6.Bölüm - Kara Talih(2)

avatar
282 1

Ejderha Kral Bir İnsan Olarak Yeniden Doğdu - 6.Bölüm - Kara Talih(2)


'Ayağa Kalk!'

Bedenim bu emre karşı gelemedi. Yataktan fırladım. Zihnim hala bulanıktı. Düşüncelerim birbirine girmişti.

'Öldür!'

Emrin gelmesiyle beraber başıma sert bir ağrı saplandı. Sanki yıllardır bu günü bekliyormuşçasına içimde bitmek bilmez bir kana susamışlık açığa çıktı.

'Öldür!'

Sesin bir kez daha zihnimde yankılanmasıyla beraber harekete geçtim.

Odanın kapısından dışarıya çıkmak üzere olan Treves'in arkasından koştum ve tüm ağırlığımı vererek üstüne atladım. Zavallı adam aniden gelen hareketimden dolayı yere yapıştı. Bu fırsatı değerlendirdim ve iki elimi birleştirerek oluşturduğum yumruğumu Treves'in kafasının arkasına tüm gücümle indirdim.

HUH!

Beklenmedik bir şekilde tek hamlede herifin kafasını param parça ettim. Bu güç nereden geliyordu?

AGHK! 

Başıma sancılar saplandı.

Bu güç bir yerden gelmiyordu bu güç benim.

Hayır!

Bizimdi.

Merdiven basamaklarından çıkan ayak sesleri duydum. Anlaşılan Treves yere düşünce çıkan sesten dolayı birileri neler olduğuna bakmaya geliyordu.

Merdivenlerin bulunduğu koridorda çevik hareketler yaparak ilerledim ve son basamağa varmış olan Anna'ya sürpriz bir darbe indirdim. 

Zavallı kadın karnına gelen tekmeden sonra merdivenlerden aşağıya yuvarlandı. O kadar sert vurmuştum ki düştükten sonra arkasındaki duvara çarpmadan duramadı.

"Anna!"

"Mei abla! Anna abla düştü."

Mei ve çocuklar kanlar içinde yerde yatan Anna'nın yanına doğru koştular. Merdivenlerden atlayarak Anna'nın yanına eğilmiş olan Mei'nin üstüne iniş yaptım. 

Zemin çatladı ve Mei'nin birkaç kaburgası kırıldı. Kadının kafasını saçlarını tutarak kavradım ve hızla yere vurarak kafatasını parçaladım.

Çocukların korku dolu gözlerle beni izlediğini görebiliyordum. Hatta o kadar korkmuşlardı ki birçoğu dizlerinin üstüne çökmüş ağlıyorlardı.

"Eirno! Ne yapıyorsun orosp-"

Uzun siyah tırnaklarımı bir bıçak gibi kullanarak üstüme doğru gelen yetimhane müdürünün boğazında bir delik açtım. Bardaktan boşalırcasına kan akıyordu.

Eirno mu? Artık ona ulaşmak imkansızdı. Yavaş yavaş benliğimi kaybediyordum. 

Yere yığılan müdürün cansız bedeninin hemen ilerisinde korku içinde titreyen Urina'ya doğru yürüdüm. 

Sadece bir yumruk kızın kafasını havaya uçurmaya yeterliydi. 

Her taraf Urina'nın beyin parçalarıyla dolmuştu. Yavaşça eğildim ve kafası patlamış olan Urina'nın geriye kalan bedenine dişlerimi sapladım. 

'Eski gücümün geri gelmesi için onların kanını iç' diye emrediyordu içimdeki ses.

Urina'nın bedeni soluk beyaz bir renge gelene kadar kanını emdim. Ardından korkudan altına işemiş Kudo'ya doğru yavaşça yürüdüm. Azel ile birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı.

Elimin bir çeşit enerji akımı ile kaplandığını ve tırnaklarımın daha da uzadığını hissediyordum. Elimi kaldırdım ve pençe gibi kullanarak Azel ve Kudo'yu biçtim.

İkisi de tam olarak ortadan ikiye bölünmüşlerdi. İç organları dışarı taşıyordu.

'LEZİZ! LEZİZ! LEZİZ!'

Az önce elimde hissettiğim enerji akımı bu sefer avuç içimde toplanarak siyah bir top oluşturdu. Elimi Elia ve Pell'e doğrulttum. Avuç içimde oluşan siyah toptan siyah alevler püskürmeye başladı ve çocukları küle dönüşene kadar yaktı.

Geriye sadece Mira ve Rona kalmıştı. Mira hemen birkaç adım ötede yarı baygın bir şekilde yerde yatıyordu. Rona ise ortalarda yoktu.

'Ah, Rona! Bu manzarayı görmesi gereken kişi sensin.'

Mira'nın boğazını kavradım ve havaya kaldırdım.

'Çocuk gelene kadar bekle.' İçimdeki ses emretti.

Ayak seslerinin yaklaştığını hissediyordum. Birisi kapıya doğru koşuyordu.

"Şerefsiz orospu çocuğu! Seni geberteceğim annesiz piç Eirno! Bedenini nasıl bir şeytana satabilirsin şerefsiz!"

 Rona kapıdan içeriye dalmıştı.

'Şimdi devam et.'

Mira'nın boynunu hafifçe sıktım ve diğer elimle kızın kafasını kavradım.

"Eirno! Onu hemen yere bırak şerefsiz!" Rona bağırarak üstüme doğru koşuyordu.

Kızın kafasını hafifçe sıkarak patlattım. Ardından geriye kalan cesedini üstüme doğru koşan Rona'ya fırlattım.

'Çocuğu sakın öldürme! Diğerlerinin gelmesini bekle.' Ses zihnimde yankılanıyordu. Bana emirler veriyordu fakat bedenimin kontrolü zaten kendisindeydi.

Avuç içimde az öncekine nazaran daha büyük bir enerji topu oluştu ve elim kendiliğinden havaya kalktı.

"Yakaladım seni piç!"

Az önce Rona'nın geldiği kapıdan içeriye mızraklı bir adam girdi ve mızrağını bana doğru savurdu.

Elimdeki enerji topçuğu genleşerek kalkan şeklini aldı ve üstüme gelen mızrağa engel oldu.

Mızraklı adamın arkasından siyah saçlı kısa boylu bir kadın içeriye girdi ve Rona'yı kucağına alarak binadan dışarıya kaçtı.

Avuç içlerim karşılıklı olarak aynı hizaya geldi ve ortalarında devasa bir enerji topu oluştu. Mızraklı herifin bir daha saldıracağı sırada bu enerji topu parladı ve büyük bir patlama gerçekleşti.

Bedenim kan içinde metrelerce yükseklikte savruluyordum. Mızraklı adam patlamanın etkisiyle binanın dışında bir yere savrulmuştu. Rona ve onu taşıyan kadın ise bir ağacın altında yarı baygın bir şekilde yatıyorlardı.

Bedenim değişik şekillere girmeye başladı ve kemiklerim çatırdadı. Ardından yere sakince bir iniş yaptım ve bir köpek misali ellerimi de kullanarak ormanın derinliklerine koşmaya başladım. 

****

Rona'nın Bakış Açısı:

 

Olayların gerçekleştiği sırada bahçede antrenman yapıyordum. Bu aciz bedenin güçlenmesi gerekiyordu.

Fakat yağmurun başlamasından dolayı yetimhane binasına geri dönmeye karar vermiştim. Ardından duyduğum patlama sesi ile hızlıca yetimhaneye doğru koşmaya başladım.

Binaya yaklaştıkça kan kokusu artıyordu. İçimde garip bir his vardı. 

Kapıya vardığımda kapıyı tekmeleyerek açtım.

Olamaz!

Anna ve Mei'nin kanlar içindeki bedenleri hemen ayaklarımın önünde duruyordu. Birkaç adım ileride çocukların parçalanmış cesetleri ve şeytanileşmiş olan Eirno duruyordu. Elinde Mira'yı tutuyor ve öldürmek için can atıyordu.

Beynime ölçülemez derecede şiddetli ağrılar saplandı. İçimde bir boşluk oluştu ve bu boşluğu öfke kapladı.

Bu sahneyi daha önce birçok kez görmüştüm ve istisnasız her seferinde aynı acısı tadıyordum.

Bu aciz bedenle bir şey yapamayacağımı biliyordum yine de bacaklarım kontrolümden çıkarak koşmaya başladılar.

Eirno yavaşça Mira'nın canına kıydı ve cansız bedenini bana fırlattı.

"Eirno seni orospu çocuğu! Seni geberteceğim!"

Mira'nın cansız bedeni ile çarpışıp yere yığıldım. Eirno elinde bir büyü topağı oluşturdu fakat saldırmadı. Bir şeyi bekliyormuş gibi öylece durdu.

Mira'nın cansız bedenini yavaşça yan tarafıma koydum ve ayağa kalmaya çalıştım

Tam o sırada kapıdan mızraklı bir savaşçı girdi ve Eirno'ya saldırdı. Hemen ardından bir kadın girdi ve beni kucaklayarak dışarı çıkardı.

"Hey! Beni bırak geri dönük orospu çocuğundan hesap sormalıyım. Bırak beni ulan!"

Kadın eliyle ağzımı kapadı ve koşmaya devam etti. Kucağında debeleniyordum fakat beni sımsıkı tutuyordu.

Sadece birkaç saniye sonra devasa bir patlama oldu ve patlamanın etkisiyle metrelerce savrulduk. Bir ağacın gövdesine çarparak durdum. Bedenim savrulmanın etkisiyle yaralarla dolmuştu. Çarptığım ağacın gövdesindeki dallar bedenime sağlanmıştı. Bilincimi yitiriyordum.

O sırada bir kez daha fark ettim.

Ben huzurlu bir hayat yaşamak için doğmamıştım.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44480 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr