Bölüm 132: Mücevher Sütunu Kutsal Okulu’nun Sırrı (2)

Chen Baojiao şehirleri ve ülkeleri düşürebilecek bir güzelliğe, ruhları çalacak bir kadınlığa ve ağızları aç gözlülük ile sulandıracak bir görünüşe sahipti. En kısasından, oldukça iyi bir şekle sahip göğüslerinin hafifçe gözükmesi bile başkalarının ezici duygular hissetmesine neden olurdu.

Chen Baojiao gülümsedi ve yaklaştı.  Belirsiz bir ritim kullanarak kulağının yanını üfledi ve hem zehirli hem de cezbedici sözler ile konuştu:

"Bu dünyadaki en nadir Fizik nedir biliyor musun?"

Konuştuktan sonra nazikçe ve beklenmedik bir şekilde kulak memesini ısırdı.

“Ah…”

Chen Baojiao kuyruğuna basılmış kedi gibi çığlık atıp uzağa atladı. Aniden yeşim bedeni sıcak bir kaynak gibi ısındı. Bu his tüm bedenine yayıldı.

O anda Chen Baojiao'nun yüzü gün doğumu kadar kızarmıştı. Kızgınca Li Qİye'ye bağırdı:

"Küçük, Küçük Şeytan, dayak yemek mi istiyorsun?!"

Şu anki görünüşü ruh yok ediciydi. Bu çekici ve üstün cazibeyi görenler kendinden geçmeden edemezdi.

"Bu gerçekten o fizik, Chen Klanı'nın mirası."

Li Qiye Chen Baojiao'nun güzelliğinden keyif alırken sakince gülümsedi.

En sonunda Chen Baojiao düşüncelerini istikrarlı hale getirip soğukça ona baktı:

"Küçük Şeytan bana bir açıklama versen iyi edersin yoksa seni affetmem!"

Chen Baojiao'nun kızgınlığı Li Qiye'yi ilgilendirmiyordu, o sadece gülümsedi:

"Senin durumunda Adlandırılmış Kahraman seviyesine ulaşabildiğine göre diğerlerine kıyasla on kat daha fazla çaba harcamış olmalısın. Bırak tahmin edeyim, sen kesinlikle bunu istemedin. Yetenek açısından kötü değilsin ama gelişimde sürekli yetersiz kalıyorsun..."

"Sen bu mesele hakkında çok düşündün. Başkalarının senin sadece büyük göğüslü ancak beyinsiz bir çiçek olduğunu düşünmesini istemediğin için çıldırmış gibi çalıştın! Genç bir kızın gelişim için bu kadar çabalaması gerçekten kolay değil. Adlandırılmış Kahraman seviyesine ulaşsan bile bunun için çok daha fazlasını ödediğin için bu seviyede kalmak istemiyorsun."

Chen Baojiao'nun yüzü değişti ve kalbi panikledi. Çünkü Li Qİye'nin sözleri tam olarak hedefine isabet etmişti.

"Sen... Bunu nereden duydun?!"

Chen Baojiao seslendi:

"Sen... Beni gözetlemek için birini mi gönderdin!"

Li Qiye kafasını salladı ve cevapladı:

"Seni gözetlemek mi? Aklında ne var? Senin takipçilerinden veya seni arzulayanlardan biri değilken neden seni gözetlemek isteyeyim? Bunu bilme nedenim ise basit, sadece tahmin ettim."

Li Qİye kafası karışmış Chen Baojiao'ya baktı ve devam etti:

"Bir daha tahminde bulunayım. Kader Kanunu'nu çalışırken başka bir problem ile daha karşılaşıyorsun. Göğsün kabarıp ağrıyor ve alt bedenin de sıkıca kapanıyor sanki yeşim kaynağı yükselerek zihnini rahatsız ediyor. Üstelik kan enerjin de durgunlaşarak Gerçek Kaderi'nin dünya özü emmesini engelliyor!"

"S... Seni hergele!!"

Li Qiye'nin sözlerini duyan Chan Baojiao daha da uzağa atladı ve dehşet içinde ona baktı. Bilinçsizce göğsünü korudu.

Chan Baojiao'nun korkmuş bir kedi yavrusu gibi olduğunu gören Li qiye gülmeden edemedi.

"Neden bu kadar gerginsin? Seni gözetlemiyorum. Üstelik, başka birinin bu şeyleri bileceğini düşünüyor musun?"

Chan Baojiao gerçekten korkmuştu. Li Qİye'nin daha önce söylediği sözler Chen Klanı'nı gizlice gözlemleyen biri tarafından öğrenebilirdi ancak bu sözlerin kimse tarafından bilinmemesi gerekliydi!

Gelişim oldukça kişisel bir şeydi. Ve onun meseleleri ise çok daha kişiseldi. En yakınındaki kişilere bile bunları söylememişti!"

"Bunu nasıl biliyorsun?"

Chan Baojiao Li Qİye'ye kaygıyla bakarken sordu. Li Qiye'nin bakışları altında sanki hiçbir sır barındırmadan çıplak şekilde duruyor gibi hissediyordu.

Li Qiye kafasını salladı ve konuştu:

"Bu önemli değil. Önemli olan Zalimane Ovanın Ölümsüz Bahar Fiziği'ne sahip olman! Bu fizik ile doğduğun için şu anki durumdasın. Bu nedenle de kan enerjin durgunlaşıp Gerçek Kaderin engellendi. Yeteneklerin kötü olmasa da ne kadar çalışırsan çalış asla uygun bir Fizik Erdem Kanunu bulamayacaksın. Erdemli Örnek şöyle dursun Cennetsel Kral bile asla olamayacaksın!"

"Zalimane Ovanın Ölümsüz Bahar Fiziği mi?"

Chen Baojiao bu ismi ezberledi ama daha önce böyle bir şeyi duymamıştı.

Li Qiye gülümsedi:

"Bu fiziği daha önce duymamış olman tuhaf değil. Chen Klanının atasal büyükannesi varislerinde bu fiziğin tekrar ortaya çıkması temelde imkansız olduğundan bahsetmedi. Onun ortaya çıkma olasılığı bir Ölümsüz Fiziğinden bile daha az!"

"Sen de kimsin?"

Chen Baojiao şok olmuş şekilde ona baktı ve sordu:

"Ben mi? Temizleyici Tütsü Antik Tarikatının ana öğrencisi Lİ Qiye."

Li Qiye sırıttı ve yakınlardaki bir kayaya oturdu. Ardından yanındaki konumu gösterip konuştu:

"Gel otur bakalım, benimle Chen Klanı hakkında konuş."

Chen Baojiao kendinden daha küçük olan Li Qiye'ye baktı. Görünüş olarak zararsız olan genç adam onu şaşırtıyordu. O akıl almaz derecede korkutucuydu.

En sonunda yavaşça yaklaştı ve dikkatlice Li Qiye'nin yanına oturduktan sonra soğukça konuştu:

"Ne konuşmak istiyorsun?"

Chen Baojiao'nun sanki bir hırsızdan korkuyormuş gibi davrandığını gören Li Qİye kıkırdamadan edemedi.

"Bu kadar panik olmana gerek yok, sadece aile meseleleri hakkında konuşacağız."

Chen Baojiao'ya baktı ve devam etti:

"Chen Klanın şu an Mücevher Sütunu Kutsal Okulunda nasıl? Hala Yeşim Ovası Ülkesini mi yönetiyor?"

"Yeşim Ovası Ülkesini yönetmek mi?"

Chen Baojiao acı şekilde cevapladı:

"Mücevher Sütunu Kutsal Okulu Yeşim Ovası Ülkesini kontrol ediyor. Chen Klanım Mücevher Ovası Ülkesi içindeki bir Bölgesel Hükümdar ve hakimiyet bölgemizi ise yüz bin milden büyük değil."

Geçmişte onun Chen Klanı'nın atası Mücevher Sütunu Kutsal Okulu'nun önde gelen kişilerindendi ve Yeşim Ovası Ülkesi de onun klanına aitti. Ne yazık ki Chen Klanı uzun süredir düşüşteydi. Şu an sadece bit bölgenin Bölge Hükümdarı olabiliyorlardı.

Chen Baojiao bir prenses olsa da sadece değeri ortaya çıktığında bu unvan ona bahşedilmişti. Dao Çocuğu SHengtian onunla evlenmek istiyordu ve Mücevher Sütunu Kutsal Okulu da İlahi Tanrı Tarikatı ile akraba ilişkisinde olmak istiyordu. Okul için İlahi Tanrı Tarikatının atası güçlü bir destekti! Bu nedenle sadece bir bölgesel prenses olan o resmi prenses haline gelmişti. Bu sayede Dao Çocuğu Shengtian'a layık olacaktı.

Okul ve ülke için o sadece politik bir evliliğin aracıydı! BU evliliğe karşı olması hiçbir önem taşımıyordu.

Sonuçta Mücevher Sütunu Kutsal Okulunda büyüyüp Yeşim Ovası Ülkesinde yaşadığı için bu kadar güçlü bir mirasın karşısında kendi yüzü bile ona ait değildi. Aİlesi onu korumak isteseler de onlar bu meseleye karışamıyorlardı.

"Atalarınızın gerçekten çok dürüst olduğu söylenebilir."

Li Qiye hafifçe kafasını salladı ve konuştu:

"Bu olay atasal büyükannenizin çabalarına bir ayıp. En sonunda onun çeyizi bile gitmiş. Ancak en azından ilk dalı bugüne kadar varlığını sürdürüyor."

(Ç.N: İlk dal derken burada soyunun ilk dalı kast ediliyor. Dal yerine ne diyeceğimi bulamadım. Ondan dal bıraktım ???? Bundan sonra da dal derim başka bir önerisi olan yoksa haberiniz olsun. Anlarsınız.)

"Ne demek istiyorsun?"

Chen Baojiao biraz kafası karışmış halde Li Qiye'ye baktı.

Li Qİye genişçe gülümsedi ve konuştu:

"Sence Chen Klanının atanızın adıyla mı anılıyor yoksa atasal büyükannenizin mi?"

(Ç.N: İlk ataları normal atanız dediği. Diğeri de onun karısı.)

"Tabii ki klanımızın ismi atamızdan geliyor, onun soyadı Chen idi!"

Chen Baojiao kızgınca konuştu:

"Bu ailemizin tarihi kayıtlarında yazılı."

"Burada hatalısın."

Li Qİye kafasını salladı ve konuştu:

"Aslında atanız atasal büyükannenizin soyadını aldı. O zamanlarda atanızın soyadı Chen değildi. O en dipte doğmuş biriydi ancak kötü bir adam değildi. Tek kusuru çok dürüst olmasıydı. Atasal büyükanneniz ise Yeşim Ovası Ülkesinin kraliyet ailesinde doğmuştu. O orijinal bir prensesti ve ardından ülkenin İmparatoriçesi haline gelmişti. Daha sonraları atasal büyükanneniz atanız ile evlenmişti ve atanız da ona deli gibi aşık olduğundan soyadını almıştı. Sizin Chen Klanı'nızın ilk dalını onlar kurdu ve tüm Yeşim Ovası Ülkesinin geniş bölgesi çeyiz haline geldi."

(Ç.N: Altın takanı gördüm, bulaşık çamaşır makinesi takanı gördüm. Araba hatta ev bile takanı gördüm de. Ulan koca ülkeyi takmışlar resmen aoısfhaoıfha )

Aile isminin her zaman atasından geldiğini düşünmüştü. Ancak Yeşim Ovası Ülkesinin efsanelerine göre gerçekten de ülkenin atasal büyükannesine ait olduğu hakkında bazı söylentiler duymuştu.

Ancak Yeşim Ovası Ülkesinin mirasları ve kökeni Yeşim SÜtunu Kutsal Okulu'nun şu anki yönetici kesimi tarafından yok edilmişti. Çok az kişi ülkenin normalde Chen Klanına ait olduğunu biliyordu. Çoğu kişi atalarının Mücevher SÜtunu Kutsal Okulunu kurduktan sonra ülkeyi oluşturduğunu düşünüyordu.

"Ardından atanız Mücevher Sütunu Kutsal Okulunu kurdu."

Li Qiye devam etti:

"O kişi, yah! Çok dürüst olması dışında her şeyi harika idi. En bilge olanın Mücevher Sütunu Kutsal Okulunu yöneteceğini söyledi. Ne yazık ki en sonunda Chen Klanınız okulla birlikte ülkeyi de kaybetti."

O noktada Li Qiye bir ağıt içi çekmeden edemedi.

Yeşim Ovası Ülkesinin prensesi ve Mücevher Sütunu Kutsal Okulunun öncülü... Bu çok eski bir anıydı. O zamanlar, Kara Karga iken, Li Qİye okulun öncülü ile genç olduğu zamanlar tanışmıştı.

Bu genç adamın kötü biri olmadığını gördüğünde ona birkaç şey öğrenmişti. Ancak onu Ölümsüz İmparator olması için yönlendirmemişti.

O zamanlar prensesten etkilenmişti, onun bir Ölümsüz İmparator olabilecek nitelikleri vardı. Ancak o hırs sahibi değildi. O sadece erdemli bir eş ve güzel bir anne olmak istiyordu.

Daha sonraları Kara kArga olarak ona yemin ettirmişti ve Zalimane Ovanın Ölümsüz Bahar Fiziği'ni ona vermişti! O güzel bir aday olsa da kalbi Ölümsüz imparator olmak için uygun değildi. Bu nedenle Li Qİye onu filizlendirme konusundan vazgeçmişti.

-------------ÇEVİRMEN NOTU------------

Li Qiye başka neler anlatacak? Zalimane Ovanın Ölümsüz Bahar Fiziği'nin özelliği ne? Chen Baojiao ne diyecek? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????