Bölüm-32 Sınırlar ve Sınırsızlar

avatar
571 4

Ejderha İmparator - Bölüm-32 Sınırlar ve Sınırsızlar


Ejder yediği tek yumruğun ardından bayıldıktan sonra Medusa, onun başını dizlerine koymuştu. Hepsi birlikte oturmuş konuşuyorlardı. Bu arada da Medusa, Ejder’in saçlarıyla oynuyordu.


(Sayk)-Gerçekten de onu tek yumrukla bayılttığına inanamıyorum. Yani, kim o haldeki bir canavarı bayıltacak kadar güçlü olur ki?


Sayk yüzündeki şaşkınlığı gizlemeyerek konuşmuştu. Haklıydı da. Meleklerin gücünün belli bir oranına sahip olan devleri oyuncak gibi parçalayıp atan ve bunun yanında telekinezi kullanabilen öfkeli bir canavarı durdurmak…akıl alır gibi değildi.


Ancak BioDrago gerçek bir ejderhaydı ve inanılmaz güçlüydü. Yine de bütün hayatını Göksel Dünya’da geçirecek olması kötüydü. Ejder’le antrenman yaparak Ejder’in güçlenmesine yardımcı olabilirdi.


(Bio)-Bu oldukça doğal Sayk. Ben bir ejderhayım. Yüce Medusa’dan sonra buradaki en güçlü kişi benim. Ejder’i bayıltmak o kadar da zor bir şey değildi anlayacağın.


(Medusa)-Yine de ufaklığımın suratını eritmeni istemezdim.


Medusa sert sayılabilecek gözlerle BioDrago’ya baktı.


(Bio)-Ahahahaha. Birazcık gaza gelmiş olabilirim.


BioDrago başının arkasını kaşıyarak cevap vermişti.


(Medusa)-Haaaa…siz ejderhaların ve Ejder’in sorunu ne? Dövüş görünce hemen çıldırıyorsunuz.


Medusa elini alnına koyarak derin bir nefes vermişti. Haksız sayılmazdı. Özellikle Ejder konusunda kesinlikle haklıydı. Ejder dövüşmeye başladığı zaman anında kendinden geçiyordu ve antrenman bile yapıyor olsa karşısındakine çok yüklenerek yapmaması gereken şeyler yapıyordu. Yani bir zamanlar öyle yapıyordu. Şimdi tanrılar ve şeytanlar gibi varlıklar haricinde tek bir rakibi bile yok. Antrenman yaparken rakibine dokunacak bile olsa, rakibi kesinlikle ölürdü. Ejder, insanların ulaşabileceği seviyeyi parçalayıp geçmişti ve yükselmeye devam ediyordu.


(Bio)-Bunun içgüdüsel bir şey olduğunu düşünüyorum Yüce Medusa. Sonuçta ejderhalar olarak, Ejder’i konu dışı tutuyorum çünkü o çok farklı bir örnek. Her neyse, ejderhalar olarak güçlenebilmemiz için sürekli dövüşmeli ve tecrübe edinmeliyiz. Sonuçta biz tanrılar ya da şeytanlar gibi doğuştan güç sahibi değiliz. Belli sınırlarımız var ve o sınırları aşabilmek için çalışmalıyız.


(Medusa)-Dediklerin bir yere kadar doğru. Yanlış olan tek taraf ise sınırlar. Tanrılar ve şeytanlarda dahil olmak üzere yaşayan her canlının bir sınırı vardır. Sadece bizim sınırımız sizinkinden çok ama çok daha yukarıda.


(Rose)-Bir dakika bir dakika. Şimdi diyorsunuz ki şeytanların ve tanrıların bile bir sınırı var.


Medusa ve BioDrago konuşurken Rose elini kaldırarak araya girmişti ve kafasına takılan şeyi dile getirmişti.


(Medusa)-Bir istisna dışında evet. Tanrılar ve şeytanlarında sınırları var.


Herkes şaşkın şaşkın bu konuşmayı dinliyordu. Hiçbiri tanrıların ya da şeytanların bir sınırının olabileceğini düşünmüyorlardı. Şeytanlar bir kenara tanrılar, çok üstün varlıklardı. Evrenleri ve boyutları yaratan ve yöneten canlılardı. Bu kadar üstün varlıkların nasıl sınırları olurdu ki?


(Medusa)-Sayılardan örnek verecek olursam, siz insanlar doğduğunuzda “0” güce sahipsiniz. Büyüdükçe bu sayı “2”, “3”, “4” ya da “5”e kadar çıkabilir. Düzgün çalışma ve antrenmanla da bunu “6” veya “7” yapabilirsiniz. Ve ölüm korkusuyla karşılaştığınızda bütün potansiyelinize ulaşırsınız. Yani “10” olursunuz. Siz bundan daha ileri gidemezsiniz. İnsan olarak sizin sınırınız “10”. Ejderhalar için de durum aynı. Sadece onların sınırı “10” değil. Rastgele bir sayı vermek gerekirse “100 milyon” derdim. Onların sınırları bu. Ve tanrılar sınırları için ise “100 milyar” diyebilirim. Umarım anlatabilmişimdir.


Herkes aydınlanıyormuş gibi görünüyordu. Biraz karışık gibi duruyor olsa da aslında gayet açık ve basit bir açıklamaydı.


(Rose)-Pekala. Peki şu istisna ne? Daha doğrusu kim?


Rose bu istisnayı merak etmişti. Etmeliydi de. Bütün varlıkların sınırları varsa, sınırları olmayan bu varlık kimdi? Neyin nesiydi? Ne kadar güçlüydü ve neler yapabilirdi?


(Medusa)-Bu istisna, İlk Tanrı Gaia. İlk Tanrı Gaia’nın sınırları bulunmamakta.


(Bio)-Aslında…birisi daha var.


BioDrago’nun elini kaldırıp araya girmesiyle beraber Medusa dahil herkes neye uğradığını şaşırmıştı.


(Medusa)-Birisi daha mı? Sınırları bulunmayan tek kişinin Gaia olması gerekiyordu.


Herkes meraklı gözlerle BioDrago’yu izliyordu. BioDrago’da bu meraklı bakışları anlamış olacak ki daha fazla bekletmeden diğer varlığın adını söyledi.


(Bio)-Ebediyetin Sonsuzluk Ejderhası Ultima. 


Ultima ismiyle beraber herkesin gözleri kocaman açılmıştı çünkü bu ismi ilk defa duyuyorlardı. Ancak Medusa…


(Medusa)-Ah, doğru. Ejderha İmparator. Şimdi hatırladım.


Medusa aydınlanmış gibi bakıyordu.


Ebediyetin Sonsuzluk Ejderhası Ultima. Adı bile oldukça kudretliyken, kim bilir kendisi ne kadar kudretliydi.


(Medusa)-Ama hatırladığım kadarıyla o ejderha kendisini yedi farklı ruha bölüp dağıtmamış mıydı? Hatta bilinen son sahibi de…


O anda Medusa, BioDrago’yla göz göze geldi ve sustu.


(Bio)-Evet böldü. Şu anki bilinen ismiyle 7 Efsanevi Ejderha. "Element Ejderhası Neo." "Sürgün Ejderhası Exsilium." "Yıkım Ejderhası Pulvis." "Büyü Ejderhası Veneficus." "Doğum Ejderhası Nativitas." "Hüküm Ejderhası Rampage" ve "Ölüm Ejderhası Infinity." Bunlar yaşayan en güçlü 7 varlık. Ultima ise, bu 7 ejderhanın gerçek formu.


(Sayk)-Pekala, bu isimlerin hepsi çok korkutucu hissettiriyor. Özellikle de Ölüm Ejderhası. Ama benim merak ettiğim başka bir şey var. O yüzden de konuşmanın başına dönmek istiyorum.


Sayk bakışlarını BioDrago’ya çevirdi.


(Sayk)-BioDrago, sen, en başta Ejder’in durumunun biraz farklı olduğunu söylemiştin.


(Bio)-Evet.


(Sayk)-Bu farkın ne olduğunu bize anlatabilir misin?


(Bio)-Anlatabilirim. En azından kendi düşüncelerimi dile getirebilirim.


BioDrago derin bir nefes aldı.


(Bio)-Ejder’in durumu şöyle farklı. Üstün olma durumu her zaman, bütün canlılar için tatmin edici bir şey olmuştur. Ve Ejder çocukluğundan beri her zaman yaşıtlarından üstün birisi olmuştur. Bu durum ise Ejder’i her zaman daha fazla güç istemeye itmiştir. Sürekli çalışıp güçlenen Ejder normal insanlardan farklı bir şekilde güçlenmeye başlamıştır. Yani onun durumu biraz özel. Yüce Medusa’nın örneği gibi bir örnek verecek olursam eğer, sizin gücünüz “2” ya da “3” seviyelerindeyken Ejder çoktan “8”, “9” seviyelerindeydi ve çok küçük bir yaşta kendi sınırı olan “10” seviyesine ulaştı. Ancak bir şekilde o sınırı kırıp geçmeyi başardı. Sınırını nasıl kırdığını bilmiyorum ve tahmin de edemiyorum ancak bildiğim bir şey varsa, o da Ejder’in sınırları kırıldıktan sonra oluşan gelişme hızıdır. Pekala insanların sonsuz bir potansiyelle yaratılıp sonradan bu potansiyelin sınırlarla mühürlendiğini biliyoruz. Ve bu sınırlar ortadan kalktıktan sonra insanların inanılmaz derecede büyük bir hızla güçleneceğini de biliyoruz. Ancak…


BioDrago durdu. 1 saniye kadar bekledi ve derin bir nefes daha alarak konuşmaya devam etti.


(Bio)-Ejder’in özel oluşu burada devreye giriyor ve ortaya büyük bir gizem bırakıyor. 1 tane sınırı kırmak bile imkansızken Ejder nasıl, bir sürü sınırını kırıp geçerek meleklerle eşit bir güce sahip oldu?


Bu sözler Kyriel’in gözlerinin kocaman açılmasına sebep oldu.


(Kyriel)-Bi-bir dakika…şimdi Ejder…benimle aynı seviyede mi?


Kyriel doğal olarak şaşırmıştı ve kekeliyordu. Ejder’in basit birisi olmadığı kesindi ancak nasıl kendisiyle eşit bir seviyede olabilirdi ki? O sadece bir insandı. Böyle bir şey olamazdı. Olmaması gerekiyordu.


Kyriel, Ejder’in kendisine eşit olduğunu düşünüp moralinin bozulduğunu yüzüne yansıtırken BioDrago konuşmasına devam etti ve Kyriel’i biraz daha ezdi.


(Bio)-Seni kastetmemiştim Kyriel. Ejder çoktan senden üstün bir konumda. Sadece gücünü kontrol edemiyor o kadar.


(Kyriel)-H…a..? Ne…ne demek benden daha üstün!? Böyle bir şey olamaz! Olmaması lazım! Ş-şaka yapıyorsunuz değil mi Efendi BioDrago?


Kyriel titreyen bir sesle BioDrago’nun şaka yapıp yapmadığını sordu. Korkuyordu. Cevabı duymak istemiyordu. Bir insanın kendisinden daha güçlü olduğuna inanmak istemiyordu. Eğer bu bir şakaysa hiç komik değildi. Ancak bir şaka değilse…çok ezici bir gerçekti.


(Bio)-Şaka yapmıyorum Kyriel. Eğer Ejder, kendi gücünü tam anlamıyla kontrol edebiliyor olsaydı şu anda burada bulunan en güçlü 3. kişi olurdu. Ne yazık ki hala kendi gücü üzerinde mutlak bir hakimiyete sahip değil.


(Kyriel)-Hayırhayırhayır! Bunu kabul edemem. Basit bir insanın benim gibi melekten daha güçlü olduğunu kabul etmiyorum! Edemem!


Bir anda Kyriel’in kanatları yükseldi ve tüyleri kanatlarından ayrılarak birer ok gibi baygın halde yatan Ejder’e doğru hareketlendiler.


Ancak tüyler tam Ejder’e çarpacakken bir anda parçalandılar ve o anda Ejder’in sahip olduğundan binlerce kat daha ağır ve korkutucu bir kana susamışlık yükselmeye başladı. Gökyüzü saniyeler içinde karardı ve o karanlıkta bir çift yeşil göz parlamaya başladı.


(Medusa)-Sen…küçük çocuğuma saldırma cüretinde mi bulundun az önce!?


Medusa’nın ses tonu kalınlaşmış ve baskın bir tona çıkmıştı. Sesindeki öfke inanılır türden değildi. Zaten yeterince ağır ve korkunç bir aurası vardı ve gökyüzü bu korkutucu aurayla kaplanmıştı.


Medusa’nın tırnakları yavaşça uzamaya başladı ve Ejder’in başını sakince yere koyarak ayağa kalktı. Kyriel korkudan tir tir titriyordu. Aralarında 2-3 adımlık bir mesafe vardı ve bu mesafeden kaçması mümkün değildi. Normal şartlar altında bile bir tanrıdan kaçamazdı.


Medusa ağır adımlarla Kyriel’in dibine girdi ve Kyriel’in boynunu sıkarak onu havaya kaldırdı. Kocaman açılmış gözleri ve kısıtlamadığı öldürme niyeti Kyriel’i bayıltmak üzereydi.


Kyriel’i kendisine çekti ve gözlerini gözlerine dikti. Kyriel öyle korkuyordu ki nefes almayı bile unutmuştu.


(Medusa)-Bir daha çocuğuma dokunmaya kalkarsan seni hayal bile demeyeceğin kadar acılı bir şekilde parçalarım anladın mı beni!?


Diğerleri bir kenara BioDrago, Medusa’yı durdurmak adına en ufak bir harekette bile bulunmamıştı. Hatta aksine kendisi de Kyriel’e öfkeli gözlerle bakıyordu.


Kyriel, Medusa’nın korkunç bakışları karşısında zorlukla yutkunabildi ve “anladım” anlamında başını salladı. Medusa’da onu yere fırlattı ve az önceki yerine geçerek yeniden Ejder’in başını dizlerine koydu.


Medusa oturduktan sonra kararan hava bir anda eski haline dönmüştü. Tabii bu süreçte Medusa’nın kana susamışlığı da kaybolmuştu. Ama az önceki şey yüzünden kimse konuşmak istemiyordu.


BioDrago, Sayk’a döndü ve…


(Bio)-Kısacası, Ejder’in sizden farklı olması %10 oranında özel olmasından kaynaklanıyor. Ancak geriye kalan %90’lık kısım büyük bir gizem. Aşılması imkansız olan sınırları aşarak meleklerden bile üstün hale gelmek mantık dışı bir şey.


Tabii ki mantık dışıydı. Ne tür bir insan meleklerden daha güçlü hale gelebilirdi ki? Bunun altında başka bir şey yatıyor olmalıydı. Belki de Ejder’in kendisinin bile bilmediği bir şey. Bunu tahmin bile etmek imkansızdı.


(Rose)-Ejderhaların sınırına “100 milyon” dedik. Peki Ejder şu anda hangi seviyede olabilir?


(Bio)-Benim tahminimce “10 milyon” falan ve o garip formuyla birlikte “15 milyona” çıkıyor olabilir. Ama bunlar gerçeği yansıtan sayılar değil. Sadece rastgele tahminler o kadar. Yani öyle kesinlik ya da bir yakınlık falan beklemeyin.


(Rose)-Anlıyorum. Ama yine de Ejder’in inanılmaz güçlü olduğu bir gerçek, değil mi?


(Sayk)-Aklıma takılan küçük bir yer daha var.


(Bio)-Bazı şeyler hakkında oldukça dikkatlisin bakıyorum.


(Sayk)-Sonuçta bir şeyler öğreniyoruz. Her neyse, Ejder bir insan olmasına rağmen uçabiliyor ve bunu biliyoruz. Ama onunla dövüşürken dediğin bir şey beni meraklandırdı. “Gerçekten insan mısın sen? Hayır yani bu şekilde rahatça uçabilmen için en azından yarı ejderha olman gerekli de.” Ejder’in gerçekten de bir yarı ejderha olma ihtimali var mı?


Sayk’ın dikkati takdire şayandı. Dövüş sırasında BioDrago’nun öylesine söylediği bir şeyi hala hatırlıyordu.


(Bio)-Öyle demiş olsam da öyle olduğunu düşünmüyorum Sayk. Sonuçta Ejder sınırlarını aşmış birisi ve insanlar sınırlarını aşmayı başardıklarında uçabilme yetenekleri uyanıyor olabilir. Ya da Ejder’in kendisine has yeteneği uçma olabilir. Bunu bilemeyiz.


BioDrago, Sayk’ın sorusuna net bir cevap vermemişti çünkü gerçekten de bu konu hakkında herhangi bir bilgisi yoktu. Ve bilgisi olmadığı bir konu hakkında da fikir yürütmek istemiyordu.


(Sayk)-Anladım. Başka sorum yok.


Sayk başka sorusunun olmadığını belirterek sustu ve konuşma faslı burada son bulmuş oldu. Şimdi yapmaları gereken tek şey Ejder’in uyanmasını beklemek ve ona neler olduğunu sormaktı çünkü şu anda herkesin en çok merak ettiği şey buydu.


Ejder’e ne oldu? Nasıl o hale geldi? Kendisini kontrol edebiliyor muydu yoksa yaptığı şeyler kontrol dışı mıydı?


Bu soruların cevabını almak için beklemek zorundalardı ve bekleyeceklerdi de. Göksel Dünya’dan kaçıp gidemeyecekleri için beklemekten başka şansları yoktu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr