Bölüm-147 Çıldırmadan Hemen Önceki An

avatar
305 1

Ejderha İmparator - Bölüm-147 Çıldırmadan Hemen Önceki An


Pandora’nın sözlerinden sonra yerden karanlık ağaç dalları çıkmaya ve yerde sürünerek herkesin bacaklarına dolanmaya başlamıştı. Bu dalların amacı kimsenin hareket etmemesiydi. Aynı anda da onların zihinlerini manipüle ederek derinlerde yatan en büyük korkularını ortaya çıkartmaktı.


(Pandora)-Hiçbiri için enerji harcamaya gerek yok. Sadece Ejder’in korkularına baksam yeterli.


Pandora’nın tek amacı Ejder’i yenmek olduğu için diğerlerinin korkularına göz gezdirmek gibi niyeti yoktu. Ancak tuhaf bir şekilde Ejder karanlığın içinde kalmasına rağmen çok rahattı. Hatta Pandora ona bakarken esnemeye bile başlamıştı.


(Ejder)-Ocağın altını kapattım mı lan ben?


(Pandora)-Bak bak. Küçük efendi boş yapmak konusunda çığır açmış. Seni en büyük korkularınla yüzleştireyim de gör!


Pandora olduğu yerde dururken yapmaması gereken bir şey yaptı ve gözlerini kapatarak kendi zihnini Ejder’in zihniyle bağladı. Sonra da Ejder’in zihnine girdi.


Zihnin içine girer girmez bir şey dikkatini çekti. Normalde anıların bulunduğu can ekran benzeri şeylerin hepsinin birbirine yapışık olması gerekir. Yani çatlaklarla dolu bir cam gibi görünmelidir. Ancak Ejder’in anılarının tamamı birbirinden uzaktaydı. Hem de inanılmaz mesafelere sahiptiler.


(Pandora)-Bir insanın anılarının bu şekilde olması normal değil. Bu çocuk gerçekten delirme eşiğini aşalı olmuş. Bu da yaptığı anlamsız ve ani hareketlerini açıklar. Ama, bu kadar parçalanmış ve bozulmuş bir zihinle intihar etmemiş olması garip.


-Kim intihar etmediğimi söyledi ki?


O anda zihnin içinde bir ses yankılandı.


(Pandora)-Yani daha önce intihar etmeyi denedin.


-Yüzlerce kez. Ama sanırım senin ilk oluyor.


(Pandora)-Nasıl ya…n…i..?


O anda Pandora’nın kanı çekildi ve korku tüm bedenini bir yorgan gibi sarıp sarmaladı. Bacakları titremeye başladı ve dizleri üzerine çöktü. Bir yere bakıyordu. Baktığı noktada gördüğü şey onu korkunun bile ötesine geçen bir hisle dolduruyordu.


Gördüğü şey ise, doğrudan kendisine bakan farklı renklerde 9 çift göz.


-Nasıl yani mi? Yaşayan en tehlikeli varlığın zihnine girmek sence de intihar sayılmaz mı?


Aniden kendisine bakan kocaman göz topluluğundan gümüş olanlar ortadan kayboldu ve ayak sesleri yankılanmaya başladı. Ve karanlığın içinde Ejder çıktı.


Ağır adımlarla ve soğuk bakışlarla Pandora’ya doğru ilerliyordu. Attığı her adım biraz daha korkutucu hale geliyor ve Pandora’nın kanını donduruyordu. Ejder kendisine yaklaştıkça nefes alıp vermekte zorlanıyordu. Sıkışan kalbi atmayı bırakmak için yalvarıyor ancak Pandora bunu reddediyordu.


(Ejder)-Sakin kafayla bakıyordum da…


Ejder Pandora’nın önüne geldiğinde durdu ve çömeldi.


(Ejder)-Gerçekten çok güzelsin.


Pandora buna cevap vermedi. Nedensiz bir şekilde konuşursa öleceğini düşünüyordu. Ejder ise yüzünü kavradı ve Pandora’nın yanaklarını hafifçe sıkarak kendine doğru getirdi. Biraz daha yaklaşsalar dudakları birbirine değecekti. Ancak Ejder’in böyle bir şey yaparak kendi dudaklarını kirletmek gibi niyeti yoktu.


(Ejder)-Her ne kadar bunu söylemeyi istesem de, güzel olmaktan çok mide bulandırıcısın. Ama kokun ve tadın için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.


Ejder bunları söyledikten sonra nefes aldı ve Pandora’nın yanağını yaladı. Ejder’in bu yaptığı şeyler Pandora’yı daha da geriyordu. Ama yine de sesini çıkaramıyordu.


(Ejder)-Sana kötü bir şey yapmayacağım demek isterdim ama kendi isteğinle zihnime girdiğin için çoktan ölmeyi kabullendiğini varsayıyorum.


“Ölmek mi? Ben öyle bir şeyi kabullenmedim. Sadece korkularına bakmak için geldim.”


(Ejder)-Gerçekten de benim bir şeyler korktuğumu mu düşündün? Hahahaha. Daha aptal olamazdın sanırım.


“Ha? Düşüncelerimi mi okudu o benim?”


(Ejder)-Ne münasebet canım. Ben kimsenin düşüncelerini okumam. Offf. Öyle aptalsınız ki gerçekten sizi öldürmekle uğraşasım gelmiyor.


Tanrılar ciddi anlamda Ejder’in canını çok sıkıyorlardı. Kibirleri yüzünden her seferinde Ejder’i küçümsüyor ve her seferinde zarar gören tek taraf onlar olmasına rağmen hiç akıllanmıyorlardı. Hepsi sosyopat kelimesinin vücut bulmuş haliydi. Asla ders almayan gerizekalı bir topluluklardı.


(Ejder)-Bana öyle bakmayı bırak. Buraya gelmek senin suçun. Eğer ben beklemelerini söylememiş olsaydım buraya girdiğin ejderha maması olup parçalanırdın. Gerçi her türlü öleceksin.


(Pandora)-Siktir git! Hiçbir korkusu olmayan bir insanın olması imkansız. Medusa’nın ölmesinden bile mi korkmuyorsun!?


Pandora anlık bir cesaretle yükselerek bu sözleri dile getirmişti. Ejder’in sinirlenmesini ve gardını indirmesini bekleyecekti ancak Ejder beklemediği şeyi yaptı ve hiç tepki vermedi.


(Ejder)-Neden Medusa’nın ölmesinden korkayım ki?


(Pandora)-Yani Medusa senin için o kadar da değerli değil. Anlıyorum.


(Ejder)-Bak. Korkmak ve istememek çok farklı şeyler. Ben Medusa’nın ölmesini istemiyorum. Ölmesinden ise korkmuyorum.


Ejder’in gözleri aniden kızıllaştı ve…


(Ejder)-Cesareti olan varsa gelsin öldürsün!  


Ejder’in suratındaki gülümseme o kadar korkutucuydu ki Pandora kendini daha fazla tutamamış ve altına kaçırmıştı.


(Ejder)-Tch. Harika! Zihnimin içinde altına yapan bir gerzek var! Mükemmel bir an yaşıyorum.


***


Ejder’in zihninin dışında ise olaylar baya çalkantılı bir haldeydi. Herkes bacaklarına yapışan ve bırakmak gibi bir niyeti olmayan gölge dallardan kurtulmaya çalışıyordu ancak bir türlü başaramıyorlardı. Lucifer bile onlardan kurtulmak için gösteriyordu.


(Zeus)-Tüm çabalarınız nafile! O dallar sahibi ölene kadar asla çıkmazlar. Ne kadar güçlü olduğunuzun bir önemi yok.


(Wukong)-Böyle bir anda…


(Lucifer)-…Ejder niye hareket etmiyor lan!?


Wukong’un girdiği lafı Lucifer tamamlamış ve derdini dile getirmişti. En çok yardımının dokunacağı zamanda Ejder hareket etmeyi kesmişti.


(Lucifer)-Şu lanet dallar..! Harbiden çıkmıyor lan!


(Zeus)-Boşa çabalamayı kesin artık! Bundan kaçışınız yok! Siz burada bunlarla uğraşırken Pandora Ejder’e en büyük korkularını gösteriyor. Az bir zaman sonra Ejder tamamen iptal olacak!


(Medusa)-Anlaşılan Ejder’i o kadar da iyi izleyememişsiniz Zeus. Ailesini öldürdükten sonra onu izlemeyi bıraktınız değil mi?


(Zeus)-Ha? Ne demeye çalışıyorsun lan!?


(Medusa)-Ejder diyorum. Herhangi bir şeyden korkacak birisi mi?


(Zeus)-Siz köpeklerin ölümü onun korktuğu şey.


(Medusa)-Değil mi? Mantıken böyle olması gerekli. O zaman bana söyler misin? Madem Ejder bizim ölümümüzden korkuyor, neden şu anda titreyen kişi Ejder değil de Pandora oluyor!?


Zeus hemen yukarı baktı ve gerçekten de Pandora’nın titrediğini gördü.


(Zeus)-Aptal kadın! Senin onu korkutman gerekiyordu. Korkman değil!


Zeus duymayacağını bile bile bağırmıştı ve yeniden Medusa’ya bakmaya başlamıştı. Ama gördüğü şeyle birlikte çirkin suratında bir gülümseme belirmişti.


(Zeus)-Boş ver gitsin. Korkması hiç önemli değil. İşe yaradığı sürece neyi nasıl yaptığı hiç önemli değil.


Zeus gülümsüyordu çünkü gölge dallarından bir tanesi Medusa’nın karnına saplanmıştı.


(Rose)-Siktir! Siktir! Siktir! Medusa! Hay sokayım! Medusa!


Rose bacağını kavrayan dallardan kurtulmak için inanılmaz bir güç sergilese de hiçbir şey yapamamıştı.


(Rose)-Siktir! Bu noktada olacak şey miydi bu!? Öldük! Hepimiz kesin öldük! Siktir! Kop artık lanet olası dal bozuntusu!


Rose hala tüm gücünü dalları parçalamak için kullanıyordu ancak dallar hareket bile etmiyordu.


***


(Ejder)-Bu kadar boş konuşmaya başladığına göre zihnimden defolup gitme zamanın gelmiş demektir.


Aralarında biraz daha konuşma geçtikten sonra Ejder bu cümleyi kurmuş ve onu zihninden atmaya hazırlanmıştı ancak o anda Pandora gülümsemeye başlamıştı.


(Ejder)-Ne oldu? Delirdin mi sonunda?


(Pandora)-Hayır. Ben delirmedim. Ama yakında sen delireceksin. Hem de çok ama çok yakında.


(Ejder)-Ne demeye getiriyorsun?


(Pandora)-Normalde sadece senin zihnine bakacaktım ancak Lucifer’in yanında duran pembe saçlı kızın tuhaf bir gerginlik içinde olduğun fark ettim ve zihnimin küçük bir kısmını onun korkularını öğrenmek için gönderdim. Ve çok tatlı bir şey öğrenip değerli Medusacığına çok güzel bir şey yaptım.


(Ejder)-Anlamadım!


Ejder hemen Pandora’yı zihninden attı ve arkasına dönerek Medusa’ya baktı. Gördüğü şey Medusa’nın karnına saplanmış bir daldı. Ejder hemen derin bir nefes aldı ve…


(Ejder)-Şerefsiz kadın. Bu muydu yaptığın şey? İyileştirmek için enerji harcamaya bile gerek yok.


(Rose)-Ejder!


Ejder iyileştirilebilecek bir yara olduğunu görünce çok rahatlamıştı ancak Rose’nin acı dolu çığlığı

dikkatini dağıtmıştı.


(Rose)-Medusa…


O anda Rose, Ejder’in gözlerine baktı. Ve Ejder’in donup kalmasını sağlayacak, bütün duygularının, gözlerindeki parlamayla birlikte silinmesine yol açacak olan o şeyi söyledi.


(Rose)-…hamileydi! 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr