Bölüm 1425: Spoiler Başlık

Tek gözlü devasa bir ayı, kızıl gözlü beyaz kürklü insanımsı bir yaratık ve heybetli bir fırtına bulutu! Üç Tiran Seviye boşluk gezen Tiran Bolin'i ve altın köprüsünü kuşatıyordu.

Tiran Bolin paniklemedi. Tiran Seviye boşluk gezenlerle daha önce de karşılaşmış ve diğer Tiranlar’la iş birliği yaparak onları öldürmüştü. Bu tecrübeleri sayesinde boşluk gezenlerle ilgili iki önemli gerçeği öğrenmişti.

Bunlardan ilki şuydu: Tiran Seviye boşluk gezenler hayatözü yemini edemiyorlardı. Yani sadece Sithe'yle sözlü anlaşmalar yapabilen canlılardı. İkincisi ise… Onlarla pazarlık yapmak mümkündü!

“Beyler…” Tiran Bolin zihinsel yoldan yaratıklara seslendi. “Bizler, gelişimciler olarak bugüne dek sizinle defalarca kez çarpıştık. Son savaşta türünüzün iki üyesini öldürdük ve bu mücadelede de Sithe'nin oluşturduğu kovanda üç boşluk gezenle savaştık. Nihayetinde ikisini yakaladık ve sonuncusu da bizimle iş birliği yapma kararı alarak özgürlüğüne kavuştu. Artık kendisi Sonsuz Boşluk'taki hayatına geri dönmüş durumda.”

“Hmm?” Tiran Bolin'in etrafını kuşatan yaratıklar şaşırmıştı. Sithe'nin başka yaratıkları da yakaladığını biliyorlardı ama üç tanesine ne olduğunu duymamışlardı.

“Bu savaşta Sithe'ye karşı bariz bir avantajımız var!” dedi Tiran Bolin ikna etmek istermiş gibi. “Ne Şafak Savaşı'nda ne de bu savaşta Tiranlar'dan biri bile ölmedi! Sithe ise ağır kayıplar vermek zorunda kaldı. Kaç tane Sithe Yücesi'ni öldürdüğümüzü bile hatırlamıyorum! Bahse varım Sithe güçleri arasından en çok korktuğunuz kişi, liderleri Iyerre'dir, değil mi?”

“Heh. Iyerre'nin bir Nihai Tiran olduğunu tahmin edebiliyorum. Kendisi güçlü ve bu kaosdiyarının dışında bizleri kolayca öldürebilecek bir rakip. Fakat burası bizim evimiz! Kaosdiyarı onu reddediyor, Tao'nun gücünü kullanmasına engel oluyor. Dolayısıyla güç konusunda sadece bizlere denk! Daha önce Tiran Mogg'a pusu kurmasına rağmen onu öldüremedi; en nihayetinde başını öne eğerek geri çekilmek zorunda kaldı.”

”Bu savaşta büyük kayıplar verdiler ve Iyerre bile bize karşı bir şey yapamıyor. Hepimiz hayattayız ve gördüğünüz gibi gayet iyiyiz. Bu savaşı kazanma ihtimalimiz onlardan daha fazla!” Tiran Bolin ekledi. “Buraya kendi iradeleriniz dışında getirildiğinizi biliyorum. Bizimle ölümüne savaşmakta ısrarcı olursanız, savaşı kazandığımızda sizi asla bağışlamayız!”

“Fakat onlara ihanet eder ve bize katılırsanız sizden yardımımızı esirgemeyiz. Savaş bittikten sonra sizi bizzat dış dünyada gönderir ve özgürlüğünüzü veririm. Bunun için bir hayatözü yemini etmeye razıyım.” dedi Bolin.

“İhanet mi edelim?”

“İmkansız!” Yaratıklar bunu kabul edecekmiş gibi görünmüyorlardı.

“Hahah, tamam tamam. Sizi onlara ihanet etmeye zorlamayacağım. Tek yapmanız gereken şey bu savaşta gücünüzün tamamını kullanmamak. İki taraf da güçlerinin sadece %50'sini kullanacak! Yani bir nevi Sithe'ye bir ‘şov’ yapacağız. Bunu yaparsanız bendeniz Bolin, iyiliğinizi hatırlayacak ve savaş bitiminde sizleri özgür bırakacağıma dair bir hayatözü yemini edeceğim.”

Yaratıkların bu durumla ilgili bazı şüpheleri vardı ama kısa bir süre sonra cevap verdiler: “Tamam.”

“Anlaştık.”

“Şimdilik sana inanacağız.”

Bu yaratıklar dışarıdan aptal görünüyor olsalar da kaosdiyarlarından kat be kat daha büyük olan Sonsuz Boşluk'ta sayısız yıl geçirmişlerdi. Kaosdiyarları Sonsuz Boşluk'un içinde bulunan yıldızlardan farksızdı! Sonsuz Boşluk öyle büyüktü ki, içinde sayısız yaşam formu barındırıyordu. Tiran Seviyesi’ne ulaşabilen yaratıklar ise şüphesiz ki kurnaz ve akıllıydı.

 Sithe'den nefret ediyorlardı ama Iyerre'nin gücüne karşı duydukları korku tek kelimeyle muazzamdı. Yine de Bolin'in sözleri onları ikna etmişti. Sithe'nin bu savaşı kazanacağı kesin değildi ve bu yüzden alternatif bir B planı hazırlamak istiyorlardı.

“Saldırın!”

Aralarında geçen zihinsel sohbet çabucak sonlanmıştı. Dışarıdan izleyen bir kişi, yaşanan anlık duraksamayı fark etmeyi bile başaramazdı. Savaş kaldığı yerden devam etti ve yaratıklar çılgınlar gibi saldırmaya koyuldu. Saldırılarında güçlerinin tamamını kullanmıyor olsalar da, uzay zamanı bükecek ve kıracak kadar şiddetli darbeler savuruyorlardı.

Tiran Bolin dezavantajlı bir konumdaydı ve tamamen bastırılıyordu ama kollarıyla mucizevi teknikler uygulayarak sımsıkı bir savunma oluşturmuştu.

Taraflar güçlerinin yarısını koruyor ama dışarıdan izleyenler hiçbir şeyin farkına varamıyordu.

…..

“Bu yaratıklar Tao'ya çalışmıyorlar ve öngörü seviyeleri düşük olduğu için doğuştan gelen yetenekleri hiçbir işe yaramıyor. Güç konusunda Tiranlar’a denkler ve Tiran Bolin'i sıkıştırabiliyorlar ama üçe bir savaşıyor olmalarına rağmen onu öldürmeyi başaramayacaklar.” Savaşın dışında, boşluğun orta kısmında üç kişi tanrıhissiyle konuşuyordu.

“Onları sadece Bolin'i durdurmaları için kullanıyoruz. Öncü birlik görevi görüyorlar.”

“Nihayetinde, Bolin'i biz öldüreceğiz.”

“Harekete geçmek için fırsat kollayalım.”

…..

Tiran Bolin Özgürlüğün Altın Köprüsü'nden savaşmaya devam ediyordu. Bütün gücüyle rakiplerine direnmeye çalışıyor gibiydi. Bu yaratıklar Tao'ya çalışmasalar da, neredeyse önlerine çıkan her şeyi saf güçleriyle parçalayabiliyorlardı! Mogg onlardan sadece birine karşı bile çok zorlamıştı. Bolin ise Özgürlüğün Altın Köprüsü'ne rağmen karşı taraf gücünün sadece %50'sini kullanıyor olsa da, onlara karşı zar zor dayanabiliyordu.

 Karşı taraftan bulunduğu isteğin bir sebebi vardı; gücünü korumak istiyordu, çünkü beklenmedik bir saldırıya hazır olmak gerekirdi.

Svoosh…

Aniden… Alt taraftaki bulutlardan mor altın renklerdeki bir zincir fırladı ve hızla Tiran Bolin'e doğru yöneldi.

“Ha?” Bolin'in yüzü değişti. Yaklaşmakta olan zincir insana garip bir hissiyat veriyordu. Sadece Tao'ya dair üst düzey öngörüleri olan kişiler böyle bir zincir saldırısı yapabilirlerdi. Şüphe yok ki bu Tiran Seviyesi’ndeki bir teknikti ve gücü Tiran Bolin'i bile aşıyordu!

Boom! Bolin'in kollarından biri büyüyerek pençe şekline büründü ve zinciri yakalamak için ileri atıldı.

Bolin'in tam güç pençe saldırısına karşı zincirler aniden yuvarlak bir şekle bürünerek, Bolin'in koluna dolanmaya kalktılar.

Keng! Bolin zincirleri yakalamayı başaramadı ama parmaklarından biriyle zincire bir darbe indirebilmişti. Fakat, zincir bu darbeyi kolayca atlatarak ilerledi.

Vhoosh! Tam o esnada, Tiran Bolin'in üstündeki göklerden bir zincir daha fırladı. Yeni gelen zincir heybetli gücüyle ona saldırıyordu.

Keng! Keng! Keng! Üç zincir daha belirdi; biri yukarıda, biri aşağıda biri de sol tarafındaydı. Zincirlerden her biri savunmayı zorlaştıracak saldırılar yapıyordu! Tiran Bolin altı koluyla onlara karşı koyabilirdi ama o esnada kollarından üçünü Tiran Seviye boşluk gezenlerle mücadele etmek için kullanıyordu. Üstelik boşluk gezenler güçlerinin yarısını kullanmıyordu; tam güç saldıracak olurlarsa Tiran Bolin ağır yaralanabilirdi!

Beş zincire karşı üç kol kullanmak? Hazırlıksız yakalanmıştı ve fazla uzun dayanamayacağını biliyordu.

Vhoosh! Nihayetinde, sağ tarafında da bir zincir belirdi. Bu kez Tiran Bolin'in yeni gelen zincire karşı bir cevabı yoktu. Zincir göğsüne acımasızca bir darbe indirdi ve onu tamamen ayakta yakaladı. Bang! Darbenin etkisiyle vücudu sarsıldı ve saniyeler sonra vücudunu sayısız ışık hüzmesine çevirdi. Dokunulmaz formunu kullanarak yaralarını iyileştirmeye çalışıyordu.

“Haha, hala hayatta kalmaya mı çalışıyorsun?”

“İşin bitti!”

Altı zincirin de hızına ve gücüne diyecek yoktu. Merhamet nedir bilmeden ışık hüzmelerine saldırdılar. Tiran Bolin'in etrafa yaydığı enerjileri teker teker yok ediliyordu ve kısa bir süre sonra kaçmakta olan formu da katledilmişti.

Bu mücadelede varlık gösterememişti. Altı zincirin ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra Tiran Bolin ölmüştü! Karşısında dayanamayacağı kadar çok rakip vardı.

Sonunda savaşın sesleri duruldu ve zincirler bir kez daha geldikleri yere geri döndü.

“Yazık oldu.” Boşluk gezenler biraz pişmandı. Sithe'yi hiç sevmiyorlardı ve daha demin anlaşma yaptıkları yerel Tiran'ın ölümünden de hiç hoşlanmamışlardı.

“Gidelim.” Hemen bulutlara dalarak arkalarında sadece bir altın köprü ve etrafa dağılmış birkaç hazine bıraktılar.

…….