Bölüm 214: Bin İmparator Kapısı (2)

avatar
9346 21

Emperor’s Domination - Bölüm 214: Bin İmparator Kapısı (2)


 

Bölüm 214: Bin İmparator Kapısı (2)

 

"Ataları ile yeniden bir araya gelmenin başka bir yolu yok mu?" Bir gelişimci sormadan edemedi.

 

Bu sorunun karşısında büyük güçlerden gelen birçok yaşlı elder cevapsız kaldı. En sonunda Uçan Ejder Gölünden Kaplumbağa Hükümdar usulca konuştu: "Birinin atası ile karşılaşması mümkün. Bunu yapmak için efsanelerdeki onurlandırma seromonisini yapmaları gerekiyor."

(Ç.N: Bu adam her yerden çıkyıor lan :D )

 

"Bilmiyorum." Kaplumbağa Hükümdar kafasını salladı ve devam etti: "Yıllardır yaşıyorum ama bu yöntemi duymuş olsam da hiç görmedim. Korkarım ki bu dünyada bu seromoninin nasıl yapılcağını bilen biri de yoktur."

 

Demir alınma bölgesinde birkaç Hazine Lordu ve Dünya Ölümsüzü tanıyan başka gelişimciler de vardı.

 

"Oradaki... Oradaki Bin İmparator Kapısının son Kapı Efendisi değil mi?" Cennetsel İblis Irkından yaşlı bir Antik Aziz aşırı şaşkın bir şekilde nehrin yanında duran duygusuz bir Dünya Ölümsüzünü gördükten sonra konuştu.

 

"Bin İmparator Kapısı!!" Bu ismi duyan birçok büyük karakter huşu içinde kaldı. Ölümsüz İmparator Mirasları bile bu ismi duyduktan sonra renklerini kaybetti, sanki bu bir tabuydu.

 

"Bin İmparator Kapısı o kadar korkutucu mu?" Bir küçük ustasının yüzündeki şoku fark etti ve merakla sordu.

 

"Dört... Dört imparatorluk bir tarikat; üst üste dört imparator!" Önceki nesilden olan Aydınlanmış Varlık ve Antik Azizler saygılı ifadeleri ile öğrencilerine açıklad: "Bin İmparator Kapısı dört Ölümsüz imparator üretmiş bir tarikattır. Üstelik bu dört Ölümsüz İmparator art arda gelen kişiler. Diğer hiçbir tarikat bu rekoru kıramadı ve onlardan Cennetin İradesini alamadı. Art arda dört nesil boyunca Cennetin İradesi Bin İmparator Kapısı tarafından tutuldu!"

 

Böyle bir şeyi duyan çok sayıda genç nesil öğrencisi rengini kaybetti. Gök Mavisi Gizemli Antik Krallık iki imparatora sahip bir tarikat olmasına rağmen tüm Büyük Orta Bölgesini sarsabiliyordu ve şu anki zamanda dokunulmaz bir varlık olarak varlıklarını sürdürüyordu.

 

Dört imparatorlu bir tarikat ise basitçe düşünülemez bir şeydi. Ve en korkutucu şey ise dört imparatorun birbirini takip eden dört nesilde ortaya çıkmasıydı. Bu tamamen bir mucizeydi. Bu daha önce görülmemiş ve bir daha da asla olmayacak bir mucizeydi!

 

"Dört imparatorlu bir tarikat. Böyle inanılmaz bir miras nasıl sonu ile karşılaştı?" Bunu duyan bir küçük kıdemlilerine sormadan edemedi.

 

Bir kıdemli iç çektikten sonra nazikçe yanıtladı: "Bin İmparator Kapısının dördüncü Ölümsüz İmparatorundan sonra ortaya çıkan aşırı sıradışı bir karakter vardı. Onun adı İmparatoriçe Hong Tian (Geniş Gök/Cennet) idi! Tanrılar ve iblisler tarafından korkulan Bin İmparator Kapısı bile İmparatoriçe Hong Tian'ın ellerinde yok edildi. Efsanelere göre Bin İmparator Kapısı beşinci Ölümsüz imparatorunu eğitiyordu. Ancak ne yazık ki o kişi İmparatoriçe Hong Tian ile aynı nesilde yaşıyordu. Bu da güçlü Bin İmparator Kapısının yıkıma doğru yolculuk etmesine neden olmuştu!"

(Ç.N: Küçük bir not olsun. Seri tanıtımında 'Beş milyon yıl önce, Li Qiye küçük bir kızı büyüttü. Küçük kız Dokuz Dünya'nın Ölümsüz İmparatoriçesi haline geldi.' Kısmı İmparatoriçe Hong Tian'a ait bir bölüm. Ve Ölümsüz İmparatorlar arasında kadınlar olsa da kendine tek İmparatoriçe diyen de o. Kadın erkek diğer tüm hepsi Ölümsüz İmparator haberiniz olsun.)

 

İmparatoriçe Hong Tian ismini duyan genç nesil öğrencilerin kalplerinde silinemeyen bir iz kaldı. Dört imparatorlu bir mirası yok eden bir İmparatoriçe ne kadar cennete karşı gelici biriydi? O nasıl bir güce sahipti?

 

***

 

Birçok kişi demir alınma bölgesine gittikten sonra sakin Li Qiye de sonunda yolculuğuna başladı.

 

"Hepiniz, Antik Gökyüzü Şehrinde kalsın." Defin bölgesine giren Li Qiye küçüklere söyledi.

 

Bu sefer küçükleri götürmek istemiyordu. Tu Buyu ve diğerlerini bile geride bırakmıştı sadece hizmetçileri onunla geliyordu.

 

Aslında Nan Huairen'in grubu gitmeyi gerçekten istiyorlardı ancak Li Qiye'nin emrini duyduktan sonra bu düşünceleri kenara atmışlardı.

 

"Bu sefer biraz özel. Hazine kazmayacağız; sadece SAvaş Tanrııs Tapınağına bir tabut gömmesinde yardım edeceğiz." Li Qiye devam etti: "Bu nedenle bu sefer herkes gidemez. Sonuçta bu bir hazine avı değil. Demir alma bölgesinde bir Dünya Cesedini provoke ederseniz size yardım edemem."

 

Küçükler Li Qiye'yi rahatsız etmek istemediklerinden sorgulamadılar.

 

Li Qiye kızları aldı ve Bronz Tetra Savaş Arabsına binerek antik yoldan demir alma bölgesine doğru gitti.

 

Shuangyan Li Qiye'ye baktı ve onun aklında bir şeylerin olduğunu anladı. Nehir ortaya çıktığından beri Li Qiye üç gün dışarı çıkmadan gelişim yapmıştı ve çıktıktan sonra anında demir alma bölgesine yola çıkmıştı ki bu da onun anlam veremediği bir şeydi.

 

Kimse Li Qiye'yi ondan iyi anlayamıyordu. Ruh halindeki değişimi hissetmişti. Bugün Li Qiye'nin bir şeyden dolayı kuşkuları vardı.

 

"Nasılsın?" Araba ile ayrıldıktan sonra Shuangyan sessiz Li Qiye'ye usulca sordu.

 

Li Qiye ufukta akan nehre baktı. Uzun süre bir şey demedikten sorna onlara baktı ve konuştu: "Yeraltı Dünyası Teknesine binmeyi planlıyorum."

 

Nehir ortaya çıktığı gece Baojiao ve Shuangyan onun düşüncelerini tetiklemişti. Üç gün gelişim yapıyorum dese de aslında belirli bir şey hakkında düşünüyordu!

 

"Tekneye binmek mi?" Li Qiye'nin özünü duyan kızların ifadesi ağır şekilde değişti.

 

Herkes tekneye binmenin sadece ölülerin yapacağı bir şey olduğunu biliyordu. Yaşayan biri tekneye binerse sadece kendi sonunu arıyor olmayacak mıydı?

 

"Genç Asil, hala gençsiniz. Yeraltı Dünyası Teknesini kullanarak ömrünüzü uzatmanıza veya başka bir nesilde yeniden doğmanıza gerek yok." Baojaio şok olmuş bir ifade ile Li Qiye'yi ikna etmeye çalıştı.

 

"Ömrümü uzatmaya veya yeniden doğmaya gitmiyorum." Li Qiye kafasını salladı ve cevapladı.

 

Shuangyan temkinli bir ifade ile genç asiline baktıktan sonra konuştu: "Tekneye binmen ölümüne gitmen ile aynı şey. Bu sefer defin bölgesinde sadece Savaş Tanrısı Tapınağının atasını tekneye bindirmemiz gerekiyor neden bunu yapman gerekiyor!" Li Qiye'nin tekneye binme kararının gereksiz olduğunu hissetti ama Li Qiye'nin kendini öldürmesini de istemiyordu.

 

Baojiao da Shuangyan'ı takip etti: "Genç Asll neden tekneye biniyorsunuz? Hâlâ büyük fırsatlarınız var ve bunu yapmanıza değer bir şey değil. Savaş Tanrısı Tapınağı ile ticaretten vazgeçip Temizleyici Tütsüye dönsek nasıl olur?" Her ne kadar Genç Asiline yüzde yüz güvense de tekneye girdiğinde daha büyük miktarda güveni bile hiçliğe dönüşecekti.

 

İnsanlar için tekneye binmek ölmek demekti. Sadece ölüler ve ölmek üzere olanlar bunu yapmak isterdi. Eğer biri birkaç on yıl daha yaşayabiliyorsa böyle bir şeyi denemezdi!

 

"Merak etmeyin, canlı olarak geri geleceğim." Li Qiye kendine güvenir şekilde gülümserken iki hizmetkarının iyi sözlerine karşılık verdi.

 

Kararlılığını gören Shuangyan daha fazla üstelemedi. Uzun süre ona baktıktan sonra usulca sordu: "Teknede ne yapmak istiyorsun?"

 

Li Qiye defin bölgesinin derinliklerine doğru bakmadan edemedi. Ardından nazikçe tarikat koruyucu hazinesine dokunduktan sonra sonunda cevapladı: "Bir yeri gitmeyi düşünüyorum. O yere ulaşabilmemin tek yolu da tekneleri kullanmak!"

 

O anda düşüncelerine daldı. Derin bölgesinin derinliklerine birden fazla kez gitmişti ama orada hâlâ kolayca girilemeyecek bazı yerler vardı.

 

Tesadüfi bir şekilde son zamanlarda sahip olduğu bir eşya ile ilgili bir şey keşfetmişti. Nehir aşağı indiği gece Shuangyan ve Baojiao'nun sözleri ona bazı hatıralarını hatırlatmıştı. Defin bölgesinin içinde hâlâ dağıtmak istediği bazı gizemler vardı.

 

"Dikkatli ol ve canlı döndüğüne emin ol." En sonunda Shuangyan bu sözleri söyledi.

 

Baojaio ve Shuangyan'ın zihinlerindeki ağırlığa kıyasla Li Qiye oldukça rahattı ve gülümseyrek konuştu: "Üsütn zarafete sahip iki hizmetçim var. Böyle çekici ve sevilesi kadınlar yanımdayken nasıl kolayca ölmek isterim? İlk önce böyle güzel bir nimetten keyif almazsam bu bir suç olmaz mı?"

 

"Rüyanda görürsün." Bunu duyan Shuangyan'ın kibirli ve soğuk ifadesi kızarırken kızgınca ona baktı.

 

Baojiao ise sadece kıkırdadı. İki farklı güzelliğin de izleyenlerin akıllarını kaybetmesine neden olacak farklı özellikleri vardı.

 

Li Qiye yol boyunca başka kimse ile karşılaşmadı. Aslında Li Qiye'nin grubu oraya giden son gruptu.

 

Dünya Cesetlerinin hepsi demir alma bölgesine gittiği için antik yoldaki ceset zehri önemsiz derecede zayıftı. Zayıf gelişimciler bile zehirden etkilenmeden antik yolda yürüyebilirdi. Normal bir günde ise bunu yaparlarsa Dünya Ceseti haline gelirlerdi.

 

Li Qiye demir alınma bölgesine gelmek üzereyken ve onu uzaktan görebildiğinde biri tarafından durduruldu.

 

Antik yol güzargahında biri duruyordu ve bu kişi açıkça Li Qiye'nin grubunu hedefliyordu. Bu kişi diğerlerini değil sadece Brozn Tetra Savaş Arabasını durduruyordu.

 

O öldürücü aurası göğü delici bir boyutta olan emsalsiz bir güzelliğe sahip genç bir kızdı. Antik yolda öldürme arzusu havayı dolduran bir şekilde kılıcı kınında duruyordu. Bu manzarayı gören biri kesinlikle ürperirdi.

 

Li Qiye'nin Savaş Arabasını takip etmek isteyen bir iki gelişimci olsa da yolu kapayan kızı gördüklerinde şok içinde kalmışlardı.

 

O Savaş Tanrısı Kutsal Bölgesinin varisi Bai Jianzhen idi. Emsalsiz ve zarif bir güzelliğin sahibi olsa da kimsenin görünüşüne önem vermediği genç kızdı!

 

Bai Jianzhen'in Li Qiye'nin yolunu kapaması birçok kişinin dikkatini çekti. O anda demir alma bölgesinde olan birçok kişi izlemek için geldi.

 

"Bai Jianzhen!" Siyahlı kızı gören miraslardaki dahiler renklerini kaybetti ve bu ölüm tanrıçasına karışmak istemediler.

 

Genç neslin çoğu gelişimcisi için Bai Jianzhen en güçlü dahi olmayabilirdi ama kesinlikle en dehşet verici dahi oydu. Kılıcı kınından çıktığı an kanı tadıyordu. Onun korkutucu öldürme arzusu herkesi kaçırmak için yeterliydi!

**************ÇEVİRMEN NOTU*************

Bai Jianzhen ne istiyor? Bai Jianzhen ne yapacak? Li Qiye ne yapacak? Neler olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... bekleyin, okuyun ve öğrenin :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr