Bölüm-75 Mühürsüz Zeus

avatar
443 2

Ejderha İmparator - Bölüm-75 Mühürsüz Zeus


(Hades)-A-ama sen nasıl.!? O tekniğin sende ne işi var!?


Hades o anda büyük bir endişeye kapılmıştı. Bu teknik hiçbir tanrının eline geçmemesi gereken bir teknikti ve şu anda Zeus’un elindeydi.


(Zeus)-Bilirsin, Bilge Tanrı’nın torunları da oldukça zekidirler. Anlayacağın, Bilge Tanrının tekniği sadece senin atalarına verilmedi Hades. Bilge Tanrı’nın torunları da o tekniği alıp bugünlere kadar getirdiler. Ve sağ olsun Fukurokuju, o tekniği tamamen mükemmel hale getirdi. Ayrıca, Ejder’e karşı savaşacak olan bütün tanrılara verdi. Yani, Ejder Soykıran çoktan öldü bile diyebiliriz. Milyarca tanrı ve hepsi de mühürsüz! Ortaya çıkacak olan eğlenceyi tahmin edebiliyor musun!?


(Hades)-Eğlence mi? Hah, güldürme beni. Korkaklığınızı kapatmak için buna bir eğlence mi diyorsunuz yani? Yazık. Gerçekten çok yazık.


(Zeus)-Ne demeye çalışıyorsun!?


(Hades)-Siz gerçekten de işe yaramaz çöplersiniz. 1 kişiyi, sadece 1 kişiyi, basit bir insanı öldürmek için yasaklı bir tekniği mükemmelleştirdiniz ve milyarlarca tanrıya dağıttınız. Ejder’den bu kadar çok korktuğunuzu bilmiyordum açıkçası.


Hades tamamen Zeus’u kışkırtmaya oynuyordu ve Zeus’ta bunun farkındaydı.


(Zeus)-Yani, evet korkağız ve bir insanı öldürmek için milyarlarca tanrıyla anlaştık. Az önce Lucifer’e de söylediğim gibi, tanrılar artık temiz varlıklar değiller.


Diyen Zeus saldırıya geçti ve bir anda yer değiştirerek Hades’in burnunun dibinde belirdi. Bir an sonra ise Hades fark etti ki bedeni havadaydı. Zeus o kadar hızlı hareket etmişti ki Hades hiçbir şey anlayamamıştı.


Daha havada olduğunu yeni fark eden Hades karnında bir acı hissetti ve ezici bir güç tarafından ileriye savruldu. Havada inanılmaz bir hızla savruldu ve karanlıkla kaplanmış olan duvara çakıldı. Sonra da yere düşmeye başladı. Ancak kendisini savuran büyük güç yere düşmesine izin vermedi ve bir darbeyle kendisini duvara çiviledi. Sonra da her biri birbirinden ölümcül olan yumruklar bedeniyle buluşmaya başladı.


***


(Ejder)-Huuh. İyi koştuk be.


Hades ve Lucifer, Zeus’la çarpışırken Lucifer’in yaydığı yüksek enerji Ejder’in dikkatini çekmişti ve Ejder’de, Rose ve Medusa’da dahil olmak üzere herkese haber vermişti. İlk başta pek yanaşmasalar da Medusa’da Lucifer’in enerjisini hissettiği için hemen enerjinin geldiği yere doğru koşmaya başlamışlardı.


Son hızlarıyla koşmalarına rağmen birkaç dakika içinde ancak varabilmişlerdi. Geldikleri yer ise oldukça ücra bir yerdi ve fazlasıyla tenhaydı. Etrafta büyük bir düzlük mevcuttu bu düzlük dağlarla çevriliydi. Bu düzlüğün içinde ise devasa boyutlarda bir yer mevcuttu. Bu yerin dış tarafı tamamen kırmızı renkteydi ve şeytani enerjiden oluşuyordu. İç tarafı ise karanlıkla kaplıydı.


(Medusa)-Orada olmalılar. Bütün o kırmızı duvarlardan Lucifer’in enerjisini hissediyorum.


Medusa kendisini oldukça zorlamış olsa da duvarların içini görememişti. Şeytani enerji ve karanlığın birleşimi Medusa’nın görüş yeteneğini aşıyordu.


(Rose)-Lucifer’in bu kadar çok enerji kullanmasını gerektirecek kadar ne olmuş olabilir?


(Medusa)-Muhtemelen tanrılardır.


(Rose)-Tanrılar mı? İyi de niy…e…


O anda Rose nedenini anlamıştı ve Ejder’e dönmüştü.


(Ejder)-Aynen öyle. Benim için buradalar.


(Medusa)-Bir yıl boyunca seni aramış olmalılar.


(Ejder)-Bilemiyorum.


(Rose)-Tch! Keşke Ejder burada olsaydı. O zaman hiçbir sorun olmazdı.


(Medusa)-Belki de Ejder burada olmadığı için gelmişlerdir. Ejder’in canını yakmak için bize zarar vermekten çekinmeyecekleri aşikar ne de olsa.


(Rose)-Orası öyle de…ana hedefleri Ejder’ken bize döneceklerini zannetmiyorum.


(Medusa)-Tanrıların ne yapacağını bilemezsin Rose. Her an her şeyi yapabilirler.


***


Hades duvara yapıştırılıp yüzlerce kez yumruklandıktan sonra bacağından tutularak yerden yere vurulmuştu ve şimdi de kemiklerini ezebilecek kadar ağır bir elektrikle çevrelenmişti. Bedenini çevreleyen bu elektrik o kadar ağırdı ki hareket bile edemiyordu. Diğer bir yandan ise Hades hareket edemediği için Zeus, Lucifer’i eziyordu.


Kendisini biraz bile tutmadan tüm gücüyle Lucifer’in yüzünü yumrukluyor ve verebildiği kadar hasar vermeye çalışıyordu.


Zaten çoktan Lucifer’in burnu kırılmış ve elmacık kemikleri içine çökmüştü. Alnında büyük bir çatlak vardı ve deliler gibi kan kaybediyordu. Zeus’un yumruklarında olan ve her darbede Lucifer’in beynine işleyen elektrikten bahsetmiyorum bile.


İşte Yasak Mühür Tekniği bu kadar tehlikeliydi. Tanrıların sınırlarının ortadan kalkması demek aşılmaz bir gücün ortaya çıkması demekti ve teknik, tamamlanmamış haldeyken bile aşırı güçlüyken şu anda tamamlanmıştı. Yani artık çok daha güçlü ve çok daha tehlikeliydi.


Zeus daha da ileri giderek daha fazla güç kullanmadığı sürece ne Lucifer ne de Hades ölmeyecekti tabii ama çektikleri acı da az buz bir şey değildi.


Lucifer’in suratı paramparça olmuştu ve tamamen kanla kaplanmıştı. Öyle ki yüzü kandan görünmüyordu bile. Zeus ise onu yumruklamaktan sıkılmış olacak ki onu yumruklamayı bırakıp ayağa kalktı.


(Zeus)-Hissediyorsun değil mi Lucifer? Medusa ve yanında basit melekler buraya geliyorlar. Hepsi, adım adım, ölümlerine yaklaşıyorlar. Aslında sadece Ejder’i öldürüp buradan gidebilirim, ama, Medusa ve Rose’yi öldürüp bu zamanın Ejder’ine acı çektirme isteğime engel olamıyorum!


Zeus’un suratındaki kibirli ve şehvetle ifade kelimelerle anlatılamayacak kadar iğrençti.


(Zeus)-Ahhh, Ejder’in öfkeden delirmiş suratını düşününce içimde bir şeyler yükseliyor.


Resmen Zeus’un ağzının suları akıyordu.


(Lucifer)-Sen…kafayı yemiş…sin…de-li piç…


(Zeus)-Ah demek hala konuşabiliyorsun. Biraz susmaya ne dersin?


Soğuk bir ses tonuyla bunları söyleyen Zeus ayağını kaldırdı ve hiç düşünmeden Lucifer’in suratına basarak kafasını delip geçti. Kafası parçalanan ve içine çöken Lucifer…


…oracıkta…


…ölmüştü.


(Hades)-Lucifer!


Gördüğü şeylere inanamayan Hades arkadaşının ismini haykırdı.


(Hades)-GRHAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!!!!!!!!!!!!!!!


Hades tüm gücüyle haykırdı ve bedenini saran elektrik katmanı patlayarak dağıldı.


(Zeus)-Woah. İşte bu beklenme…dik…O ne lan!?


Zeus kibirli bir şekilde konuşmaya devam ederken birden tepesine bir karanlık çöktü ve Zeus yukarı baktığında kendisine doğru gelen kocaman karanlık bir el gördü. Ancak tepki hızı, karanlık elden çok daha hızlıydı ve bu saldırıdan kolayca kaçındı.


Yere çarpan el yerde kocaman bir el şekli oluşturdu. Ve hemen arkasından diğerleri gelmeye başladı. Birbirinden büyük onlarca karanlık el Zeus’a doğru hareketleniyordu ancak Zeus tek tek hepsinden kurtuluyordu.


(Zeus)-Beni yenmek için bunlardan daha iyisine ihtiyacın var haberin olsun!


Ve tam o anda, daha iyisi oldu. Yer altından çıkan bir el, Zeus’u bacağından tuttu ve üzerine doğru gelen çift taraflı saldırıdan kaçamamasını sağladı. Saldırıdan kaçamayan Zeus, iki yönden kendisine doğru gelen kocaman iki karanlık elin arasında kaldı.


(Hades)-Ne cüretle!? Ne cüretle!? Ne cüretle Lucifer’i öldürürsün!?


O anda dört bir taraftan birkaç el daha Zeus’u ezen iki ele çarptı ve karanlıklar birleşerek daha büyük ellere dönüştüler. Bu şekilde ellerin uyguladığı baskı da artmış oldu.


(??)-Siz Poseidon ve Perseus’u öldürürken bir sorun yoktu tabii değil mi!?


Tam o sırada karanlık eller titremeye ve yavaşça itilmeye başlandılar. Zeus ezici gücüyle kendisini ezilmekten koruyordu ve Hades’in ölümcül saldırısını parçalıyordu.


(Zeus)-Kardeşimi öldürmenin cezasını hepiniz vereceksiniz!!! Hem de canınızla!!!


Bu sözleri haykıran Zeus’un tüm bedeni elektrikle kaplanmaya başladı ve öncekinden çok daha fazla bir şekilde dışarıya taşmaya başladı. Öyle ki saniyeler içinde duvarların içinde kalan bütün alan elektrikle doldu. Ancak Zeus’un elektrikleri taşmayı kesmiyordu ve alanı doldurmaya devam ediyordu.


Hades’in karanlıkları bile elektriği, üretildiğinden hızlı bir şekilde ememiyordu. Bu gidişle…


…duvarlar daha fazla bu baskıya dayanamadı ve çatlamaya başladılar.


(Zeus)-Bu kadarı yetmez! Daha fazlası lazım! Daha fazlası! Daha da fazlası!!!


Zeus elini yeniden silah şekline getirdi ve şakağına dayadı. Bir an sonra ise bedeninden fışkıran elektrik 3 katına çıktı. Hem hız hem de miktar olarak. Elektriğin daha da artmasına dayanamayan duvarlar ise devasa bir bomba gibi patladılar ve bütün şeytani enerji etrafa saçıldı.


Duvarların içinde sıkışan elektrikler ise ışık hızıyla bütün bölgeye yayıldılar ve ayak basılabilecek her tarafı kapladılar. Ne var ki duvarın çatladığını gören Medusa diğerlerini uyarmış ve geriye kaçmışlardı. Şanslılar ki kaçtıkları noktaya elektrik gelmemişti. Eğer gelseydi, Medusa haricinde herkes kül olurdu.


(Zeus)-Hepinizi buraya gömeceğim. Sonra gidip o kızlarla bir güzel eğleneceğim ve Ejder geri geldiğinde hepsini gözleri önünde parçalara ayıracağım.


(??)-Sanki buna izin veririm de!


Zeus büyük bir öfkeyle yapacaklarını dile getirirken bir anda kırmızı bir enerji dalgası onu vurdu ve uzaklara savrulmasını sağladı.


(Lucifer)-Ahhhhh, acıttı be.


Bu kırmızı enerji dalgasının sahibi Lucifer’den başkası değildi. Yüzünde en ufak bir yara izi bile görünmüyordu. Hatta bir çizik bile yoktu. Parçalanan kafası mükemmel bir şekilde iyileşmişti. Ancak şu anda Lucifer’de küçük bir değişiklik vardı. Kafasından yukarıya doğru boynuzlar uzanıyordu ve bu boynuzlar kızıl bir şekilde parlıyordu.


(Lucifer)-Aman ya, bunu kullanmak istemiyordum.


(Zeus)-Boynuzlar ha? Sonunda gerçek gücünü açığa çıkarma kararı mı aldın?


(Lucifer)-Ne yapalım? Başka türlü zevk alamayacağım bu işten.


Lucifer’in yaydığı hava bir anda değişmişti ve daha ağır bir hal almıştı. Önceki halinden daha güçlü kesindi.


Ancak kaçırdıkları bir nokta vardı. Az önceki olay yüzünden Medusa ve diğerlerine yaklaşmışlardı.


(Zeus)-Hoy. Arkada saklanmayı kesinde ortaya çıkın!


(Medusa)-Bakıyorum da hislerin hala körelmemiş.


Başta Medusa olmak üzere yavaşça ormandan dışarı çıkmışlardı.


(Zeus)-Ve sende her zamanki gibi çok güzelsin.


Şehvetli gözlerle Medusa’ya bakan Zeus dudaklarını yaladı.


(Medusa)-Tch! İğrenç piç!


(Zeus)-Yapma ama Medusa. Poseidon’un söylediğini göre tadın çok güzelmiş. Tadına bakmamı ister misin?


Bu sözlerden sonra Medusa’nın öfkesi bir anda tavana çıkmıştı ve yumruklarını sıkmaya başlamıştı.


(Medusa)-Ne cüretle! Aşağılık köpek!


Aynı zamanda gözleri de dolmuştu.


(Zeus)-Madem tadına bakmama izin vermiyorsun…Geber!


Zeus bir anda Medusa’ya doğru atıldı ve Lucifer’i atlatarak yumruğunu Medusa’ya salladı.


Medusa kollarını kendisine siper etti ancak bu saldırı kendisine değerse öleceğinin farkındaydı. Yine de bu saldırıdan kaçınmak için en ufak bir şey bile yapamazdı çünkü bu saldırı, kaçınamayacağı kadar hızlıydı. Ölmemeyi dilemek dışında hiçbir şansı yoktu.


Ancak tam o anda, Zeus’un yumruğu Medusa’ya değmeden hemen önce, inanılmaz hızlı bir şey yumruğun önüne çakıldı ve bütün cehennemi salladı.


Ciddi anlamda bütün cehennemi hem de.


Bilindiği kadarıyla cennet ve cehennem sonsuzluktan biraz daha küçükler. Ancak yere çarpan şey, her neyse, bütün cehennemi sallamayı başarmıştı.


(??)-Ne cüretle!?


Etrafı esir alan dumanların içinden öfkeli bir ses yükseldi. Ve bir anda bütün dumanlar dağıldı. Ortaya çıkan görüntüde ise, saçları yere kadar uzamış birisi vardı ve Zeus’un yumruğunu tutuyordu. Diğer bir yandan ise bu kişinin bütün bedeni deliler gibi titriyordu. Peki bu titreme korkudan mıydı? Tabii ki de hayır. Bu titremenin nedeni…


(??)-Ne cüretle küçük kızımla konuşursun lan sen, sikik!?


(Zeus)-Ah, yani sensin. Bende seni gördüğüme çok sevindim.


Zeus bakışlarını sertleştirdi ve karşısında gördüğü kişinin adını söyledi.


(Zeus)-Ejder Soykıran!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr