Bölüm 460: Çıkmaz

İki ordu arasındaki bu karşılaşma nedeniyle tekne kontrolcülerinin gelişimcileri karşıya geçirecek kadar arkadaş canlısı olmayacakları açıktı. Bazıları çevreden dolaşmaya çalışmıştı ancak bir sonuç alamamışlardı. Bu okyanusun limiti yoktu, bu nedenle kimse sona ulaşamıyordu. Tek seçenek vardı: Siyah denizin öte tarafındaki kıyıya ulaşmak için altın okyanusu geçmek.

Kehanet uygulamak için aile yadigârlarını kullanan çok harika, genç bir gelişimci vardı. Siyah denizin diğer tarafında kesinlikle bir kıyı olduğunu bulmuştu.

Ancak kimse kayıt kontrolcülerinin yardımı olmadan oraya gidemiyordu. Ve bu çatışma nedeniyle savaşın bitimine kadar beklemeleri gerekiyordu. Belki ardından tekneleri kullanma şansı bulabilirlerdi.

Qiurong Wanxue bu çıkmazı gördükten sonra dehşete düşüp soldu ve bağırdı: “Bu da ne?” Bu şok edici sahneyi yansıtan gözlerine inanamadı.

Gökyüzündeki üstün ölümsüz çerçeveye baktığında Li Qiye onun gözlerini kapadı ve kafasını salladı: “Oraya bakma. Bu yer ve gökteki en gizemli ve büyüsel çerçeve o. Tek bakış sorun olmaz ama gelişimin böyle iken ikinci kez bakarsan ölürsün.”

Bunu duyduktan sonra Qiurong Wanxue bir daha bakmaya cüret edemedi. Derin bir nefes aldı ve uzaktaki iki orduya doğru baktı.

“Burada ne oluyor?” Duygusal bir şekilde sordu.

Li Qiye, Balık Kral'a ve ardında da devasa gölgeye baktı ve cevapladı: “Egemenlik için bir savaş.”

Herkesin Gece Denizi'ne sadece tekne kontrolcülerinin yardımı ile gidebilme nedenini biraz anlamıştı. Görünüşe göre kontrolcüler ve Yang Gece Balıkları düşmandı.

Değişim olduktan sonra tüm kontrolcülerin kaybolmasına şaşmamalıydı. Hepsi bu yerde toplanmıştı!

“Gece Denizi'nin egemenliği daha önce kontrolcülere mi aitti?” Qiurong Wanxue sordu.

Li Qiye başıyla onayladı ve konuştu: “Böyle de diyebilirsin. Ancak rakipleri de mücadele edebilir. Yang Gece Balıkları her zaman bir fırsat bekliyordu. İmp dengeyi bozduğundan işler değişti. Bu nedenle iki taraf karşılaşmak zorunda kaldı!”

“Tam olarak neler oluyor?” Qiurong Wanxue merakla sormadan edemedi: “Yang Gece Balıkları ve kontrolcüler tam olarak neyi temsil ediyor? Nekropolis'deki statüleri ne?”

Bu olaylar hayal gücünün sınırlarını aşıyordu. Daha önce gördükleri bu olaylar ile kıyaslanamazdı.

Nekropolis'in sakinleri, kontrolcüler, Yang Gece Balıkları... Bundan önce kimse üçü arasında özel bir şey olduğunu hissetmiyordu, ama şu an durum farklıydı. Görünüşe göre üçü aynı tarafta değildi.

Duygular yerel sakinlerken balıklar ve kontrolcüler özel bir pozisyona sahipti.

Li Qiye cevaplamadı ve denizde yükselirken ona sarıldı. İkisi altın denize yaklaştı.

Birçok genç orada durmuştu, bu yer hızlıca hareketli bir pazara benzemişti. Uzun bekleyiş nedeniyle çoğu kişi köşk ve konaklarını çıkarmıştı. Savaş sona erene kadar burada bekleme niyetindelerdi.

O anda orada en çok bulunan şeyler denizde demirlemiş olan gemilerdi. En büyükleri bir kasaba boyutundayken en küçükleri küçük bir bot kadardı. Bu gemi denizinin arasında dağılmış köşk ve konaklar da vardı.

Herkes kamplarını kurmuş ve hatta kendi bölgelerini bile ayırmıştı. Denizin kıyısına yaklaşmak istemediklerinden savaş alanından uzağa yerleşmişlerdi. Balık Kral ve devasa gölgenin savaşı çok korkunç olacaktı. Bu dünyayı bile yok edebilirdi. Kimse yaklaşmaya cüret edemiyordu.

Bu bölgenin çok canlı olduğu söylenebilirdi. Sohbet eden birkaç grubun dışında bazıları bu konumu tıpkı şehirdeki gibi bir şeyler satmak için kullanıyordu.

Dünyanın her yerinden gelen gelişimcilerin aynı yerde toplanması nadir olduğundan bu gerçekten iş yapmak için iyi bir şanstı. Birçok dükkân açıldı ve müşteri bulmayı denedi.

Bu arada birkaç gelişimci beklemekten sıkılmıştı; içlerinden biri homurdandı: “İki patron on günden fazladır harekete geçmedi... Bu çıkmaz ne zaman son bulup savaş bitecek?”

Daha sabırlı bir gelişimci tersledi: “Yalnızca gökler bilir. Ancak Hazine Dağı için beklemek zorundayız. Milyonlarca yıldır Nekropolis kazılmıştı ancak kimse onu bulamamıştı. Bu yerin ötesindeki kıyı tek olası yer.”

Terk etme niyeti olmayan daha iyimser biri konuştu: “Neden korkuyoruz? Savaş bitene kadar bekleyelim, ardından balıkları takip ederiz. Belki onlara sinsice saldırır ve yüz binlercesini ele geçirebiliriz. Ardından zengin oluruz! Bu kadar balığımız varken istediğimizi alabiliriz. Nekropolis'deki İlahi Yin Mineralini istiyordum ancak duygular onun üç yüz balık olduğunu söyledi. Onu almak için bu fırsatı bekleyeceğim.”

Bazı sabırsızlıklar Asal Uğursuz Mezar'ın efsanevi anahtarını bulmak için geri döndü. Anahtar zaten Li Qiye de olduğundan tüm Nekropolisi kazsalar bile onu bulamayacaklarını bilmiyorlardı.

Bu bölgeye ulaştıktan ve demirlemiş gemilere baktıktan sonra Qiurong Wanxue uzaktaki iki güce temkinle yaklaşıp sessizce fısıldadı: “Atasal Akış Lideri buraya nasıl gelemedi?”

Duygular buraya gelemeyebilirdi ama lider bir canlıydı. Üstelik o Nekropolisi yönetiyordu! Bu yerde göğü sarsıcı bir savaş olmak üzereydi, bu nedenle liderin harekete geçmemesi nedeniyle Qiurong Wanxue'nin kafası karışıktı.

“Bu sadece küçük çaplı bir savaş, bir şeyi değiştiremeyecek. İmp önceki dengeyi bozdu, bu nedenle balıklar ve kontrolcüler savaşmak zorunda kaldılar.” Li Qiye gülümseyerek konuştu.

Qiurong Wanxue derin bir nefes alıp konuştu: “Bu sadece küçük çaplı bir savaş mı?”

Herkes Balık Kral'ın ve devasa gölgenin gökten ayı sökebilecek akıl almaz varlıklar olduğunu söyleyebiliyordu. İkisinin savaşı yeryüzünü yok edebilirdi. Bu varlıkların karşısında en güçlü gençler bile karıncalar gibiydi.

Bu savaş nasıl olur da ‘küçük’ olarak düşünülebilirdi?

“Büyük ölçekli bir savaş nasıl oluyor?” Sormak zorundaydı.

“Büyük ölçekli bir savaş mı?” Li Qiye gözlerini daraltı ve iki orduya bakarken cevapladı: “Büyük çaplı bir savaş gökleri deler. Büyük çaplı bir savaş olduğunda Balık Kral ve büyük hayalet gölge sadece öncü askerlerden olabilir.”

Qiurong Wanxue bunu duyduktan sonra atladı. Devasa gölge ve Balık Kral zaten yenilmezlerdi. Cennetsel Krallar bile onların karşısında güçsüzdü, nasıl olur da bu varlıklar sadece küçük karakterler olabilirdi?

“Onlar... Sadece küçük karakterler mi? Peki o zaman... Büyük çaplı bir savaşı kontrol eden varlıklar kimler?” Qiurong Wanxue duygusal şekilde sordu.

“Sadece bekle, böyle bir savaşa bir gün şahit olacaksınız. O gün geldiğinde Kutsal Cehennem Dünyası'ndaki tüm kabileler güvenlikleri için dua edecek. Çok yıkıcı bir savaş olacak!” Li Qiye lakayt bir cevap verdi.

Li Qiye'nin sözleri nedeniyle Qiurong Wanxue ürperdi.

Li Qiye Qiurong Wanxue'ye sarılırken daha da yukarılara ilerledi. İkisi çok uzaklaşmadan bir genç yaklaştı.

Bu genç romantik bir âlim gibiydi ancak zayıf görünmüyordu. Birçok ilahi görüntü sanki onun dao yolunu koruyan ruhlarmış gibi genç adamın arkasında bulunuyordu. Kutsal seslerin ortasında ilahi ışıklar sanki tanrılar ona dao öğretiyormuş gibi bedeninden çıkıyordu.

“Bu ünlü Dao Arkadaşım Li Qiye olmalı haksız mıyım?” Bu genç adam Li Qiye'ye baktı ve ellerini birleştirdi.

Li Qiye poker yüzü olan genç adama baktı. Qiurong Wanxue nazikçe onun kolunu çekti ve fısıldadı: “O Yüz Klan Çocuğu!”

Yüz Klan Çocuğu Tanrılar'ın Krallığı'nın prensiydi ve Yeşil Nehir de ünlü bir dâhiydi.

Birçok genç onları gördüğünde panikledi. İçlerinden biri konuştu: “Yüz Klan Çocuğu kamp için daha fazla kişi edinmeye çalışıyor.”

“Bu Li Qiye yeni çıkış yapan vahşi bir genç. Mo Lidao ve Ye Sha'yı tek seferde öldürdü. Yüz Klan Çocuğu'nun bizzat onun için gelmesi şaşırtıcı değil.”

“Ne istiyorsun?” Li Qiye ona baktı ve sordu.

Yüğz Klan Çocuğu oldukça kibardı. Gülümseyerek doğrudan konuya girdi: “Daoist Yoldaş Li'nin kıyıya ulaşmak istediğine ve şu anki durumu anladığına inanıyorum. Tek başına oraya ulaşmak imkânsız, birlikte çalışmaya ne dersin?”

“Öyle mi?” Li Qiye tembelce konuştu. Oraya ulaşmak için birçok yöntemi olduğundan bir ittifaka girmekle ilgilenmiyordu.

“Daoist Yoldaş Li bunu bilmiyor olabilir ama biz yüzlerce gençten oluşan bir ittifak kurduk ve onların hepsi günümüzün ünlü uzmanları. Üstelik yöneticimiz de Titanik Hilal Aziz Çocuğu! Birlikte çalıştığımız sürece kıyıya kesinlikle ulaşacağız.” Yüz klan Çıcuğu ikna etmeyi denedi.