Bölüm-60 Cehennem

avatar
521 3

Ejderha İmparator - Bölüm-60 Cehennem


(Ejder)-Şey, zaten adımı bildiğine göre kendimi tanıtmakla uğraşmayacağım. Memnun oldum.


Lucifer zaten adını bildiği için tekrar kendini tanıtma gereği duymayan Ejder bu sözleri dile getirerek tanışma faslını kısa kesmişti.


(Lucifer)-Madem bu kısımları atlıyoruz. O zaman direkt olarak malikaneme geçelim ve bir şeyler yerken konuşalım. Ama önce…


Lucifer sözlerini yarıda keserek Ejder’e bakmaya başlamıştı ve gözlerini devirerek kendi yanağını siliyor gibi yapar.


(Ejder)-Ne oldu? Yanağımda bir şey mi var?


Lucifer mesajını alan Ejder bu soruyu sordu. Yani, neden Lucifer durup dururken böyle anlamsız bir şey yapardı ki?


(Lucifer)-Öhöm. Ruj.


Bu sözlerden sonra Ejder hemen yanağını sildi.


(Ejder)-Geçti mi?


(Lucifer)-Yakandakini saymazsak evet.


(Ejder)-Yaka?


Ejder hemen gömleğinin yakasına baktı ve yakasının pembe tonlarına bulandığını gördü. Anında gözlerini çevirerek etrafa bakınmaya ve haberi yokmuş gibi davranmaya başladı.


Lucifer ise basit bir gülümsemeyle onlara baktı ve arkasını dönerek yürümeye başladı.


(Lucifer)-Beni takip edin.


***


Yaklaşık olarak 15 dakika süren bir yürüyüşün ardından Lucifer konuşmaya başladı.


(Lucifer)-Bu kısa yürüyüşün ardından cehennem ile ilgili görüşlerini duyabilir miyim Ejder?


Sadece 15 dakikadır yürüyor olsalar da Ejder’in ilk izlenimi merak konusuydu. Yani, Lucifer için merak konusuydu.


(Ejder)-Aslına bakarsan oldukça şaşırdım.


(Lucifer)-Şaşırdın mı? Neden?


(Ejder)-Bilirsin. Ben bir insanım ve bize anlatılan cehennem ile şu an gördüğüm manzara çok farklı.


İnsanlar her zaman cehennemin çok korkunç bir yer olduğunu dile getirirlerdi ve geneli olmasa da birçoğu iyilikler yaparak cehenneme girmemek için uğraşırlardı. Tabii birçoğu da bunu gram önemsemeden diledikleri gibi yaşarlar ve canlarını ne isterse onu yaparlardı.


(Lucifer)-Ah anlıyorum. Siz insanların bildiği cehennem çok korkutucu ve gelen herkesin acı çektiği bir yer değil mi?


(Ejder)-Evet öyle. Şu anki görüntünün aksine tabii. Ama bir yerlerde gizli bir işkence bölgeniz falan olsa şaşırmam açıkçası.


(Lucifer)-Sen, gerçekten de bir deli için fazla akıllısın.


(Ejder)-Ne oldu ki?


(Lucifer)-Çok yerinde bir tahmin yaptın. Evet, evet buraya gelen ruhların sonsuza dek işkence gördüğü bir bölgemiz var. Ve içinde de sayısız ruh acı çekmekte. İnsanların eninde sonunda geleceği yer burası. Gerçekten ama gerçekten çok temiz kalpli ve saf insanlar cennete gidebilirler. Onun dışında kalan bütün insanlar cehenneme düşecek ve yaptıkları şeylerin acısını çekecekler.


(Ejder)-Bu oldukça eğlenceliye benziyor.


(Medusa)-Ejder!


(Ejder)-Aov. Acıdı.


Ejder’in bu sözleri aniden kafasına bir yumruk yemesine neden olmuştu. Ejder’in acı çekme kısmını zevkli bulması Medusa’nın hoş karşılayabileceği bir şey değildi.


(Medusa)-Bu kadar acı çekme meraklısı olmanın neresi güzel be? Bir insan neden acı çekmek ister ki?


(Ejder)-Şey, bir noktadan sonra kaybettiğin hisleri tekrar yaşayabilme ihtimalin seni heyecanlandırmaya başlıyor. Sonuçta, Poseidon beni suyla doldurup patlattığında bile acı hissetmedim. Çok absürt güçlere sahip olmanın bir dezavantajı bu işte. Zamanla her şey sana sıkıcı gelmeye başlıyor ve en sonunda hislerini kaybetmeye başlıyorsun. Güçlü adamlarla dövüşme sevdamın nereden geldiğini düşünüyorsun sen?


Ejder sahip olduğu güçler yüzünden zamanla birçok duygusu kaybetmişti. Bunlardan birisi de heyecandı. O yüzden Medusa gibi kendisinden güçlü rakiplerle çarpıştığı zaman normal savaşlarda vereceği tepkilerden çok daha fazlasını veriyordu. Kaybetti hislerini tekrar yaşamanın verdiği sevince açtı. Ve kaybettiği bir tek şey heyecanı değildi. Heyecanının yanında kaybettiği ve unuttuğu birkaç şey daha vardı.


(Lucifer)-Pekala. Pekala. Bu konuşmaya kendi aranızda devam etseniz nasıl olur? Ben sadece Ejder’in düşüncelerini öğrenmek istemiştim.


Konuşmanın uzayacağını tahmin eden Lucifer araya girerek uzamasını engellemişti hatta konunun burada kesilmesini sağlamıştı.


(Ejder)-Şey, o konuda…


(Lucifer)-Evet?


(Ejder)-Burası bayağı mükemmel be. Harbi diyorum çok iyi mekan.


(Lucifer)-Beğenmene sevindim. Burayı bu hale sokabilmek için çok çalıştım.


Gerçekten de cehennem çok harika bir manzaraya sahipti. Normal dünyadan çokta farklı sayılmazdı. Sadece cehennem sakinleri normal insanlardan daha farklı görünüyorlardı o kadar. Onun dışında cehennemde geniş bir şehirleşme mevcuttu.


Bütün şehirler ortada bulunan başkente bağlıydılar ve bazıları devasa köprülerle bazıları devasa tünellerle bazıları ise devasa yollarla birbirine bağlıydı. Hepsi birbirlerine bağlandıkları bu noktalarla birlikte kocaman bir bütünü oluşturuyorlardı.


Başkent ise, Lucifer’in koca malikanesinin olduğu, diğer şehirlerden yaklaşık olarak 5 kat daha büyük olan merkezdi.


Ejdergil ise şu anda bu malikaneye doğru yürüyorlardı. Yaklaşık olarak yarım saattir yürüyorlardı ve malikaneye yaklaşmaya başlamışlardı. Malikane o kadar büyüktü ki yüzlerce metre uzaktan bile bu büyüklüğü anlaşılıyordu.


Sonunda malikanenin dibine geldiklerinden ise gördükleri şey tam anlamıyla muazzamdı. Devasa çelik kapıların ardında 5 futbol sahası büyüklüğünde devasa bir bahçe duruyordu ve bu bahçenin ortasında malikanenin kocaman kapılarına kadar taşlı bir yol mevcuttu. Farklı taşlarla süslenmiş olan bu yol estetik olarak harika duruyordu.


Diğer yandan ise bahçe düzeni çok güzeldi. Farklı türde çiçekler ve meyveler taşıyan yüzlerce ağaç düzgün bir sırayla yerleştirilmişti. Bu bahçeyi çevreleyen duvarların hemen altında ise düzgünce kesilip ortaya harika şekiller çıkartılmış çalılar bulunuyordu.


Bahçe bir yana malikanenin mimarisi bundan çok ama çok daha üst bir seviyedeydi.


Kapının iki yanında yükselen kocaman beyaz sütunlar ve bu sütunların hemen altında duran iki buçuk metre boyundaki kapı bekçileri vardı.


Malikane siyah ve koyu su yeşili renkleriyle taçlandırılmıştı ve kapının hemen üstünde kocaman bir kafatası vardı. Bir impala kafatasına benziyordu. Ancak çok daha korkutucu duruyordu. Gökyüzüne doğru yükselen tavanı ve etrafını çevreleyen kuleler onu daha da mükemmel kılıyordu ve malikanenin güzelliğine güzellik katıyordu.


Malikanenin göz alıcılığı Ejder’i oldukça etkilemişti.


(Ejder)-Bundan bir tane de bana lazım.


(Medusa)-Bence de.


Görülen o ki bu malikanenin güzelliğinden etkilenen tek kişi Ejder değildi. Bu mükemmellik karşısında Medusa’da etkilenmeden edememişti. Mimari açıdan harikalığın bile üstünde olan bu yapı gerçekten göz alıcıydı ve bundan etkilenmemek için buradan çok ama çok ama çok daha harika bir yerde yaşıyor olmalıydınız.


(Lucifer)-Dilerseniz içeriye geçelim.


Kapıda duran 2 bekçi devasa kapıyı kolayca ittirerek kapıyı açtılar ve malikanenin içi hepsini parlayarak karşıladı. Kapı açıldıktan sonra ise görülen ilk şey, kenarlara dizilmiş olan hizmetçilerdi. Kadın erkek karışık olan bu dizilişin tek amacı Lucifer’i ve misafirlerini selamlamaktı.


Normalde olsa bu hizmetçiler başlarını bile kaldırmazlardı ancak, efendileri Lucifer’in özel olarak karşılamaya gittiği bu misafirlere göz ucuyla da olsa bakmak istemişlerdi. Tabii göz ucuyla misafirleri süzdükten sonra kadın hizmetçiler yaptıkları şeyin farkında bile olmadan başlarını kaldırmışlardı.


Gözlerinin önünde onları umursamadan yürüyen gümüş saçlı ve kırmızı gözlü olan bu çocuk, gözlerini alamayacakları kadar yakışıklıydı ve inanılmaz bir çekiciliği vardı. Lucifer bu durumu fark etmiş olsa da umursamadan yoluna bakmıştı çünkü o, bu tür şeylere takılan birisi değildi. Hizmetçilerine her zaman kendi ailesi gibi değer vermiş birisiydi ve sadece başlarını kaldırdıkları için onları azarlayacak değildi.


Ejder’in fazlasıyla yakışıklı olduğu ele alındığında ise kadınların ona bakakalması pekte garip değildi. Hatta hiç garip değildi. Sonuçta, çoğu zaman erkeklerin bile dönüp tekrar baktıkları birisiydi Ejder.


Hal böyle olunca da kadınları suçlamanın bir önemi kalmıyordu. Sadece etkilenmişlerdi.


(Ejder)-Arghhh. İçerisi fazla parlak. Gözlerimi alıyor.


(Lucifer)-Aydınlığı pek sevmiyorsun anlaşılan.


(Ejder)-Hiç sevmiyorum desem. Karanlık daha cezbedici.


(Lucifer)-Karanlığın daha cezbedici olduğu doğru ama ne yaparsın, birilerinin her yeri aydınlatarak gösteriş yapması gerekiyordu.


(Ejder)-Hahah. Eğer tek amacın gösterişse bunu sonuna kadar başardığından emin olabilirsin çünkü burası mükemmel.


Karanlık aşığı olan Ejder bile bu kadar aydınlık bir yerden hoşlandıysa orası kesinlikle güzel bir yer demekti. Diğer bir yandan ise bütün odalara giden yollar kırmızı halıyla kaplıydı ve kişide ünlüymüş hissi uyandırıyordu.


Ejder ve Medusa şu adna böyle hissetmiyor olsalar da ünlü sayılırlardı. Sonuçta, Cehennem’in Hükümdarı Lucifer Redamond MorningStar, onları özel olarak, kendisi karşılamıştı.


Malikanenin içine girdikten sonra biraz düz yürüdüler ve Lucifer, önlerinde duran koca kapıyı iterek açtı. Açılan kapının ardında ise, upuzun bir yemek masa vardı ve bu masa, onlarca farklı türde yemek ve içkiyle donatılmıştı.


Kenarlarda ise yine hizmetçiler gelecek bir emire karşı hazırda bekliyorlardı.


(Lucifer)-Konuşmaya yemek masasında devam etmeye ne dersiniz?







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr