Bölüm 258: Sima Longyun

avatar
8957 16

Emperor’s Domination - Bölüm 258: Sima Longyun


 

Bölüm 258: Sima Longyun

 

Sikong Toutian bir süre kafasını kaşıyıp düşündü. Kısa süre sonra nihayet ellerini çırptı ve konuştu: “Evet, buldum. Şehrin dışında Unutulmuş Çorak’ta bir kabir müzayedesi var.  Bu mezarda hayattayken müthiş olan bir simyacı var ve muhtemelen birçok antik bitki ile beraber gömülmüştür. Kabir müzayedesine çok yok ve birçok insan gelecek belki bir Çürümüş Yer altı Fasulyesi de olur.”

 

“Kabir müzayedesi mi?” Li Qiye gözlerini kıstı ve başını sallayarak devam etti: “Gel, kontrol etmem için beni oraya götür!”

 

Sikong Toutian bu konuda pek istekli değildi. Bir an önce önündeki ölüm tanrısından mümkün olduğunca uzaklaşmak istiyordu ama Li Qiye’nin gözlerini üzerinde hissedince korktu ve karşı çıkmaya cesaret edemedi. Hemen Li Qiye’nin grubuna yolu göstermeye başladı.

 

“Bir başka Kabir müzayedesi he? Acaba iyi bir şeyler olacak mı? Bazen kabir müzayedelerinden bir şeyler almak oldukça zor oluyor!” Sikong Toutian yolu gösterirken, Chi Xiaodao mırıldanıyordu.

 

Kabir müzayedesi Doğu Yüz Şehri’nde çok popüler bir müzayede türüydü. Aslında tüm Ölümlü İmparator Dünyası’nda kabir müzayedeleri oluyordu ama bunlar Doğu Yüz Şehri’ne kıyasla yaygın sayılmazdı.

 

Bunun nedeni de oldukça basitti. İnsan ırkının üssü olduğundan ve buradaki tarih antik zamanlara dayandığından, şehrin altında birçok defin oluyordu. Kim bilir hangi yenilmez kişiler bu toprakların altında gömülü.

 

Kabir müzayedesi aslında normal bir müzayededir. Müzayede organizatörü, dağ tepelerinin ya da bölgelerin sahiplerine mezarı satın alıp alamayacağını soruyor. Organizatör mezarları almaya başardıktan sonra iki tür yaklaşım oluyor. İlki basitçe tüm mezarı bir kişinin alacağı şekilde açık arttırmaya koymak, ikincisi ise mezarı açıp çıkan eşyaları oracıkta açık arttırma ile satmak. Müzayede sonra erdikten sonra üzerinde değerli şeyler bulunmayan cesetler mezarın önceki sahibine geri verilir.

 

Nadir ve yeni eşyalar bulmaktan keyif alanlar dışında, bu tür müzayedeler aynı zamanda kazanç elde etmek isteyenlerin de dikkatini çeker. Tabii bir mezar müzayedesi ile mezar soygunculuğu arasında ince bir çizgi vardır. Eğer mezarın sahibi yoksa, mezarları müzayededen önce açıp hazineleri çalanlar olacaktır.

 

İşin aslı, mezar müzayedeleriyle ilgilenen organizatörler, böylesi bir görevi kaldırabilecek kadar güce sahip olmalıdır. İşin sonunda değerli mezarlar, özellikle de son derece güçlü kimselerin mezarları, ölümcül tehlikeler barındırabilir. Hatta bazı mezarlar delinemez ve açılamaz çıkabilir! Bu yüzden tüm kabir müzayede organizatörleri muazzam kişiler olur.

 

Şüphesiz Miras Antik Köşkü son derece güçlü bir müzayede alanıdır. Sadece güçlü değil aynı zamanda oldukça kadimdir. Kökeni ta Issız Genişleme Çağı’na kadar gider, hatta daha eski bile olabilir. Efsanelere göre, zirvelerindeyken müzayede evleri tüm Dokuz Dünya’ya yayılmış. Günümüzde bu Miras Antik Köşkü Doğunun Yüz Şehri’nin de bir numarasıdır.

 

Sikong Toutian’ın şehrin dışında diye tarif ettiği Unutulmuş Çorak aslında neredeyse on bin mil uzaktaydı! Orası geniş, vahşi otların yetişti ve insan varlığından izlerin bulunduğu bir yerdi.

 

Ancak, Miras Antik Köşkü’nün kabir müzayedesini yürütmekte olduğu yer küçük yeşil ve tatlı bir vadiydi ve bu araziden tamamen farklıydı.

 

Yani herkes bu küçük vadiye adımını attığında, ilk olarak yaşamın yeşil tazeliğini hissediyordu ve başlarını sallayarak onaylıyorlardı: “Görünüşü göre bu alan gerçekten biraz sıra dışı! Burasının bir simyacının dinlendiği yer olduğunu kolayca söyleyebilirim. Gerçekten güçlü bir simyacı, sayısız varlığa hayat verebilir. Ölümünden sonra bile bunca antik bitki ve sarmaşık onun arkadaşı olmaya devam ediyor.”

 

İşin aslı, Miras Antik Tapınağı’ndan davet aldıktan sonra birçok gelişimci uzak mesafeleri aşıyordu. Buna Adlandırılmış Kahramanlar ve Kraliyet Asilleri de dahildi.

 

Birçok gelişimci kabir müzayedelerine karşı oldukça ilgiliydi, böylesi bir uğraş ile kazanç sağlama niyetindeydiler. Sıradan bir müzayede evi ağır seçimlerden geçerdi ve bu yüzden oralardan kazanç elde etme ihtimali oldukça düşüktü.

 

Ancak kabir müzayedesinde iş farklıydı. Değer biçen kişilerin keskin gözleri de olsa, yanlış düşündükleri zaman olabiliyordu. İşin sonunda her zaman bu gibi anlarda hatalar yaşanıyordu.

 

Müzayede başlamadan önce, küçük vadiye insanlar doluşmuştu. Avare gelişimciler ve büyük güçlerin uzmanları gelmeye devam ediyordu. Avare gelişimciler, fiyat teklifi verecek kadar imkan sahibi olmasa da, gene de eğlenceyi izlemek ve bilgilerini arttırmak için geliyorlardı.

 

“Duydum ki bu mezar bir zamanların efsane bir simyacısına aitmiş. Bu vadi bir simya klanının toprağıymış ama ne yazık ki tamamen düşmüşler. Klanın soyundan gelenler daha fazla gelişim yapabilecek durumda değilmiş ve bu sayede Miras Antik Köşkü oldukça düşük bir ücrete burayı alabilmiş.” Müzayede başlamadan önce birçok insan bu konuyu tartışıyordu.

 

“Bu mezardan göz alıcı bir şeyler çıkar mı belli değil. En büyük kumar içinde ilaçların olup olmadığı konusu, günümüzde antik ilaçlar oldukça nadir oldu.” Müthiş arkası olan bir gelişimci de bu konuyu konuşuyordu.

 

Bir başkası da ekledi: “Duyduğuma göre Miras Antik Köşkü tarikat ustalarını ve kraliyet efendilerini davet etmemiş. Bunun tek bir açıklaması olabilir – demek ki burasının değeri oldukça sınırlı.”

 

“Artık Doğunun Yüz Şehri’nde güzel bir mezar bulmak çok zor. Ancak bulan biri olsa da, çok güçlü olduğundan açamıyorlardı. Miras Antik Köşkü geçen sene bir lahit satın almamış mıydı? Dokuz ay boyunca oraya saldırdılar ama hepsi boşa gitti. Birçok uzmanın öldürüldüğünü duydum; giren çıkamıyor diyorlardı. İşin sonunda ellerinden bir şey gelmediğinden aileye geri vermişlerdi. O zamanlar köşk anca para kaybetti ve hatta üstüne hastalık kaptı.” Yaşlı bir gelişimci daha yorumunu dile getirmişti.

 

“Bu simya mezarının değeri sıradan. Bu sefer çok büyük kimseler yok!” Vadide birçok gelişimci gruplar oluşturmuş ve sohbet ediyordu.

 

“Öfkeli Ölümsüz Aziz Ülkesi’nden Sima Longyun geldi!” Gelişimcilerden biri kafasını kaldırdı ve uzaklardan yanındaki biriyle konuşan genç bir uzmanı işaret etti.

 

Savaş niyetini bastırırken altın zırhını giymiş heyecanlı bir genç adamdı bu. Aurası bir tepiği ile dağları ve nehirleri ufalayabilecek bir boğaya benziyordu. Baskıcı bir aura bedeninden sızıyordu. Ayrıca altın zırhının tamamı onu tanrının bir oğlu gibi gösteriyordu!

 

“Öfkeli Ölümsüz Aziz Ülkesi’nin Erdemli Öğrencisi Sima!”

 

Önceki neislden olan gelişimciler bile bu genç adamı görünce şaşırmıştı. Birçok gelişimci, – Büyük güçlerin Kraliyet Asilleri de dahil olmak üzere – genç adamı karşılamaya gitmişti.

 

Bu genç adam belli ki popülerliği ile oldukça gurur duyuyordu. Sanki gün ışığının tadını çıkarıyor gibiydi. Zarif görünüşü sebebiyle insanlar onu erkeklerin arasındaki bir ejderha olarak adlandırıyordu.

 

Öfkeli Ölümsüz Aziz Ülkesi ortaya çıktığında birçok insan ürpermişti. Kesinlikle Doğunun Yüz Şehri’nin büyük ülkelerinden biriydiler ve oldukça eski bir mirasa sahiptiler. Kendilerinden bir Ölümsüz İmparator çıkmamış olsa da, ataları Ölümsüz Fiziği’n büyük tamamlanışına ulaşmıştı ve bir yenilmezdi. İnsanlar onun bir Ölümsüz İmparator ile bile kıyaslanabileceğini söylerdi.

 

Ölümlü İmparator Dünyası’nda bir Ölümsüz Fizik Kanunu’na sahip çok az ülkeden biriydiler. Zamanında ataları Öfkeli Ölümsüz Zalim Fiziğini tamamen bitirmişti ve “Aşağı Zalim Ölümsüz Fizik Kanunu” adında üstün bir Ölümsüz Fizik kanunu oluşturmuştu!

 

Bu Ölümsüz Fizik Kanunu sayesinde, Öfkeli Ölümsüz Aziz Ülkesi sağlam bir temel oluşturarak bu güne kadar güçlü kalmıştı.

 

“Bu sıradan kabir müzayedesinin buraya Güzel Yeğen Sima’yı getirebileceğini hiç beklemiyordum!”

 

Birçok gelişimci karşılamak için Sima Longyun’a gitmişti, yaşlılar da vardı. Hatta büyük tarikatlardan Kraliyet Asilleri bile onunla tanışmaya can atıyordu.

 

Burada Sima Longyun suyla karşılaşan bir balık gibiydi ve son derece iyi karşılanıyordu. Aynı zamanda başarıyla yüzü kızarmıştı ve gülümseyerek cevapladı: “Buradaki mezarın sahibinin müthiş bir simyacı olduğunu duydum ve mezarında antik ilaçlar bulma umuduyla geldim. Altın Vahşi Boğa Fiziğim tamamlandı, bu yüzden üstlerim bir fizik macunu yapmak için antik bir tarif buldu. Ancak onun için de birkaç antik bitki gerekiyor, bu yüzden burada bulurum belki diyerek geldim. Eğer başarılı olursam, yakın gelecekte Zalim Aziz Fiziği’ne adım atmam zor olmayacak.”

 

Herkes Sima Longyun’un bir palavracı olduğunu biliyordu! Ancak başka yolu yoktu; bu çocuk gerçekten de palavra konusunda yetenekliydi, bu yüzden söylediklerini duyunca, önceki nesillerden olan Kraliyet Asilleri bile hemen kendisini tebrik etti. Bu sırada Sima Longyun ise yıldızlara çevrelenmiş bir ay olmanın keyfini çıkarıyordu.

 

Sima Longyun gösteriş yapıyor olsa da, gerçekten de kapasitesi olan biriydi. Öfkeli Ölümsüz Aziz Ülkesi’nden geliyordu ve doğuştan Altın Vahşi Boğa Fiziği’ne sahipti.

 

Bilinmelidir ki, Altın Vahşi Boğa Fiziği, Öfkeli Ölümsüz Aziz Ülkesi’nden gelen bir Xiantian fiziğidir! Aynı zamanda kırk sekiz Xiantian Fiziğinden biridir.

 

Daha da önemlisi, Aziz Ülkesi Öfkeli Ölümsüz Zalim Fizik kanununa sahipti ve Sima Longyun’un şartlarındaki biri, ülkesinde üstün Ölümsüz Fizik kanununu çalışabilecek biri olarak değerlenebilirdi. Bu yüzden Sima Longyun’un gelecekteki potansiyeli sınırsızdı!

 

“Bu sefer antik tarifim için gerekli olan antik bitkileri fiyatı ne olursa olsun alacağım, almalıyım!” Sima Longyun bunu herkesin önünde söylemişti. Bunun nedeni sadece kendisiyle yarışacak olanları uyarmak değildi, aynı zamanda Aziz Ülkesi’nden gelen dahi bir Kraliyet Asili olduğunun ve para konusunda eksiği olmadığının da bir gösterişiydi; zeki olanlar onunla rekabet etmemeliydi!

 

“Kardeş Sima Aziz Ülkesi’nin yetenekli bir kolonu; eğer burada gerçekten Kardeş Sima’nın ihtiyacı olan değerli tıbbi bitkiler varsa, inanıyorum ki herkes onları bırakacaktır. Kim Kardeş Sime ile rekabet edecek kadar aptal olabilir ki, değil mi? Böyle bir şey yaparlarsa, Öfkeli Ölümsüz Aziz Ülkesi’nin de yüzüne bakamazlar değil mi?” Başka tarikatlardan birkaç öğrenci, Sima Longyun’un yanında yalakalığa devam ediyordu.

 

Sima Longyun’un kibirli tavırları karşısında aslında birçok insan oldukça rahatsız oluyordu. Ancak ne yapabilirlerdi ki? Çocuğun kendini beğenmişliğinin bir nedeni vardı, Aziz Ülkesi tek başına karşısında durulacak bir şey değildi!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44337 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr