Bölüm 112: Yüce Hükümdar (1)

avatar
3133 11

Dimensional Sovereign - Bölüm 112: Yüce Hükümdar (1)


 

Düzenleme: LordVioleGrace

 

Flash!

 

Kadiana’nın yenilenen vücudu Kang-jun'un dediği gibi tekrardan dağıldı. 

 

Flash! Flash! 

 

Bu üç kez daha tekrar etti. Kadiana’nın parçalanan vücudu artık tamamen yenilenemiyordu. 

 

“Cennetin Boyun Eğmez Kesişi!”

 

Sususu. 

 

Sonunda tüm parçaları toza dönüştü. Kin ile dolu son sözleri Kang-jun'un kulaklarında yankılanıyordu.

 

“B-buna pişman olacaksın...” 

 

Bu yolun sonuydu. 

 

[Seviyeniz yükseldi.]

 

[Seviyeniz yükseldi.]

 

[Seviyeniz yükseldi.]

 

Şeytan Kadiana öldü. 

 

Durum inanılmaz gözükse de, Kang-jun kazandığı tecrübe sayesinde Kadiana’nın öldüğünden emindi.

 

“Kadiana’ya karşı kazandım.” 

 

Kang-jun daha güçlü olduğunu düşünüyordu.

 

Yine de Kadiana’ya karşı kazanabileceğini hiç düşünmemişti. 

 

Şuan gerçek kapasitesinin farkındaydı. 

 

Gardiyan Salonunda limitlerini aşıp üstünlük alemini görene değin bunun bir fantazi olduğunu düşünüyordu. 

 

[Seviyeniz yükseldi.]

 

[Seviyeniz yükseldi.]

 

Seviyesi yükselmeye devam ediyordu. Toplamda 16 seviye atladı ve bir anda seviye 100’e ulaştı. 

 

[Savaş yeteneğiniz üstün seviyesine yükseldi.]

 

[Karizma iki puan yükseldi.]

 

[İyi şans iki puan yükseldi.] 

 

[Kaos gücünün verimliliği yükseldi.]

 

[Klon yaratırken tüketilen kaos gücü puanı 500’e düştü.]

[Dövüş İradesi için tüketilen kaos gücü puanı 500’e düştü.]

 

[Kara büyü enerjisinin verimliliği yükseldi.]

 

[Göksel Kesiş için tüketilen kara büyü enerjisi 10’a düştü.] 

 

[Cennetin Boyun Eğmez Kesişi için tüketilen kara büyü enerjisi 20’ye düştü.]

 

[Göksel Akış için tüketilen kara büyü enerjisi 20’ye düştü.] 

 

Karizma ve iyi şans arttı! 

 

Klon yaratırken ve Dövüş İradesi kullanırken tüketilen kaos gücü azaldı. Ek olarak Cennetin Kanlı Kılıç Stilinde ki tüm yetenekleri kullanırken tüketilen kara büyü enerjisi azalmıştı. 

 

[Envanter alanınız büyük ölçüde genişledi.] 

 

[Aynı türden iksirler, özler ve diğer materiyaller envanterde tek bir yer kaplayacaktır.] 

 

[Hwanmong’un ilk Yüce Hükümdarı oldunuz.] 

 

[Yüce Hükümdarın İradesi yeteneğini öğrendiniz.] 

 

[Yüce Hükümdarın İradesi]

 

-Sınıf: Sadece bir. 

 

-Sadece Hwangmong’un ilk Yüce Hükümdarına verilen özel yetenek. 

 

-Hükümdar ölmedikçe, ev halkından ölenler bir süre sonra üste yaşama geri dönecektir. 

 

-Alan Sınırı: Dünya, Hwanmong-Kanlı Savaş Alanı. 

“Oh! Bu?!” 

 

Kang-jun ölmediği sürece, Keirun ve Heksia gibi ev halkı üyeleri ölürlerse eğer yaşama geri dönecekler.

 

Bu, Dünya ve Kanlı Savaş Alanı ile sınırlıydı yani başka bir boyuta giderse eğer bu geçerliliği yitirecekti. 

 

[Seviyeniz yükseldi.]

 

[Seviyeniz yükseldi.]

 

Bu süre boyunca seviyesi yükselmeye devam ediyordu. 

 

Seviyesi daha ne kadar artacaktı? 

 

“İnanılmaz! 20 seviyeyi geçti bile.” 

 

Gelişmiş bir şeytan ile savaştığı için bu son derece normaldi. 

 

Lv.114 (Exp %32.28)

 

[Savaş] Yüce 

 

Sağlık: 25550/25550

 

Kara Büyü Enerjisi: 24520/24520 

 

Güç: 118 (+10)

 

Çeviklik: 119 (+10)

 

Zeka: 112

 

İyi Şans: 13

 

Karizma: 25 (+4)

 

En sonunda 114. Seviyede durmuştu. 

 

Kadiana’yı öldürerek tam 30 seviye atladı. 

 

“Harika.” 

 

Bunu ifade edebilecek başka bir kelime yoktu. 

 

Bu harikaydı. 

 

Bu devasa bir sıçramaydı. 

 

[İkinci Şeytan Kralın en iyi iç komutanından biri olan Kadiana yenildi.]

 

[20.000 kırmızı ay başarım puanı kazandınız.] 

20.000 başarım puanı kazanmıştı. 

 

Kadiana’yı yenmesi karşılığında yüksek puanlar kazanıyordu. 

 

{3,132 küçük ay taşı elde edildi.] 

 

[1,320 büyük ay taşı elde edildi.] 

 

[10 tane Karanlığın Özü bedel olarak verildi.]

 

Büyük miktarda ay taşı elde etmişti. 

 

Yine de Kaos Özü hala azalmamıştı. 

 

Ancak bu sonraki hediyesine kıyasla hiçbir şeydi. 

 

-Üç Boyutsal Parça elde edildi. 

 

-Kadiana’nın Şeytani Pullu Zırhı (Efsanevi) elde edildi. 

 

-Leon Büyü Kılıcı (Efsanevi) elde edildi. 

 

-Kadiana’nın kalbi (Efsanevi) elde edildi. 

 

Üç tane Boyutsal Parça! 

 

Altın veya gümüş hiç kutu düşmemesine rağmen bunlar mit sınıfındaki üç eşyaydı. 

 

Kadiana’nın Şeytani Pullu Zırhı

 

-Sınıf: Efsanevi

 

-Kadiana’nın Şeytani Pullu Zırhı mükemmel büyü gücüne ve esnekliğe sahiptir. 

 

-Boyutsal güce karşı olan direnç arttı. 

 

-Karanlığın Aurasını kullanırken defans arttı. 

 

-Üç yüz envanter alanı. 

 

Efsane iınıfındaki zırhını çıkartma zamanı gelmişti. 

 

Kadiana’nın Şeytani Pullu Zırhına dokununca Gulyabani Lordunun Ağır Zırhı kayboldu ve parlayan kırmızı bir zırh Kang-jun'un bedenine bağlandı. 

 

Her bir kanlı pul mücevher gibi parlarken korkunç ve muhteşem olduğunu düşünüyordu. 

 

“Hafif.” 

 

Gündelik kıyafetlerini giymiş gibi gönlünce hareket edebiliyordu. 

 

Belirgin şekilde boyutsal gücü arttığı için öncekine nazaran hareket etmesi kolaylaşmıştı. 

 

Üç yüz boşluğu bulunan devasa bir envanteri vardı. 

 

Sud’un envanter alanı dışında Gulyabani Lordunun Ağır Zırhının sağladığı otuz boşluğun tam on katıydı. 

 

Ayrıca aynı türden iksirler ve özler envanterinde birer yer kaplayacaklardı. Bunun anlamı envanterinin verimliliğin daha da arttığıydı.

 

“Artık yer konusunda sıkıntı yaşamayacağım.” 

 

Şimdi büyük miktarlarda sağlık ve kara büyü enerji iksirleri yapabilir ve bunları envanterinde saklayabilirdi. 

 

Elbette bu Şeytan Sud tarafından yapılacaktı. 

Kang-jun kılıca baktı. 

 

Kadiana’nın kara kılıcı korkunç bir yıldırım fırlatma gücüne sahipti. 

 

Leon Büyü Kılıcı 

 

-Sınıf: Efsanevi 

 

-Büyü gücü taşıyan büyülü bir kılıç. 

 

-Düşman silahının ve zırhının dayanıklılığını özümseyerek zarar görmüş kısımlarını yenileyebilir. 

 

-Verdiği hasar Karanlığın Aurası ile birlikte büyük oranda artacaktır. 

 

Bu Efsane sınıfından bir büyülü kılıçtı. 

 

Rakip silahın dayanaklılığını emerek kendini yenileme özelliğine sahip harika bir kılıçtı bu! 

 

“Vampir Lordunun Kılıcı bu yüzden bu kadar kolay kırıldı demek.” 

 

Kang-jun önceki durumun sebebini nihayet öğrenmişti. 

 

Rakibin kılıcını ve zırhını yok etmeye karşın inanılmaz bir yeteneği vardı. 

 

Kendi kendini tamir edebildiği için artık silahını onarmasına gerek yoktu. 

 

Kadiana’nın Kalbi

 

-Sınıf: Efsanevi

 

-Kadiana’nın büyü ve gücünün kaynağı. 

 

-Sadece Efsane sınıfından silahlara eklenebilir. 

 

-Eklendiği zaman Kadiana’nın benliği silahın içinde olacaktır. 

 

En sonunda Kadiana’nın Kalbine bakmıştı. 

 

“Onun benliği mi?” 

 

Bu ne anlama geliyor? 

 

Leon Büyülü Kılıcı Efsane sınıfındaydı yani Kalbi ona ekleyebilirdi. 

 

[Kadiana’nın Kalbi, Leon Büyülü Kılıcına eklendi.] 



[Kadiana’nın benliği artık Leon Büyülü Kılıcının içinde.] 

 

Şuanda, Leon Büyülü Kılıcından öfkeli çan sesleri geliyordu. 

 

Kılıç canlıymış gibi titriyordu. 

 

Ardından garip bir ses duyuldu. 

 

(Lucan!)

 

Ses, kılıçtan geliyordu. Kang-jun Kadiana’nın benliğinin ne anlama geldiğini öğrenmişti. 

 

(Sen mi çağırdın?) 

 

Kang-jun doğal bir şekilde yanıtladı çünkü bu tarz bir iletişim yöntemi kullandığı ilk sefer değildi. 

 

(Yaşamımı sonlandırdın ancak seni suçlamıyorum.) 

 

Bu biraz garipti. Her ne kadar o bir şeytan olsa da Kang-jun daha yeni öldürdüğü birinin sesini dinliyordu. 

 

(Bir şey hatırlıyor musun Kadiana?) 

 

(Hafızam bozulmamış durumda. Ben artık Leon Büyü Kılıcına bağlıyım ve seni takip edeceğim. Şuandan itibaren sana Usta Lucan olarak sesleneceğim.)

 

(Peki ama yapabileceklerin neler?)  

 

(Yok etme. Katliam. Toplu cinayet. Bunlara benzer şeyler.) 

 

(Kendi başına hareket edebiliyor musun?) 

 

(Sen izin verdiğin sürece, elbette.) 

 

Bu büyülü kılıcın kendi başına hareket edip düşmana saldırabileceği anlamına geliyordu. 

 

Dövüş gücü değişmemiş gibiydi. 

 

(Öyleyse ben uyuyacağım. Eğer gücüme ihtiyacın olursa seslenmen yeter.) 

 

Kadiana konuşmayı bıraktı. 

 

Kanlı Savaş Alanına gitmenin vakti gelmişti.

 

Komutanlarından biri ölmüştü yani İkinci Şeytan Kralın gücü azalmıştı. 

 

Er ya da geç savaş sona erecek ve zafer Hwanmong’un Defans Ordusunun olacaktı.

 

“Uh, bu?” 

 

Kang Jun uzakta parlayan deliği görmeden önce bulut denizinin içine dalmak üzereydi. 

 

[Bir Aok bulundu.] 

 

Bu bir boşluk hapishanesiydi. Parlak delik kilite benziyordu. 

 

“Bu bir Eşsiz Aok.” 

 

Kang-jun hemen o yöne doğru gitmeye başladı. Bir Aok gördükten sonra öylece çekip gidemezdi. 

 

Yeterince Aok Anahtarı olması güzel bir şeydi. Bir tane Aok Anahtarı kullanarak kapıyı açtı. 

 

[Aok açıldı.] 

 

[Bu Aok’un ustası oldunuz.] 

 

Kapının ardına geçen Kang-jun şaşkın ve memnundu. 

 

Bu yapı daha önce gördüğü Aoklardan tamamen farklıydı. 

 

“Burası da neresi?” 

 

Her türden korkunç işkence aletleri yere yığılmıştı. 

 

Kolları duvara çivilerle çakılmış mavi tenli çıplak bir kadın, doldurulmuş bir bebek (oyuncak) gibi asılı duruyordu.   

 

Kol bilekleri ve kalçasının aşağısı kesip kopartılmıştı. 

 

Kopmuş vücut parçaları ise yerdeydi. 

 

Bu gerçekten de acayip bir sahneydi. 

 

“O yaşıyor mu?” 

 

Kang-jun odaya girdiğinde kadın ona binbir güçlükle baktı. 

 

Umursamaz gözler. 

 

Ancak çok geçmeden o umursamaz bakışların yerini öfke ve uyanıklık aldı. 

 

“Boşuna uğraşıyorsun Colladikus. Ne yaparsan yap asla pes etmeyeceğim.” 

 

Zayıf ama gururlu bir sesti bu. 

 

O, İkinci Şeyran Kral tarafından yakalanıp hapsedilen birisiydi. 

 

Neyi yanlış yapmıştı da bir Aok’un içine hapsedilip bu korkunç duruma düşmüştü? 

 

Tüm vücudunda işkencenin izleri vardı. 

 

Dayanılmaz bir acıya katlanıyor olmalıydı ancak yüzü bunu belli etmiyordu. 

 

Tekrardan konuştu: 

 

“Colladikus mu yolladı seni? Ona git ve şunu söyle: Pes etmek yerine ölmeyi yeğlerim.”

 

Kang-jun yanıtladı: 

 

“Ben Colladikus’un uşağı değilim. Buraya yanlışlıkla geldim çünkü bir Aok Anahtarına sahibim.” 

 

“B-böyle bir şey!” 

 

“Biliyorum inanması güç ama bu gerçek. Ben Aok Ustasıyım. Seni serbest bırakabilir veya burada bırakabilirim.” 

 

“..........!” 

 

Tam bunun saçmalık olduğunu söylecekti. Ancak Kang-jun'u gördüğü anda onun Aok’un sahibi olduğunu anlamıştı. 

 

“B-beni serbest bırakabilir misin?”

 

Gözleri umutla doluydu. Kang-jun sessizce konuştu: 

 

“Eğer benim ev halkıma katılmaya layıksan bırakacağım.” 

 

Ardından kadın kafasını salladı ve iç çekti. 

 

“Sen de katılmamı istiyorsun. Ancak ben kimseye boyun eğmem. Teklifin buysa geri dön.” 

 

Kadın gözlerini kapattı. 

 

“......?” 

 

Kang-jun'un kafası karışmıştı. Herkes ayrılmayı seçerdi. 

 

Yine de bu kadın ona katılacağına burada kalmayı tercih edeceğini söylemişti. 

 

“Bu kadın Colladikus’un işkencesine rağmen pes etmemiş.” 

 

Colladikus neden onun teslim olmasını istiyor?

 

Ona vahşice işkence edilmişti. 

 

Daha da önemlisi bu kadının kim olduğunu bilmek istiyordu.  

 

Nasıl bir kişi İkinci Şeytan Kralın işkencelerine rağmen ona katılmamayı tercih edebilirdi ki?   

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr