Bölüm 347: Yüce Asil

avatar
7294 18

Emperor’s Domination - Bölüm 347: Yüce Asil


 

Bölüm 347: Yüce Asil

 

Kraliyet Asili alemi dört seviyeye ayrılmıştı. Saray Açılışı, Göklere Yalvaran, Göklere İsyan Eden, Felaket Yok Eden.

 

Bu seviyeler şu isimler ile anılıyordu. Yeni Asil, Kral Asil, İsyankar Asil, Kader Yok Edici Asil.

 

Bu alem gelişimciler için aşırı önemliydi. Bu aleme ulaştıklarında büyük Kader Musibetleri ile karşı karşıya gelecekleri için bu hayatlarının geri kalanını etkileyen bir alemdi. Dördüncü seviyeye ulaşıldığında ilk musibet geliyordu.

 

Bu alemi geçmek isteyen kimse Kader Musibeti'nden kaçınamazdı. Kraliyet Asili olmasa da yaşlılık nedeniyle Kader Musibeti ile karşılaşan gelişimciler de vardı.

 

Bu tüm gelişimciler için kaçınılmaz bir felaketti. Kraliyet Asili olmayanlar bu musibeti sadece erteliyorlardı. Eğer birisi erken ölürse Kader Musibeti'nden kaçınmayı başardığı için biraz şanslı sayılıyordu. Eğer birisi kendini mühürlediyse bile Kader Musibetleri ile bir gün karşılaşmak duurmunda kalıyordu.

 

Bir dahi ne kadar güçlü olursa Kraliyet Asili'nin zirvesinde karşılaştığı Kader Musibeti de o kadar güçlü oluyordu.

 

Ancak eğer birisi dördüncü Kader Sarayı'nı açarsa bu felaketin karşısında daha kolay dayanabiliyordu.

 

Kraliyet Asili gelişimcilerin yeni Kader Sarayı açması için verilen ikinci şanstı. Bu alemde dört saray açılması gerekiyordu, güçlü gelişimciler dördüncüyü de açabiliyordu.

 

Bu alemde üçüncü Kader Sarayı'nı açmak zor değildi, ancak dördüncüyü açmak göklere yükselmekten daha zordu. Çünkü üçüncü kapının ardı cennete isyan edici bir eylemdi.

 

Bu alemde dördüncü, beşinci ve altıncı sarayları açmak... Aşırı yüksek bir yeteneğin yanı sıra büyük bir bilgelik ve irade de gerektiriyordu. Bu nitelikleri olmayanlar ne kadar yüksek yeteneğe sahip olsalar da altıncı saray şöyle dursun, dördüncü sarayı bile açamıyordu.

 

Dört Kader Sarayı'na sahip bir Kraliyet Asili Kader Musibeti ile karşılaştığında kolay zaman geçiriyordu ve daha az saraya sahip olan Kraliyet Asilleri'ni kolaylıkla bastırıyordu.

 

Saray sayısının fazla olması daha fazla güç anlamına geliyordu. Dört saray bir etki alanı oluştururken sekiz saray bir krallık oluşturuyordu!

 

Altı, Kraliyet Asili Alemi'nin limitiydi. Altı saraya sahip olan Yüce Asil'de geçen ‘yüce’ bile bu seviyeyi temsil etmek için yeterliydi. Yüce Asil Kader Musibeti ile oldukça kolay başa çıkabiliyordu.

 

Li Qiye'nin altı Kader Sarayı'na sahip olması diğerleri için mucize olarak düşünülebilirdi. Ancak Li Qiye kendi bilgeliğine ve iradesine güveniyordu.

 

Her zaman altıncı sarayı açan bir Kraliyet Asili olmasının sadece zaman meselesi oldduğunu biliyordu.

 

Ancak bu beklenmedik değişiklik onun böyle kısa süre içinde altıncı sarayı açmasını sağlamıştı. Li Qiye bile duyguyla iç çekmeden edemedi; bu gerçekten bir mucizeydi.

 

Dünyevi Asal Öz Sıvısı gerçekten her şeyi değiştirmişti. Tamamen arıttıktan sonra Li Qiye önceki ölümlü kader ve ölümlü fizik yerine bir ilkel bedene sahip olmuştu.

 

O anda Li Qiye'nin gözlerinde aziz kader, aziz fizik ve aziz yaşam bir şey değildi; hepsi yetersizdi. İlkel kaos her şeyin kaynağı olduğundan hepsinden daha değerliydi.

 

Li Qiye derin bir nefes alarak çevresindeki ilkel havayı yavaşça emdi. Oldukça memnundu ve mırıldanmadan edemedi: “Dünyevi Asal Öz Sıvısı gerçekten harika. Ne yazık ki geçmişte Küçük Siyah için biraz bulamamıştım. Aksi halde onun bedeninde sadece iki fizik olmazdı.” Li Qiye bu sözleri söyledikten sonra derin bir pişmanlık duydu.

 

O sene Siyah Ejderha Kral'a bu sıvıyı bulmak için elinden geleni yapmıştı. Eğer genç yaşında bu sıvıyı elde edebilseydi her şey tamamen farklı olurdu. Ölümsüz İmparatorlar bile bir hiç olurdu!

 

Li Qiye kendini sakinleştirdi ve daha fazla durmaya niyetlendi. Her ne kadar sıvı tamamen emilse de bu yer gelişim için oldukça uygun olan bir hazine toprağıydı.

 

Bir yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Hazine ve talih elde edenler geride kalmadı ve hızlıca ayrıldı.

 

Dünya Ağacına tırmananlar bile ödüllerini aldıktan sonra ağaçtan çıktı.

 

Ağaçtan çıkanlar tarikatlarının koruması altına girdiğinden dolayı kimse onların ne tür bir ödül elde ettiğini bilmiyordu.

 

Ve tabii ki gitmek için acele etmeyip talihlerini mutluca göstermek isteyenler de vardı. Tabii ki bu kişilerin çoğu bir hazine yerine yeni bir yaratılış elde eden kişilerdi.

 

Her ne kadar bu gelişimciler diğerleri tarafından imrenilmiş olsa da bu yaratılışları zorla ele geçiremezlerdi.

 

Örneğin Batının Issız Çölü'nden gelen büyük bir gücün varisi gözlerini Yin Yang Bakışları'na dönüştüren bir yaratılış elde etmişti. Dünya Ağacından çıktıktan sonra bunu sergilemişti.

 

“Yin Yang Bakışı... Dünyadaki tüm küçük şeyleri görebilir!” Birçok kişi bu gözleri gördükten sonra şok oldu. Böyle bir yaratılış doğuştan bir çift Yin Yang gözlerine sahip olmaktan çok daha güçlüydü.

 

Bu gerçeği kıskanan birkaç kişi anında onun gözlerini oymak istemeden edemedi.

 

Bu yaratılışlar sadece onları elde edenlere aitti ve gözlerini oymanın bir anlamı yoktu. Yaratılışı elde edenler gitmek için acele etmiyorlardı.

 

Hazine alanlar ise soyulma ihtmallleri nedeniyle hızlıca gitmişti.

 

Tabii ki ne yaratılış, ne de hazine elde edemeden Dünya Ağacı'ndan atılanlar da vardı! Bu insanların pes etmekten başka şansları yoktu. Zamansız portalın içinde kazılara başlayıp başka bir yerde şanslarını denemek ile yetindiler.

 

Ama yine de portalda çok fazla kişi vardı. Tüm güzel bölgeler daha önceden çoktan kazılmıştı.

 

Bu da Dünya Ağacı'ndan bir şey elde edemeyenlerin pişman olmalarına neden oldu. Eğer böyle olacağını bilselerdi bu kadar çaba ve zamanı Dünya Ağacı'nda harcamazlardı!

 

Son bir yıl içinde hazine bulanlar gitse de başlangıçtan beri bir şey elde edemeyenlere birçok yeni kişi katılıyordu. Pes etmeden orada durmaya devam ediyorlardı.

 

Bu kısa süre içinde portalın içi veya dışı fark etmeksizin doğru ve yeni haberler sürekli yayılıyordu... Aralarında en şaşırtıcı olan ise Jikong Wudi hakkındakiydi.

 

Kimse bu söylentiyi kimin başlattığını bilmiyordu, ama söylentiye göre Jikong Wudi Ölümsüz İmparator Hao Hai'nin adımlarını takip etmişti ve bu haber dışarıda bekleyen herkesi şok etmişti!

 

“Jikong Wudi Ölümsüz İmparator Hao Hai'nin bulduğuna denk bir talih ile karşılaşmış olabilir mi?” Önceki nesildeki uzmanlar bile onu kıskanmışlardı.

 

Şu an zaten aşırı kudretli biriydi. Genç nesilde yenilmezliğe yakın biri olarak eğer Ölümsüz İmparator Hao Hai'nin bulduğu şeye benzer bir şey elde ettiyse gerçekten çok dehşet verici olacaktı.

 

“Jikong Wudi'nin bu neslin Ölümsüz İmparator'u olacağını ve Uzay Ezen Dağı ikinci Bin İmparator Kapısı haline getiereceğini söyleme bana!” Bu haber dışarıda yayıldığında büyük güçlerden gelen çok sayıda uzman kıskanmıştı.

 

“Huh, oğlum da Ölümsüz İmparator Hao Hai'nin adımlarını bulmuş, ancak ardından onu gözden kaybetmişti.” “Doğunun Çorak Toprakları'ndan gelen bir büyük tarikat lideri eşsiz bir pişmanlık ile yakındı.

 

İnsanlar cenneti korkutucu kökenlere sahip birkaç genç dahinin Ölümsüz İmparator Hao Hai'nin arkasında bıraktığı izleri bulduğunu, ancak Jikong Wudi gibi onu takip edemedikerini duymuştu.

 

Acaba onunla birlikte giden Tanrıça Mei Suyao ne ile karşılaştı.” Jikong Wudi'den bahsedilince birisinin aklına Mei Suyao geldi.

 

Daha fazla bilgi bulmayı deneyen biri cevapladı: “Tanrıça Mei Suyao'nun Dünya Ağacı'nın tepesini hedeflediğini duydum.”

 

“Dünya Ağacı'nın tepesi mi?” Bunu duyan Cennetsel Krallar bile derin bir nefes alırken içlerinden birisi konuştu: “Çok zor. Dünya Ağacı'nın baskısı nedeniyle Erdemli Örneklerin bile tepeye ulaşamadığını duydum!”

 

Ancak Ebedi Nehir Okulu'nu biraz daha iyi bilen birisi duyguyla konuştu: “Korkarım ki bunu yapabilir. Ebedi Nehir Okulu'nun gücü çok büyük. Onlar birkaç Ölümsüz İmparator Gerçek Hazinesine sahip ve zirveye ulaşmasını sağlamak için ona vermiş olabilirler!”

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44316 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr