başardı.

Bu manzara oldukça yıkıcıydı. El bir imparatorun saldırısını ve hayalet tüketeni durdurmayı başarmıştı.

Li Qiye soğukça burnundan soludu ve konuştu: “Sen sadece yer altındaki bir iblissin, ancak Gerçek Ölümsüz gibi davranıyorsun!” Bunu söyledikten sonra lambayı çıkardı. Siyah ateşler siyah bir ışın ile birlikte elinden çıktı.

“Boom!” Tüm garip görüntüler parçalandı ve el herkesin önünde gerçek şeklini ortaya çıkardı.

Bu derisi olmayan bir eldi. Kırmızı kas parçalarından oluşmuştu. Ancak bu kaslar başlangıçta elin parçaları değillerdi ve başkasından soyulup ona eklenmişti Bu kaslar aşırı ürkütücü bir his veriyordu.

Tabuttaki antik ses bir kez daha duyuldu: “Görünüşe göre çıkmam için beni zorluyorsun.” O anda çınlama sesi duyulurken tabut açıldı ve bir kişi karanlıkta doğruldu. Karanlık ile birleştiğinden şekli görüşemiyordu. Bu karanlığın kralıydı.

Bu kişi doğrulduğunda ürkütücü bir atmosfer veya dehşet verici bir baskı yoktu. Ancak o anda çok sayıda hayalet kontrol edilemez şekilde secde etmişti. Hayaletler arasında çok fazlası ayakta kalmayı başaramamıştı.