Bölüm-124 Yoğunlaşan Enerjinin Patlayışı ve Misafir

avatar
336 1

Ejderha İmparator - Bölüm-124 Yoğunlaşan Enerjinin Patlayışı ve Misafir


Wukong Krala doğru koşmaya başladıktan sonra ilk yaptığı şey az önceki hamlesinin aynısıydı. Yani sopası savurarak Kral’a vurmuştu. Kral ise yediği darbeyle birlikte bir kez daha savrulmuştu ancak yer çekimi kullanarak arkasına bir yer çekimi duvarı koyarak kendisini durdurmuştu.


Sonra da elektromanyetik kuvveti kullanarak tıpkı Wukong gibi ilk yaptığı saldırının aynısını yapmış ve elinden, elektrik yüklü bir top ateşlemişti. Ancak bu sefer toptaki elektrik seviyesi ilk saldırıdakinin yüz katıydı ve ilk top kadar katı halde değildi.


Wukong bir kez daha sopasını sallayarak topa vurmak istemiş, ancak işler istediği gibi gitmemişti çünkü ilk top kadar katı olmayan ikinci top sopaya çarpar çarpmaz dağılmış ve bir ağ gibi bütün sopayı sarmıştı. Sonra da kör edici bir şekilde parlayarak Wukong’u çarpmaya başlamıştı. Tabii Wukong kafa bandını yeniden yok ettiği için bu kadarı onu durdurmaya yetmedi.


Sopasını ve bedenini kaplayan elektrik yığınını hiç umursamadı ve Kral’a doğru koşmaya devam etti. Koşarken sopasını küçülttü ve bir kılıç gibi tutmaya başladı. Kral ise kendi sopasını aynı şekilde tutmaya başladı ve Wukong’a karşılık verdi.


Kral’dan böyle bir karşılık beklemeyen Wukong biraz şaşırdı ancak bu şaşırmanın saldırısının önüne geçmesine izin vermeden sopasını savurdu. Kral hemen kendi sopası ile gard aldı ancak Wukong’un güçlü vuruşu karşısında ayaklarının yerden kesilmesine engel olamadı.


Sonuçta kendi sopası fazla ağır değilken Wukong’un Ruyi Jingu’su 8 ton ağırlığındaydı. Bir kılıç boyutunda olsa bile ağırlığı hala aynıydı. Bu da Ruyi Jingu’nun en güzel özelliklerinden birisiydi. Büyüdüğü zaman ağırlığı doğru orantılı bir şekilde artıyordu. Ancak küçüldüğü zaman ağırlığı normal ağırlığı olan 8 tonda sabit kalıyordu. Bu durum da az önceki gibi bir durumda Wukong’un avantajlı olmasını sağlıyordu.


Ayakları yerden kesilen ve ittirilen Kral yine yer çekimi duvarı kullanarak kendisini durdurdu. Elini havaya kaldırdı ve aniden akla mantığa sığmayacak kadar büyük bir enerji salınımı yaşandı. Kral’ın elinden çıkan tüm enerji hızla büyüyerek yüzlerce metre boyuta ulaştı ve gökyüzünü dolduran devasa bir top haline geldi.


(Kral)-Taş devrine dönmeye ne dersiniz? Güçlü Kuvvet!


Kral elini savurdu ve bütün enerji büyük bir hızla hareket ederek Wukong’a doğru ilerlemeye başladı. Ancak şöyle bir sıkıntı vardı. Bu enerji kütlesi o kadar güçlüydü ki gerçekten Kral’ın dediğini yapabilir ve şu anda bulundukları bölgeyi taş devrine döndürebilirdi. Yani ciddi anlamda o kadar yıkıcıydı. Ancak…


(Wukong)-Uzun zamandır üzerinde çalıştığım yeni bir tekniğim vardı.


Aniden gülümsemeye başladı. O bölgeyi yok edecek, belki de dünyadaki tüm yaşamı sonlandıracak kadar güçlü bir hamle karşısında gülümsüyordu.


(Wukong)-Alt Kademe İmparator Maymun Dövüş Sanatı: Kesici Tekme!


Wukong bacağını yerden hafifçe kaldırdı ve…


(Zeus)-Ne!?


(Kral)-İmkanı yok!


(Tathagata)-Böyle şeyler de yaşanabiliyormuş demek. Tebrikler Taş Maymun. Dövüş sanatlarına yeni seviye getirdin.


Herkesin bu şekilde tepki vermesini sağlayan şey Wukong’un ayağını kaldırdıktan hemen sonra, ayağının hareket ettiğini bile göremeden, dev enerji topunu ortadan ikiye ayrılmasıydı.


(Wukong)-Alt Kademe İmparator Maymun Dövüş Sanatı, dövüş sanatına ilk defa başlayanlara öğretilen temel hareketlerden oluşuyor. Yani İmparator Maymun Dövüş Sanatının en zayıf tekniklerini içeriyor. Ancak ben yıllarımı bu tekniklere ayırdım ve hepsini kendi tekniklerimle birleştirerek bu tekniği yarattım. Kısacası bu teknikler kullanıcının bedenine çok fazla yük bindirmiyor ve yapması oldukça kolay. Tabii asıl tekniklerden yaklaşık olarak 10 kat daha güçlü.


(Kral)-Evet evet. Çok başarılısın. Ama farkındaysan topu yok etmedin. Sadece ikiye ayırdın.


(Wukong)-Hah. Onu merak etmene gerek yok.


Wukong o anda kollarını açtı ve enerji kütlesinin iki parçası birden ince bir çizgi şeklinde Wukong’a doğru ilerlemeye başladı. Wukong bütün enerjiyi emmeyi planlıyordu. O kadar büyük kütleli bir şeyi tamamen emmeye çalışması normal şartlar altında intihar olurdu ancak kafa bandının yani sınırlayıcının olmayışı şu anda bunu mümkün kılıyordu.


(Wukong)-RRR-AAAAAAARRRRRRRGGGGGGGHHHHHHH!!!!!!!!!!!


Wukong tonla enerjinin bedenine girmesiyle birlikte acıyla bağırdı ancak sonuç başarılıydı. Bütün o devasa kütleyi oluşturan mantık dışı enerjinin tamamı Wukong’un bedeni tarafından emilmişti. Gerçi kolları yanmıştı ama şu anda bunu düşünecek zaman yoktu.


Wukong yanmış kolları boşta sallanırken keskin bakışlarını Kral’ın üzerine dikti ve…


(Wukong)-Şimdi Ares’le savaştığım zamandaki enerji seviyemden daha fazlasına sahip olduğuma göre…ikinci raunda hazır mısın?


Wukong bu konuşmayı yaparken kolları iyileşmişti ve kambur duruşu düzelmişti. Bedeninde açılan yaraların hepsi iyileşmişti ve daha canlı hissetmeye başlamıştı.


(Tathagata)-Yeşim Taşı. Al bunu. İhtiyacın olacak.


O anda Tathagata araya girmiş ve kılıcını Kral’a fırlatmıştı.


(Kral)-Her şeyi kesebildiği söylenen Tathagata’nın Kılıcı ha? Pekala. Sanırım bunu kabul edeceğim.


Bazı mitlerde anlatılana göre Tathagata’nın Kılıcı uzay, zaman ve mekanda dahil olmak üzere var olan her şeyi kesebilecek kadar keskin bir kılıçmış. Bir noktada bu mitler doğru ancak tek bir fark var. O da Tathagata’nın Kılıcı uzayı, zamanı ya da mekanı kesemez.


Uzay, zaman ve mekanı istediği gibi büküp değiştirebilecek sadece bir kişi vardı. O da zaten uzun zaman önce kendisini yaratan kişinin yaptığını yapmış ve kendisini yok etmişti. O kişi tabii ki de yaratılan ilk tanrıça olan Gaia’ydı.


Ejder bile şu anki seviyesinde bu kadar aşırı bir şeyi yapamazdı.


Kral, kılıca bakarak bu sözleri söyledikten sonra düzgün bir şekilde pozisyon almıştı.


(Wukong)-Hadi başlayalım Yeşim Taşı Kralı!  


Wukong sol bacağını yere saplarcasına sert bir şekilde basmış ve sağ kolunu geriye atmıştı. Normalde dengesini sağlamak için sol kolunu da ileri atması lazımdı ancak yapmamıştı.


“Eğer sol kolumu ileriye atarsam boş yere enerji harcamış olacağım. Ancak sol kolum sabit kalırsa boşa enerji harcamamış olacağım ve koluma vereceğim enerjiyi bacağıma verebileceğim. Diğer bir yandan dengem bozulmuş olacak ancak bu dengesizlik benim için daha iyi. Aynı anda hem kendimi geliştirmiş olacağım. Hem de dengesizliğin içindeki dengeyi kullanarak absürt bir güç sergilemiş olacağım. Pekala! İşte yeni tekniğim…


(Wukong)-Alt Kademe İmparator Maymun Dövüş Sanatı: Yeryüzü Bozgunu!


Wukong tüm gücüyle tekmesini savurmuştu. Aynı anda Kral’da kılıcı savurmuştu. İki hareketten çıkan enerji dalgası da yeryüzünü parçalayarak ilerliyordu. Tek fark, Wukong’un tarafından ilerleyen enerji dalgasının dünyayı ortadan ikiye ayırmak istercesine vahşi bir şekilde ilerliyor oluşuydu.


İki enerji dalgası birbiriyle kavuştuğu anda aniden ikisi birden nötrlenerek tek bir noktanın içine çekildiler ve bir anda kayboldular.


(Wukong)-Tch! O tekmeye denk bir enerji seviyesine sahip olmasını beklemiyordum.


(Kral)-Bu kılıç düşündüğümden bile daha iyiy…


Tam o anda iki saldırının çarpıştığı yerde parlak bir yıldız belirir gibi oldu ve bir an sonra devasa bir ışık parçalanması patlak vererek inanılmaz bir rüzgar oluşturdu. Oluşan bu rüzgar öylesine kuvvetliydi ki Wukong 8 tonluk bir sopa taşıyor olmasına rağmen zar zor yerinde duruyordu.


Rüzgardan hemen sonra ise bütün afetler üst üste yaşanıyormuşçasına bir şey daha oldu ve bütün iki saldırıda kullanılan toplam enerji bir küçük bir top şeklinde yerden birkaç santimetre yukarıda süzülmeye başladı.


O anda Wukong tehlikeyi sezdi ve…


(Wukong)-Lucifer! Kızları koru! Hemen!


Hemen Lucifer’e dönerek bağırdı ve o anda küçük top patladı.


Patlamayla birlikte bütün dünyayı ezebilecek kadar büyük bir enerji salınımı yaşandı. Hatta patlama o kadar büyüktü ki dünyanın 4’te 1 kadar boyuta sahipti ve uzaydan bile rahatlıkla görünebiliyordu. Diğer bir yandan ise olan dünyaya olmuştu. Şu anda dünyanın kuzey yarım küresinde uzaydan bile görünebilecek kadar büyük krater vardı.


Savaş alanında ise işler biraz farklıydı. Lucifer mevcut gücüyle birlikte kızları rahatlıkla korumuştu ve çizik bile almamışlardı. Kendisinde de hiçbir şey yoktu. Gerçek formu gezegen seviyesinde bir patlamadan bile çizik almayacağı kadar güçlü ve dayanıklıydı. Hatta öyle ki Lucifer sadece kızları korumuştu. Yani kendi üzerinde herhangi bir enerji kalkanı ya da başka bir şey kullanmamıştı.


Wukong ise az önce emdiği enerji sayesinde hayatta kalmıştı. Kafa bandı olmadan kendisi de en az Lucifer kadar dayanıklı bir hale geliyordu. Tabii ikisi arasında bir karşılaşma gerçekleşse kimin kazanacağını tahmin bile etmek imkansız olurdu.


Diğer tarafta ise Kral kendini ve yanındakileri korumak için neredeyse tüm enerjisi kullanmış ve imkansızı başarmıştı. Yer çekimini yoğunlaştırmış ve somut bir enerji kalkanı gibi kullanmıştı. Bunu yaparken de yaklaşık olarak dünyada bulunan yer çekiminin 5 katrilyon katını kullanmıştı. Kısacası 5 katrilyon kat yer çekimi kullanmış ve o kadar aşırı bir şeyi yoğunlaştırmayı başarmıştı.


Tabii bunu yaparken kılıcın içindeki enerjinin de büyük miktarını kullanmıştı. Eğer bunu başaramasaydı net bir şekilde yok olmuş olurlardı.


(Zeus)-O neymiş lan öyle!?


Zeus aniden sinsice gülümsemeye başladı ve…


(Zeus)-Neyse ki boyut kapıları bu tür şeylerden etkilenmiyorlar.


Kral’ın harcadığı bütün enerjinin ardından Zeus bu sözleri söylemiş ve tam arkasındaki boyut kapısına bakmaya başlamıştı. Kral’ın ya da diğerlerinin durumu umurunda bile değilmiş gibi davranıyordu. Gerçi bunum için haklı sebepleri vardı.


(Zeus)-Yoksa değerli misafirimizi nasıl buyur ederdik?


Zeus’un ağzından dökülen bu kelimelerin hemen ardından Zeus’un tam arkasındaki boyut kapısında bir tanrı belirdi. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr