Bölüm 1 - Pekala, Ben Bir Ejderhayım! (1/2)

avatar
324 0

Ejderhanın Kalbi - Bölüm 1 - Pekala, Ben Bir Ejderhayım! (1/2)


-[ Sistem yapılandırılıyor! ]-

-[ Sistem dil bilgileri yüklendi! Bilgiler ayarlanıyor! ]-

-[ Sistemle başarı ile birleştirildiniz! Yardım için herhangi bir konu hakkında soru sorabilirsiniz! ]-

Mao, kafasındaki uyuşukluk yüzünden çevresinde olan bitenleri anlayamıyordu. Kulaklarını, vücudunu ve hislerini... Her şey körelmiş gibiydi. Birkaç dakika belli belirsiz uğultular haricinde bir şey duyamadı.

Yavaştan düzelen sesler ve geri gelen hisleri ile adeta yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Cinsiyetini belirleyemediği bir sesi duyar gibi olmuştu sanki. İçinde git gide büyüyen tedirginlik ve hiçbir şeyi hatırlayamaması üzerine ensesinden soğuk bir ürperti geçti.

Garip bir şekilde, ölmemişti ve yaşıyordu. Belki de gerçekten ölmüştü ve duyduğu ses de bir meleğin sesiydi. Olaylar o kadar karmakarışık olmuştu ki... Çevresini algılamak istediğinde, artık enerjisini hissedemediğini fark etti. Enerjisinin olmaması ve bütün duyu organlarının iflas edip, çalışmaması... Kederli ve derinlerden gelen, kudretli bir ses ile "Öldüm demek ha..." dedi.

Sesinin çıkmasına şaşırdı, ağzını oynatabiliyordu. Ama çıkan sesi onu oldukça korkutmuştu. "Sesim... Bu ben miyim?" Sesinin kalınlaşıp, korkutucu bir hal alması ile tedirginliği daha da arttı.

En son Muanda Ormanı'ndan çıkıp, son sürat ile Guma Çukuru'na doğru koşmuştu. Olası olayda, elindeki kalp ile birlikte kendisini aşağı atacaktı... Atmış mıydı yoksa? Kafasında dönüp duran düşünceleri ile toparlanması oldukça zordu. 'Sakinleş Mao, öldün ya da ölmedin. Şu anda ben neredeyim ve... Neden bu haldeyim, hâlâ Guma Çukuru'nun en diplerinde ölü halde yatıyor muyum?' Kendisine, oldukça zor gelen soruları, zar zor da olsa onlarca düşüncenin arasında sorabildi.

-[ Mer--... Maora-... Duya-... ili-...Be-...Bab-... ]-

[CZZRRTT!!!] Mao, kulaklarına ulaşan cızırdamanın içinde sanki kendi ismini söyleyen bir ses duyar gibi oldu. Bilinci tamamen yerine gelmemiş olsa da sese tepki vermek için ağzını açtı. Bu sefer sesi çıkmamıştı, zorlanıyor ve başı adeta çatlarcasına acıyordu. İçinde baş gösteren korku ile gözlerini açmaya çalıştı ama beceremeyince olduğu yerde kalarak sesin çıktığını umduğu tarafa doğru var gücü ile bağırdı. Bu sefer başarılı olmuş ve gayet de sesli bir şekilde konuşabilmişti.

"Hey! Sen kimsin? Neredeyim ben? Neden ölmedim ve garip bir şekilde vücudumu hissedemiyorum? Sen... Sen melek misin?!" Mao, yüksek sesli söylenişinin ardından gelen, göğüs kafesindeki acı ile sarsıldı.

Derince soluklandı ve oluşan sessizlik içinde, acıya dayanarak düşünmeye çalıştı. Belli belirsiz, imparatorun arkasından koşarak geldiğini hatırlar gibi oldu. Düşerkenki ifadesi... Hatırlayınca, istemsizce gülümsedi ve zayıf sesi ile kısa bir kahkaha attı. "Hahaa... Orospu Çocuğu..." dedi, yüz kaslarının gerildiğini ve sıkılaştığını hissedince ufaktan kendine gelmeye başladığını anladı.

'Tanrım... Beni bu şekilde mi sınıyorsun? Gerçekten, öldüm mü ya da yaşıyor muyum?.. Lütfen... Lütfen birisi söylesin...'

Tedirgin sorularına cevap vermesini istediği belirsiz sesi hâlâ duyamamıştı. Uzunca bir süre hareketsiz ve boş bir beyin ile bekledi, önceki hayatında ustası ve sevdiği kadın ile olan anıları aklına geldi. Tam kederlice söylenecek iken, belirsiz sesi bu sefer net bir şekilde duyabildi.

-[ ! Bulunduğunuz dünya, Drexsius adı verilen, birçok ırka ev sahipliği yapan büyük bir gezegen. ]-

-[ Ben, ****!! Sorunuzu yanıtlamam için gereken güce ve seviyeye ulaşmadınız. ]-

-[ Şu anda, buzdan kalıplı büyük bir ejderha yumurtasındasınız. Yeni isminiz, Maoras olarak değiştirildi. ]-

Maoras, kafası karışmış bir şekilde önünde beliren yazılara anlamsızca bakarken, yazıların nasıl oluştuğunu sorguluyor ve nasıl bir büyü etkisi altında olduğunu merak ediyordu. Garip bir ses ve önünde beliren yazılar... Aklına hiç bu şekilde bir büyü gelmiyordu. Gittikçe korkuyor ve tedirginleşiyordu.

Gözlerini açamıyor, kıpırdamakta zorluk çekiyor, zar zor konuşabiliyordu. Kuru sesi ile belli belirsiz gelen sese doğru konuştu. "Yardım et... Neden, neden ki enerjimi toplayamıyorum... İsmim Maoras'mı? Drexsius? Tanrı aşkına... İşkencenin bile bir mantığı olur...'' dedi isyan edercesine ve derin, hırıltılı bir nefes alarak devam etti. "Hahh... Kendimi toparlamam için ne yapmam lazım? Neredesin sen? Öldüm mü?.."

Umutsuzluğa kapılmış ve kendine yardım edecek bir ışık arayan Maoras, sakinleşmeye çalıştı. Sesin şimdilik kendisine bir zararı olmadığı kanaatine vardı ve aklındaki soruları ona sordu. Belirsiz sesin, kendisine yanıt vermesini beklerken artık zihninin kendine gelmeye başladığını fark etti. Dikkatini, önünde beliren yazılara ve duyduğu sese verdi.

-[ Öldünüz, reenkarne oldunuz. Artık isminiz Maoras ve başka bir dünyadasınız. Size yardımcı olmak üzere görevlendirildim. ]-

Duyduğu cevaplar ile ilk önce rahatladı, daha sonra ise gerilerek başka bir dünyada olmanın verdiği garip his ile sese daha farklı bir şey sordu. "Ben... Neyim? Artık kendimi... Bir insan olarak hissedemiyorum. Hah... Tanrılar yaptıklarımın cezasını veriyor.''

Maoras yutkundu ve tekrardan adını bile bilmediği sese bir soru sordu. ''Bir de, sana ne olarak sesleneceğim? Yardımcı? Ses?"

-[ Bir ejderha olarak yeniden doğdunuz. ... .... Bana "Sistem" diyebilirsiniz. ... ... ]-

Sistemin, kişisel sorular hakkında kendisine fazla bilgi vermediği dikkatini çekti. Sanki özellikle biri tarafından uyarılmış gibi. Daha farklı bir soru sormayı düşündü ama artık mevcut olduğu durumdan kurtulma isteği daha ağır basıyordu. Ilık ve yapışkan bir sıvının içinde duruyor gibiydi.

Her ne kadar bu durumdan kurtulmak istese de, bir anda aklına atlarken elinde tuttuğu ejderha kalbi gelince hızla sese doğru seslendi. "Bana bir ejderha olarak doğduğumu söyledin, peki o zaman benim uçurumdan atlamadan önce elimde tuttuğum kalp... Ona ne oldu?"

Maoras, atlamadan önceki sahneyi defalarca kez kafasında canlandırmaya çalıştı ama her defasında, yere çakıldığı andan itibaren gerisini asla hatırlayamıyordu. Bu hafıza kaybı ve üstüne bir ejderha yumurtasında olma düşünceleri, sertçe yutkunarak gerilmesine neden oldu.

-[ ... ]-

Maoras, önüne gelen ekrana mutsuzca baktı. Bu sefer mesajda bir yazı göremeyince sinirlenerek "Tanrı aşkına! Bu nasıl bir büyü böyle!? Daha fazla buna katlanamayacağım, neden ölmedim!? Siktir! Bir cevap versene! Neden ben!? Orada mısın?!" diyerek sertçe bağırdı. Tedirgin ve titreyen sesi ile kalp atışları hızlanırken, uzunca bir süre sistem konuşmayınca yalnız kalma korkusu baş gösterdi. Koskoca bir yumurtada, yalnız ve bilmediği bir şekilde gizemli hayatta kalışı... Sakinleşmeye çalıştı.

Gözlerini bir defa daha açmayı denedi, ufak bir güç dahi sarf etmesi bile bedenini aşırı derecede yoruyor ve sarsıyordu. Büyük gayretleri sonucunda, ufak da olsa aralayabildiği gözleri ile etrafına bakmaya çalıştı. Zifiri karanlık, hafiften aldığı garip koku ve yavaş yavaş açılan kulakları ile duymaya başladığı cıvık sesler. Duyduğu bu sesler ile önce şaşırdı. Çünkü daha demin konuştuğu kişiyi nasıl duymuştu ki? Sorgulayan iç sesleri ile git gide daha da duruma adapte olmaya başladı. Şaşırarak düşündü 'Zihnimde miydi yani? Neler oluyor gerçekten, nasıl bir belaya düştüm ben böyle!'

Önceki hayatında yaptığı meditasyonu hatırlamaya çalıştı, sakinleşti ve gözlerini açmaya çalışmayı bıraktı. Bütün zihnini, vücudunu hissetmeye zorladı. Kolları, bacakları, ayakları, kanatları? "Hah! Siktir! Gerçekten bir ejderha olmadım değil mi? Bir canavar... Bir canavar olarak tekrar mı doğdum? Hala inanamıyorum, tanrım... Bu bana verdiğiniz bir ceza mı? Kahretsin!"

Terk edilmişliği, yalnız bırakılması ve ölmesinin verdiği hüzün, keder ile pişmanlıkla avazı çıktığı kadar bağırdı. Çıkan sesi bile boğuk, soğuk ve güçlü kükremelerinden başka bir şey değildi. İnsanken sahip olduğu ses tellerinden katbekat daha güçlü ve sert çıkan sesi, kendisinin bir ejderha bedeninde olduğuna daha da emin olmasını sağlıyordu.

Vücudunu germeye çalıştı ve olduğu yerde sıvının içine düşmeden kafasını yukarı kaldırdı. Sıcak ve mayhoş hisseden bedeninin, aslında gayet sağlam ve güçlü olduğunu fark etti. Derin nefesler alarak, içinde olduğu durumdan kurtulmanın yollarını düşünmeye başlarken aklına İmparator Liu Wu geldi ve sinirle yakındı. "Liu Wu! Hepsi senin yüzünden şerefsiz! Arh!.." Gözlerini hafifçe aralamaya çalıştı, sonunda çabalamasının verdiği sonuçlar ile gözünü az da olsa aralayabildi. Bu sefer de, vücudunu oynatmaya ve henüz daha açılmamış kaslarını harekete geçirmeye çalıştı.

Yapışkan ve hareketlerini kısıtlayan sıvıdan kurtulamayacağını, sisteme tekrar ihtiyacı olduğunu anladı ve sinirle burnundan soludu. "Hey!.. Birinden fazla yardım almayı sevmem ama... Lütfen bana buradan nasıl çıkacağımı söyler misin?" Bıkkın ve yorulmuş sesiyle istemese de sisteme, yardım etmesi için seslendi.

-[ Yumurta içerisindeki yapışkan sıvı, besleme sıvısıdır. Tüketilebilir ve yenilenmenize de olanak sağlar, tüketmeden çıkmak imkânsızdır. ]-

İğrenmiş ve biraz da midesi bulanmış halde, karanlığa yavaş yavaş alışan gözleri ile göremediği sıvıya doğru kafasını eğdi. Uzunca bir süre o şekil kaldıktan sonra, cesaretini toplayarak sıvıdan bir yudum aldı. Garipti, tadı yoktu ve boğazından geçen sıvı sanki bir şifacının yaptığı yenileme iksiri gibi kendisini ferahlatıyordu.

'İyi bari, en azından kötü değilmiş. Git gide yenilendiğimi hissediyorum' sakince sıvıyı tüketmeye başlayarak, bitirene kadar çıkamayacağından son damlasına kadar içmeye başladı. Bir yandan ise, yabancı olduğu bu dünyada, kabuğun dışarısında nelerin kendisini beklediğini düşünürken korkmaya başlamıştı. Çünkü geçmiş hayatında, ejderhalar çok kadim ve güçlü yaratıklar olarak kabul edilirdi. Öyle ki, bir yıldız kadar büyük bir ejderhanın varlığından bahsedilir ve korkulurdu.

Dolayısıyla, efsane kabul edilen ejderhaların bile olduğu bu dünyada, kendisinden daha tehlikeli hangi varlıkların olduğu düşüncesi bile oldukça tedirgin ediciydi.

{GLUK...} Sıvının son yudumunun da boğazından seslice geçip gitmesi üzerine, artık tamamen doğrulmuş bir vaziyete geçmişti. Ayaklarının yere basarken ki hissi, garip bir histi. Çünkü 4 ayağının olması, hemen alışabileceği bir durum değildi. Sürekli yalpalıyor ve titriyordu. 'Alışmak uzun sürecek anlaşılan... Bu kocaman yumurtanın içinde, belki de çıkmadan önce biraz alıştırma yapmam gerekebilir.'

Maoras, zamanını biraz daha vücudunu tanımaya ve olayları kavramaya ayırarak uzunca bir süre yumurtanın içinde kalmaya devam etti. Yumurta fazlasıyla büyüktü, öyle ki bir ejderhadan çıkması gerekenden bile büyük. Sorgulayan ve garipseyen sesi ile "Gerçekten... Neden bu kadar büyük bu yumurta? Normalde sıkışık ve kıvrık vaziyette olmam gerekirken... Birde o kadar içtiğim sıvı nereme gitti merak ediyorum" dedi. Yavaşça yumurtanın içinde, karanlığa alışmış gözleri ile ilerlemeye başladı. Birkaç adım attıktan sonra ise, yumurtanın dikey kabuğuna gelmişti. "Sanırım uzunluğu 9 veya 10 metre olmalı... Gerçekten devasa, kendi bedenimin ne kadar büyük olduğunu daha çok merak etmeye başladım" diye düşündü.

Uzunca bir süre daha bekledikten sonra sıkılarak, sistem ile konuşmaya karar verdi. Yumurta büyük olsa da tek bir kişi için yeterince sıkıcı ve küçüktü. "Sürekli seni yapan birinden bahsediyormuş gibisin... En azından bana bu kişinin kimliği hakkında ve bana neden böyle bir fırsat verdiği hakkında bir ipucu verebilir misin?" dedi Maoras.

Sesin kendisine yanıt vermeyeceğine o kadar emindi ki, çünkü genelde sorduğu sorular kişisel olunca pek bir yanıt alamıyordu. Ama duyduğu ses ile beraber şaşkına dönmüş bakışlarla, önüne gelen yazılara bakakaldı.

-[ Ben... Israrlarınız yüzünden, sadece ufak bir şey söyleyebilirim. Bu yaptığım bir ihlal olacak ama... Hjuras, bab- !!!!! ]-

[CZZRRTTTT!!!] Maoras, sistemin verdiği cevapla ve son duyduğu kelimeler ile şaşkınlığını üzerinden atması uzun sürdü. Sorgulayan gözleri, son kelimelerde takılı kaldı. Uzunca bir süre, derin düşüncelere daldı ve karamsar bakışlar ile sistemin cümlesini bitirmesini diledi. 'Bab? Hahh... Demek sistemin diğer bir özelliği kelimeyi tamamlamasına izin vermedi. Zamanı gelince bu kelimeyi bana açıklayacağına eminim, şimdilik çok kurcalamak istemiyorum bu konuyu' diyerek derin bir nefes aldı ve olduğu yere oturdu.

Bir ejderhanın nasıl davranacağı ve hareket edeceğine tam alışamamış olsa da, hareketleri zaman geçtikçe daha akıcı ve düzgün olmaya başlıyordu. Kafasını gereksiz düşüncelerden arındırdı ve derinlemesine bu yumurtadan nasıl çıkacağını ve ne yapması gerektiğini düşündü. Tamamen amaçsız kalmıştı, ne bir duygu ne de bir hedefi vardı. Yumurtanın içinde uzun süren bir sessizlik başladı ki bu sessizlik Maoras'ın nasıl güçleneceğini düşünmesi ile sistemin verdiği yanıtla bozuldu.

-[ Sistem, birçok özelliği içinde barındırır. En ana özelliklerden, seviye atladıkça gelen puanlarınız ve uzay boşluğu olarak kabul edilen bir depolama alanınızın (Envanter) olmasıdır. Görevleriniz için ayrılan, 'Görev Sekmesi' de mevcuttur. ]-

Maoras ani gelen cevap ve bozulan sessizlik ile korkup sıçradı. Ödü tamamen bokuna karışmış bir vaziyette, gözleri fal taşı gibi açık iken var gücü ile sisteme uzun bir süre bağırarak konuştu. "Ulan!.. Aklımı okumanın da bir ayarı olur değil mi?! Neden birden bire ben sana soru sormadan cevap veriyorsun lan! Hahh... Tanrım, kalbime inecekti! Hah!"

Sertçe yutkunduktan sonra, yavaşlayan kalp atış hızları ile sıçradığı yere tekrar oturdu ve morali bozulmuş bir şekil de "Puanlarım, envanterim ya da görev sekmem? Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Bana bunlara nasıl ulaşacağımı söyler misin?" diyerek meraklı bir biçimde, sistemin vereceği cevabı bekledi. Ne de olsa bu hayatında ilk defa böyle bir yetenek görecekti.

-[ Statü (Bilgi Sekmesi) için, Statü kelimesini zihninizde veya sesli bir şekil de söyleyerek açabilirsiniz. Diğer özellikler için de bu dediklerim geçerlidir. ]-

Cevabını alan Maoras, sistem ile yeterince konuştuğuna kanaat getirdi ve hızla sistemin dediklerini yaptı. Heyecanlı sesi ile "Statü!" diye bağırdı ve önünde açılan kocaman bir pencere ile korkudan sendeleyerek kuyruğunun üzerine düştü.

Sertçe düştüğü kuyruğuna yakınırken, bir yandan da sisteme bu sefer küfrederek bağırmaya başladı. "Şaka mı yapıyorsun lan sen bana orospu çoçuğu! Böyle büyü mü olur lan!? Bu dünyada bütün yetenekler böyle mi ha? Ben mi fazla tepki veriyorum, yoksa sende mi bir hata var?! Hah..." Sertçe küfür edip, bağırdıktan sonra kendini toparlayarak bu sefer daha dikkatli bir biçimde önünde açılan sekmeye baktı.

------------------------------------------------------------

Genel Bilgiler
-------------------
Level: 1

Can Puanı: 99/100
Mana: 200/200
Yorgunluk: 1.802/2.000
Açlık: 2.810/3.000

İsim: Ejderhalar Kralı Maoras
Yaş: Bebek (1 Gün)
Unvan: Ejderhalar Kralı

Güç Bilgileri
--------------------
Dağıtılabilir Güç Puanları: 10

Kuvvet: 15
Sağlık: 10
Dayanıklılık: 8
Zekâ: 120
Çeviklik: 7
Büyü: 20

Yetenekler
---------------
Ejderha Nefesi (Buz Alevi) (1) (Acemi) %0.0
Kuyruk Darbesi(1)(Acemi) %0.0
Keskin Pençeler (1) (Acemi) %0.0
Buz Dişleri (1) (Acemi) %0.0
Değerlendir (1) (Acemi) %0.0

Element Yatkınlıkları
-------------------------------
Ateş: -15
Su: 20
Toprak: 0
Hava: 20
Buz: 70
?:?(????)
?:?(????)
-----------------------------------------------------------

Maoras, uzunca bir süre açılan sekmede göz gezdirdi. Şaşkın bir yüz ifadesi ile git gide daha da açılan gözleri, şeytan görmüşçesine bir palyaçoyu andırıyordu.

Ağzını açıp konuşmaya çalıştı ama sesi, bir dağ kadar şaşırması yüzünden çıkamıyordu. Maoras'ın önceki hayatında bile bu derece önemli bilgileri öğrenmek, çok yüksek meblağlara mâl oluyordu. Bu durumda, bu kadar şaşırması oldukça normaldi.

Maoras gözlerini kıpırdaştırdı ve tekrardan önünde açılan sekmeyi gözden geçirdikten sonra, heyecanla "Sistem, bir tanesin! Başka nasıl özelliklerim vardı bir anlatsana!" diye bağırarak çılgınca kahkaha atmaya başladı. Sırıtarak envanter özelliğini de denedi ve sevinci katlanarak arttı. Önünde açılan büyükçe bir sekme ve sekmenin içinde küçüklü bir sürü kutucuk vardı. Kutucukların içine bir şeyler koyabileceğini anında kaparak, sırıttı ve gülümseyerek biraz daha özellikleri inceledi.

Sırıtarak sistemi övmeye devam ederken, bir yandan da yeteneklerini denemek için can atıyordu. Çünkü sahip olduğu bu beden ile yapacağı yetenekler, önceki hayatında var olan gücünden bile daha fazla olabilirdi. Heyecanla "Pençelerimi denemek için sabırsızlanıyorum, hem kabuğu da keserim! Sistem, yeteneklerimi nasıl kullanacağım? Ayrıca zekâmın bu kadar fazla olması normal mi?" dedi.

-[ Yeteneklerinizi kullanmak için, aklınızdan veya sesli bir şekilde yetenek ismini söylemeniz yeterli olacaktır. Zekâ stadınız normal bir insan zekâsından, biraz daha fazla yüksek. Canavarlar, genelde düşünebilme sınırının (50-) altında oldukları için, durumunuz anormal kaçıyor. Irkınızın zekâ seviyesi açısından bakarsak nor- ]-

"Arh! Tamam, tamam yeter! Bir kere konuşmaya başlayınca bitirmiyorsun, sadece normal olup olmadığını sormuştum! " dedi ve iç çekerek çemkirdi. Merakını daha fazla bastıramayarak, hızla yeteneğini denemeye koyuldu. Oturduğu yerden kalktı ve dikey duran yumurta kabuğuna doğru yürüdü. Seslice yutkundu ve sistemin dediği gibi yaparak, yeteneğin ismini bağırdı ve pençelerini yuvalarından çıkararak yumurtaya doğru savurdu. "Keskin Pençeler!"

Bedeniyle ileri atılarak ivme kazandı ve arka ayaklarından güç alarak, havayı son hız keserek ilerleyen pençelerini daha da hızlandırdı. Pençeleri havayı yararak ilerlerken, hafifçe mavimsi ışıltılar saçarak parladı ve dikey kabuk ile kulak çınlatan bir patlama ile çarpıştı.

Ortaya çıkan ses ve yumurtanın yırtılarak tereyağından kıl çekercesine açılması ile Maroas. Dengesini koruyamayarak ayaklarının birbirine takılmasıyla beraber yumurtaya çarptı. İvme ile beraber hızla, kafasını da beraberinde, yere feci bir şekilde çarptı.

Ağzını açarak acı ile "Ana-" diye küfredecek iken, başını çarpmasının getirdiği anlık şok ile baygınlık geçirdi ve gözleri karardı. Son duyduğu şey ise, zihninde yankılanan sistemin sesiydi.

-[ Vücudunuzu çok zorladınız ve sınırlarınıza ulaştınız! Vücudunuz geçici 'Acil Uyku' durumuna geçiyor! ]-

-[ Tahmini uyanma süresi 35 saat. Sınırlarınızı aşmamanız sizin için daha iyi olur! Bunun için kişisel bilgilerinizi her zaman bilmeniz gerekmektedir! Bilgiler için 'Statü' demeniz yeterli olu- ]-

-[ ACİL UYKU durumuna girildi! Güvenli bir sığınakta olduğunuzdan emin olun! ]-

-[ Acil Uyku Süresi: 34:59:59 ]-

-----------------------------------------------------------


Bu Bölüm Toplam 2500+ Kelimeden Oluşmaktadır.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44488 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr