Bölüm 1447: Hiçliğin Öteki Yüzü

Ji Ning üç siyah bebeği topladı ve tanrıhissiyle onları incelemeye koyuldu. Oyuncak bebeklerin yapımında kullanılan mucizevi teknikleri görünce şoke olmadan edemedi. Iyerre bile bu şeyleri yaratamıyordu; bunlar Çayırlık Dünyası'ndan ve Katliam Kovanı'ndan daha gizemli yapılardı.

“Onları bağlayamıyorum.” Ning onları bağlamaya çalıştı ama sadece Tiranlar'ın kullanabildiği özel tılsımlar gibi, bu bebekler de belirli kişiler tarafından kullanılabiliyordu. Iyerre geçici olarak bu listeye birilerini ekleyebilirdi ama gerekmediği sürece bunu asla yapmazdı!

“Onları bağlayamıyor olsam da, gizemlerini inceleyerek bir şeyler kazanabilirim.” Ning elini sallayarak bebekleri kaldırdı. Çayırlık Dünyası'na ve bulutlara düşen Altın Köprülere bakıyordu; kalbinde bir ağırlık vardı.

Kazanmışlardı ama bunun için ödedikleri bedel çok büyüktü. Ayrıca Iyerre de kaçmayı başarmıştı. Ning adamın peşine düşmedi, çünkü onu yakalayamayacağını biliyordu. Iyerre de aptal değildi; bu kaosdiyarından çıktığına şüphe yoktu. Hem zaten Ning'in yükselişiyle birlikte Iyerre ona fırsat vermeden kaçmıştı.

Vhoosh. Ning elini salladı ve yanında iki figür belirdi. Bunlar Ekong ve Bolin ikilisiydi.

“Nasıl geçti, Karakuzey?” Ekong ve Bolin etrafı süzdü.

Ning'in keyfi yerinde değildi. “Diğerlerini öldürdüm ama Iyerre kaçmayı başardı. Ah, çok yaklaşmıştım!”

“Kaçtıysa kaçtı, yapacak bir şey yok.” Bolin ve Ekong bunu pek umursamıyorlardı. Bolin konuştu, “Öngörü seviyesi çok yüksek. Onu öldürmek hiç de kolay olmaz. Bu mücadele için ağır bir bedel ödemiş olsak da… Nihayetinde kazanan biz olduk! Iyerre yıllar boyunca hazırladığı her şeyi kullandı. Bir daha asla bize saldıramaz.”

Tiran Ekong endişeliydi. “Ya yeniden gelirse?”

“Zaman avantajı bizde. Zaman geçtikçe gücümüz de artacak. Yepyeni Tiranlar’a bile sahip olacağız.” dedi Bolin. “Yani… Geri dönmek istiyorsa bunu bir an önce yapması gerekiyor. Ancak savaşın kritik anında kaçtığına göre elinde hiçbir şey kalmamış demektir! Geriye dönüp ne yapacak?”

Ning başını salladı. Iyerre geri dönmek istiyorsa, kazanmak için bir çözüm bulmak zorundaydı! Iyerre bu savaşta hem Çayırlık Dünyası'nın hem de üç yaratığın desteğine sahip olmasına rağmen yenilmişti. Bir daha saldıracak olsa bile ne kullanabilirdi ki?

“Titanos ve diğerleri için üzgünüm.” dedi Ning ve iç geçirdi.

“Ölümden korkmuyorduk. Kazanmak uğruna hepimiz can vermeye razıydık.” Bolin de iç geçirdi. “Kaybetmekten başka hiçbir şeyden korkmuyorduk. Artık kazandığımıza göre bütün emeklerimize değdi.”

“Çayırlık Dünyası'nı bağlamaya çalışın.” dedi Ning. “Iyerre geri dönerse direkt Çayırlık Dünyası'nı bulmaya çalışacaktır. Muhtemelen onun dışında başka birinin bu şeyi bağlaması kolay değildir.”

“Tamamdır.” Bolin ve Ekong ikilisi başlarını salladılar. Svoosh! Svoosh! Svoosh! Üçü de hızla Çayırlık Dünyası'nı gezmeye başladı.

…….

Ning'in tahmin ettiği gibi Çayırlık Dünyası'nı bağlamak onlar için imkansızdı. “Bağlayamıyorsak özmerkezi çekirdeğini yok edelim.”

Birlikte Çayırlık Dünyası'nın derinliklerindeki kaleye girdiler; önlerinde mavi bir küre vardı. Küre eski haline dönmüştü ve artık güç saçmıyordu. Küçük görünse de içinde muazzam bir enerji vardı.

Bu özmerkezi çekirdeği Sithe için çok önemliydi ama gelişimcilerin işine pek yaramazdı. Sonuçta onlar kendi kaosdiyarlarında oldukları için sonsuz miktarda güce erişebiliyorlardı. Böyle ufak bir çekirdeğe gerek yoktu.

“Parçalayın.” Ning Kuzeykuşak Kılıcı’yla saldırdı ve simsiyah kılıç ışıkları her yeri yıkarak ilerledi. Mesafedeki küre biraz direnmeye çalışsa da kılıç onu parçalamayı başarmıştı. Hiçliğin gücü bir kez daha kendini gösteriyordu.

Boom! Kürenin parçalanmasıyla birlikte dört bir yana enerjiler saçıldı ama Hiçliğin Kılıç Taosu’nun etkisiyle şok dalgaları Ning ve diğer ikiliye ulaşana dek asıl güçlerinin %99'unu yitirmişti. Kılıç ışığından oluşan ve onları saran devasa bariyer için bu şok dalgası lafı bile edilmeyecek bir rakipti.

“Has özlerin bu gücü emdikten sonra iyice güçlendiğini hissedebiliyorum.” dedi Ekong. “Hatta, eskisinden bile daha güçlüler.”

Ning başını salladı. “Önceki savaşta beş Sithe Yücesi ve üç inanılmaz Sithe üyesi öldürdüm. Kaosdiyarı hepsinin enerjisini özümsedi.”

Titanos ve diğerlerinin ölümleri kaosdiyarını zayıflatmıştı ama Ning tarafından öldürülen Sithe üyelerinin toplam enerjisi en azından on Tiran'ınkine denkti! Kayıpları kazançlarından çok daha azdı.

……..

Çayırlık Dünyası'nın çekirdeğini yok ettikten sonra aynı şeyi Katliam Kovanı'ndaki katliamın küresine de yapmak için yola çıktılar.

Bolin ve Ekong, Ning'in bunu başaramayacağından endişeleniyordu ama Ning başarmıştı. Hiçliğin Kılıç Taosu’nun gücüne sahip tek bir kılıç ile katliamın küresini yok etmişti. Küre parçalandığında eski halinden çıkarak gerçek formuna bürünmüştü. Minik bir ışık dairesine benziyordu. Işık dairesi infilak ederek dört bir yana sonsuz miktarlarda enerji saçtı.

Şok dalgası beş elementi, uzay zamanı ve hatta başka şeyleri bile dönüşüm geçirmeye zorladı… Ancak nihayetinde her şey eski haline döndü.

“Eh?” Ning mırıldandı. “Küredeki her şey bir bütüne bürünerek sonrasında parçalandı… Ardından bire gebe kaldı, bir ikiyi doğurdu ve iki de üçü doğurduktan sonra bütün varlığa gebe kaldı?”

“Kılıç Taosu’nun bir sonraki adımı ‘Yaradılış’ olmalı.”

Nihai Kılıç Taosu…

Ning önce başka Taolar’ı kendi Kılıç Taosu’na katmış, böylece Uzay Zaman Kılıç Taosu gibi kavramlar yaratmıştı. Daha sonra Hiçlik’e çalışarak Beş Element’i, Yin-Yang'ı, Işık’ı ve karanlık’ı, Karma’yı ve Uzay Zaman’ı birleştirerek Hiçliğin Kılıç Taosu denilen tek bir Tao yaratmayı başarmıştı! Bu yüzden Hiçliğin Kılıç Taosu çok güçlüydü.

Ning bu Tao'yla rakiplerini katlettiğinde, onları saf enerjiye dönüştürerek kaosdiyarına verebileceğini görmüştü. Bu mesele Ning'i heyecanlandıran konulardan biriydi. Yoksa yıkımın asıl amacı, yeni bir hayat yaratmak ve onu beslemek miydi? Fakat savaş sırasında Ning'in bunları düşünecek zamanı olmamıştı.

Katliamın küresinin çöküşüyle birlikte Ning'in bu konudaki fikirleri iyice derinleşti.

“Tao Yin ve Yang'a ayrılmıştır. Her şeyin iki tarafı vardır. Nihai Kılıç Taosu’nun Tiranlık’a ulaşması için bütün Taolar’ı birleştirerek hiçliği yaratmak yeterli değil! Bu sadece Nihai Kılıç Taosu’nun bir tarafı. Yıkımın diğer tarafı ise yepyeni bir hayatın yaradılışıdır. Bir ikiye, iki üçe ve üç de her şeye gebe kalır.

 Ning Katliam Kovanı'ndan çıkarak bir kez daha Çayırlık Dünyası'na geldi. Çayırlık Dünyası normal formuna dönmüştü ve artık tehdit içeren bir aurası yoktu. Dokuz bulut katmanı da yok olmuştu. Hatta çayırlıklar bile kaybolarak arkalarında siyah, kalın ve metal kaplı bir yapı bırakmıştı. Ning önce yeni bir avatar yarattı ve ardından bağdaş kurup oturarak meditasyona başladı.

Burada bekleyecekti. Iyerre geri dönerse muhtemelen ilk önce Çayırlık Dünyası'na gelecekti. ”Bolin. Ekong. Meditasyon yapmam gerekiyor.” dedi Ning. “Iyerre ise… Geri dönerse onu bana bırakın.”

“Tamamdır.” Bolin ve Ekong onayladı.

Ning gözlerini kapatarak Kılıç Taosu’nun derin gizemlerine daldı. Diğer bütün Kılıç Taoları birleşerek Hiçliğin Kılıç Taosu’na dönüşmüştü… Ancak şimdiyse, Hiçliğin Kılıç Taosu da diğer yüzünü göstermek istermişçesine değişiyordu. Hiçliğin Kılıç Taosu’nun tam tersi, yani mutlak yıkımın tam zıddı yeni bir yaşamdı. Sanki yıkımdan oluşan bir “kabuk” bu Tao'nun tamamını koruyor ve merkezinde yeni bir kalp yavaş yavaş varlığa bürünüyordu…

……..

Sonsuz Boşluk…

Burada uzay zaman diğer her yerden daha karmaşıktı. Boşluk sayısız objeyle ve sayısız mucizevi canlıyla kaplıydı.

Iyerre hızla boşlukta ilerliyordu. Ning'in kaosdiyarına ilk gelişinde gayet yavaş ve dikkatli ilerlemişti ama yola aşina olduktan sonra artık daha hızlı gidebiliyordu.

Iyerre arada sırada başını çevirerek arkasına bakıyordu. Uzun bir mesafe katetmiş olsa da arkasındaki devasa kaosdiyarı hala muazzam görünüyordu. Sonsuz Boşluk'ta yenilmez biri olmak istiyorsanız, bu şeylerden birinin kontrolünü ele geçirmeniz gerekiyordu.

Kaçmak için dokuz gününü harcamış ve iki ay sonra da ustasının avatarının bulunduğu malikaneye ulaşmıştı.

…………