Bölüm-153 Ölülerin Özür Dilemesine Gerek Yok

avatar
310 1

Ejderha İmparator - Bölüm-153 Ölülerin Özür Dilemesine Gerek Yok


Zeus'un rezil bir şekilde yere düşmesinin ardından Ejder ona bakmaya başladı ve heyecandan titremeye başladı.


(Ejder)-Hah… Haha… HAHAHAHAHAHAHA!!!!!!! Nasıl şaşırdığını gördünüz değil mi!? Değil mi!? Rezil bir şekilde yere düştü ve ölüp gitti! 


Ejder öylesine heyecanlıydı ki deliler gibi titriyordu. Titremesi devam ederken gerilerek Zeus’a bir tekme patlattı ve diğer tanrıların olduğu yere fırlattı.


(Ejder)-Ahhh.


Ejder’in durumdan ne kadar zevk aldığını anlamak için uğraşmaya gerek yoktu. Çoktan salyaları akmaya başlamıştı bile ve bedeninin alt kısmında belli belirsiz bir renk değişimi mevcuttu.


(Lucifer)-Çatlak herif. Bir insan birilerini öldürerek boşalmayı nasıl başarabilir ya?


(Ejder)-Onları nasıl da parmağımda oynattığımı gördün değil mi BioDrago!? Değil mi? Gördün değil mi? Onları kandırmanın bir çocuğu kandırmaktan farkı yok. Cehennemde sadece bir defa Rose’ye saldırdım ve hemen benim onları bile öldürebileceğimi düşündüler.


Ejder’in son cümlesi herkesi şaşırtmıştı.


(Lucifer)-Derken?


(Ejder)-Her zaman söylüyorum değil mi? Değil mi? Deli olabilirim ama hiçbiriniz benim kadar akıllı olamazsınız. Cehennemde Rose ve Medusa’yla ters düştüğüm zaman tanrılar bizi izliyordu. Daha doğrusu, onlar bizi izlediği için öyle bir şey yaptım. İlk başta amacım sadece bağırıp çağırmaktı ancak neden geleceği kontrol etmek varken bağırıp bağırıp susayım ki? Ben orada Rose’ye saldırdığımda tanrıların aklına, “bu çocuk gözü döndüğünde sevdiklerini bile öldürebilir” düşüncesini soktum. Ve savaşın bir kısmında az önce yaptığımı yaparak Rose’ye saldıracaktım. O aptallarda gardlarını indireceklerdi. Sadece…


Ejder hunharca haykırarak yaptığı planı anlatırken aniden sessizleşmiş ve kana susamışlığı baş göstermişti.


(Ejder)-…o piçlerin Medusa’yı yaralaması planlarım arasında değildi.


Ejder aniden gözlerini kocaman açmış ve tanrılara bakmaya başlamıştı.


(Bio)-Bana planını açıkladığında gülmeden edemedim. Gerçekten piçin tekisin.


(Ejder)-Aynen öyleyim. Ultima’nın devreye girmesi de büyük ölçüde işime yaradı. Ultima beni devralmışken geleceği görmemi sağladı. Yakın gelecekte tanrılar bana saldırmak gibi bir aptallık yapmıyorlardı. Yani Zeus’u manipüle etmem çok kolaydı. Sadece gerçekten ölmek istediğime inanması yeterliydi. Ultima kontrolümü bıraktıktan sonra ise eğlencem başladı.


Ejder gerçekten de dediği kadar zeki birisiydi. Böyle bir şeyi ta o zamandan planlamış olmak deli işiydi. Ayrıca Ejder girdiği tüm savaşlarda çok düşünmeden savaşıyordu. Daha doğrusu savaş tarzı öyle bir izlenim veriyordu. Halbuki Ejder dövüşürken rakibini inanılmaz bir hızla analiz ediyor ve ona karşı gelecek doğru hareketleri kullanıyordu. Yine de absürt güç seviyesi onu kas kafalı birisi gibi gösteriyordu.


(Lucifer)-Madem bu kadar plan yapmıştın neden bize söylemedin?


Lucifer mantıklı bir düşünceyle bu soruyu sormuştu. Aslında şu anda sorulması gereken en önemli soru buydu. Neden Ejder onlara haber vermemiş ve planını gizli tutmuştu. Eğer planını onlara da anlatsaydı her şey çok daha basit olurdu.


(Ejder)-Sence planımı siz aptallara söyleyip mimiklerinizle planımı açık etmenize izin verir miydim? Tepkilerinizin gerçek olması planımın en önemli kısmıydı.


Ejder herkesin vereceği tepkileri hesaba katarak tanrıların planını anlayabileceğini düşünmüş ve bu yüzden de planını kimseye anlatmamıştı. Kendisine göre fazlasıyla mantıklı bir şeydi bu. Tabii Ejder açıklamasını yaptıktan sonra diğerlerine de mantıklı gelmişti ama yine de Ejder’den birkaç detay duymak isterlerdi. Her şeyi öylece saklı tutmasına gerek yoktu.


(Lucifer)-Ama yine de bize de birkaç bir şey söyleyebilirdin. Her şeyi saklı tutman gerekmiyordu.


(Ejder)-Tanrıların kurnazlığını hafife almamı istiyorsun Lucifer. Böyle bir şeyi yapmamın imkanı yok. Ya aralarında akıl okuma yeteneği olan birisi olsaydı?


(Lucifer)-O zaman senin de aklını okuyabilirlerdi.


(Ejder)-Böyle bir şeyi yapamazlar. Sonuçta benim aklım darmadağın. Ayrıca, aklımı okumayı başarsalar bile, ejderhaların ötesine geçebileceklerini mi düşünüyorsun? Birisi benim aklıma girmeye çalışırsa beyni iflas edene kadar en kötü kabuslarına maruz kalır. Kısacası benim aklıma giriş var, ancak çıkış yok.


Ejder doğruyu söylüyordu. Gerçekten de birisi onun aklına girmeye çalışsa ejderhalarla karşılaşır ve ölene kadar Ejder’in zihninden ayrılamazdı. Bu yüzden Ejder’in aklı okunamazdı. Ejderhalar bir şey yapmayacak olsa bile tıpkı Kyriel’in de yapamadığı gibi kimse Ejder’in aklını okuyamazdı.


Ejder’in paramparça olmuş olan zihni aklını okumayı imkansız kılıyordu.


(Lucifer)-Bunların hepsi bir kenara, beni en çok şaşırtan şey Zeus’un sana kalbin yok demesiydi.


(Ejder)-Yok zaten. Sizin önünüzde kalbimi çıkartıp parçaladığımdan beri kalbim yok. Olması gereken yerde koca bir boşluk var o kadar. Benim ölmemin hiçbir yolu yok. Bütün varoluşu yok etseniz bile bana çizik dahi atamazsınız. Sizin gibi 5 boyutu aşamayan varlıklar benim gibi bir canavara dokunamaz.


(??)-Küçük konuşmanız bittiyse eğer, size küçük bir sürprizim var. Tabii görmek isterseniz.


O anda gelen bir ses herkesin dikkatini tanrıların olduğu tarafa çekmişti. Sesin geldiği yerde duran 3 tanrı vardı. Ortada uzun sakallı yaşlı görünümlü bir tanrı ve iki yanında da iki genç duruyordu.


(Ejder)-Bak bak. Odin ve sevgili çocukları da gelmiş. Ne oldu çocuklar? Benim düşmanlığım sizi de mi bir araya getirdi?


Ortada duran yaşlı adam Odin olduğuna göre çocukları Thor ve Loki’den başkası olamazdı.


(Loki)-Ah elbette hayır. Kim bu aptallarla aynı yanda savaşmak ister ki? Sadece, sana bir hediye getirmek istedik.


Loki’nin normal ses tonu bile irite edici bir etkiye sahipti. Loki hediye getirdik dedikten sonra kapıdan kapıdan 70 metre boylarında bir dev çıktı. Vücudundan ateşler saçıyordu ve ateşten oluşan 2 boynuzu vardı. Yanık suratı korkutucu bir görüntüye sahipti.


(Ejder)-100 tanrının birleşimi bile bana çizik atamamışken aptal Ateş Devi Surtur mu bana karşı gelecek? Yapabileceğiniz en iyi şey bu mu gerçekten?


(Surtur)-Yerini bil insan! Bütün alemlerin en çok korkulan varlığına bakıyorsun!


Surtur dünyayı sarsan sesiyle bu şekilde haykırarak Ejder’in kendisini küçümsememesini istemişti. Ejder ise oldukça sakin bir ifadeyle ona karşılık vermişti.


(Ejder)-Sen ise küçük alemlerinin de içinde bulunduğu sonsuz varoluşun en korkunç canavarına bakıyorsun. Basit canlılar senden korkuyor diye bana karşı kibirlenemezsin. Özellikle de Odin geldikten sonra varoluşta yaşayan bütün tanrılar buraya toplanmış haldeyken.


Ejder’in son cümlesinde demek istediği şey Odin’in gelmesiyle birlikte varoluşta yaşayan milyarlarca tanrının hepsinin dünyada bulunuyor olmasıydı. Yani bütün tanrılar burada ölecek olursa, 2 istisna hariç, geriye tek bir tanrı bile kalmayacaktı.


O istisnalar ise Medusa ve Hades’ti.


(Ejder)-Yine de, sana bir şans vererek benimle savaşmana izin vereceğim. Bu sayede seninle uğraşırken…


Ejder işaret parmağıyla gökyüzünü ve orada bulunan 100 trilyon canlıyı gösterdi.


(Ejder)-… onlarında icabına bakacağım.


Ejder bunları söylemişti ancak, bazen onun bile öngöremeyeceği şeyler olabiliyor. Ejder, Surtur’u gökyüzüne davet ederek o anda yapmamış olması gereken tek şeyi yapmış oldu.


Surtur uçamayacağı için zıpladı ve anında gökyüzünün dışına ulaştı. Sonra da orada bulunan canlıları kendisine basamak olarak kullanmaya başladı. Ejder ise aynı hızda onunla aynı yüksekliğe çıktı.


İkili uzun bir süre kavga ettikten sonra -Ejder hemen öldürmek istemediği için uzun sürdü- Ejder yavaş yavaş sıkılmaya başladı ve hafiften Surtur’a üstünlük kurmaya başladı.


Surtur’la yaptığı savaş sırasında ek olarak neredeyse 3 milyar canavarı daha katletmişti ve iyice rahatlamaya başlamıştı. Ancak hala, bu rahatlamasının başına iş açacağından haberi yoktu.


Tam Surtur’u yok edecekken aniden durdu. Çünkü bir şey hissetti. Bir şeylerin eksildiğini hissetti. Dünyada bir şeyler eksilmişti. Bir hayat. Bir can.


(Ejder)-Medusa!?


Ejder hemen Surtur’u orada bıraktı ve dünyaya döndü. Dünyaya iner inmez gördüğü şeyle birlikte iliklerine kadar sarsıldı ve Ultima’nın bile engelleyemeyeceği kadar büyük bir öfke durumuna girmeye başladı.


Gördüğü şey ise Loki’nin oğlu Fenrir’in bedeninden ayrı duran kafası ve diğer herkesin delik deşik edilmiş bedenleriydi.


Sadece Lucifer ve Wukong hayattaydı. Bedenleri delinmiş olmasına rağmen hala hayattalardı ve yavaş yavaş iyileşiyorlardı.


Ancak Medusa, Rose, Sayk, Scarlet ve Dia bedenlerinin farklı noktalarında bulunan devasa deliklerle birlikte hareketsiz bir şekilde kanlar içinde yerde yatıyorlardı.


Ölmüşlerdi.


(Lucifer)-Ej… der…


Ejder’in donmuş gözleri yavaşça Lucifer’e çevrildi.


(Lucifer)-… öz-ür… dil---erim… Fenrir’i… öğh… göremedim… çok… özür dilerim…


Ejder soğuk bir ses tonuyla özür dileyen Lucifer’e karşılık verdi.


(Ejder)-Sorun değil Lucifer. Hem de hiç sorun değil. Ölülerin özür dilemelerine gerek yok. Sonuçta, birazdan yaşanacak olan şeyler için özür dileyen asıl kişi ben olmalıyım. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr