Bölüm-162 Kendini Tanımayan Biri Tanımadığı Bir Yerde

avatar
379 1

Ejderha İmparator - Bölüm-162 Kendini Tanımayan Biri Tanımadığı Bir Yerde


Güneş sakin bir şekilde dünyanın tepesinde dikilirken ağaçların arasında koşuşturan küçük bir çocuk vardı. Koşuşturduğu için siyah saçları dalgalanıyordu. Terlikleri neredeyse ayaklarından fırlayacaktı. Pembe elbisesi ormanlık alanın içinde kaybolmamasını sağlıyordu.


Ara sıra arkasına bakıyor ve birilerinin onu izleyip izlemediğini kontrol ediyordu. Sonra da yüzündeki kocaman tatlı gülümsemeyle birlikte yeniden önüne dönüyordu.


Bir ara takılıp düşecek gibi oldu ama hemen ellerini yere koydu ve takla atarak koşmaya devam etti. Bir süre sonra da durdu.


(Küçük Kız)-Ooooo. Ama Efsane ablaaa. Niye bu kadar yavaşsın?


Küçük kız durduktan sonra yeniden arkasına baktı ve somurtkan bir ifadeyle konuştu. İsmini söylediği kız kendisini 4 - 5 ağaç geriden takip ediyordu. Çokta yavaş sayılmayan adımlarla ilerliyor ve gözünü küçük kızdan ayırmıyordu.


(Küçük Kız)-Beni kovalamazsan eğlenceli olmaz ki?


(Efsane)-Ama tatlım sana evden fazla uzaklaşamayız demedim mi? Hala bakmamız gereken birisi var.


Küçük kızın sözlerine bakıldığı zaman kovalamaca oynuyorlardı ancak Efsane, oyuna katılmaya niyetli değil gibi görünüyordu. En azından şimdilik. Ve dediğine göre evlerinde baktıkları birisi vardı. Bu anne, babaları ya da başka bir yakınları olabilirdi.


O yüzden de baktığı kişiyi yalnız bırakmak istemiyordu. Bulundukları bölge nispeten güvenli sayılırdı ancak tedbiri elden bırakmamak en iyisiydi. Askerler 3 günde bir buraya gelir ve çevreyi kontrol edip giderlerdi.


Çünkü 7 ay önce bu noktada patlama benzeri bir olay yaşanmıştı ve ormanın ortasında 100 metreden daha derin bir çukur açılmıştı. Ancak bu çukuru açan şey hala bulunamamıştı. O yüzden de bu bölge yasak bölge ilan edilmişti ve girişler yasaklanmıştı. Çünkü zaman zaman anormal enerji artışları ve anlamsız bir karanlık o bölgede baş gösterip aniden kayboluyordu.


BloodWife İmparatorluğu’da o bölgeye girmeyi yasaklamıştı. Ancak Efsane ve yanındaki kız orada yaşıyorlardı. Bu yüzden askerler geleceği zaman Efsane hem küçük kızı hem de evde yatan kişiyi alarak askerlerden kaçıyor, onlar gittiğinde ise geri dönüyordu.


(Efsane)-Geri dönme zamanımız geliyor.


(Küçük Kız)-Amaaa, daha yeni geldik.


(Efsane)-Hadi ama tatlım. Üzme beni. Geri dönelim.


Küçük kız her ne kadar istemese de Efsane ablasını kırmadı ve elinden tutarak evlerine geri döndüler. Evlerine döndüklerinde ise Efsane, yemek hazırlamak için mutfağa gitti. Mutfağa girmeden hemen önce mutfağın karşısındaki odanın kapısının yerinde olmadığını fark etti.


Hemen yumruğunu sıktı ve adımlarını odaya çevirdi. İçeride görebileceği her şeye karşı hazırlıklıydı. Gücüne olan güveni tamdı. Bir adımla odanın içine girdi ve yumruğunu kaldırdı ancak kaldırmasıyla indirmesi bir oldu.


Evde baktıkları gümüş saçlı çocuk sırt üstü uzanmış bir şekilde kanlar içinde yatıyordu.


(Efsane)-Ha!? Ne oldu sana böyle!? Ayrıca ne zaman uyandın!?


***


Gözlerini yavaşça açtığında gördüğü ilk şey tahtadan bir tavan olmuştu. Birkaç dakika boyunca hareketsiz bir şekilde tavanı izlemişti. Garip hissediyordu. Amaçsızca yatağın üzerinde yatıyordu. Gözlerini sağa sola hareket ettirerek çevresinde neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ancak görebildiği şeyler sınırlıydı.


Kafasını istediği gibi hareket ettiremiyordu. Aynı şekilde vücudunu da hareket ettiremiyordu. Sanki olduğu yere çivilenmiş gibiydi. Kendisini tamamen hareket ettiremese de hafif şekilde sallayabiliyordu. O yüzden yapabildiği en iyi şekilde kendisini sallamaya başladı ve bir şekilde yataktan düştü.


Yataktan sertçe düştükten sonra istemsizce takla attı ve yüz üstü hale geldi. Gümüş renkli saçları gözünün önüne geldi. Bir an sonra ise ağzından kanlar akmaya başladı. Saçları kana bulanırken kollarıyla kendini kaldırmayı denedi ancak bunun için yeterli güce sahip değildi ve kustuğu kanın üzerine düştü.


Suratı kana bulandı. Kendi kanının sıcaklığını hissetmek ona hiç iyi hissettirmemişti ve hemen ayağa kalkmak istemişti ancak bir kez daha başarısız olmuştu. Tüm bedeni sargılarla sıkıca çevrelenmişti. Ama şu anda sargılarda kana bulandığı için gevşemeye başlamıştı.


O anda aklına bir fikir geldi ve çenesini kullanarak olduğu yerde dönmeye başladı. Çenesini tahta zemine defalarca kez sürtmesine rağmen en ufak bir çizik bile yoktu. Diğer bir yandan da amacına ulaşmıştı.


Çenesini kullanarak kendisini çevirmeyi başarmıştı. Odanın kapısı hemen önünde duruyordu. Çenesini kullanmaya devam ederek kapıya yaklaştı ve kendisini sonuna kadar zorlayarak kollarını uzatmayı başardı.


Elini yumruk yapmayı denedi ve başarılı olduğunu fark edince parmaklarında yeterli gücün olduğunu anladı. Omzunu hareket ettirmeyi denedi ve zorda olsa elini kapıya uzatmayı başardı. Parmaklarıyla kapıyı sıkıca tuttu ve kendisini kaldırmaya başladı.


Ancak o anda kapı yerinden çıktı ve çocuğun dengesi bozuldu. Dengesinin bozulmasıyla birlikte de sırt üstü bir şekilde yere düştü ve tahta kapı da üzerine düştü.


Kapıya tırmanmaya çalışırken tüm gücünü harcadığı için tekrar hareket edemeyecekti. O yüzden çaresiz bir şekilde olduğu yerde yatmaya başladı. Tekrar hareket etmesinin şu anlık imkanı yoktu.


Birkaç dakikayı bu şekilde hareketsizce yatarak geçirdikten sonra dışarıdan adım sesleri duymaya başladı. Adım sesleri gittikçe yaklaşırken aniden kesildi ve bir anda içeriye bir kadın girdi. Çocuk bakışlarını yavaşça kadına kaydırırken kadın şaşkın bir ifadeyle bağırdı.


(Efsane)-Ha!? Ne oldu sana böyle!? Ayrıca ne zaman uyandın!?


***


(Çocuk)-A… a… hönc…


Çocuk konuşmak için ağzını açmış ancak anlamsız sesler çıkartmaktan öteye gidememişti. Görünüşe göre konuşamıyordu bile.


(Efsane)-Demek konuşamıyorsun? Neyse, önce seni yatağa geri oturtayım.


Kadın hemen eğildi ve çocuğu tek kolundan tutarak oturur pozisyona getirdi. Sonra da çocuğun tek kolunu kendi omzuna koydu ve ayağa kaldırdı. Ayağa kalkar kalkmaz çocuğun bacakları titremeye başlamıştı.


Kadın hemen çocuğu yatağa oturttu ve kendisine yanına oturdu. Elini çocuğun alnına kıyarak ateşini kontrol etti.


(Efsane)-Hmm. Ateşin normal. Ama niye kanlar içindesin sen? Yaralanmış gibi de durmuyorsun. Kustun mu yoksa? Eliza. Git bana bir kova su ve bez getir. Misafirimizi temizlemem gerekiyor.


Az önce ormanda koşturan küçük kız kapıda sessizce duruyor ve çocuğa bakıyordu. Efsane’nin seslenmesiyle birlikte bakışlarını Efsane’ye çevirdi ve isteklerini dinledi. Sonra da sesini çıkartmadan sadece başını salladı ve koşarak su ve bez getirmeye gitti.


(Efsane)-Off. Gerçekten de uyanmak için bizim evde olmadığımız bir zamanı mı seçtin? Aman ya. Sanki senin suçunmuş gibi.


Efsane, çocukla konuşurken çocuğun dikkati başka yerdeydi. Sürekli olarak ellerine ve vücuduna bakıyordu. Sanki kendi vücudunu tanımaya çalışıyor gibiydi.


“Neden hareket etmek bu kadar zor ki? Gerçi az önceye göre daha fazla hareket edebiliyorum. Ellerimi kaldırabiliyorum en azından.”


O sırada aklından geçen düşünceler bunlardı. Birkaç göz kırptıktan sonra aniden gördüğü şeyler değişmişti ve gördüğü şeyler yüzünden irkilerek geriye yatmıştı. Neredeyse bir kez daha yataktan düşüyordu.


Çocuk geri yattığında Efsane hemen elinden tuttu ve düşmesini engelledi.


(Efsane)-Bir şey mi oldu?


Çocuk konuşamadığı için “Bir şey olmadı” diyebilmek için başını sağa sola salladı.


“Niye kendimin ve bu kadının damarlarını ve iç organlarını görüyorum lan ben!?”


Çocuk gördüğü şeylerden kurtulmak için birkaç kez daha göz kırptı ancak hiçbir işine yaramadı.


“O değilde, benim damarlarımın hepsi neden ters!? Kalbim atmıyor. Ama hala yaşıyorum.”


(Eliza)-Geldim Efsane abla.


O anda Eliza, neredeyse kendisiyle aynı boyda olan bir kovayla içeri girdi ve Efsane ayağa kalkarak kovayı Eliza’dan aldı. Eliza elleri ağrımasın diye kovayı bezle tutuyordu. Efsane ablası kovayı aldıktan sonra elinde kalan bezi de uzattı. Efsane ablası ise…


(Efsane)-Teşekkür ederim tatlım.


Diyerek başını okşadı.


(Efsane)-Ben seni tekrar çağırana kadar mutfakta beni bekler misin? Misafirimizi temizleyeceğim.


Efsane’nin Eliza’yı mutfağa gönderme nedeni çocuğu temizlemek için çırılçıplak soyacak olmasıydı. Malum bölgesi tabii ki kapalı olacaktı ancak geri kalan vücudu tamamen açıkta kalacaktı. Eliza kadar küçük bir çocuğun bunu görmesine gerek yoktu.


(Eliza)-Tamam abla.


Eliza başını salladı ve mutfağa geçti.


Bu konuşmalar yaşanırken çocuğun dikkati hala kendisindeydi. Bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyor gibi görünüyordu.


“Şöyle bir düşününce, şu anda vücudumdan daha önemli sorunlara sahibim var gibi görünüyor. İlk sorun, ben neredeyim? İkinci ve en önemli sorun ise…


-Ben kimim? 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr