Bölüm 404: Flört

"Sen..." Lan Yunzhu'nın güzel gözleri Li Qiye'ye bakarken onu dövme isteği hissetti.

Li Qiye sırıtarak Lan Yunzhu'ya sordu: "Bu evlilik olayı konusunda ne yapmak istiyorsun? Görünüşe göre Bin Sazan Nehri bunu iptal etmem için oldukça istekli."

"Oh? Amca, benim gibi yaşlı bir kadın aceleci değilken sen neden böyle davranıyorsun?" Lan Yunzhu laf sokar şekilde konuştu.

Li Qiye ciddi bir ses tonu ile yanıtladı: “Nasıl acele etmem? Birden bire ortaya çıkan bir eş benim için iyi bir şey değil. Zararımı telafi etmen gerekir!”

"Velet, bundan bir şey kazanamıyormuş gibi davranma!" Lan Yunzhu kızgınlıktan sarsıldı ve bu kibirli veledi öldürmek istiyordu. O nehir tarikatının varisiydi, milyonlarca mile hükmeden bir prensesti ve çok sayıda takipçisi vardı. Ve şu an bu velet sanki o yaşlı, evlenmemiş bir büyükanneymiş gibi davranıyordu ve sanki onunla evlenmek kendisi için büyük bir kayıpmış gibi konuşuyordu.

Çok sayıda dahi ona yaranmaya çalışırken bu küçük velet ona böyle davranıyordu. Çok sinir bozucuydu.

Li Qiye gülümseyerek konuştu: "Solmuş Yaşlı Kadın, rol yaptığımı kim söyledi? Ben gerçekten zor durumdayım. Bu evlilik için Bin Sazan Nehri sürekli beni rahatsız etmek için kapıma kadar geliyor. Psikolojik ve ruhsal olarak travma halindeyim bu nedenle zararımı telafi etmek için iyi çalışmalısın.”

Yandaki Lu Baiqiu bile ne diyeceğini bilemedi. Lan Yunzhu gerçekten de Uzak Bulut Bölgesi’nde çift Aziz Yeteneği bile ünlü biriydi. Ve bu sadece Uzak Bulut da değil Kutsal Cehennem Dünyası'ndaki birçok dahi onla evlenmek istiyordu. Bu dâhiler için onunla evlenmek son üç yaşamlarında yaptıkları iyi işlerin sonucunda oluşabilecek bir lütuftu. Ancak Li Qiye sanki bu evliliğin kurbanıymış gibi rol yapıyordu.

"Bah, öyle olsun, o zaman evlilik falan olmayacak. Kim seninle evlenmek ister ki zaten!" Lan Yunzhu gayri ciddi şekilde konuştu.

Li Qiye, Lan Yunzhu'ya ait olan yeşim kolyeyi çıkardı ve onu etrafta sallarken gülümsedi: “Evlenmemek bir sorun değil. Bu senin evlilik için senet bıraktığın eşya. Onu geri alabilirsin, ama sorun şu ki onu geri almak için ne vereceksin?"

Lu Baiqiu duygularını nasıl tarif edeceğini bilmiyordu. İmparator miraslarının varisleri bile Lan Yunzhu ile evlenmek isterken Li Qiye istemiyordu. Bu nasıl biriydi tam olarak?

Uzak Bulut'un eşsiz güzelliği, Bin Sazan Nehri'nin varisi ve çift Aziz yeteneği... Bunların hepsi Li Qiye'nin gözünde önemsenmeyecek detaylar gibiydi.

Başlangıçta kızgın olan Lan Yunzhu aniden gözlerini kaydırdı ve tavrını değiştirdi. Açan yüz çiçek gibi çekici bir gülümseme sergiledi. Daha rahat şekilde konuştu: "Amca, benden gerçekten u kadar hızlı kaçmak mı istiyorsun? Hem ben de evliliği iptal etmekte aceleci olmadığım için senet eşyasını kaldırabilirsin!"

"Aziz, yapabileceğim başka bir şey yok, ne yapalım bu kadar yakışıklı olmak da bir günah!" Li Qiye yeşim kolyeyi geri koydu ve neşeyle güldü: "Görünüşe göre benim üstün romantik çekiciliğim seni tamamen sırılsıklam âşık hale getirmiş ve benimle ne olursa olsun evlenmek istemene yol açmış!"

"Wow..." Lan Yunzhu kusmak istermiş gibi davranırken ona bakarak konuştu: “Bu kadar narsist olma.”

O anda Li Qiye'nin tarzını takınırken gözlerini daralttı ve hafifçe sırıtarak konuştu: "Amca, evlenene kadar bekle. Ardından seni düzeltmek için zaman harcayıp seni her gün domuz kafasına dönene kadar döveceğim. İnan bana kötü bir eş olma konusunda oldukça yetenekliyimdir."

Lu Baiqiu onlara bakarken gülse mi ağlasa mı bilemedi. Herkesin gözünde bir peri olan Lan Yunzhu'nun böyle şeytani bir tarafı olduğunu kim bilebilirdi?

“Pop!” Li Qiye onun kıçına vurdu ve aynı zamanda okşadı. Lan Yunzhu şoktan sıçradı ve kızgınca ona baktı. Lu Baiqiu'nun yanda durduğunu gördüğünde daha da utanıp bağırdı: "Velet, ne yapıyorsun?"

Li Qiye gülümseyerek yanıtladı. "Karımın kıçına dokunamaz mıyım? Madem benimle evlenmek istiyorsun... Bir eş olarak ben de sana erkenden sevgi veriyorum. Bunda yanlış bir şey yok!”

Lu Baiqiu hemen yana baktı ve bir şey görmemiş gibi davrandı. Tüm Kutsal Cehennem Dünyası'nda belki de sadece Li Qiye, Lan Yunzhu ile bu şekilde flört etmeye cüret edebilirdi.

Lan Yunzhu uygun bir kızdı. Onun götüne dokunmak şöyle dursun kimse onunla takılmaya bile cüret edemezdi bu nedenle o da aniden utanmış ve yanakları kızarmaya başlamıştı. Li Qiye tarafından bu şekilde davranıldığı için kızgınlıktan titriyordu.

"Küçük Kız, beni adam etmek mi istiyorsun? Sen hala çok gençsin Belki yemek yapıp iyi bir eş gibi davranabilirsin ama kötü olup kontrolcü bir eş olmak... Korkarım ki bu mümkün değil. Bu dünyada bana tasma takabilecek bir kız yok!" Li Qiye gülümseyerek konuştu.

Lan Yunzhu avucunu havaya sallayacak kadar kızgındı ve aniden bağırdı: "Küçük İblis, sadece bekle ve gör. Bir gün sana dersini vereceğim!"

"Küçük Kız, nereye gidiyorsun?" Li Qiye onun gidişlini izlerken gülümseyerek onuştu.

Uzaklaşmış Lan Yunzhu gayri ciddi şekilde yanıtladı: "Elderler ile buluşmaya gidiyorum. Evliliğim hakkında kendi planlarım var ve tarikatın buna karışmasına ihyacım yok.”

Gittikten sonra Lu Baiqiu fısıldadı: "Genç Asil, Peri Zhu'nun sizden hoşlandığını düşünüyorum, onunla evlenecek misiniz?"

Li Qiye, Lu Baiqiu'ya baktı ve nazikçe kafasını sallayıp bir şey demeden gülümsedi.

Lan Yunzhu gittikten kısa süre sonra davetsiz bir misafir ziyarete geldi. Bu ziyaretten daha çok zorla giriş gibiydi.

Bu beyaz saç ve sakallı yaşlı bir adamdı. Kan enerjisi oldukça boldu ve ilahi halkaları bedeninden çıkarken sanki özerk dünyalar oluşturuyordu. Her bir halka devasa yıldızlar gibiyken o da bir deve benziyordu. Baskıcı aurası gelişiyle birlikte başkalarının nefessiz bırakabilirdi.

Bedenin çevresinde toplam seksen bir halka vardı. Bu da onun büyük tamamlanıştaki bir Mücevher Egemeni olduğu anlamına geliyordu.

Zor Dao Çağı geçmiş olmasına rağmen Cennetsel Egemen görmek bile nadirken Mücevher Egemeni'nden bahsetmeye gerek bile yoktu. Büyük tamamlanıştaki Mücevher Egemeni gerçekten korku ve huşu duyulmaya layıktı.

"Sen o Li Qiye misin?" Bu yaşlı adam baskıcı bir ivme ile içeri girdi. Li Qiye'ye doğrudan bakmasa bile tenezzül etmedi; sanki Li Qiye sadece önemsiz bir böcekti.

"Bu uğultu yapan küçük böcek nereden geldi?" Li Qiye yaşlı adamın kibirli bakışı ile daha gürültücü bir tonda karşılaştı. Yaşlı adama bakmaya tenezzül etmezken eli ile sinek kovuyormuş gibi hareket etti.

Lu Baiqiu anında onun elini tuttu ve Li Qiye'in kibirli cevabını duyduktan sonra fısıldadı: "Bu Elder Lin, Yan Long'un ustası."

Yaşlı adamın gözleri şiddetlenirken korkutucu bir aura odadan yayıldı. Lu Baiqiu zayıf bir gelişime sahip olduğundan bu baskı altında zor nefes aldı.

"Benim bölgemde kendini büyük görüp kudretliymiş gibi davranma. Ne diyorsan de veya beni rahatsız etme!" O anda Li Qiye soğukça baktı.

Elder benzer bir tonda cevapladı: "Velet, zeki olup Yunzhu ile olan evlilikten vazgeç! Bu dünyada kendi yerini bilmelisin. Yunzhu bizim varisimiz, sen ona layık değilsin! Bu evlilikten vazgeçersen Bin Sazan Nehri sana kötü muamele etmeyecek. Bu yerden hazineler ile ayrılabilirsin ve istediğin kadar uzağa gidebilirsin. Uzak Bulut'a bir daha dönmemen en iyisi olur!"

"Bu senin mi yoksa Bin Sazan Nehri'nin mi isteği?" Li Qiye gülümsemeden edemedi.

Elder Lin onu Yang Long kendi öğrencisi olduğu için tehdit ediyordu. Bin Sazan Nehri'nin içinde Lan Yunzhu ve Yan Long'un evlenmesini en çok isteyen kişi oydu. Varisin kıdemli kardeş ile evlenmesi olası en iyi sonuçtu ve bu cennet tarafından ayarlanmış bir eşleşmeydi!

O birden bire çıkan bu nişanlı ile olan evliliğe karşı çıkan ilk kişiydi ve aynı zamanda Li Qiye'nin bu evlilikten vazgeçmesi için daha agresif yöntemler kullanmak isteyen en güçlü kişiydi.

Öğrencisi için Elder Lin bizzat ortaya çıkmış ve Li Qiye'yi pes ettirerek bu meseleyi çözmek istemişti.

Elder Lin sakince konuştu: "Kimin istediği önemsiz! Varisimize layık değilsin, zeki ol ve pes et! Aksi halde sorun çıkarmış olacaksın."

"Yani demek istediğin eğer pes etmezsem sorun mu çıkacak?" Li Qiye parlak bir gülümseme sergiledi.

Elder Lin'in bakışı ciddileşirken belirtti: "Bu dünya tehlikeli. Gelimciler dışarıda yolculuk ederken kendi güvenliklerine garanti edemez. Ya tehlikeli biri ile karşılaşırlarsa ne olacak? Belki de şüpheli bir şekilde ölmüş olacaklar!" Bunu dedikten sonra gözlerinde öldürücü arzulu bir parıltı parladı.

Lu Baiqiu bu sözlerden sonra ürperdi ve sakinleşmek için nefes aldı. Bu tehdidin boş sözlerden ibaret olmadığını anlamıştı.