Bölüm-16 İşe Yaramazlığınıza Son Vereceğim!

avatar
608 7

Ejderha İmparator - Bölüm-16 İşe Yaramazlığınıza Son Vereceğim!


Ejder tüylerin üstünde ayakta duruyorken Rose ve diğerleri ona bakıyordu. Hepside şu anda onun ne yapacağını merak ediyorlardı. 


(Rose)-N-neye son vere-vereceksin Ejder? 


Rose'nin sesi titriyordu. Ejder'in gözlerine bakamıyordu. 


Tuhaf bir şekilde de Köpek Balığı Adamlar herhangi bir saldırı girişiminde bulunmuyordu. 


(Ejder)-Hoy Kyriel, Göksel Dünya'nın tabanı eski haline geldi mi? 


(Kyriel)-Elbette. Yoksa bütün bu sular geldikleri yere geri dönerlerdi. 


(Ejder)-Güzel. 


(Kyriel)-Neden bunu sordun ki şimdi? 


Kyriel doğal olarak bu soruya meraklanmıştı Ejder ise... 


(Ejder)-Şimdi anlarsın. 


Ejder, Kyriel'in sorusunu geçiştirdikten sonra Rose'nin cevapsız kalan sorusunu cevaplamak için bakışlarını yeniden onun gözlerine çevirdi ve... 


(Ejder)-Neye mi son vereceğim? 


Ejder, Rose'nin sorusunu tekrarladıktan sonra birkaç saniyeliğine sustu ve bir anda bakışlarını sertleştirerek... 


(Ejder)-Aptal işe yaramazlığınıza son vereceğim elbette!!! 


Bunları söyleyen Ejder hemen tüylerin üzerinde eğildi ve var gücüyle zıpladı. 


Zıpladıktan sonra arkasında devasa bir hava patlaması bıraktı ve bu hava patlaması Kyriel'i savuracak kadar güçlüydü. 


Hatta öyleki Kyriel'in kanatlarının tüylerinden yüzlercesi etrafa saçıldı. 


(Kyriel)-O neydi lan öyle!? 


Kyriel şaşkınlıkla yukarı baktı.


Ejder inanılmaz derecede yükseğe zıplamıştı. Şu anda Ejder'in bulunduğu yükseklikten birisi yere çakılsa parçaları bir bomba etkisiyle etrafa savrulurdu. 


Ejder o yükseklikten aşağı doğru düşmeye başladı. Hissettiği hava basıncı fazlasıyla eziciydi ama ezicilik onun canını bile yakmıyordu. 


Birkaç saniyelik düşüşün ardından Ejder su yüzeyine yaklaşmıştı bile ve yumruğunu gererek büyük bir güçle suya yumruğu geçirdi. 


Tam olarak o anda önce büyük bir ses dalgası, hemen ardından ise devasa bir hava dalgası patlak verdi ve Ejder'in yumruk attığı yerden itibaren ucu bucağı görünmeyen bu devasa okyanus, tamamen ikiye ayrılarak mükemmel bir görüntüyle birlikte Ejder'in yıkıcı gücü bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. 


70 metre derinliğindeki bu okyanusun birbirinden ayrılan iki tarafı arasında tam olarak 50 metre vardı. 


Ancak daha hiçbir şey bitmemişti. 


Ejder suya çarptıktan sonra durmamıştı. Tıpkı bir ok gibi su yüzeyini delmiş ve yere ulaşmıştı. 


Yumruğu yeryüzünü de parçalamış ve yeryüzünde devasa bir yarık açmıştı. 


35 metre genişliğinde olan bu yarığın tam uzunluğu tahminen 100 kilometre civarıydı. 


Bir insan gözüyle bakıldığında ise ucu bucağı görünmeyen bir yarıktı. 


Ejder'in suya attığı yumrukla birlikte ortaya çıkan ses dalgası bütün Köpek Balığı Adamların kulak zarlarını patlamıştı ve hava dalgası ise tıpkı keskin bir kılıç gibi hepsini parçalara ayırmıştı. 


Neyse ki Kyriel, Ejder'in yumruğu suya değmeden önce tüylerini kullanarak herkesi oradan kaçırmıştı. 


Aksi halde herkes net bir şekilde ölmüştü. 


Sular bir süre o şekilde ayrık durduktan sonra en sonunda gerilimleri parçalandı ve iki taraftanda yerde duran Ejder'in üzerine akın etmeye başladılar. 


Ejder ise bunu hiç umursamadan öylece duruyordu. Sular neredeyse kendisini çevreleyecekken Ejder yavaşça yerden yükselmeye başladı. 


Milyarlarca litre su ise, yerde açılan o kocaman yarıktan içeri girmeye başladı.


Hem sular hemde Köpek Balığı Adamların cesetleri büyük bir hızla yarıktan içeri giriyordu. 


Ejder yavaşça yükselerek diğerleriyle aynı seviyeye gelmişti.


(Kyriel)-Ben bile bu kadar geniş çapta bir şey yapamam herhalde. 


Herkes şaşkınlıkla suların yavaşça gözden kayboluşunu izliyordu.


Ejder ise yavaşça arkasını döndü ve direkt olarak Rose'ye baktı. 


Suratında alaycı bir gülümseme vardı. Ne yapacağı belliydi. Ne yapacağını az önce Kyriel'e söylemişti. 


Ejder gözlerini Rose'nin gözlerine kilitledi ve... 


(Ejder)-Sana söylemiştim. 


Bu sözlerden sonra Kyriel elini alnına koydu ve... 


"Ne çocuk ama." 


Bu gerçektende şerefsizce bir gülüştü. 


Ejder'in porselen gibi olan dişlerini gözler önüne seren bu gülüş Rose'yi sinir ediyordu. 


Ama Rose en çok, "Ben haklıyım" dercesine bakan ve önündekileri küçümseyen o bakışlara sinir oluyordu. 


Ciddi anlamda şu anda Ejder'in gözlerini oymak istiyordu. Ama denemeye kalksa muhtemelen kendi gözlerini kaybederdi. 


(Kyriel)-Bakıyorumda Rose, dışa vurmadığın öfken içinde fazlaca şekilleniyor. 


Kyriel o anda Rose'nin aklından geçenleri görmüş ve zaten haklı çıkmış olan Ejder'i desteklercesine bu sözleri söylemişti. 


(Kyriel)-Ejder'in gözlerini oymayı istemek büyük cesaret ister açıkçası. 


O sırada Ejder bakışlarını Rose'den ayırdı ve Kyriel'e çevirdi. 


(Ejder)-Sana da söylemiştim değil mi? Öfkeden delirse bile bana olan inadı yüzünden bunu dışa vurmuyor. 


Ejder yeniden Rose'ye döndü ve sağ elinin serçe ve yüzük parmaklarını kapattı. Yani elini silah şekline getirdi ve aynı anda hem konuşmaya hemde kendi şakağına vurmaya başladı. 


(Ejder)-Deli olabilirim ama hiçbiriniz benim kadar akıllı değilsiniz. 


Elini silah şekline getirerek şakağına defalarca vurmuş olması akli dengesinin yerinde olmayışına yaptığı basit bir göndermeydi. 


Ejder'in tamamen yoldan çıkmışcasına sert görünen gözleri gerçekten korkutucuydu ve Kyriel hariç herkesin içten içe titremesine sebep oluyordu. 


Mantığın sınırlarını aşan bu insan, hayır, mantığın sınırlarını aşan bu varlık... 


-Ejder Soykıran. 


İnsanlığın sınırlarını hiçe sayarak dünyanın tepesinde oturan bu çocuk. 


Gerçekten ama gerçekten bambaşka bir dünyada yaşıyordu. 


Onun bakış açısından acaba dünya nasıl bir yerdi? 


İnsanlar onun gözünde ne kadar küçüktü? 


Yaşayan en güçlü insan olmak nasıl bir histi? 


(Kyriel)-Pekala pekala. Yine uzun konuşmalar dinlemek istemiyorum.


Kyriel hızlıca kanadını Ejder ve Rose'nin arasına koyarak ikisininde görüş açısını kapatmıştı. 


Amacı yeni bir sözlü kavganın başlamasını engellemekti. Tabii Ejder'in aklından geçen şeylerin birçoğunu okuyamadığı için Rose'ye saldırıp saldırmayacağını da bilmiyordu. 


O yüzden araya girmeyi doğru karar olarak kabul etmişti. 


Ancak o anda...


(Ejder)-İndir şu kanadını Kyriel. Rose'ye zarar vermek yapacağım son şey bile değil. 


Kyriel bir anlığına şaşırdı ve duraksadı. 


(Ejder)-Merak etme aklını okumadım. 


Ejder, "aklını okumadım" derken bile Kyriel'in aklını okumuş gibi davranmıştı. 


(Kyriel)-Akıl okuma yeteneğin olmadığını biliyorum. Sadece bunu düşündüğümü anlamana şaşırdım. 


(Ejder)-Unuttun mu? 


Ejder yeniden elini silah şekline getirdi ve şakağına dayadı ancak bu sefer tekrar tekrar vurmadı. Sadece elini şakağına dayadı o kadar. 


(Ejder)-Ben bir dahiydim. 


Bu sözlerin ardından Ejder elini serbest bıraktı ve Kyriel'de kanadını yavaşça geri çekti. 


(Rose)-Sen bir dahi değilsin. Sen sadece bir manyaksın. 


(Ejder)-Ah, Rose Rose Rose. Benim tatlı oyun arkadaşım. Bütün dahiler manyak değil midir zaten? 


(Rose)-Değillerdir elbette. Burada manyak olan tek kişi sensin. 


(Ejder)-Biliyor musun? Aslında haklısın. Ben bu dünyanın duygularını çürüttü anlamsız bir deliyim o kadar. Ve sizde buradan çıkmak için bu deliye ihtiyaç duyan basit insanlarsınız o kadar. 


(Rose)-Hmph! 


Rose kollarını göğsünün üstünde kavuşturarak yüz çevirmişti. 


Ejder'in hareketlerini bu yüzden kısıtlamıştı. 


Ejder mantığa aykırı hareketler yapan ve sonrasında kendi gücüne kapılarak etrafındaki her şeyi küçümseyen birisiydi. İşte tamda bu yüzden onun gücünü serbest bırakmasına izin vermek çok tehlikeliydi. 


İşe yarar olduğu kesindi ve kimse bunu inkar edemezdi ama Ejder'in gücünün tehlikeli olduğu gerçeği, işe yarar olduğu gerçeğini bastırıyordu. 


Ejder düzgün düşünebilmeyi sürdürebildiği sürece gücünden korkulmasına gerek yoktu. İşte işin sıkıntılı tarafıda tam olarak burada başlıyordu. 


Ejder güç takıntılı birisi olduğu için kendi gücüne kolayca kapılıyor ve gözü hiçbir şeyi görmez hale geliyordu. 


(Sayk)-Şey...bir şey soracağım ama...sorabilir miyim? 


O sırada Sayk sakince lafa girdi. 


(Kyriel)-Sorabilirsin. 


Sayk, Kyriel'e bakınca Kyriel'de sakince cevaplamıştı. 


Sayk biraz utanıyor gibi görünüyordu. Daha doğrusu söylemek istediği şeyi söylemekten çekiniyor gibiydi. 


(Sayk)-Biliyorum fazla bir şey yapmadık ama, biraz dinlensek olur mu acaba? Bugüne kadar hiç böyle bir savaşa girmemiştikte. Her yerim titriyor. 


Sayk o anda Ejder'le göz göze gelmişti ve Ejder yüzünü çevirerek Sayk'la bakışmaktan kaçınmıştı. 


(Ejder)-Tch. Ezikler. 


Ejder bu sözleri fısıldamıştı tabii ama Kyriel yinede duymuştu. 


Arkasını dönmüş olan Ejder'i süzen Kyriel yeniden Sayk'a döndü ve... 


(Kyriel)-Elbette dinlenebilirsiniz. 


Bu sözleri duyan Sayk'ın gözleri açıldı ve parlamaya başladı. 


Tam o sırada ise tüyler hareketlenmeye başladı ve herkesi yavaşça aşağı indirdi.


Tüyler herkesi yere indirdikten sonra hızla Kyriel'in kanatlarına geri döndüler. Tüylerin geri dönmesiyle birlikte Kyriel kanatlarını çırptı ve küçük bir sağlamlık testi yaptı. 


Çoğu zaman çıkan tüyleri kanatlarına geri yerleşmiyordu. Bu başkaları için pek önemli bir durum olmasada, Kyriel için, tüylerin hepsi değerli kanatlarındaki değerli birer parçaydılar ve hepsinin yerli yerinde olması gerekiyordu. Hepsi olması gereken yerde olunca Kyriel kendisini daha rahat hissediyordu. 


Kanatlarının kontrolünü bitiren Kyriel yavaşça havada duran Ejder'in yanına gitti ve... 


(Kyriel)-Seninle biraz konuşabilir miyiz Ejder? 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr