Bölüm-136 Dalga Geçen Ejder

avatar
358 1

Ejderha İmparator - Bölüm-136 Dalga Geçen Ejder


Ejder’in fırlattığı gezegenden kaçınamayacağı için direkt olan bütün darbeyi yiyen tanrı uzay boşluğunda gezegenle birlikte savrulurken ellerini gezegenin topraklarına sapladı ve geriye yatarak…


(Tanrı)-Bunun beni yenmesine izin verirmişim gibi!?


Diye haykırarak gezegeni arkasına attı.


(Ejder)-Bak sen. Beklediğimden daha dayanıklı çıktın.


(Tanrı)-Gaia Ana’nın selefiyim demiştim değil mi? Öyle bir saldırıda yıkılsaydım annem benimle ilgili ne düşünürdü?


(Ejder)-Bilmem. Bana karışacak kadar aptal olduğunu düşünebilirdi.


(Tanrı)-Ne dedin sen!?


Ejder kolayca tanrıyı sinirlendirebiliyordu. Gaia onun zayıf noktasıydı. Ona bir şey söylendiği zaman anında sinirleniyordu.


(Tanrı)-Kimse sana annemin ne düşünebileceğini sormadı!? Ne cüretle onun düşüncelerini biliyormuş gibi davranırsın ölümlü insan!?


(Ejder)-Ama insan diyerek kalbimi kırdın şimdi. Herkes benim “Yaşayan En Güçlü Varlık” olduğumu bilir. Ben baştan aşağı bir canavarım. Her zaman öyleydim. Siz tanrı bozuntuları asla ama asla benim kadar yüce birisi olamayacaksınız! Ben en başından beri yaşayan en güçlü ve mutlak varlıktım. Kendi ailem bile gücümden korkuyordu. Babam benden önceki “Ejderha İmparator” olmasına rağmen benim gücümden korktu ve kendi yarattığım tekniği kullanmama izin vermedi.


(Tanrı)-Siz insanlar her zaman kibirliydiniz. Her zaman kendi hayal dünyanızda gerçekleşen basit şeyler ile tatmin oldunuz. Kibriniz daima gözünüzü kör etti. Bir şeyler kazanmak adına en yakınlarınızı bile kolayca bir kenara atabiliyorsunuz. Kendi emelleriniz için başkalarının hayatlarını hiçe saymaktan hiç çekinmiyorsunuz.


(Ejder)-Hahahaha. Oldukça komiksin. Evet. Evet haklısın. Biz insanlar bencil köpekleriz ve daima kendi isteklerimiz için çabalarız. Ama, “tanrılar insanları yaratırken kendilerinden baz aldılar” diye boşuna dememişler değil mi? Sonuçta saydığın her şey sizler içinde geçerli. Sizde kendi ailenizi öldürüyorsunuz. Çocuklarınızı cezalandırıyorsunuz. İğrenç ilişkiler yaşıyorsunuz. Zeus dediğiniz adam kendi öz ablasıyla evli. Kendi öz kızından bile çocuğu var. Sence tanrılar olarak insanlara laf söyleyebilecek bir konumda mısınız? Kendilerini “En Kutsal Varlık” ya da “En Yüce Varlık” olarak adlandıran sizin gibi “Kirli Varlıklar” insanlara laf söyleyebilecek bir durumda mı ha!? Cevap ver bana.


İki tarafta hiç çekinmeden akıllarından geçen her şeyi dile getiriyorlardı. İki tarafında haklı olması işleri birazcık zorlaştırıyordu çünkü ikisi de rakiplerinin söylediği şeyin doğru olduğunun farkındaydı. O yüzden de…


(Tanrı)-Boş versene. Bu konunun derinlerine inersek hiçbir yere varamayacağız.


(Ejder)-Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama haklısın. Çenem yerine yumruklarımın konuşmasını tercih ederim.


(Tanrı)-Şu anki konumumuzda konuşturacak daha iyi şeylerimiz yok ne de olsa.


(Ejder)-Aynen öyle!


Ejder bir anda atağa kalktı ve tanrıya bir yumruk attı. Tanrı ise yumruğu yemeden hemen önce kollarıyla yüzünü kapattı ve darbenin yüzüne inmesini engelledi. Yumruktan sonra savruldu ve az önce geriye attığı gezegenin içine çakıldı.


Ejder hemen gezegene hareketlendi ve hızla gezegene iniş yaptı. Amacı tanrının tepesine inerek onu delip geçmekti ama istediği olmamıştı ve tanrı yuvarlanarak bu saldırıdan kaçmıştı. Ejder ise hemen zıplamış ve ayağa kalkan tanrının üzerine atlamıştı.


Tanrı bir yumrukla Ejder’i durdurmuş ve geri gitmesini sağlamıştı. Geri giden Ejder ayağa yere değer değmez yeniden zıplamış ve az öncekinden daha ağır bir yumruk atmıştı. Tanrı geriye atlayarak bu saldırıdan kurtulmuştu ve Ejder’in yumruğu toprağa çarpmıştı. Tanrı kaçınmış olsa da gezegen için çok geçti.


Ejder’in yumruğundan sonra gezegen çatlamaya başlamış ve saniyeler içinde paramparça olmuştu. Ejder tek yumrukla dünyadan 21 kat daha büyük olan bir gezegeni yok etmişti.


Gezegen yok olunca savaşları yeniden uzay boşluğuna taşınmıştı. Uçarak birbirlerine saldırıyorlar ve birbirine çarpan her yumrukları içinde bulundukları evreni sarsıyordu. Bu gidişle evren bile dayanamayacak ve parçalanmaya başlayacaktı.


Muhtemelen bu olmadan önce de savaşları bitmeyecekti ve bu olduktan sonra da dövüşmeye devam edeceklerdi.


Derken ikisi birden aynı şeyi düşünmüş olacak ki birbirlerine saldırdıktan sonra hızla uzaklaştılar ve birer gezegene iniş yaptılar.


(Tanrı)-Ye bunu!


(Ejder)-Ye bunu!


Aynı anda bağırdılar ve birbirlerine birer gezegen fırlattılar. Fırlatılan gezegenler neredeyse aynı boyutlardaydılar ve büyük bir hızla birbirlerine çarptılar.


Gezegenler birbirlerine çarptıktan sonra renkleri değişti. Her tarafları çatladı. Isınmaya başladılar ve birkaç saniye sonra da galaktik boyutlarda bir patlama yaşandı. İkisinin çekirdeklerindeki enerji miktarı öylesine fazlaydı ki çarpıştıkları yerde uzaydan daha karanlık bir nokta oluştu ve çevresindeki şeyleri içine çekmeye başladı.


(Tanrı)-İstemeden bir kara delik meydana getirdik.


(Ejder)-İlk çocuğumuz!


(Tanrı)-Ne alakası var lan!?


(Ejder)-Puhahahahahahaha!!! O kadar güzel tepki verdin ki kendimi tutamadım kusura bakma.


Ejder, tanrının bu tepkisi karşısında öyle çok gülmüştü ki karnı ağrımaya başlamıştı. Güleceğim diye karnını tutarak geriye yatmıştı. Sonuçta uzaydalardı ve gülmekten yatacak bir yer yoktu. Çok vardı ama sırf gülmek için bir gezegene gitmek zaman kaybından başka bir şey değildi.


Ejder’de olduğu yerde geriye yatmıştı ancak boşlukta olduğu için istemeden birkaç sefer takla atmıştı.


(Ejder)-Ah, tamam yeter. Daha fazla takla atma. Midem bulanıyor.


(Tanrı)-O kadar fazla takla atarsan tabii miden bulanır salak.


Tanrı bir saniye kadar boş bir şekilde durdu ve komik bir surat ifadesiyle…


(Tanrı)-Bundan banane lan!


(Ejder)-Wuhahahahahahaha!!! Yine yaptın! Ama merak etme çocuğumun annesi. Midemi bulandıran şey o değil.


(Tanrı)-O zaman savaşın ortasında niye miden bulanıyor lan senin!?


Tanrı yine bir saniye kadar bekledi ve…


(Tanrı)-Sen bana çocuğumun annesi mi dedin az önce?


(Ejder)-Hayır.


(Tanrı)-Gerçekten yapmamış gibi reddetme! Offf! Soruma cevap ver.


(Ejder)-Soruna olan cevabım çok basit.


Ejder aniden ciddileşti ve korkutucu bir şekilde gülümsemeye başladı.


(Ejder)-Zayıflığın midemi bulandırıyor.


(Tanrı)-Ha?


Ejder’in aniden ciddileşerek söylediği şeye anlam veremeyen tanrı şaşkın bir şekilde ona bakıyordu. Ondan daha güçlü olduğu kesindi. Birbirlerine gezegen bile fırlatmışlardı. Fırlattıkları gezegen birbirlerine ulaşamamış olsa da Ejder bir defa kendisine gezegenle vurmuştu. Ve suratına koca bir gezegen yemesine rağmen çizik bile almamıştı. O zaman nasıl oluyor da zayıf oluyordu buna anlam veremiyordu.


(Ejder)-En başından beri seninle dövüşmek için hiç güç kullanmıyordum. Sadece senin kullandığın kadar güç kullanıyordum o kadar. Basit bir gezegeni fırlatmakta ne var ki? Zaten on binlercesini yok ettim. Sadece bana “acı” dediğimiz şeyi hatırlatabilir misin görmek istedim o kadar.


Ejder’in bu sözleri tanrının kanını kaynatıyordu. Kendisi gücünün yüzde 60 kadarını kullanıyordu ancak gücünün yarısından fazlası bu çocuk için sadece bir oyundu. Sadece basit bir oyundan ibaretti.


(Tanrı)-Yani istesen beni anında öldürebileceğini mi söylüyorsun?


(Ejder)-Yani istersem seni anında öldürebileceğimi söylüyorum evet.


(Tanrı)-Kes saçmalamayı lan! Sen kim beni öldürmek kim!? Ses tonun ne kadar gerçekçi dursa da blöf yaptığın çok belli! Senin gibi basit ve ölümlü bir insan benim gibi bir selefi asla ama asla yenemez! Böyle bir şeyin imkanı yok! Madem gücümün yüzde 60’ını bir oyun olarak görüyorsun, bende sana tamamıyla saldırırım ve seni yok ederim.


(Ejder)-Hiç durma.


Ejder, tanrının gaza gelmesini hiç önemsemeden sakin bir şekilde cevap verdi. Tanrı ise bu cevaba daha da sinirlendi ve Ejder’e saldırmaya başladı.


Daha ilk hamlesinden yüzlerce yumruğu yağdırmıştı bile ve Ejder’in yaptığı tek şey kaçınmaktı. Öylesine hızlıydı ki aynı anda üzerine gelen yüzlerce yumruktan hiç zorlanmadan kaçınabiliyordu. Ejder’in bu durumu da tanrıyı daha fazla çıldırtıyordu.


O yüzden yumruklarının arasına tekmelerde yerleştirmeye başladı. Her biri gezegenleri parçalayabilecek kadar güçlü ve hızlı olan tekme ve yumruklar üzerine yağarken Ejder sıkılmış bir yüz ifadesine sahipti.


Sinirden kudurmaya başlayan tanrı birden fikir değiştirerek Ejder’e kafa attı ve Ejder’i savurdu. Sonra da uçarak yumruklarını Ejder’in karnına geçirdi. Hemen ardından bacağından tuttu ve kendi etrafında dönerek fırlattı.


Fırlatmakla da yetinmedi ve saldırısının etki edeceğinden iyice emin olmak için peşinden gitti. Ejder gezegene çarptıktan hemen sonra ise tanrı, Ejder’in üzerine çakıldı ve oluşan çarpışmanın etkisi artarak gezegen paramparça oldu.


Daha sonra da tanrı bir kez daha Ejder’i bacağından tuttu ve az önce oluşturdukları kara deliğin için fırlattı.


(Tanrı)-Bakalım bir kara deliğin içinden de çıkabilecek misin?


Ejder çaresizce kara deliğin içine sürüklendi ve aşırı çekim gücü vücudunu bir sakız gibi uzatarak tüm organlarını ezdi.


(Tanrı)-Tch. Bu kadar zayıf olmasına rağmen ettiği sözler fazlasıyla büyük. Argh! İnsanlar gerçekten fazla aptallar.


(??)-Lan tanrı bozuntusu!


(Tanrı)-Gene ne va…


Tanrı duyduğu sesle birlikte bir anda küçük dilini yuttu.


(Tanrı)-Hassiktir lan! Bu bile mi işe yaramadı!? 


(Ejder)-Bana aynı şeyleri yaptırıp durma lan!


Ejder bu şekilde bağırdıktan sonra lastik gibi esnettiği kara delikle birlikte kendi etrafından birkaç tur döndü ve kara deliği tanrının üzerine fırlattı. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr