Bölüm-18 Bir Meleğin Gücü

avatar
643 7

Ejderha İmparator - Bölüm-18 Bir Meleğin Gücü


İlk çarpışmanın ardından ortaya çıkan hava dalgası yüzünden Ejder ve Kyriel'de dahil olmak üzere herkes savrulmuştu ancak Ejder ve Kyriel anında kendilerini toparlamışlar ve yeniden atılmışlardı. 


Kyriel kanatlarını kullanarak kıvrak bir hareket sergilemiş ve büyük bir hızla Ejder'in arkasına geçmişti. 


Ardındanda ölümcül bir yumruk sallamıştı ama tam o anda Ejder'in bedeni bir silüete dönüşerek kaybolmuştu ve Kyriel gökyüzüne itilmişti. 


Tam olarak bir saniye bile sürmeyen o küçük zaman diliminde Ejder sola eğilmiş ve kıvrak bir hareketle dönerek Kyriel'e ağır bir aparkat vurmuştu. 


Ardından Ejder tüm gücüyle zıpladı ve savrulan Kyriel'in karnına dizini geçirdi. 


En azından o öyle yapmayı planlamıştı ancak dizi Kyriel'in içinden geçip gitmişti ve Ejder'in sahip olduğu tüm momentum boşa gitmişti. 


Kyriel hemen arkasını dönmüş ve kanadıyla Ejder'e geçirerek onu daha da yukarıya fırlatmıştı. 


Ejder gökyüzünün en tepesine doğru hızla yükselirken Kyriel tam tepesinde belirmiş ve tam Ejder'in omurgasına tekmeyi geçirecekken.. 


(Ejder)-Hehe. 


Ejder hemen ters dönerek Kyriel'in tekmesini karnına yemişti. Tabii planıda tam olarak buydu. 


Kyriel'in ayağını tutarak tüm gücüyle yan tarafa doğru bükmüş ve kaval kemiğini kırarak iğrenç bir görüntü ortaya çıkartmıştı. 


Yinede Kyriel saf ışıktan oluştuğu için tek damla kan bile akmamıştı. 


Diğer bir yandan Kyriel'in yüz ifadesi sanki bacağı hiç kırılmamış gibiydi. Hatta öyleki Ejder kendisinin bacağını kırdıktan sonra mimikleri bile kıpırdamamıştı. 


Ejder'in kendisini tutmasını fırsat bilen Kyriel diğer ayağını kaldırdı ve suratına geçirdi. 


Bu tekme o kadar fazla güç içeriyordu ki Ejder'in burnu kırılmış ve bazı dişleri yerinden çıkmıştı. 


Ancak Ejder bu darbeye rağmen Kyriel'i bırakmamıştı hatta ve hatta dişleri ve burnu anında yerine geri gelmişti. 


Ardından da pençe görevi görebilecek kadar keskin olan tırnaklarını Kyriel'in sağ bacağına saplamış ve tek hareketle Kyriel'in bacağını kopartmıştı. 


O anda Ejder, Kyriel'in bacağını bıraktı ve bir anda arkasında belirerek Kyriel'in kanatlarından birini tutmak için kollarını uzattı ancak kolları Kyriel'in içinden geçti. 


(Ejder)-Tch. 


Kyriel hemen Ejder'den uzaklaşmıştı. 


"İyileşme hızı benimkine denk mi lan onun!?" 


Kyriel bunu düşünürken kopan bacağı hızla geri yenilenmişti. 


(Ejder)-Oldukça korkak bir yapın var sanıyorum. 


(Kyriel)-Bilirsin, kanatlarım çok değerlidir. 


(Ejder)-O zaman onlardan kurtulalım. Ne dersin? 


Ejder bir anda Kyriel'in arkasında belirdi. Kyriel ise bu harekete karşı zamanında tepki vererek hemen kenara çekildi. 


(Kyriel)-Hıh. Benim hızıma denk olduğunu mu düşünüyorsun? 


Kyriel'in bu kendini beğenmiş sözlerine karşılık olarak Ejder yüzünde korkunç bir gülümsemeyle birlikte... 


(Ejder)-Bilmem. Denk miyim? Yoksa... 


O anda Kyriel'in sağ kanadı yerinden çıktı ve aşağı düşmeye başladı. 


(Kyriel)-Sen ne zaman.!? 


(Ejder)-Daha mı hızlıyım!? 


Ejder ileri atılarak düşen kanadı yakaladı ve kanatla birlikte Kyriel'e sağlam bir darbe indirdi. 


Gard almaya bile vakti olmayan Kyriel, kendi kanadı tarafından aldığı darbeyle savruldu. 


(Kyriel)-Kahretsin dengem! 


Tek kanadı koptuğu için havada düzgünce duramıyordu. Ama... 


(Kyriel)-Aman be. Neye endişeleniyorsam? 


O anda Ejder'in elindeki kanat parlamaya başladı ve birkaç saniye içinde bütün kanat ışık partiküllerine dönüşerek kayboldu. Aynı aynda da Kyriel'in sırtında yeniden oluştu. 


(Ejder)-Sen varya...harbi çok eğlencelisin! 


Ejder'in suratında şu anda içinde bulunduğu durumdan aldığı zevki ve memnuniyeti gösteren ama bir o kadarda korkunç olan bir gülümseme vardı. 


Kyriel'in kendisini eğlendirdiği kesindi. Ayrıca Kyriel'in yenilenme hızı gözünü hiç korkutmamıştı. 


(Ejder)-Ee, sadece iyileşme yeteneğini mi göreceğiz biz? 


(Kyriel)-Daha fazla güç gösterirsem dayanamazsın. 


Ejder'in dudakları biraz daha kıvrıldı ve yüzündeki gülümseme genişleyerek dahada korkunç bir hale geldi. 


(Ejder)-Bundan o kadar emin olma. 


(Kyriel)-Güçlüsün Ejder. Hemde çok güçlüsün. Ama bir melekle başa baş dövüşecek kadar güçlü ve dayanıklı olamazsın. 


(Ejder)-Rakiplerini küçümseyenler acı çekerek ölürler Kyriel. Melek bile olsan karşındaki küçümsememelisin. Hele ki beni, asla ama asla küçümseme. 


Ejder'in kocaman açıktı ve tamamen güvenle doluydu. 


İnanılmaz bir hava yayıyordu. 


Sanki rakibi kendisinden ne kadar güçlü olursa olsun yenebilecekmiş gibi hissettiriyordu. 


Bir bakıma bu doğruydu. Ejder rakibi ne kadar güçlü olursa olsun onu yenebilirdi çünkü o asla rakiplerini hafife almazdı ve inanılmaz bir savaş zekasına sahipti. 


Rakibini saniyeler içinde anailz ederek güçlü vr zayıf yönlerini eksiksiz bir şekilde söyleyebilir ya da dövüş sırasında rakibinin hata yapmasını sağlayabilirdi. 


Ejder'in bu sözlerini duyan Kyriel, Ejder'i yenerek onun bu iflah olmaz güvenini yerle bir etmek için çok daha fazla güç kullanmaya karar verdi. 


Şimdilik gücünün yarısını kullanacaktı. 


(Kyriel)-O zaman birazdan olacak şeyler için beni suçlayamazsın. 


(Ejder)-Merak etm... 


Ejder daha sözünü bile bitiremeden suratına bir yumruk yiyerek yüzlerce metre uzağa savruldu. 


(Rose)-Ejder!? 


Ejder taklalar atarak savruluyordu. 


Yediği yumruk öylesine güçlüydü ki Ejder neredeyse kan kusacaktı. 


(Kyriel)-Seni lanet olası canavar! 


Kyriel sinirli bir sesle bunları söyledi ve herkesin dikkati o anda kendisine çevrildi. 


Kyriel'in bu sözleri söyleme nedeni belliydi. 


Sağ kolu kırılmıştı. 


Ejder'in suratına yumruk attığı sırada Ejder alttan bir yumruk atarak kolunu kırmış olmalıydı. 


(Kyriel)-Hahahahaha. Gerçekten güz...ogh-khk... 


Tam o anda Ejder, Kyriel'in karnına çarptı. 


Evet çarptı. Savrulduğu yerden uçarak geldi ve 2 yumruğunu birden Kyriel'in karnına geçirdi ve Kyriel'le birlikte yerden yükselmeye başladı. 


(Ejder)-Rakibini savurduğun zaman peşinden gidip onu dövmeye devam etmelisin gerzek! Eğer ayağa kalkmasını beklersen ölürsün! 


Bunları söyleyen Ejder sağ yumruğunu gerdi ve Kyriel'in göğsüne vurarak onu dahada yükseltti. 


Ardından tekrar, tekrar tekrar tekrar ve tekrar... 


Çılgınlar gibi yumruklar atarak Kyriel'i gökyüzünün bir o köşesine bir bu köşesine savurup durdu. 


Taa ki... 


(Kyriel)-Çok sıkıcı. 


Kyriel aniden Ejder'in yumruğunu tuttu ve hızlıca kolunu kavrayıp kendi etrafından üç tur döndükten sonra Ejder'i savurdu ancak beklediği şey olmadı ve Ejder yere doğru savrulmadı. 


Aksine kendisinin kolu koptu ve tıpkı az önce kanadıyla olduğu gibi kendi kolunun suratına geçirilmesiyle birlikte yeniden savruldu. 


Kyriel tuhaf bir şekilde Ejder'i istediği gibi ezip geçemiyordu. 


Gücünün yarısını kullanmasına rağmen Ejder hala baskın olan taraftı. 


Kyriel bunu anlayamıyordu. 


Kolu anında yeniden çıkmıştı ama saldırıya geçmeden öylece bekliyordu. 


Aynı anda... 


(Sayk)-Kyriel'in daha güçlü olduğu açık ama neden hala Ejder daha güçlüymüş gibi hissediyorum? 


Sayk içindeki merağa yenilerek kendi kendine bu soruyu dile getirdi. 


Ve hiç beklenmedik bir cevap aldı. 


(Rose)-Cevap basit. Tecrübe. 


(Sayk)-Te-tecrübe mi? 


(Rose)-Evet tecrübe. Muhtemelen Kyriel bugüne hiç savaşa girmedi. Bu yüzden de nasıl dövüşmesi gerektiğini bilmiyor. Ancak onun aksine Ejder bugüne kadar binlerce defa dövüşlere girdi. Üç binden fazla rakibi ezici bir şekilde yok etti. Her türden rakiple dövüşmüş olduğu için dövüşmekle alakalı her şeyi biliyor ve Kyriel'n ezici gücünün altında kalmıyor. 


Basit bir açıklamayla durumu özetleyen Rose bakışlarını yeniden gökyüzüne çevirdi. 


(Sayk)-Anlıyorum. Ama yinede Kyriel üstün olması gerekmez mi? Dövüşmeyi bilmiyor olsa bile isterse Ejder'in kendisine dokunmamasını sağlayabilir ve onu rahatça yenebilir. 


(Rose)-Dediğin yanlış değil Sayk ancak... 


Rose durdu. 


Sayk ise meraklı gözlerle Rose'ye bakıyordu. 


(Sayk)-Ancak? 


(Rose)-Ancak Kyriel bunun farkında değil. 


(Sayk)-Farkında mı değil? Nasıl yani? 


Sayk iyice meraklanarak tüm dikkatini Rose'ye vermişti. Diğerlerininde dikkati Rose'nin üzerindeydi ancak Sayk kadar değildi. 


Kollarını göğsünde birleştiren Rose konuşmaya başladı. 


(Rose)-Ejder'in dövüş şeklini dikkatlice izlediğin zaman sencede her şeyi yapabilirmiş gibi durmuyor mu? 


Gerçektende Ejder izlendiği zaman yaptığı hareketler ve dövüşme şekli onun her şeyi yapabileceğini düşündürüyordu. 


Pekala Ejder fazlasıyla vahşi olabilirdi ama yinede dövüşme şekli profesyonellerden bile iyiydi. 


(Sayk)-Elbette öyle duruyor ama bunun konumuzla ne alakası var anlamış değilim. 


(Rose)-Aslında çok basit. Merak. 


(Sayk)-Merak? 


(Rose)-Kyriel'de Ejder'in gücünün farkında ve Ejder'in neler yapabileceğini merak ediyor. O yüzden Ejder'e karşı dokunulmaz davranmıyor ve Ejder'in saldırılarının bedenine ulaşmasına izin veriyor. 


Merak her zaman insanlar için yol gösterici olmuştur ve bir şeyleri başarmalarına yardım etmiştir. 


Tabii merak her zaman için iyi bir şey değildir ancak insanlık şu anki seviyesine ulaşabilmişse bunun en büyük sebebi bazı insanların bir şeyleri merak etmesidir. 


Kyriel içinde durum tam anlamıyla böyleydi. 


Ejder'in yapabileceği şeyleri merak ediyor. 


Görüyor ve öğreniyordu. 


Ama en önemlisi... 


Eğleniyordu. 


Şu anda Kyriel, Ejder'le yapıyor olduğu savaştan büyük bir zevk alıyor ve aşırı derecede eğleniyordu. 


(Sayk)-Tamam ama ikiside böyle giderse en sonunda birisi ölecek. 


(Rose)-O konuda için rahat olsun. Kyriel, saf ışık olduğu için ölmeyecek. 


(Sayk)-Ee, Ejder ölecek o zaman. Bu bizim için daha kötü ya! 


Sayk haklı olarak sesini yükseltmişti. 


Ancak nedendir bilinmez Rose çok rahat görünüyordu. Sanki Ejder'in ölmeyeceğinden emin gibiydi. 


Tabii söylediği sözlerde bu bakışlarını kanıtlar nitelikteydi. 


(Rose)-Merak etme Sayk. Ejder'i kimse öldüremez. Hiçkimse. Yeterince zevk aldıklarında duracaklardır. 


*** 


Kyriel kendisine bakarken Ejder bir anda saldırdı ve Kyriel yeniden savruldu. 


(Ejder)-Rakibin senden üstün bile olsa savaş sırasında asla bekleme! Beklersen ölürsün! 


Diyen Ejder yeniden saldırdı ve Kyriel tekrar uçtu. Canı yanıyordu. Ejder'in kendisine dokunabilmesine izin veriyordu ama canı hayal ettiğinden çok ama çok daha fazla yanıyordu. 


Hal böyle oluncada çoğu zaman dokunulmazlığına geçmek istiyordu ama Ejder'in kendisinde uyandırmış olduğu merak bu isteğini yok sayıyordu. 


Kyriel durmadan uçuyor uçuyor ve uçuyordu. Ejder'in ağır saldırıları mermi gibi üzerine yağıyordu ve Kyriel'e savunma yapacak zaman bile bırakmıyordu. 


Ejder gerçektende insanlığın sınırlarını aşmış ve hiç kimsenin ulaşamayacağı kadar yüksek bir noktaya tahtını kurmuştu. Hatta bu taht hiç durmadan yükselmeye devam ediyordu. 


Bir kez daha Ejder yumruğunu gerdi ve Kyriel'in yüzüne salladı. 


Ancak... 


Kyriel, Ejder'in yumruğunu basitçe durdurdu ve... 


(Kyriel)-Eğitim için teşekkür ederim hocam! 


Diyerek yumruğunu Ejder'in karnına geçirdi. 


Bu kez tüm gücünü kullanmıştı. Kendisini azıcık bile tutmamıştı. 


Karnına yediği darbeyle birlikte Ejder inanılmaz bir hızla gökyüzüne savruldu. Hatta o kadar hızlıydı ki tahmini hızı saatte 1000 kilometreye yakındı. 


Bu yumrukla beraber iç organlarının bazıları ezilmişti ve dayanılmaz bir acıya sebep oluyorlardı. 


Diğer bir yandan Ejder'in dediklerini dinleyen Kyriel hiç beklemedi ve anında gözden kaybolarak gökyüzünde savrulan Ejder'in arkasında belirerek sırtına bir yumruk geçirdi. 


Bu yumruğun ardından Ejder bu kezde yeryüzüne doğru savrulmaya başladı ve saniyeler içinde bütün mesafeyi kat ederek yere çakıldı. 


Yere çakıldığı anda devasa bir sallantı oluştu ve 10 kilometre çapındaki her yer parçalandı. 


Ejder'in çakıldığı yer ise 120 metrelik derin bir çukura dönüştü. 


5 metre genişliğinde olan bu çukurun girişi kanla kaplanmıştı. 


Kyriel, Ejder'e bir darbe daha indirmek için hızla çukura doğru uçmaya başladı. 


Ancak bir anda çukur kırmızı bir ışıkla parlamaya başladı ve çukurun duvarı parçalanarak patladı. 


Hemen ardından da kırmızı renkte bir ejderha silüeti çukurun dışına çıkarak Kyriel'e doğru uçmaya başladı. 


Ejderha silüetini gören Kyriel durdu ve hiç beklenmedik bir şey yaparak silüetin ağzını iki tarafından tuttu. 


Kyriel'i ısırmaya çalışan silüet ağzının iki tarafının birden tutulmasıyla birlikte durdu. Daha doğrusu Kyriel tarafından durduruldu. 


Kyriel basit bir hareketle ejderha silüetini kağıt gibi ortadan ikiye ayırdı ve yeniden Ejder'e doğru hareketlendi. Ancak o anda tam arkasında baskın bir kana susamışlık hissetti ve arkasını döndü ancak arkasını döner dönmez suratına aldığı bir yumrukla beraber az önce Ejder'in açmış olduğu çukurun dibine çakıldı. 


Kyriel'i çukurun dibine gömen Ejder hemen çukura daldı. 


(Scarlet)-Bu kadar güç içeren bir savaşı hayatım boyunca görmedim! 


Bu savaş sadece etrafa zarar vermiyordu. Diğerlerinin savaşma arzusunuda ezip geçiyordu. 


Scarlet'in vücudu seviyesiz bir korkuyla sarsılıyor ve deliler gibi titriyordu. 


(Dia)-Usta Shin beni bu çocukla karşılaştırırken gerçekten ne düşünüyordu lan!? 


Dia haklı olarak Usta Shin'e kızıyordu. 


Bu seviyedeki bir insandan güçlü olmasına imkan yoktu. Sadece kendisinin değil. Kimsenin bu seviyeye ulaşmasına imkan yoktu. 


Tam o sırada bir sallantı daha olmaya başladı. 


(Sayk)-N'oluyor lan!? 


Saniyeler süren bu sallantının kesilmesinden sonra çukurdan beyaz bir ışık yükseldi ve yer altında devasa bir patlama oldu. 


Ardından da Ejder yer altıyla birlikte gökyüzüne savruldu. 


Hemen peşlerinden de Kyriel fırladı ve anında Ejder'in dibinde biterek onu bacağından tuttu ve gökyüzündeki kayalara fırlattı. 


Ard arda kayalara çarpan Ejder çarptığı bütün kayaları çarpaladı ve yavaşlamadan gökyüzüne yükseldi. 


Kyriel'in ezici gücü karşısında savunma bile yapamıyordu. 


Onlarca kayayı parçaladıktan sonra Kyriel bir kez daha fırladı ancak Ejder bir anda kendi etrafında dönerek bu saldırıdan kurtuldu. 


Ardından ters tarafa dönerek Kyriel'in ağzının ortasına tekmeyi geçirdi ve Kyriel'in savrulmasına bile izin vermeden kolundan tuttu. 


Ejder'in kol damarları patlama derecesine gelene kadar kabarmıştı. 


Kyriel'i kendisine çekti ve elini göğsünden içeri geçirdi. 


Kyriel'in dudakları gerilip Ejder'i küçümseyen bir gülümsemeye dönüştü ve... 


(Kyriel)-Kalbime dokunmana izin verir miyim sandın!? 


"Damarları kabarmaya başlayınca gücü mü arttı lan bunun!?" 


(Ejder)-Kalbin umrumda mı sanki!? 


Ejder bir anda kolunu yukarı kaldırdı ve Kyriel'in üst vücudunu ikiye ayırdı. 


(Ejder)-Hah! Tam tahmin ettiğim gibi. Sadece iç organlarını dokunulmaz hale getirdin. 


Kyriel ortadan ikiye ayrılmıştı ancak ortada iğrenç bir görüntü yoktu. Saf ışıktan oluştuğu için bütün organları parlıyordu. Hatta organları o kadar parlaktı ki görünmüyorlardı bile. 


Bu hareketin ardından Ejder, Kyriel'i ayrılmış iki parçasından tutarak tamamen ikiye ayırdı ancak Kyriel anında yeniden birleşerek Ejder'e sağlam bir yumruk indirdi. 


Ardından kanatlarını çırptı ve güçlü bir hava akımı oluşturarak onu yere çarptı. 


Sonrada yavaşça yanına indi ve... 


(Kyriel)-Burada bitirelim istersen. Yoksa sonu gelmeyen bir savaşa gireceğiz. 


Ejder yavaşça çakıldığı yerden kalktı. 


(Ejder)-İyi. Bitirelim. 


Yüzünde tatminiyetsiz bir ifade vardı. 


(Kyriel)-Ne oldu? Hoşuna gitmeyen bir şey mi var? 


Ejder'in yüzündeki bu ifadeyi gören Kyriel bu soruyu sorarak bir cevap beklemeye başladı. 


(Ejder)-Var tabii. Dövüşün başından sonuna kadar tim gücünü hiç kullanmadın. Bu gerçekten büyük bir hakaret haberin olsun. Zaten dövüş süresince senden üstünmüş gibi görünmenin tek nedeni aramızda tecrübe farkıydı. Tch. Gerçekten can sıkıcı bir durum. 


Ejder'de hiç beklemeden cevabını verdi yüz ifadesinin neden o şekilde olduğunu basitçe açıkladı. 


Ve gerçektende çoğu zaman öyle görünmemişte olsa dövüş boyunca baskın olan taraf kesinlikle Kyriel'di. 


(Kyriel)-Bak, Ejder. Benim görevim size rehberlik etmek. Sizi öldürmek değil. Ayrıca bu dövüşte çok şey öğrendim. Bunun için teşekkür ederim. 


(Ejder)-Haha. Beni öldürebileceğini düşünmen güzelmiş bak. Herneyse, rica ederim. 


Ejder bu sözleri gerçektende komik bulmuştu. Bugüne kimse onu öldürememişti ve bugünden sonrada kimsenin onu öldüremeyeceğini düşünüyordu. 


Neredeyse aşılmaz bir dayanıklılığı vardı ve ortalamanın üstünde bir iyileşme hızı vardı. 


Bunlara dayanarak kimsenin onu öldüremeyeceğini düşünüyordu. Diğer bir yandan Rose'de böyle düşünüyordu. 


İkisinin hemfikir oldukları nadir şeylerden biriydi bu. 


(Kyriel)-Yinede bu kadar kibirli olma istersen Ejder. Yoksa bir gün acı içinde ölebilirsin. 


(Ejder)-Sen hiç merak etme Kyriel. Bugüne kadar bunu kimse başaramadı. Başaramayacakta! 


Ejder üstüne basa basa konuşarak net bir tavır sergiliyordu. Ölmeyeceğinden emindi. 


(Kyriel)-Pekala. Yeterince zaman harcadığımıza göre diğer tura geçelim mi artık? 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr