Bölüm 371: Âlem Tanrısı Ortaya Çıkar

Parlak İlahi Canavar Koruyucusu her zaman Parlak Antik Krallık'ın başkentinde kalırdı ve büyük miktarda kaynak ile Çağ Kan Taşı kullanarak zamanın yıpratmasını önlerdi.

Milyonlarca yıl geçmiş olmasına rağmen kimse Parlak Antik Krallık'ı kışkırtmaya cüret edememişti. Güçlü Erdemli Örnekler bile krallığın bölgesi içinde onları kışkırtmak şöyle dursun sorun çıkarmaya bile çalışmazlardı.

Birçok kişi krallığın kendi büyük kaynak ve sırlarının yanı sıra İlahi Canavar Koruyucusunun da hayatta olduğunu biliyordu!

Bugün buraya bizzat gelmiş ve herkesin kalbini sarsmıştı. Kim bilir kaç kişi bu ismi duyduktan sonra tüm cesaretini kaybetmişti.

“Şimdi bu gerçek bir ölüm tuzağı!” Bilge bir usta mırıldandı: “Li Qiye ne kadar cennete karşı gelici olursa olsun buradan kaçamayacak!”

Kaplan Homurtusu Okulu'ndan olanlar dışındakilerden birçoğu sırıttı. Li Qiye oldukça cennete karşı gelen, şeytani biriydi. O var olduğu sürece genç neslin kalanı için her zaman aşılamaz bir dağ olarak kalacaktı!

“Benim Dao klonum bizzat bir küçük için geldi... Bu sana oldukça değer katacak.” Hafif figür gökyüzünden Li Qiye'ye doğru bakıp konuştu: “Ancak buna layıksın!”

“Bu bir dao klonu!” İnsanlar birbirine baksa da şaşkınlardı. O İlahi Canavar Koruyucusu'nun bir dao klonu olsa da birçok Erdemli Örneği bastırabilmek için yeterliydi ve yanında dört imparator silahı da vardı!

İzleyenler derin nefesler aldı. İlahi Canavar Koruyucusu'nun gelişi ile bu savaşın doruk noktasına ulaşmak üzere olduğunu herkes anlamıştı.

“Küçük, tanrılar bile bugün seni kurtaramayacak!” Kaplan Homurtusu Atası soğukça konuştu. Okulu bu savaştan sonra büyük zarar almıştı ama imparator kanunları ve fizik kanunları için buna değerdi.

“Anlamsız mücadele etme!” Ezici gölge Li Qiye'ye doğru baktı ve konuştu: “İmparator silahlarını ve Fizik Kanunu'nu teslim etmelisin. Ardından sana hızlı bir ölüm bahşedeceğim!”

Parlak İlahi Canavar Koruyucusu gibi bir varlık ortaya çıktığında aşırı büyük bir bedel ödemek zorunda kalırdı. Bu bir dao klonu olsa da bedeli çok ağırdı. Bu tür ebedi varlıkların çok fazla ömürleri kalmamıştı ve zar zor hayatta kalıyorlardı. Bir felaket olmadığı sürece kesinlikle ortaya çıkmazlardı.

Ancak imparator silahları ve Li Qiye'nin elindeki Fizik Kanunları karşısında dao klonunun ortaya çıkmaktan başka bir şansı yoktu.

Bu onların gözünde ortaya çıkmaya değen bir şeydi. O anda orada üç büyük Ölümsüz Fizik Kanunu vardı: Li Qiye'nin Cehennemi Bastıran İlahi Fiziği, Li Shuangyan'ın Hükümsüz Kusur Fiziği ve Cennetsel Kral'ın Öfkeli Ölümsüz Zalimane Fiziği!

Eğer Parlak Antik Krallık bu üç Fizik Kanunu'nu ele geçirebilirse potansiyelleri akıl almaz olacaktı. Belki de Ebedi Nehir Okulu gibi bir mirası bile yakalayabilir ve hatta onları geçebilirlerdi.

O noktada tüm izleyenler nefeslerini tuttu. Aslan Kükreyişi Cennetsel Kral'ı bile kâğıt kadar solgundu. Bu çıkmaz yoldu. Kaplan Homurtusu Atası gibi birine karşı hayatta kalma şansları vardı, ancak Parlak İlahi Canavar Koruyucusu gibi bir varlık ortaya çıktığında bu bir dao klonu bile olsa çıkış yolları kalmıyordu!

“Li Qiye bitti. İki imparator silahı bile onu kurtaramaz.” Bir kişi şu anki durumu gördükten sonra söylemeden edemedi.

Büyük güçlerden bir öğrenci dudak büktü. “O kendi ölümünü arıyordu. Küçük bir tarikattan geldiği için ne kadar cennete karşı gelici olursa olsun büyük bir gelgiti tersine çeviremez. Antik Krallığa karşı gelmek aptalca bir çaba! Hah, Parlak Antik Krallık iki Ölümsüz İmparator'a sahip ve milyonlarca yıldır güçlü kalabilen bir oluşum. Bir küçük onları nasıl etkileyebilir?”

“Bu dâhinin nasıl öleceğini görelim bakalım!” Başka bir büyük güç öğrencisi heyecanla konuştu. Li Qiye ile sorunu olanlar için böyle bir manzara oldukça tatmin ediciydi.

“Ne yazık!” Li Qiye hafif gölgeye baktı ve konuştu: “Sadece bir dao klonu... Gerçekten hayal kırıklığı oldu.”

“Bir böcek için neden bizzat gelecekmişim?” Gölge küçümsedi ve konuştu: “Ölümsüz Fizik Kanunu'nu teslim et!”

Li Qiye güldü ve konuştu: “Eğer gerçek bedenin gelse belki Ölümsüz Fizik Kanunu'mu göstermem gerekebilirdi. Gerçekten yazık, arıtabilmek için gerçek bedeninin gelmesini bekliyordum. Senin gibi yaşlı biri nesillerce yaşadığı için çiğnenmesi zor olsa da gerçekten seni arıtıp canavar kanını bir hazine kanına dönüştürmek istemiştim... Bu gerçekten besleyici bir şey olurdu!”

Bu sözler herkesi şaşırttı ve Li Qiye'nin çıldırdığını düşündürttü. Bu bir ebedi varlıktı, efsanevi ustalardan bile daha güçlüydü. O Kaplan Homurtusu Atası gibi bir ölmek bilmeyen yaşlı adam ile kıyaslanamayacak biriydi.

İlahi Canavar Koruyucusu gibi bir varlık sıradan bir Erdemli Örneği kolaylıkla öldürebilirdi. Cennetsel Egemenler ve Cennetsel Kral'lar onların gözlerinde karıncadan başka bir şey değildi!

Li Qiye'nin Parlak Antik Krallık'ın bir ebedi varlığını arıtmak istemesi gerçekten çok abesti.

“Haha, bu veledin çok fazla korktuğu için çıldırdığını söylemeyin sakın!” Birisi gülmeden edemedi: “Bir ebedi varlığı arıtmak mı istiyor? Onu tek bir parmağı ile bile ezebilir!”

“Sabrım sınırlı!” O anda gölge soğukça bildirdi: “Hemen Ölümsüz Fizik Kanunu'nu teslim et!” Eğer kanunlar olmasaydı Li Qiye'yi çoktan öldürmüş olacaktı.

“Unut gitsin, dao klonu ile ilgilenmiyorum. Ancak Ölümsüz İmparator Yaşam Hazinelerin çok da kötü sayılmaz!” Li Qiye gülümseyerek konuştu. “Gidebilirsin, ancak giderken dört imparator silahını geride bırakacaksın!

Aslan Kükreyişi Cennetsel Kralı'nın bile Li Qiye'nin ilahi canavar koruyucusunu bir sinekmiş gibi kovmaya çalıştığını duyduktan sonra ağzı genişçe açıldı.

”Haha, İlahi Canavar Kıdemlisi seni tek parmağını kaldırarak bile öldürebilir. Dört imparator silahı senin için burada değil. Gerçekten kendini gözünde çok büyütüyorsun. Aynı şekilde İlahi Dao Akademisi de kendini çok büyütüyor. Onların gelmemesi çok yazık, aksi halde seninle aynı kaderi paylaşacaklardı!” Kaplan Homurtusu Atası ürpertici bir şekilde konuştu.

Bu büyük bir plandı. Kaplan Homurtusu Okulu sadece Li Qiye ve tayfasını öldürmek istemiyordu. İlahi Dao Akademisi'nin ataları yardıma gelirse onlar da öldürülecekti.

“Bunu sona erdirmenin zamanı geldi.” Li Qiye ataya bakmak yerine gökyüzündeki hafif gölgeye baktı ve gülümsedi: “Bugün Parlak Antik Krallık'ın kesinlikle düşecek. Tek pişmanlığım bedenimi güçlendirmek için gerçek bedenini bekleyemeyecek olmam.”

“Sen ölmeyi hak ediyorsun!” Gökyüzündeki hafif gölge aşırı vahşi hale geldi. Sanki bu figür sonsuz zaman nehrini delip geçebilirmiş gibiydi. Kızdığında Aslan Kükreyişi Cennetsel Kral'ı bile yere çöküp terlemeye başlamıştı.

“Boom!” Yer ve gök tüm okul ile birlikte sarsıldı. Hayır, sanki bir Ölümsüz İmparator yolculuğa çıkmış gibi tüm Doğu'nun Yüz Şehri sallanmıştı.

Ve sadece kaplan homurtusu okulu değil Doğu'nun Yüz Şehri'ndeki herkes yenilmez bir varlığın ortaya çıktığını hissetmişti. Onun bir adımı tüm dünyayı anında geçmesini sağlayabilirdi.

“Kim ortaya çıktı?” Bir anda çok sayıda ölmek bilmeyen yaşlı adam gözlerini korku ile açtı. Bazısı yerden çıktı ve şok içinde baktı. Ebedi varlıkların ruhları bile korkudan titriyordu.

“Boom!” Başka bir patlama sesi yankılandı. O anda tüm Doğu'nun Yüz Şehri sanki devasa bir fırtınanın içindeki tek bir yaprak gibi sarsılıyordu. Parlak Antik Krallık da çok sayıda ölümsüz ışık ve imparator aurası ortaya çıkarak üstün formasyonlar oluştu.

Ama hepsi boşunaydı. Birçok kişi bu manzara karşısında afalladı. Parlak Antik Krallık'ın her bir savunma formasyonu yok ediliyordu. Devasa bir el gökyüzünden inerek her birini tek tek parçalıyordu.

“Âlem Tanrısı!” Antik Krallığın en derinlerinde isteksizlik dolu, çılgınca bir haykırış duyuldu: “Senin atasal bölgeden ayrılamaman gerekiyordu!”

“Bu geçmişteydi.” Görkemli ve ciddi bir ses gökyüzünden gelirken bir kişi aşağı indi. Sanki hiçbir şey tarafından durdurulamazmış gibi anında Parlak Antik Krallığın en derin kısımlarına gitti.

“Gümbürtü!” O anda birçok Ölümsüz İmparator Yaşam Hazinesi ve Ölümsüz İmparator Gerçek Hazinesi düşman ile çarpışmak adına göğe yükseldi.

“Dağılın!” Âlem Tanrısı rakipsizdi. Elindeki devasa kazan ilahi alevlerini düşmanlarını doğrudan arıtmak için döküyordu.

“Kaos Kazanı!” Antik Krallığın en derinlerinde bir kişi haykırdı. “Âlem Tanrısı, Parlak Antik Krallık ile bir kan davası çıkarmak mı istiyorsun?”

“Aynen öyle!” Âlem Tanrısı Kaos Kazanı saldırırken içeri devam etti. Gümbürtülü patlamalarla birlikte krallığın atasal bölgesi yok edildi. Ardından Âlem Tanrısı'nın sesi her yere ulaştı. “İlahi Dao Akademisi'ne saldırdığınız gün bunun olacağını bilmeliydiniz!”

“Geber!”  O anda aşırı görkemli bir gölge yükseldi ve tüm imparator silahlarını bizzat kontrol etti!