Bölüm 289: Fırtına Başladı

avatar
8732 19

Emperor’s Domination - Bölüm 289: Fırtına Başladı


 

Bölüm 289: Fırtına Başladı

 

Li Qiye ve Chi Xiaodie, Ataların İlahi Tapınağı’nda çalışırken yeni bir haber Doğu’nun Yüz Şehri’ne ulaşmıştı: Cennetsel Dao Akademisi kapılarını açmıştı ve her yerden öğrenci kabul ediyordu!

 

Bu haber tüm bölgenin çalkalanmasına ve sayısız insanın heyecanla bu konuyu tartışmasına yol açmıştı.

 

Bir gelişimci konuştu: “En son akademiye öğrenci kabulü bin yıl önce olmuştu. O zamanlar akademi sadece avare gelişimcileri ya da tarikatsız genç gelişimcileri kabul ediyordu.”

 

Doğu’nun Yüz Şehri’ndeki birçok büyük tarikat ve ülke bu haberi duymuştu. Bu sefer akademi dünyanın her yerinden, her tarikatından, soyuna bakmaksızın öğrenci kabul ediyordu. Öğrencinin durumu uygunsa akademiye kabul edilebilecekti.

 

Sayısız insan yaygara koparmıştı. Şimdiye kadar akademi genelde müritleri kabul ediyordu, ama öğrenci ve mürit farklı şeydi. Müritler kabul edildiğinde hayatlarının sonuna kadar akademinin öğrencisi oluyordu.

 

Öğrenciler farklıydı. Basitçe akademide eğitim alabiliyorlar ve istedikleri zaman akademiden ayrılabiliyorlardı. Herhangi bir sorumlulukları olmuyordu ve sadece gereken yeterlilikleri sahip olmaları öğrenci olmak için yetiyordu.

 

Tabii müritler ile öğrencilere yapılan muamele farklı oluyordu. Buna rağmen yine de birçok genç gelişimci akademinin öğrencisi olmaya can atıyordu, büyük güçlerden bile öğrenci olmak isteyenler çıkıyordu.

 

Birçok genç yeterliliklere sahip olup olmadığını görmek için akademiye koşmuştu. Büyük güçlerin ve gizli yerlerin müritlerinin çoğu da gelmişti.

 

Bu büyük tarikatların yeterince kuvveti ve gizli gücü olsa da, yine de ana öğrencilerini ve varislerini akademiye getirmişlerdi. Bunlar arasında Ölümsüz İmparator soyundan olanlar ve Antik Krallıklar da vardı.

 

Akademi öğrencileri akademinin gizli ve ana tekniklerini öğrenemiyordu ama akademide son derece kusursuz bir eğitim sistemi vardı. Öğrencilere erdem kanunları eklemiyor olsa da, onlara dao yolunun zorluklarını, kalpteki kötülüklerden kurtulmayı, erdem kanunu kontrolünü ve daha nice şeyleri öğretiyorlardı. Böylesi kusursuz bir eğitim sistemine sahip olan başka bir güç yoktu. Cennetsel Dao Akademisi bu konuları milyonlarca yıldır araştırıyordu!

 

Gerçekten de akademi bu konuda çok harikaydı; ilk çağlardan beri birçok Ölümsüz İmparator bir kere de olsa akademide çalışmıştı ve bunun epey faydasını görmüştü. Ölümsüz İmparator olduktan sonra da buraya gelip akademi için bir İmparator kanunu yada Ölümsüz İmparator Yaşam Hazinesi bırakırlardı.

 

Ölümsüz İmparator Fei Yang, Ölümsüz İmparator Hao Hai, Ölümsüz İmparator Ta Kong… bu ünlü isimler Cennetsel Dao Akademisi’nin anıtına bizzat işlenmişti. Cennetin İradesi’ni omuzladıktan sonra geri gelmişler ve isimlerini bırakmışlardı.

 

Aslan Kral Ba Xian, Saber Atası, ve Savaşçı Tanrı gibi birçok büyük kişinin ismi de bu anıta işlenmişti. Bu büyük isimler Ölümsüz İmparatorların altındaydı ve hepsi de kendi nesillerine Sekiz Issızlığı silip süpürebilecek kişilerdi.

 

Akademide öğrenim görmüş çok fazla büyük kişi Dokuz Dünya’yı aşmıştı – o kadar fazla ki sayılamaz.

 

Bu yüzden akademi ne zaman kapılarını öğrencilere açsa, büyük güçler bile ana öğrencilerini buraya yollardı. Sadece eğitim için de değil, aynı zamanda ufuklarının ve bilgilerinin genişlemesi için de iyi bir şeydi.

 

Büyük güçlerin dahileri her yerde seyahat ederken, akademiye ilk genç dahi girmişti.

 

“Hu Yue de Cennetsel Dao Akademisi’ne giriyor!” Hu Yue, Aslan Feryadı Okulu’nun ana öğrencisiydi ve şimdiden Aydınlanmış Varlık alemindeydi. Bu nesilde nereye giderse gitsin bir tiran olabilirdi ve akademiye bir şeyler öğrenmeye gelmişti.

 

Ardından daha ünlü bir dahi akademiye geldi: “Ba Xia da gelmiş!”

 

Bu yeni haberler hızla yayılıyordu ve birçok insanı şok ediyordu. Hu Yue ve Ba Xia, Doğu’nun Yüz Şehri’nde yükselen ünlü dahilerdi. Akademiye kayıtları birçok insanı şaşırtmıştı.

 

Kısa sürede arabaların ve vagonların sayısı akademinin yanındaki nehirde yüzen çiçekler kadar artmıştı. Sayısız kişi kayıt olmaya gelmişti, kimisi kendinden önceki kuşaklarıyla gelmişken, kimileri yalnızdı.

 

Bazı son seviye dahiler de sıra dışı bir şekilde varlık göstererek kendi başlarına gelmişlerdi. İçsel Fizik belasına girmiş biri vardı ve bu halde bile olsa giriş testlerini geçmiş ve akademiye girmişti.

 

Başka bir dahi, buraya ulaşmak için gökyüzünü çiğniyordu; bir adımıyla gökyüzünü delen kan enerjisiyle ufuktan akademiye kadar gelmişti.

 

“Boom!”

 

Bir dahi elinde bir metor taşıyarak gökten düşmüştü ve düşüşüyle akademinin kapısındaki tepeler dümdüz olmuştu.

 

Bazı dahiler gizlice gelmişti. Akademinin öğretmenleri durumlarını öğrendiklerinde ünlenmiştiler. Gizli dahilerden birinin başının üstünde bir galaksi vardı ve ay ile güneşin enerjisini emiyordu.

 

Akademi öğretmenlerinden biri oldukça şaşkındı: “Bu efsanelerde geçen kayıp gizli teknik!"

 

Başka bir dahi kapıya geldi ve bir usta tarafından incelendi; Qilinlerin kükreyişleriyle her yerde fırtına ve bulutlar oluşmaya başlamıştı.

 

Küçüğünü öğrenci olması için getirmiş bir Antik Aziz çok şaşırmıştı: “Bu son derece nadir Qilin Fiziği – bir Houtian Fiziği. Qilin kanına sahip…”

 

Harikulade dahiler – birbiri ardına – akademiye gelmiş ve öğrenci olmuşlardı.

 

Çok geçmeden rüzgarı süren bir genç adam kutsal bir ışık ile büyük bir alana indi. Genç Adam yavaş yürüyordu ama sanki yolu açan bir aziz gibiydi. Birçok bilge tarafından korunuyordu ve bedenini ilahi bir ışık kaplamıştı. Sanki cennetin çocuğuydu ve cennetten dünyaya iniyordu.

 

Bu adamı görünce birçok genç, hatta önceki nesilden gelişimciler bile etkilenmişti.

 

“Zu Huangwu!”

 

"Harika Çocuk Yao Guang, Zu Huangwu, Parlak Antik Krallığın ana öğrencisi! O da mı kaydolmaya gelmiş!?”

[Zu Huangwu = Savaş İmparatoru, Yao Guang = Parlaklık.]

 

Başka bir eşsiz canavarın kaydolmasıyla, birden birçok öğrenci büyük bir baskı hissetmişti.

 

Harika Çocuk Yao Guang, Parlak Antik Krallığı’n ana öğrencisiydi.

 

Parlak Antik Krallık – bir tarikat iki imparator. Bir Antik Krallığın soyu olarak itibarı çok fazlaydı.

 

Herkes derin bir nefes aldı; böylesine muhteşem bir rakip ile, akademinin içi hiç sıkıcı olmazdı.

 

Zu Huangwu zaten herkesin üzerindeki baskıyı arttırmıştı ama en şeytani öğrenci değildi.

 

Başka bir kayıt gününde, akademi boyunca sanki cennetsel ejderhalar gelmiş gibi ejderhaların kükreyişleri duyuluyordu.

 

Birisi ne olduğunu anlamıştı: “Kuzey Büyük Denizi’nden Çömelen Ejderha Yar’ının ana öğrencisi!”

 

Bu haber birçok tarikat ustasını ve kraliyet lordunu şaşırtmıştı. Bir tarikat ustası mırıldanmadan edemedi: “Kuzey Büyük Denizi’nden bunca yolu aşıp da gelmiş – gerçekten inanılmaz.”

 

Yarım yıllık kayıtta, Orta Büyük Bölge’den Kuzeydeki Büyük Denizden, Güneydeki Koyu Kırmızı Toprak ve Batıdaki Issız Çöl’den birçok kişi kayda gelmişti.

 

Diğer bir gün, gökyüzünde dairesel ilahi ışıklarla beraber ilahi bir dağ belirdi, son derece baskıcı bir varlıktı.

 

“Kuduran İlahi Dağ’ın ana öğrencisi de akademiye gelmiş!”

 

Bir başka canavarımsı öğrenci Cennetsel Dao Akademisine gelmişti.

 

Bu durum birçok insanı afallatmıştı.

 

“Bu çok garip, akademi ilk kez öğrenci kabul etmiyor. Öğrencilerin çoğu genelde Doğu’nun Yüz Şehri’nden olurdu. Neden diğer bölgelerden öğrenciler de gelip duruyor?”

 

Yeni öğrenciler Doğu’nun Yüz Şehri ile sınırlandırılmamıştı, bu da birçok insanın gözünü sonuna kadar açarak bakmasına yol açmıştı.

 

Birkaç usta ve kraliyet lordu bu konuyu konuşuyordu: “Bu yeni bir altın çağın işareti. Sadece İkinci Bilge akademinin yönetimindeyken böylesi bir olay yaşanmıştı ve dünyanın her yanından gelenler olmuştu; Hatta İkinci bilgenin prestijini duyunca Dokuz Dünya’dan bile gelenler olmuştu.”

 

Ancak, bir başka patlayıcı haber vardı. “Tanrıça Mei akademiye kaydolmuş!” Ebedi Nehir’den Mei Suyao da akademiye katılmıştı.

 

“İmkansız!” Bu haberi duyan insanlar donakalmıştı.

 

Ebedi Nehir Okulu – bir tarikat, üç imparator. Kendileriyle kıyaslanabilecek pek fazla soy yoktu. Mei Suyao bu okul tarafından dünyaya girmesi için seçilen biriydi ve onun üzerine daha fazla tartışmaya gerek yoktu. Ebedi Nehir Okulu’nun içsel gücü, Cennetsel Dao Akademisi’nden daha fazla olmalıydı ama yine de Mei Suyao kaydolmuştu. Bu olay da doğal olarak birçok insanı hayrete düşürmüştü.

 

“Cidden neler oluyor?” İçerdeki bilgilerden habersiz olan gelişimcilerin kafası fazlasıyla karışmıştı.

 

Mei Suyao’nun kaydından birkaç gün sonra başka bir ağırtop ortaya çıkmıştı.

 

O gün, bu kişi gökyüzünden indi. Bu kişi yalnız gelmişti ama sayısız kanun onun takipçisiydi. Bir adımı yüce daoyu sallamıştı, diğer adımı göklerin ve yerin sahibi olmuştu. Bir anda güneş ve ay rengini kaybetmişti; sadece adımları dağları ve nehirleri çiğniyordu. Onun yürüdüğü yerlerdekiler adeta tanrının kendisi ölümlü dünyaya inmiş gibi titremeye başlıyordu.

 

Daha akademiye varmamıştı ama biri çoktan bağırmıştı: “İlah burada!”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44248 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr