Bölüm-164 Düşüşün Sonrası

avatar
331 1

Ejderha İmparator - Bölüm-164 Düşüşün Sonrası


-7 Ay Önce-


Mor saçlı bir kadın ve siyah saçlı bir kız çocuğu tahtadan yapılmış bir evin dışında oturmuş oyun oynuyorlardı. Ev o kadarda yeni görünmüyordu ancak oldukça sağlamdı ve kolay kolay zarar görmeyecek türdendi.


Mor saçlı kadın siyah saçlı kızı yüzünde büyük bir gülümsemeyle kovalıyordu. Kız ise daha büyük gülümsemeyle ondan kaçıyordu. Kızın en sevdiği şey kovalamaca oynamaktı. O yüzden de sürekli olarak mor saçlı kadını kışkırtıp kendisini kovalamasını sağlıyordu.


Mor saçlı kadında bilerek bu kışkırtmalara kanıyor ve kızı kovalıyordu. Genelde yarım saat kadar süren bu kovalamaca mor saçlı ablanın kucağında yatağa taşınmakla bitiyordu. Siyah saçlı kız tüm enerjisini harcayana kadar durmadan koşuşturuyordu.


(Mor Saçlı Kadın)-Gel buraya ufaklık. Benden daha fazla kaçamazsın.


Mor saçlı kadın oyunlarına biraz daha atraksiyon katmak için ara sıra kötü adam gibi davranıyor ve siyah saçlı kızı yakalamaya çok yaklaşıp son anda elinden kaçırıyordu. Tabii ki bunu bilerek yapıyordu. İstese küçük kızı 1 saniyede yakalayabilirdi. Ama o zaman oynadıkları oyunun bir anlamı olmazdı.


Kız yeterince yorulup daha fazla koşamayacak hale geldikten sonra yavaşlıyor ve suratındaki kocaman tatlı gülümsemeyle yere uzanıyordu.


(Küçük Kız)-Woahhh. Daha fazla enerjim kalmadı. Efsane ablaaa. Beni eve taşısana.


Yere yattıktan sonra da Efsane ablasına, yani mor saçlı kadına sesleniyordu. Efsane ise sakince yanına gidip kızı kucaklıyordu.


(Efsane)-Acıktın mı?


(Küçük Kız)-Eveeet.


(Efsane)-Ne yemek istersin bakalım?


(Küçük Kız)-Patateees.


(Efsane)-1 haftada 3 defa patates ha? Birileri patates yemeyi çok seviyor bakıyorum.


Efsane bu sözleri söyledikten sonra küçük kızı gıdıklamaya başladı ve gıdıklarken eve doğru yol aldı. Evden çok uzaklaşmadıkları için çabucak eve yetişti ve kızı yatağa yatırdı.


(Efsane)-Yemek birazdan hazır olur o yüzden sessizce otur tamam mı Eliza?


(Eliza)-Tamam Efsane abla.


Yavaşça mutfağa geçti ve patatesleri kızartmak için soymaya başladı.


(??)-Yemeği bırak Efsane!


O anda Efsane’nin zihninde endişeli bir ses yankılandı ve Efsane…


(Efsane)-Ne oldu Natur?


Diye sordu.


(Natur)-Bir şey geliyor. Daha doğrusu düşüyor. Çok… ama çok güçlü bir şey hem de.


Tam o anda ise Efsane’nin algıları devreye girdi.


(Efsane)-Askerler geliyor. İyi de askerler arasında senin dikkatini çekecek kadar güçlü birisi olmaması lazım.


(Natur)-Askerlerden bahsetmiyorum zaten. Başka bir insan bu. Hayır. O şey insan demek için fazla güçlü. Her neyse. Eliza’yı al ve git buradan. Düşen kişi her kimse ondan bile daha güçlü.


(Efsane)-Ha? Ciddi misin sen? Ondan bile daha mı güçlü?


(Natur)-Sonra konuşuruz Ef. Çabuk ol ve kaç buradan. Büyük bir patlama olacak gibi hissediyorum.


Efsane daha fazla konuşmadı ve bir anda Eliza’nın odasına dalıp onu kucakladı ve evin dışına koştu.


(Eliza)-Abla?


(Efsane)-Şşşşh. Sessiz ol Eliza. Askerler burada.


(??)-Ah, kim var orada!? Durun hemen!


O anda askerlerden birisi Efsane’yı fark etti ancak artık çok geçti. Efsane attığı tek bir adımla kilometrelerce uzağa gitmişti bile.


Efsane oradan kaçtıktan sonra ise 100 kadar asker o bölgeye gelmişti ve gökyüzünden düşen şeye bakıyorlardı. Düşen şey her neyse hareket etmiyordu. Bir göktaşı olma ihtimali vardı ancak göktaşları atmosfere girdiklerinde sürtünme kuvveti yüzünden alev alırlardı. Şu anda düşen şey yanmıyordu. Sadece düşüyordu. Ancak aşırı derecede hızlıydı.


Birkaç saniye sonra iyice görünür hale gelmeye başladı.


Askerler yakından izlerken Efsane uzaktan izliyordu. Ancak Efsane’nin görüşü askerlerden daha iyiydi.


(Efsane)-Ha? İnsan mı?


İlk bakışta düşen şeyin bir insan olduğunu anlamıştı. Natur kendisine “ondan” daha güçlü dediğinde bir canavar olabileceğini düşünmüştü ancak şu anda gökyüzünden düşen şey basit bir insandı o kadar. Gerçekten de bir insan o kadar güçlü olabilir miydi?


(Natur)-Efendim…


(Efsane)-Natur, sen… ağlıyor musun?


Efsane, Natur’un ağladığını hissedebiliyordu.


“Natur’u bu hale getirebilecek ne olabilir lan o insanda!?”


Efsane bu düşünceler içerisindeyken gökten düşen çocuk yere çakıldı ve… tarihte yaşanmış olan en büyük patlamalardan birisi ortaya çıktı.


Çocuk yere değdiği ilk anda dünya 5.7 santimetre kadar aşağı inmiş ve geri yerine oturmuştu. Sonra da bir rüzgar dalgası baş göstermiş ve yeryüzünü gökyüzüne katmaya çalışıyormuşçasına toprağı parçalamaya başlamıştı. Ağaçlar kökleriyle birlikte yerden ayrılmış ve geride tek bir parça kalmayana dek parçalanmışlardı.


Efsane zar zor dengesini sağlamayı başarmış olmasına rağmen üstünde durduğu ağaç parçalandığı için yere düşmüştü. Yere düşerken de devasa bir kaya parçası ona doğru gelmeye başlamıştı ancak Efsane bunu hiç umursamamış ve parmaklarını kayaya geçirmişti.


Sonra da ayaklarından kökler uzatmış ve yere saplamıştı. Kökler sayesinde yere inmiş ve kayayı kendilerine siper yapmıştı.


Patlama o kadar büyük ve etkiliydi ki 7 dakika boyunca devam etmişti. 7 dakikanın ardından dindiğinde ise 1372 kilometre çapındaki her şey yok olmuştu. Tabii askerlerde bu patlamadan nasiplerini almışlardı.


(Efsane)-Ne oldu lan öyle!?


Efsane iliklerine kadar korku ve şaşkınlıkla dolmuştu ve şu anda nasıl tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu.


***


(Efsane)-Olanlar kısaca böyle. Birde ara sıra nedenini bilmediğim bir şekilde vücudundan çok yüksek enerjiler saçılıyordu. Ancak son 1 aydır falan böyle bir şey yaşanmadı.


(Ejder)-Her şey sakinleştikten sonra da gelip çukura baktın ve beni görüp çıkardın öyle mi?


(Efsane)-Evet. Ama tuhaf bir şekilde, gökten düşmene rağmen en ufak bir çizik almamıştın. Tabii ben yine de seni sargılarla sardım.


(Ejder)-Sanırım sana büyük bir teşekkür borçluyum. Ama ondan önce merak ettiğim bir şeyler var. Madem o kadar büyük bir alan yok oldu o zaman şu anda neden etraf çok düzgün görünüyor? 7 aylık bir süreçte ağaçların bu büyüklüğe ulaşmasına imkan yok. Birde, seninle konuşan Natur kim ve ayaklarından çıkan kökler ne oluyor?


Ejder aklına takılan her şeyi tek seferde sormuştu. Hepsinin bir cevabı olduğundan emindi. Yoksa bile mantıklı bir açıklamaları olacağını düşünüyordu.


(Efsane)-Sorduğun tüm soruların cevabı tek bir noktada toplanıyor. Kısaca cevaplamam gerekirse Natur benim ruhumda yaşayan bir canlı. Kendisi Doğa Ejderhası ve basitçe doğayı kontrol etmemi sağlıyor. Ayaklarımdan çıkan kökler onun eseri ve şu anda çevrenin bu denli düzgün olması onun gücü sayesinde.


Efsane fazla uzatmadan basit bir şekilde her şeyi açıkladı ve Ejder’in aklındaki soruların cevap bulmasını sağladı.


(Ejder)-Sana doğayı kontrol ettiren bir ejderha ha? Güzelmiş. Oldukça işlevsel olsa gerek.


(Efsane)-Öyle. Yani, öyleydi. Çevreyi düzelttikten kısa bir süre sonra benimle konuşmayı kesti. 6 buçuk aydır falan tek kelime bile etmedi.


(Ejder)-Neden ki?


(Efsane)-Bilmiyorum. Ama muhtemelen doğayı düzeltmek için çok fazla güç harcadı ve uzun süreli bir uykuya yattı.


6 buçuk ay önce Efsane’nin aklına gelen tek şey buydu. Daha mantıklı bir açıklama bulmayı denemiş olsa da aklına bundan daha mantıklı bir şey gelmemişti. İlk başlarda bu duruma Ejder’in sebep olabileceğini düşünmüştü ancak gökyüzünden düşen basit bir insan nasıl bir ejderhayı etkisiz bırakabilirdi ki?


Mantıksızca bir fikir olduğu için Efsane hemen bu fikirden vazgeçmişti.


(Ejder)-Olabilir. 1300 küsür kilometrelik bir alanı yeniden diriltmek kolay olmasa gerek.


(Efsane)-Gerçekten çok zordu. Eliza’nın dediğine göre 1 hafta uyuyakalmışım.


(Ejder)-1 hafta mı? İyi ki o zamanda askerler gelmemiş.


(Efsane)-Şanslıyım diyel… hay sokayım! Bu zamanı mı buldunuz?


(Eliza)-Abla! Abla! Askerler geliyor.


(Efsane)-Hissettiğim tatlım hissettim.


Efsane tam şanslı olduğunu söyleyecekken şanssızlığı devreye girdi ve askerlerin geldiğini hissetti.


(Efsane)-Kaç kişi olduklarını sayabildin mi?


(Eliza)-Hayır abla. Çok, çok kişiler.


(Ejder)-1000 kişiler.


(Efsane)-Ejder?


Ejder’in birdenbire tam sayı vermesi Efsane’yi şaşırtmıştı. Ejder göründüğü kadar basit birisi olmayabilir miydi? Bunu düşünmek için zaman yoktu.


(Ejder)-Nasıl ya da neden yaptığımı bilmiyorum ama 1000 farklı ayak sesi duyuyorum.


(Efsane)-Pekala. Bunu daha sonra düşüneceğiz.


Efsane hemen Eliza ve Ejder’i kolları altına aldı ve ön kapıya doğru koştu. Kapıdan çıkar çıkmaz da her zaman saklandığı çok yapraklı ve devasa boyutlu ağaca doğru koşmaya başladı. Çevrede çok fazla bu şekilde ağaç olduğu için Efsane’nin bulunması çok zor oluyordu.


O yüzden de Efsane her zaman saklanmak için buraya geliyordu. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr