Bölüm-25 Keşke Sende Ölseydin

avatar
605 6

Ejderha İmparator - Bölüm-25 Keşke Sende Ölseydin


Ejder hiç düşünmeden pençeye benzeyen elini Rose’nin sırtına indirmişti ve o anda Kyriel geriye doğru atılarak Ejder’in bu hareketini engellemek istemişti ama geç kalmıştı. Ejder onun bile yetişemeyeceği kadar hızlıydı şu anda. Ama ne var ki Ejder’in bu hareketine karşılık olarak Rose daha da sıkı bir şekilde sarılmıştı.


Herkes korku ve sessizlik içinde olanları izlemekten başka bir şey yapamıyordu.


(Rose)-Geçti artık Ejder. Geçti.


Sakince bu sözleri mırıldanan Rose yavaşça Ejder’den ayrıldı ve elini yanağına doğru götürerek, yavaşça Ejder’in yanağını okşamaya başladı.


İşin garip tarafı işe Rose’nin sırtında bir hasar yoktu. Yani, kazağı parçalanmıştı ama vücudunda tek bir çizik bile yoktu. Ejder bir şekilde kendisini zapt etmeyi başarmış gibi görünüyordu, ki bu iyi bir şeydi.


Ejder’den gelecek olan basit bir hamle bile Rose’yi ikiye bölebilirdi. Ancak bu yaşanmamıştı. Bunu gören herkes derin bir nefes alarak kendisini rahatlatmaya çalışırken Rose hala Ejder’in yanaklarını okşuyordu.


(Rose)-Artık sakinleşebilirsin Ejder. Bak, biz iyiyiz. Ben iyiyim. Her şey geçti.


(Ejder)-Ro…se..?


Ejder yarı anlaşılır bir şekilde Rose’nin adını anmıştı ve kabaran damarları yavaşça normale dönmeye başlamıştı. Neredeyse kaybolacak kadar incelen gözleri tekrar eski haline gelmişti ve bacakları titremeye başlamıştı.


Ardından dizleri üzerine çökmüş ve yere yığılmıştı.


Ejder’in yere yığılmasının ardından ise Rose’de daha fazla ayakta kalamamış ve diz çökmüştü. O anda gerçekten de Ejder’in kendisini öldüreceğini düşünmüş ve çok korkmuştu.


(Rose)-Kyriel. Bir daha sakın Ejder’i durduralım dediğimde beni engelleme. Tamam mı?


Bu sözler Rose’den Kyriel’e net bir uyarıydı.


(Kyriel)-İyi de…


(Rose)-Bunun “iyi de” si yok Kyriel. O anda aklımı okusaydın bunu yaşamayabilirdik. Ahhh, lanet olsun. Ejder’in kendi gibi davranmasına izin verdiğimde eninde sonunda bunun yaşanacağını bilmeliydim.


(Kyriel)-Bunun Ejder’in kendi gibi davranmasıyla bir alakası yok ki. Eğer Ejder hala kendini tutuyor olsaydı ve kendini tuttuğu haliyle senin öldüğünü düşünseydi çok daha kötü şeyler yaşanabilirdi.


(Rose)-Her neyse. Bu konu burada kapansın lütfen.


Rose kısaca daha fazla konuşmak istemediğini belirtti ve dizleri üzerinde hafifçe sürünerek Ejder’in başına doğru yaklaştı. Yavaşça başını kaldırdı ve dizlerinin üzerine koydu.


(Rose)-Biraz yalnız kalabilir miyim?


Rose hafif titreyen bir sesle yalnız kalmak istediğini dile getirdi ve diğerleri de hiç ikiletmeden oradan uzaklaştılar.


Herkes iyice uzaklaştıktan sonra bir damla yaş Ejder’in yanağının üzerine düştü.


(Rose)-Neden böyle olmak zorundaydı ki?


Rose gözündeki yaşları sildikten sonra elini Ejder’in saçlarının arasına soktu. Saçları hala kanla kaplıydı ve Rose’nin elleri de bu kandan nasibini almıştı.


(Rose)-Keşke…keşke sende abinle birlikte ölseydin.


Kulağa inanması zor gibi geliyor olsa da Rose bu sözleri söylemişti. Ancak bu sözlerin bir devamı da vardı.


(Rose)-Bu kadar acı çekmemiş olurdun.


(??)-Bu kadar acıya katlanmış birisine böyle söylemek ne kadar da kaba.


O anda Rose arkasından bir ses duydu ve hemen başını çevirdi. Gördüğü kişi diğerleri ya da Kyriel değildi. Gördüğü kişi onlardan çok daha farlı birisiydi. Bu kişi ise…


(Rose)-Yüce…Medusa..?


Evet. Medusa tamda Rose’nin arkasında duruyordu ve öfkeli sayılabilecek gözlerle ona bakıyordu.


Yavaş adımlarla Rose’ye yaklaştı ve yanına oturdu.


(Medusa)-Yüce demene gerek yok. Kulağa saçma geliyor. Her neyse, dediğim gibi. Bunca zamandır bunca acıya katlanmış olan birisine “keşke sende ölseydin” demek ne kadar kötü bir şey biliyor musun?


Medusa’nın gözleri öfkeli gibi görünüyor olsa da ses tonu tamamen sakindi.


(Rose)-Ama, ama, bunca şeyden sonra bile hala ayakta duruyor. Bir gün bile yoruldum ya da artık dayanamıyorum demedi. Yaşadığı hiçbir şeyin konusunu açmıyor. Onunla birlikte üzülmeme bile izin vermiyor. İçten içe her şeye üzüldüğünü biliyorum ve bu üzüntüsünü benimle paylaşmaması benim canımı çok yakıyor.


(Medusa)-Erkekler güçlü görünmek için ellerinden geleni yapıyorlar değil mi?


Kim bilir? Erkek ya da kadın bu konuda hiç fark etmez.


Biri ağlar. Biri susar. Biri güler. Biri bağırır. Biri uyur.


Hislerin ve duyguların insanları ne zaman saracağı ve ne zaman bırakacağını asla ama asla bilemezsin. Ve bu bilinmezlik insanı en çok yoran şeydir. Birisi ağlamayı kaçış yolu olarak görür. Birisi kaçış yolu aramaz ve her şeyi içine kapatır. Bilinmezlik insanlara aptalca şeyler yaptırır.


(Medusa)-Özellikle de Ejder. Hep böyleydi. Her şeyi içine atardı.


Rose aniden öfkeyle Medusa’ya döndü ve bağırdı.


(Rose)-Sen ne anlarsın ki!? Bunca zaman Ejder’in yanında mıydın sanki!? O bunca zaman acı çekerken ben yanındaydım be! Ben! Sadece ben! Sadece…ben…o…Ejder…her zaman yalnızdı. Bugüne kadar ben ve abisinden başka kimsesi olmadı.


Rose’nin öfkeyle başlayan bağırması hızla yerini göz yaşlarına ve titrek bir ses bırakmıştı.


(Rose)-Ama şimdi sen öylece ortaya çıktın ve onu tanıyormuş gibi davranıyorsun!


Rose’nin sesi yeniden yükselmişti. Medusa’nın bir anda ortaya çıkıp Ejder’i tanıyormuş gibi davranması onu deli etmeye başlamıştı. Bu canını yakıyordu. Çünkü kendisi Ejdere’e yeterli ilgiyi vermemişti. Verememişti. Daha doğrusu Ejder buna izin vermemişti. Ne zaman kendisi Ejder’e destek olmaya çalışsa Ejder her zaman bu desteği elinin tersiyle itmiş ve onu engellemişti.


(Medusa)-Hayır Rose. Biliyorum. Bunca zaman…izliyordum. Sadece…onu izliyordum. Bana inanmayacaksın belki de ama…inan bana…her şeyi biliyorum. Senin nelere katlandığını da biliyorum. Ejder’in neler yaşadığını da.


Medusa yalan söylüyor gibi görünmüyordu. Böyle bir konuda yalan söylemek kesinlikle ama kesinlikle anlamsız olurdu zaten ama…


(Rose)-Ne bildiğin ya da nasıl bildiğin önemli değil. Seninle dövüştükten sonra Ejder’in gözlerinin içinin aldığı hali gördüm. Sadece ondan güçlü olduğun için öyle mutluydu belki ama…mutluydu. Lütfen. Lüt-fen…onun daha fazla üzülmesine izin verme. Onu böyle görmeye dayanamıyorum.


Rose’nin duran göz yaşları yeniden akmaya başladı ve tek tek, yavaşça, Ejder’in yanaklarını ıslatmaya başladı.


Medusa ise bu sözlerden sonra Ejder’in ellerini kavradı ve…


(Medusa)-Merak etme. Onu mutlu etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Hem de her şeyi.


Medusa bu sözleri söylerken Ejder’in ellerini iyice sıkmıştı. Ejder’i asla ama asla bırakmak istemiyordu. Her zaman onun yanında olmak kendini her şeyiyle ona adamak istiyordu. Onunla yaşamak istiyordu. Anılarını onunla paylaşmak istiyordu. Onu hissetmek istiyordu. Her şeyini bilmek istiyordu. Sadece onu duymak istiyordu. Sadece…ama sadece…onun olmak istiyordu.


Birkaç saniye boyunca o pozisyonda durduktan sonra aniden Medusa, alinde bir baskı hissetti.


Hemen Ejder’e baktı ve…


(Medusa)-Ejder!


Medusa’nın, Ejder’e baktığını gören Rose’de hemen Ejder’e baktı. Ve gözleri bir kez daha doldu.


(Rose)-Ejder…


Ejder gözleriyle etrafa bakındıktan sonra nerede olduğunu anladı ve başını Rose’nin dizlerinden ayırarak yavaşça oturur pozisyona geçti.


Elini sakin bir şekilde Rose’nin yanaklarına götürdü ve narince okşamaya başladı.


(Ejder)-Hayattasın.


(Rose)-Kyriel bizi korudu.


(Ejder)-Ve Medusa…benim küçük meleğim ne yapıyor burada?


(Medusa)-Daha tanışalı çok olmadı ama şimdiden meleğim ha? Sevdim.


Medusa’nın gözleri parlamaya başlamıştı.


(Ejder)-Çok güzelsin. Sana melek dememek kabalık olurdu.


(Medusa)-Meleklerden daha üst bir pozisyondayım ama senden gelen her lafa tavım ben.


Ejder’in uyanmasının ardından Medusa’nın gözlerindeki sakinlik silinip gitmişti.


Ejder yeniden Rose’ye döndü ve…


(Ejder)-Demek Kyriel sizi korudu, ha?


(??)-Bilerek yapmadım tamam mı? Sadece refleksti.


O anda arka taraftan Kyriel’in sesi duyuldu. Ejder’e cevap vermişti.


Yanlarına iyice yaklaştıktan sonra da Medusa’ya bakarak eğildi ve selam verdi.


(Kyriel)-Hoş geldiniz Yüce Medusa.


Medusa, Kyriel’e karşı başını salladı.


(Ejder)-Refleks bile olsa onları korudun Kyriel. Bu bir gerçek.


(Kyriel)-Sanırım bunu reddedemem.


Kyriel önce omuz silkti ve sonra da yanlarına oturdu.


(Kyriel)-Ne var ki, o yaptıklarından sonra onları koruduğuma mutlu oldum açıkçası. Eğer gerçekten ölselerdi Rose seni durduramazdı ve her şey öylece büyüyüp giderdi.


(Medusa)-Eğer öyle bir şey olsaydı devreye ben girerdim. Sonuçta Ejder beni yenemez.


(Ejder)-Bundan o kadar emin olma güzelim.


(Medusa)-Heee. Yani beni yenebileceğine inanıyorsun.


(Ejder)-Sadece bu lanet dünyadan çıkmamı bekle.


Ejder gerçekten de bu konuda kendisine sonuna kadar güveniyordu. Ejderha Dağı’nı sorunsuzca geçecek ve yaşayan en üstün varlık haline gelerek Medusa hariç tüm tanrıları yok edecekti. Gerçi şu anda neden Medusa’ya bu kadar değer verdiğini bile bilmiyordu. Sadece ondan hoşlandığı için olabilir miydi? Bilmiyordu. Belki de basitçe ilk görüşte aşktı. Gerçekten bilmiyordu.


(Medusa)-Sen nasıl istersen tatlı çocuk. Seni her zaman bekliyor olacağım. Ama şimdilik gitmem gerekiyor.


(Ejder)-Biraz daha dursaydın.


Ejder, Medusa’nın gitmesini istemiyordu. Biraz daha onunla kalmak ve onun sesini biraz daha duymak istiyordu. Bir yandan da ona karşı neden bu şekilde hissettiğini çözmek istiyordu. Ancak…


(Medusa)-Gitmem gerekli Ejder. Sonuçta, buradan başarıyla çıkması gereken yakışıklı bir çocuğu beklemem gerekiyor.


(Ejder)-Beklediğin çocuk şanslı biri olmalı ha? Senin gibi birisi onu bekliyor sonuçta.


(Medusa)-Haha. Öyle öyle. Çok şanslı kendisi. Neyse, sonra görüşürüz.


Bunları söyleyen Medusa diğerlerine, özellikle de Ejder’e “görüşürüz” deme şansı bile bırakmadan ortadan kayboldu.


(Kyriel)-Yüce Medusa gittiğine ve sen kendine geldiğine göre diğer tura geçmeye ne dersiniz?


(Ejder)-Geçeceğiz ama önce biraz dinlenmemiz lazım. Kafam patlamak üzere.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr