Bölüm-21 Islak Kanatlar

avatar
586 4

Ejderha İmparator - Bölüm-21 Islak Kanatlar


Rose'nin gözleri işe yarayacak bir fikir bulmanın verdiği heyecanla parlıyordu.


Bu durum onun için, hayır, onlar için tamamen olumlu bir olaydı. Gerçi her şekilde Ejder, Griffin'leri yavaşça yok edecekti ama işe yarar bir fikir kullanılarak bu süreci ileriye taşımak çok daha önemli bir olaydı.


(Dia)-Hadi söyle artık Rose. Ne buldun?  


(Rose)-Su kullanacağız. Eğer kanatları ıslanırsa o kadar iyi uçamazlar.


Bu oldukça yerinde bir fikirdi ve doğru kullanılırsa aşırı işlevsel olabilirdi.


(Scarlet)-Bu çok mantıklı. Ama o kadar fazla miktarda suyu nereden bulacağız ki? Dia'nın o kadar çok miktarda su kullanabileceğini düşünmüyorum.


(Dia)-Scarlet haklı. Sahip olduğum her şeyin fazlasını bile versem hepsini ıslatacak kadar su oluşturamam.


Scarlet bu fikri mantıklı bulmuş olsa da Dia'nın bu görevi mükemmel bir şekilde yerine getiremeyeceğini biliyordu. Dia'nın sınırlarını tam olarak bilmiyordu ancak neredeyse tüm gökyüzünü kaplayacak kadar devasa miktarda su kullanamayacağı kesindi.


Zaten Dia'da kendisine arka çıkmıştı ve böyle bir şeyi yapamayacağını dile getirmişti. Pekala belli bir seviyeye kadar bunu yapabilirdi ve bu reddedilemeyecek bir gerçekti. Ancak bu gerçek, Dia'nın sınırları yüzünden o kadarda işlevsel olamıyordu.


(Rose)-Madem Dia tek başına bunu başaramıyor o halde hep birlikte yapalım.


(Dia)-Ha? Hep birlikte mi? İyi de aramızda elementleri kullanabilen tek kişi benim. 


(Rose)-Biliyorum ama bundan bahsetmiyorum. 


Rose'nin bu sözleri herkesi şaşırtmıştı. Sonuçta hiçbiri element kullanamıyordu. Böyle bir durumda Dia'ya nasıl yardım edebilirlerdi ki? 


(Dia)-Neyden bahsediyorsun o zaman Rose? Meraklandırıyorsun beni.


(Rose)-Tek başına sahip olduğun enerji inanılmaz miktarlarda değil, haksız mıyım?


(Dia)-Evet ve az önce bu yüzden bunu yapamayacağımı dile getirmiştim zaten.


(Rose)-Peki bizde sana enerjimizi verirsek ne olur? Çok daha fazla miktarlarda su oluşturabilirsin değil mi?


Bu sözlerle birlikte herkesin gözleri aydınlanmışcasına parlamaya başladı. Hepsi enerjilerini Dia'ya verirse gerçekten de bunu başarabilirlerdi. 4 kişinin toplam enerjisi 1 kişinin toplam enerjisini ezip geçerdi. Yani, en azından normal güçteki kişiler için bu böyleydi. Buradaki 4 kişinin toplam gücü Ejder'in tırnağını bile kırmaya yetmezdi.


Her neyse, bu sözler herkesin aklına yatmışken arka taraftan bir ses geldi ve herkesi düşünmeye zorladı.


(Ejder)-Peki Dia, hepinizin toplam gücünü kaldırabilecek mi?


Bu soruyla birlikte herkesin gözlerindeki parlaklık silindi ve içlerine şüphe düştü.


Ejder en olmadık zamanda araya girerek herkesin yükselen umutlarını durdurmuştu. Ta ki...


(Dia)-Kaldırabilirim. Hayır. Kaldıracağım! 


Dia tamamen güven dolu bir ses ve bakışlarla Ejder'e bunları söyleyene kadar. 


Bu sözleri duymak ve Dia'nın kendine olan güvenini hissetmek hepsini yeniden heyecanlandırmıştı. Heyecanlanmalılardı da. Çünkü bu lanet olası yeri geçmek için -muhtemelen- tek şansları buydu. 


Bu turu geçemezler ve burada ölürlerse buraya kadar gelmiş olmalarının hiçbir anlamı olmazdı. 


Ejder, Dia'nın bu kesin tavrı karşısında omuz silkerek "sen bilirsin" dedi ve geri çekildi. Ejder, Dia'nın bunu yapamayacağını düşünmüyordu ama işin sonunda vücudu hareketsiz kalabilirdi ve o sırada gizli bir saldırı yiyerek ölebilirdi. Pekala, Rose dışında kimsenin hayatı Ejder'in zerre kadar umurunda değildi ama yine de Ejder kimsenin ölmesine izin vermeyi planlamıyordu. En azından bu kadarını yapabilirdi. 


Tek isteği ise mümkün olan en hızlı şekilde buradan çıkarak tanrılara meydan okumak ve hepsini yok etmekti. 


Ejder geri çekildikten sonra Rose planı yeniden gözden geçirmek adına konuşmaya başladı.


(Rose)-Pekala, ilk önce Dia elinde küçük bir su topu oluşturuyor ve yavaşça büyütüyor. Dia sınırlarına yaklaşmaya başladıktan sonra da biz devreye giriyoruz ve enerjimizi ona aktararak su topunu daha da büyütüyoruz. Buraya kadar her şey tamam mı?


Herkes evet anlamında başını salladıktan sonra Rose konuşmasına devam etti.


(Rose)-Ne var ki bütün gökyüzünü kaplayacak kadar büyük bir su topu yapamayız ancak tek seferde 30 bin kadarını indirebileceğimizi düşünüyorum. Ejder'in de yardımlarıyla birlikte tek seferde en az 70 bin Griffin'i öldürebilmeliyiz.


Ejder'in yardımı olmadan fazla ileri gidemezlerdi bu doğru ve Ejder, Dia'ya enerjisini vermeyecekti. Daha doğrusu enerji vermekle ilgili hiçbir şey söylememişti. Ses çıkartmadığına göre de enerjisini Dia'ya vermezdi. 


(Dia)-Pekala. Başlıyorum.


Dia için elementleri kullanmak kolaydı o yüzden elinde hızlıca bir su topu oluşturdu. Sonrada su topunu büyütmeye başladı. Daha ilk saniyelerden su topu 1 metre çapına ulaştı ve Dia ellerini başının üstüne kaldırarak diğerlerinin büyüyen su topunun içinde kalarak ıslanmalarını engelledi. 


Su topu çoktan 3 metre çapına ulaşmıştı ve hızlıca büyümeye devam ediyordu. Dia'nın gücü azımsanacak seviyede değildi. Hatta hafife alınmaması gerekliydi. En azından diğerleri için böyleydi. 


Su topu cidden devasalaşmıştı. 10 metre çapına ulaşması 1 dakika bile sürmemişti. Ancak 10 metre çapına ulaştıktan sonra büyümesi yavaşlamıştı. 


(Dia)-Çocuklar, sınırıma geliyorum.


Su topunun büyümesinin yavaşlama sebebi buydu. Dia çok güçlü olsa da hala bir insandı ve belli bir sınırı vardı. Bu sınır kendisini zayıf kılan en büyük şeydi. Daha doğrusu bu sınır bütün insanları zayıf kılan şeydi. 


Zamanında tanrılar insanları yarattıktan sonra sahip oldukları sınırsız potansiyelden korktular ve onların bu potansiyellerini mühürlediler. Tarih boyunca tanrılar yeryüzüne sadece 2 defa indiler ve koydukları mühürleri kırmayı başaran 2 kişiyi öldürüp yeniden gözden kayboldular.  


Şu anda bu mührü kırmamış olsa da kırmaya en yakın kişi muhtemelen Ejder'dir.


Her neyse, Dia yavaşça sınırına yaklaşırken Rose ellerini Dia'nın sırtına yasladı ve enerjisini ona aktarmaya başladı. Rose'nin enerjisiyle birlikte su topu bir anda 20 metre çapına ulaştı ve daha da büyüyerek neredeyse taşınamaz bir hale geldi. Dia'nın kolları titremeye başlamıştı. Sahip olduğunu enerjiden çok daha fazlasını taşımaya çalışıyordu ve dahası da gelecekti.


Sayk ve Scarlet'te ellerini Dia'nın sırtına yasladılar ve enerjilerini ona aktarmaya başladılar. 4 kişinin ortak enerjisiyle birlikte su topu saniyeler içinde büyüdü büyüdü ve büyüdü. Sonuç olarak 100 metre çapına ulaştı ve gerçekten ağır bir hal aldı.


(Rose)-Dia! Devam edelim mi!? Daha fazlasını kaldıramayacak gibi görünüyorsun.


Dia sonuna kadar zorlanıyordu ve daha ne kadar bu şeyi taşıyabileceğini bilmiyordu ama kesin olan bir şey vardı ki...


(Dia)-Dayanacağım. Dayanmak zorundayım! Başka çaremiz yok!


Dişlerini sıktı ve bağırarak su topuna biraz daha enerji göndererek daha da büyümesini sağladı. 4 kişi aynı anda bütün enerjilerini bu topa gönderdikleri için su topu gerçekten de insanlık dışı bir hızla büyüyordu. Daha başlayalı 2 dakika olmuştu ve çoktan 225 metre çapında devasanın da  devasası bir su topu oluşmuştu. Ancak bu kadarı bile Griffin'lerin hepsini ıslatmaya yetmezdi. 


Daha fazlasına ihtiyaçları vardı ama hepsi yavaştan sınırlarına yaklaşıyorlardı. Su topu tahminen 300 metre çapına ulaştığında hepsi sınırlarına dayanmış olurlardı ve Dia'ya daha fazla yardım edemezlerdi.


Ama ne var ki, o anda su topu büyümeye başladı. Hemde öyle yavaş bir şekilde de değil. Tüm gökyüzünü kaplayıp bütün Göksel Dünya'yı sele gömmek istercesine büyümeye başladı.


(Rose)-Ejder!?


Rose şaşkınlıkla bağırdı çünkü Ejder tam arkasında duruyor ve Dia'ya enerjisinden veriyordu. Su topu Ejder'in verdiği enerjiyle birlikte saniyeler içinde 450 metre çapına kadar büyüdü ve gerçekten de Dia'nın taşıyamayacağı kadar ağır bir hale geldi.


Ve tam o anda...


(Scarlet)-Dia!?


Dia'nın ağzından kanlar aktığını gören Scarlet bağırdı. Scarlet'in bağırmasıyla birlikte herkesin bakışları Dia'ya döndü ve herkes bu korkutucu manzarayı gördü. 


Dia'nın sadece ağzından değil. Her yerinden kanlar akıyordu. Gözleri ve kulakları da kanıyordu. Zaten Rose, Scarlet ve Sayk'ın enerjilerini alarak kendisini kaldırabileceğinden çok daha fazlasına zorlamıştı. Bunun üzerine birde Ejder'in çılgınca enerjisi eklenince Dia'nın vücudu daha fazla dayanamamıştı. 


(Rose)-Ejder dur! Senin enerjinin hepsini kaldıram...


Rose, Ejder'e dönerek bu kelimeleri söylerken Ejder'in gözlerinin sonuna kadar açık ve göz bebeklerinin tamamen hissiz olduğunu gördü.


(Ejder)-Kaldıracağım! Diye zırvalayan kendisi değil miydi? 


(Rose)-Öyleydi ama...


(Ejder)-Aması maması yok. Bir şey dediyse arkasında durmalı.


Ejder bu kelimelerden sonra daha fazla enerji aktardı ve su topu daha da fazla büyüyerek insanlık dışı bir boyuta erişti ve tam olarak 790 metre çapına geldi.


Dia'nın vücudundan deliler gibi kan akıyordu ancak Ejder hiç umursanadan enerji vermeye devam ediyordu. Su topu büyüdükçe Dia daha fazla acı çekiyordu. Vücudu çoktan dayanabileceği en üst noktayı aşmıştı ve yok olma noktasına doğru hızla ilerliyordu.


(Dia)-Beni sakın...HAFİFE ALMAAAAAAA!!!


Dia kendisini zorlayarak bağırdı ve yavaş yavaş yere çökmeye başlayan vücudunu yeniden dikleştirdi.


Ejder son bir hareketle biraz daha enerji verdi ve devasa su topu tam olarak 1 kilometre çapına ulaştı.


(Ejder)-Bütün suyu gökyüzüne savur ve damlalar haline ayır. 


Ejder'in suratında tarifsiz bir gülümseme vardı. Sanki Dia'nın acı çekmesinden zevk alıyor gibiydi.


(Dia)-ARGGHHGHHAAAAAAAAA!!!!!!!!!


Dia tüm varlığıyla birlikte haykırarak Ejder'in dediğini yaptı ve su topunu Griffin'lerin bulunduğu yükseliğe kadar fırlattı. Yükselen su topu gerekli yüksekliğe ulaştıktan sonra bir bomba gibi patladı ve koca koca damlalar halinde gökyüzüne yayıldı. 


Dağılan damlalar büyük bir hzıla inanılmaz bir alanı kapladı ve...

(Ejder)-Şimdi.


Ejder'in emriyle birlikte Dia bütün damlaları serbest bıraktı ve milyonlarca litrelik su damlaları Griffin'lerin büyük çoğunluğunun üstüne yağdı. Islanan Griffin'ler yağmur gibi yağan damlalardan kaçmaya çalışırken gümüş saçlı manyağın teki aniden aralarına daldı ve hepsini büyük bir hızla parçalamaya başladı.


(Ejder)-Islandığınız için elektrik kullanamıyorsunuz demek. Zeki şeyler sizi.


Ejder suratında kocaman ve korkutucu bir gülümsemeyle birlikte önüne çıkan Griffin'leri teker teker parçalayıp geçiyordu. Bazı Griffin'ler ise ona arkadan yakalamaya çalışıyordu ancak canavarımsı içgüdüleri buna izin vermeyerek saldırılardan kaçınmasını sağlıyordu. 


Yine de Ejder her hareketinde 1 ya da 2 tane Griffin öldüremiyordu. Griffin'ler gerçekten de çok dayanıklıydılar. Bu yüzden de Ejder normalden daha iğrenç yolara başvurarak onları öldürüyordu. 


Kimisinin gagasını tutup diğerinin kafatasına saplıyor, kimisinin kanatlarını kopartarak bir başkasının kalbine saplıyordu ve buna hiç ara vermiyordu. Teknikleri inanılmaz derecede iğrenç olsa da işe yarıyordu ve kimse de buna itiraz edemezdi. 


Griffin'ler kendisine yüklü miktarda elektrikle saldıramadığı için Ejder'in saldırıları yavaşlamıyordu. Bu durum ise Ejder'i durdurulamaz kılıyordu. 


Üç saatlik dur durak bilmeyen Griffin katliamının ardından yaklaşık olarak 125 bin Griffin acı içinde ölmüştü. Ejder neredeyse tamamen kanla kaplanmıştı ama bu zerre kadar umurunda değildi. Islanmış olan Griffin'lerin neredeyse hepsi ölmüştü.


Ejder'den kaçmak için yere inen Griffin'leri ise Rose ve diğerleri öldürüyordu. Bir yandan da Dia'yı koruyorlardı çünkü su topunu patlatıktan sonra Dia kendinden geçerek yere çökmüştü.


(Ejder)-Şöyle bir şey yapalım.


Ejder ellerini bileklerinden birleştirdi ve ellerini kızıl bir ışıkla parlamaya başladı.


(Ejder)-Kızıl Gök Ejderi!!!


Devasa bir kükreme, kızıl renkte korkutucu bir ejderha silüeti ve acı içinde etrafa kaçışmaya çalışan Griffin sürüsü.


Ejder bu sefer "Kızıl Gök Ejderi'ne" tüm gücünü vermişti. Bunun sonucunda da ejderha silüeti her zamankinden 2-3 kat daha büyüktü ve çok ama çok daha fazla korkutucu görünüyordu. 


Öyle ki silüet, Griffin'lerin üzerine doğru giderken gökyüzünü kapatan bulutları da aralayarak ilerliyordu.


(Kyriel)-Hmmm. Tek hareketle 125 bin Griffin'i öldürdü. 3 saatte yaptığı şeyi tek hareketle başardı. 


Kyriel gözlerini devirdi ve konuşmaya devam etti. 


(Kyriel)-Sadece kan dökebilmek için 3 saat boyunca özel hareketini kullanmadı. Ne psikopat ama.


Kyriel kendi kendine gülümsedi.


Ejder ise bir kez daha ellerini birleştirdi.


(Ejder)-Kızıl Gök Ejderi!!!


Kızıl Gök Ejderi bir kez daha ateşlendi ve kalan Griffin'leri de yok etmek adına ilerlemeye başladı. 


(Kyriel)-Bununla birlikte Ejder'in tüm gücünün Griffin'lerden üstün olduğunu görmüş olduk. Ama bunun bir önemi yok.


Kyriel'in dudakları kıvrıldı ve kibirli bir gülümseme ortaya çıktı.


(Kyriel)-Ne de olsa sonraki 2 tur boyunca kimseye bir çizik bile atamayacak. 


Kyriel kendi kendine bu sözleri mırıldanırken Kızıl Gök Ejderi geri kalan Griffin'leri de yok etmişti.


Griffin'ler tamamen yok olduktan sonra Ejder yavaşça yere indi ve diğerlerinin yanına gitti.


Kyriel'de hemen arkalarından geldi ve...


(Kyriel)-Tebrikler. Griffin'leri yenmeyi başardınız. Sıradaki tura geçelim mi?


Kyriel bakışlarındaki kibir net bir şekilde görülüyordu. Bunu fark eden Ejder bir şeyler olacağını anladı ancak sesini çıkartmadı.


(Ejder)-Ondan önce Dia'yı iyileştirmelisin bence.


Kyriel, Ejder'e döndü ve...


(Kyriel)-Neden böyle bir şey yapmalıymışım peki?


Kyriel haklı olarak bunu sordu çünkü kendisinin buradaki tek görevi buraya gelenlere rehberlik etmekti.


(Ejder)-Birincisi, ilk geldiğimizde Sayk'a yardım ettin. İkincisi ise, Griffin'ler bu kadar güçlü olduğuna göre burayı geçebilen ilk kişiler biz olmalıyız diye düşünüyorum. Bu yüzden Dia'yı iyileştirebilirsin bence. 


Kyriel bu sözler karşısında omuzlarını silkti ve...


(Kyriel)-Doğru söze ne denir.


Diyerek elini Dia'ya çevirdi ve onu iyileştirmeye başladı.


Dia iyileşme etkisinin altındayken gözlerini yavaşça açtı.


(Kyriel)-Bu yeterli olur sanırım.


Ejder başını eğdi ve... 


(Ejder)-Fazlasıyla. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr