Bölüm 524: Ölümsüzlerin Kayıp Simya Bahçesi

“Hayır!” Lan Yunzhu ona baktı ve konuştu: “Böyle bir şey var mı? Korkarım bu dünyada yok. Patriğimiz Asal Uğursuz Mezar'a gelse bile muhtemelen bunu sadece bir kere yapmıştır. Patriğimiz güvenli ve tehlikeli bölgeleri bulamamıştır.”

“Üzgünüm ama üzerinde güvenli ve tehlikeli bölgelerin gösterildiği eski bir haritaya rastladım.” Li Qiye gülümsedi ve ekledi. “Sana özel bir sır da söyleyeceğim.”

“Ne?” Lan Yunzhu yardım edemedi ama sordu.

Li Qiye güldü ve konuştu: “Eski kitap ve haritalar gibi birçok antika topla. Ardından yapacağın hasat tamamen beklenmedik olacak. Benim tüm bilgim bu eşyalardan geliyor.”

“Bah!” Lan Yunzhu ona tek gözüyle baktı ve yavaşça konuştu: “Amca, ben aptal değilim. Söylemek istemiyorsan sorun değil ama beni kandırmaya çalışma. Asal Uğursuz Mezar on iki defin bölgesinden biri, nasıl olur da bu yerin sırlarını barındıran eski kitaplar ve haritalar olabilir? Eğer böyle olsaydı on iki defin bölgesi hakkında herhangi bir sır olmazdı.”

Li Qiye sadece güldü ve Lan Yunzhu ona kızgınca bakarken bunu inkâr etmedi.

Ardından onu çimenli bir alana götürdü. Orası büyük değildi, yaklaşık on dönüm kadardı. Burada Kral İlaçları ve Kutsal Ağaçlar geç hiçbir şey yoktu. En sıradan ruhsal ilaçlar bile burada bulunmuyordu.

Alanın ortasında özel bir görünümü olmayan eski bir taş tablet vardı.

“Amca, beni bu taş tablet için mi buraya getirdin?” Lan Yunzhu ona baktı ve ardından konuştu: “Bana bu tablet hakkında bir sır olmadığını söyleme. Böyle bir cevabı kabul etmeyeceğim.”

Li Qiye onu çok sayıda dere ve tepeden geçirmiş ve birçok Kral İlacı ile Kutsal Ağacı görmezden gelmişti. Bunun nedeni kesinlikle çok fazla zamanları olduğundan değildi.

Li Qiye bir gülümseme ile cevap verdi: “Haklısın, burası bir sır barındırıyor.” Li Qiye Asal Uğursuz Anahtar'ı çıkardı. Anahtar bir rütbe gibi ortaya çıkarken dao rünleri antik sözlerle birlikte hareket ederek onun yüzeyinde ortaya çıktı.

“Thunk, thunk, thunk!” Bu eski karakterler antik tablete işleyerek onun parlamasına neden oldu.

Lan Yunzhu daha önce Li Qiye mezarı açarken bunu görmüştü, bu nedenle tabletteki antik karakterleri gördüğünde beklenti içinde nefesini tuttu.

“Clanggggg!” Eski tablet kendini kaydırdı ve eskiden olduğu yerde bir kapıyı ortaya çıkardı.

Li Qiye elini uzattı ve bir gülümseme ile konuştu: “Lütfen gir. Gerçek Kral İlaçlarının ne olduğunu görebilirsin.”

Lan Yunzhu kapının ötesinde ne olduğunu bilmiyordu. Derin bir nefes aldı ve hoş bir sürprizi kabul etmeye hazırlandı. İlk o girerken Li Qiye de hemen arkasından geldi.

“Rolll...” girdikten sonra tablet eski konumuna döndü ve kapı da kayboldu. Kimse orada bir kapı olduğunu bilmiyordu.

İçeri girdikten sonra Lan Yunzhu'nun çenesi düşerken gözleri önündeki manzara nedeniyle afalladı.

Çok şok ediciydi. Bu yer kendi başına bir dünya gibiydi ve birçok şelale ile tepeler vardı. Nazik rüzgâr buranın bir cennet olduğu hissini veriyordu.

Ancak önemli kısım bu değildi. Buradaki bitki örtüsü sıradan ot veya ağaçlardan oluşmuyordu. Buradaki her şey Kral İlaçları ve Kutsal Ağaçlardı.

“Ölümsüz Anka Otu, Galaksi Ağacı, Ruhsal Çiçek, Şaşırtıcı Bambu...” Bu şeylerin hepsi kayıtlarda yazılı olan şeylerdi ama zamanın başlangıcından beri çok az kişi onları görebilmişti. Bu ölümsüz otlar ve kutsal ağaçlar simya kapsamının dışındaydı. Bu şeyleri hap arıtmak için kullanmak göklerin yaratttığı şeyleri boşa harcamak gibi olurdu.

Ölümsüz Anka Otu bir dalda nazikçe uçan bir Anka gibiyken bir Anka haykırışları yayıyordu.

Lan Yunzhu baktı ve mırıldandı: “Efsanelere göre bu ot sadece bir Ölümsüz Anka'nın yuva yaptığı yerlerde ortaya çıkarmış.”

Galaksi Ağacı rüzgârda nazikçe sallandı ve bu dünyaya inen yıldızların görüntüsüne sahipti. Ağacın gövdesi büyük değildi ama ondan inen yıldızlar sanki gökyüzünden iniyor gibiydi.

Ruhsal Çiçek ise açmaya başlayan küçük tomurcuklarından biriydi. Açtığı an sanki on bin yıl geçmiş oluyordu. Sonsuz zaman taç yapraklarının içinde kalıyordu.

Lan Yunzhu çiçeğin açmasını izlemek istedi ama Li Qiye onu hızlıca durdurdu: “Onu açarken izleme, aksi halde onunla birlikte yaşlanırsın. Ne kadar güçlü olursan ol zamanın soldurma özelliğini durduramazsın.”

Kutsal ağaçlar ve diğer ölümsüz otlar basit malzemeler değildi, onlar son derece dehşet verici varlıklardı. Onların Erdemli Örnekleri bile korkutacak güçleri vardı.

Her ne kadar tüm bu bitkiler önünde olsa da Lan Yunzhu gibi bir dâhinin bile onları toplaması kolay değildi.

Onları koruyan zehirli yaratıklar veya böcek krallar olmasa da her biri kendi başına bir Erdemli Örnek'den zayıf olmayan güçlere sahipti.

“Burası da neresi?” Lan Yunzhu duygusal bir tonla sordu. Bu kadar büyük bir hazineyi dış dünyada görmek göklere ulaşmaktan zordu, ama şu an olduğu yerde nereye baksa ölümsüz otlar ve kutsal ağaçlar vardı. Bu şok edici olay kesinlikle dış dünyada gerçekleşemezdi.

Li Qiye gülümsedi ve cevap verdi. “Buranın gerçekte neresi olduğu birinin tahminine kalmış, ama sen buraya ölümsüzlerin kayıp simya bahçesi diyebilirsin.”

“Ölümsüzlerin kayıp kimya Bahçesi...” Lan Yunzhu tekrarladı.

Bunun için tek uygun isim buydu. Nasıl olur da bu kadar nadir ve değerli şey bir yerde toplanmış olabilirdi? Bu sadece efsanevi ölümsüzlerin topraklarında olabilirdi.

Bu bahçe muhtemelen ölümlü dünyaya inen ölümsüzlerin simya bahçesiydi.

Lan Yunzhu sakinleştikten sorna Li Qiye'ye baktı: “Dışarıda büyüyen Kral İlaçları Ağaç Âlemindeki en değerli şeyler değildi.”

“Doğru.” Li Qiye neşeyle söyledi: “Ağaç Âleminde ölümsüzlerin simya bahçesinden iyi bir yer yok.”

Lan Yunzhu bir şeyi hatırladı ve ardından Li Qiye'ye bakarak sordu: “Asal Uğursuz Mezar'da beş büyük âlem var. Ağaç Âlemi bir gizli âleme sahip olan tek âlem değil. Bu kayıp simya bahçesi Toprak Âlemindeki İlahi Mezarlığa eşdeğer. İkisi de gizli mezar, haksız mıyım?”

Li Qiye gülümsedi ve konuştu: “Aptal değilsin. Daha kesin olmak gerekirse, beş âlemin de kendi gizli mezarı vardır.”

Lan Yunzhu yanıt olarak mırıldandı: “Efsanelere göre Ölümsüz İmparator Di Yu bir keresinde İlahi mezarlığa girmiş ve ölümsüz yaşamın yöntemini elde etmiş. Bu sayede gelecek nesiller İlahi Mezarlık hakkındaki bilgileri elde etmiş.”

Li Qiye kafasını salladı ve yanıtladı. “Gerçek böyle değil. Önemli olan şey gelecek nesillerin mezarlığı Ölümsüz İmparator Di Yu nedeniyle bilmemesi. Bunu daha sonra anlarsın.”

Lan Yunzhu sordu. “İlahi Mezarlık Toprak Âleminde ve Ağaç Âleminde de simya bahçesi var. Metal ve Su Âlemlerinde ne var? Beş âlemde de varsa ikisinde de olmalı.”

Li Qiye nazikçe elini salladı ve konuştu: “Bunu bilmiyorum. Her şeyi biliyorum diye bir şey yok. Eğer bana sorup durursan cevap için kime sormak zorunda kalırım?”

“Öyle mi?” Lan Yunzhu bu kadar basit olmadığına emin olduğundan dolayı Li Qiye'ye baktı. Ona göre Li Qiye kesinlikle bir şeyler biliyordu. Ardından konuşmak zorunda kaldı: “Şimdi anladım. Bu âlemlerdeki her bir gizli mezar Asal Uğursuz Anahtar ile açılıyor. Diğerleri anahtarın sadece mezarı açmakla kalmadığını bilmiyor.”

Li Qiye hafifçe onun alnını okşadı ve konuştu. “Akıllıca. Haklısın, sadece Asal Uğursuz Anahtar bu gizli mezarları açabilir.”

“Eğer anahtarın varsa nasıl olur da diğerlerine gitmezsin? Su ve Metal âlemindekiler mesela?” Lan Yunzhu irdeledi.

Eğer bu sır bilinseydi herkes kesinlikle çıldırırdı. Bu gizli mezarlar inanılmazdı. Bu kayıp simya bahçesi bunun başlıca örneğiydi. Buraya girebilen herhangi biri kesinlikle zengin olurdu.

Li Qiye kafasını salladı ve yanıtladı: “Hmm... Diğer gizli mezarların nerede olduğunu bilmiyorum.”

Lan Yunzhu kızgınca ona baktı ve tersledi: “Aptal olduğumu mu düşünüyorsun? Sen Gizli Âlemi bile biliyorsun, nasıl olur da gizli mezarları bilmezsin? Hmph, bu gizli mezarları bulmak Gizli Âlemi bulmaktan kesinlikle daha kolay.”

“Tamam, tamam. Küçük kız, gerçekten aptal değilsin.” Li Qiye gülümsedi ve devam etti: “Bu gizli mezarlar için birçok kural var ve onlara girip hazine almak o kadar da kolay değil. Metal ve Su âlemindeki gizli mezarlarda ihtiyacım olan şeyler de yok. Benim bu yolculuktaki ilk kuralım ihtiyacım olan şeyleri elde etmek, diğer şeylere eğer yeterli zamanım kalırsa bakarım. Gizli mezarlar arasındaki bir sır ortaya çıkmadığı sürece tüm gizli mezarlara gitmem.”

“Gizli mezarlar arasındaki sır da ne?” Lan Yunzhu merakla sordu. Daha önce böyle bir şey duymamıştı ama bunu Li Qiye söylediğine göre kesinlikle basit bir şey değildi.