Bölüm 1327: Tiran Ekong

avatar
3331 29

Desolate Era - Bölüm 1327: Tiran Ekong



Bölüm 1327: Tiran Ekong

 

Kiiik…

 

Ahşap kapı açıldı ve Ji Ning ile Tiran Ekong yan yana yürüyerek dışarı çıktılar. Tiran Titanos, Tiran Gökana, Tiran Bolin ve Tiran Taşçav hala kulübedeydi ama ikiliyi geçirmek için ayağa kalkmışlardı. Sekiz Bölge Hükümdarı ise saygıyla eğilerek onlara selam verdiler.

 

“Efendim.” Ateşkanadı Tanrısı hiç olmadığı kadar uslu davranıyordu. Beş Tiran ona nadiren hissettiği bir baskı uygulamaktaydı.

 

“Gidelim.” Ning gülümsedi.

 

“Bu kadar çabuk mu?” Ateşkanadı söyleyiverdi. Büyük güçlerin bir araya toplanarak milyonlarca yıl boyunca Tao'ya dair sohbetler etmesi sıradan bir durumdu.

 

“Ne kadar süreceğini düşünüyordun ki?” Ning gülümseyerek sekiz Bölge Hükümdarı'na baktı. “Bizimle geliyor musunuz?”

 

“Acelemiz yok.”

 

“Lütfen önden gidin, Taolordu.” Sekiz Bölge Hükümdarı nadiren Tiranlar'dan biriyle buluşabiliyordu; içeride hala daha dört Tiran otururken öylece gidemezlerdi. Doğal olarak Tiran Gökana'dan biraz rehberlik almayı umut ediyorlardı.

 

“Karakuzey, bir ihtiyacın olursa bize haber vermen yeterli.” dedi Tiran Titanos.

 

“Elimizden gelen bir şey olursa yardım etmeye hazırız.” Tiran Taşçav başını salladı.

 

Böylece dört Tiran'ın ve sekiz Bölge Hükümdarı'nın bakışları altında oradan ayrıldılar. Tiran Ekong yaydığı güç alanıyla Ning ve Ateşkanadı'nı kapladı; ardından has özler denizine doğru hızla atıldı. Vhoosh! Kaşla göz arasında kayboldular.

 

“Taolordu Karakuzey'le ilk defa görüştüm ama sanki bu bir veda gibiydi.” Tiran Bolin iç geçirdi. Ning'in fazla zamanı yoktu. Ayrıca, sahip olduğu güç nedeniyle muhtemelen onların yardımına da ihtiyaç duymayacaktı. Onunla bir daha görüşmemeleri gayet olasıydı.

 

“Sadece bir defa görüşmüş olsak da, yaptığı şey sayesine medeniyetimize yepyeni bir umut güneşi doğdu.” Dedi Tiran Taşçav.

 

“Şimdilik evim dediği yeri korumak için elimizden geleni yapalım. Başka bir şey yapabileceğimizi sanmıyorum.”

 

Tiranlar karmaşık duygular içerisindeydi. Onlara göre, Taolordu Karakuzey herhangi bir Tiran gibi göklerde parlayan nadide meteorlardan biriydi ama elbet bir gün yere çakılacaktı. Yine de… Bu parlak meteor, arkasından yürüyen gelişimciler için bambaşka bir yolu aydınlatıyordu! Artık sadece Taolordu Karakuzey'e dikkat etmeleri gerekiyordu… Ama Karakuzey gibi bir adamın nadiren yardıma ihtiyacı olurdu.

 

Ning için bir ötekidiyarı ele geçirmek çok basitti. Olsa olsa bunun için sadece biraz zaman harcaması gerekirdi.

 

……

 

Tiran Ekong güç alanıyla kapladığı Ning ve Ateşkanadı'nı hızla götürüyor, onlara has özlerin manzarasını gösteriyordu. Aslında Ning de aynı şeyi yapabilirdi ama muhtemelen bunu yaparsa, Özmerkezi'nden çıkamadan önce gerçekruhu tamamen parçalanırdı. Enerjisini harcamak konusunda herhangi bir çekinceye sahip olmayan Tiran Ekong ise son hızda ilerleyebiliyordu.

 

Çok geçmeden Özmerkezi'nden çıktılar. Uzunca bir yolculuğun ardından bir kez daha Kavrulangüneş Bölgesi'ne girmişlerdi. Burada, bomboş bir uzay parçasında, içinde Nuwa, Su Youji ve diğerlerinin bulunduğu bir diyargemisi süzülmekteydi. Sakince Tao'ya dair bir sohbet yapan grup, Ning'in geri dönüşünü bekliyordu.

 

 “Döndüler!” Diyargemisinin kontrolünden sorumlu olan Mavihabis, dış dünyada beliren üçlüyü gören ilk kişiydi.

 

Vhoosh! Göz açıp kapayıncaya dek geçen zamanda üçlü diyargemisinin içinde belirdi. Nuwa ve diğerleri kaslı, boynuzlu ve yeşil cübbeli adamı görür görmez hemen sessizleştiler.

 

Ning gülümsedi. “Bu gördüğünüz kişi Tiran Ekong.”

 

“Katliamın Tiranı mı?” Patrik Koruyeli'nin yüzü değişti.

 

“Saygılar ve selamlar, Katliamın Tiranı.” Koruyeli ve Yeşim Gökkuşağı onu selamladı, diğerleri de hızla aynı şeyi yaptılar. Ning adama kendi ismi olan “Ekong” diye seslenebiliyordu ama çoğu gelişimci ona “Katliamın Tiranı” gibi saygılı bir lakapla seslenirdi. Katliamın Tiranı ünlüydü, bilhassa Şafak Savaşı'ndan sonra yükselişe geçtiği için adını duymayan kalmamıştı.

 

Tiran Ekong sakince konuştu. “Resmiyete gerek yok. Bir süreliğine sizinle seyahat edeceğim; rahatlayabilirsiniz.” Lakin tabii, bu sözlerine rağmen Ning dışında kimsenin rahatlayacak hali yoktu. Ateşkanadı bile sürekli bir oraya, bir buraya geçiyordu.

 

“Tiran Ekong, önce şu ötekidiyarı bulalım.” dedi Ning.

 

“Pekala, hadi bakalım.” Tiran Ekong iradesini yaydı, devasa bir güç dalgası oluşturarak diyargemisini kapladığı gibi onu uzay zamanda bir yolculuğa çıkardı. Bir kalp atışından sonra Kavrulangüneş Bölgesi'ni terk eden grup, karanlık bir bölgeye giriş yaptı. İkinci bir uzay zaman zıplamasıyla birlikte Sekiz Bölge'den bir diğeri olan Kükreyen Fil Bölgesi'ne adım attılar.

 

 Öyle hızlı ilerliyorlardı ki Koruyeli, Nuwa ve diğerleri ne diyeceklerini şaşırmışlardı. Sekiz Bölge'nin ünlü uzay zaman engelleri Tiranlar için çocuk oyuncaklarından farksızdı!

 

“Şurada bir ötekidiyar mı var? Hem de sahipsiz bir tane?” Koruyel, Mavihabis ve diğerleri şaşkınlıkla seslendiler. Mesafede süzülen, sadece yüz milyar kilometre çapında olsa da bir küre gibi yuvarlak olan şeyi görebiliyorlardı. Küreden yayılan ışık hüzmesinde zamanın kırık dalgaları vardı ve etrafa saçtığı derinliğe akıl sır erdirmek mümkün değildi.

 

Ötekidiyarların içi en azından diyarıdüzlemler kadar geniş olurdu… Ancak dışarıdan o kadar da büyük görünmeleri gerekmiyordu! Tiranlar onları ilk yarattığında sadece el boyutlarındaydılar. Kontrolsüz ve sahipsiz olan ötekidiyarlar sadece yüz milyar kilometrelik bir çapa sahip olana kadar büyür, ardından auralarını herkese gösterirlerdi. Fakat bağlandıklarında işler tamamen değişirdi.

 

BOOM!

 

“Bu ötekidiyarı keşfettiğimiz için kutlama yapıyor olmamız gerekirdi. Neden ölümüne savaşmak zorundayız ki? Bu savaş devam ederse, muhtemelen sonuna kadar ikiniz de öleceksiniz. Şuna ne diyorsunuz? Bırakın ötekidiyarı ben alayım. Bir sonrakini size vereceğime yemin ederim! Ayrıca bütün hazinelerimi de alabilirsiniz. Bu kadar inatçı olmayın!!” Mesafede, beş figür kıyasıya bir mücadelenin içerisindeydi.

 

“Utanmaz herif! Bir sonrakini mi vereceksin? Kim bilir bir ötekidiyar daha bulmamız kaç yıl sürer! Sayısız yıldır çalışıyor olmamıza rağmen ilk defa böyle bir şeyle karşılaştık! Kimsenin pes edecek hali yok. Rüya görüyorsun! Ya bana o ötekidiyarı ver ya da bir ötekidiyara denk miktarda hazine sun! Yanındaki o saçma sapan hazineler kimsenin umurunda değil!”

 

 Vahşi bir savaştı ama taraflar birbirine denkti. Böyle bir durumda, tarafların birbirini öldürmesi ya da alt etmesi oldukça zordu. Bu yüzden iki taraf da pes etmeye yanaşmıyordu. Genelde, taraflardan biri enerji kaynağını tüketene kadar mücadele devam ederdi. Hatta bu tarz mücadelelerde Hükümdarlar'ın can vermesi bile gayet normaldi.

 

“Ateşkanadı, durdur şunları.” Ning gülümsedi. Tiran Ekong'dan bu meseleyi halletmesini istemek doğru olmazdı, grubun diğer üyeleri ise mesafedeki adamları durdurabilecek kadar korkutucu görünmüyorlardı.

 

“Anlaşıldı, efendim.” Ateşkanadı hemen başını salladı ve savaşan üstatlara doğru döndü. “HEY! SİZ BEŞİNİZ! DERHAL DURUN!” Gök gürültüsünü andıran bir kükremenin akabinde ateşlerle kaplı, kanatlı bir yaratık ansızın ileriye atıldı. Ateşkanadı kelimelerin kifayetsiz kalacağı bir kibirle onlara baktığında beş kişi de dehşete düştü. “Kaos Kadimi mi?!”

 

Bir Kaos Kadimi için bir Hükümdarı öldürmek kadar kolay bir şey yoku.

 

Vhoosh! Saniyeler sonra, diyargemisinden bir grup gelişimci çıktı. Ning ve Tiran Ekong grubun önündeydi ve hemen arkalarında Nuwa, Koruyeli ve diğerleri vardı.

 

“N-ne…”

 

“Patrik Koruyeli değil mi şu?”

 

Sekiz Bölge Kaosdiyarı'nın Özmerkezi'ne yakın olduğu için Patrik Koruyeli ve Yeşim Gökkuşağı gibi ünlü figürler bütün Hükümdarlar tarafından tanınıyordu. İkisi de Ötekidiyar Efendisi'ydi! Hükümdar Pekşarkı ise her halinden bir Altın İmparator olduğunu belli ettiği için Ötekidiyar Efendileri'ne denk görülmesi gereken bir adamdı. Üçlüden herhangi biri bu grubu katledebilirdi.

 

İşin korkutucu yanı ise bahsi geçen figürlerden biri bile bu grubun lideri değildi! Grubun önünde duran iki liderden… Biri sırtında siyah bir kılıç kını taşıyan beyaz cübbeli bir gençti; gerçekruhu yavaş yavaş parçalanıyordu. Taobirleşimi'nde başarısız olan bir Taolordu'ydu. Diğeriyse boynuzlu, kaslı ve yeşil cübbeli bir adamdı; öyle bir auraya sahipti ki, adam aurasını gizlemeye çalışıyor olsa bile bu aura onları titretmeye yetiyordu. Daha önce böyle bir korku yaşamamışlardı.

 

“Bir Tiran!” Daha önce bir Tiran görmemiş olsalar da, önlerinde duran adamın bir Tiran olduğuna şüpheleri yoktu. Onlara böylesine derin bir dehşeti başka kimse yaşatamazdı.

 

“Taobirleşimi'nde başarısız olmasına rağmen bir Tiran'ın yanında durabilen bir Taolordu… O adam efsanevi Taolordu Karakuzey olmalı.”

 

Beş Hükümdar oracıkta tir tir titriyordu. Artık ötekidiyar için savaşmak gibi bir düşünceleri yoktu! Önlerine çıkan bu dehşetengiz grup onları fazlasıyla korkutmuştu.

 

Ning iç geçirmeden edemedi. Her Tiran'ın kendine has bir yolu vardı. Örneğin Tiran Titanos genelde aurasını tamamen gizlerdi ve Tiran Ekong ise tamamen heybetli davranarak karşı tarafı baskı altına alırdı.

 

“Bah, Gökana… Bizim için seçtiği ötekidiyarı başkaları bulmuş bile.” Yüzü ekşiyen Tiran Ekong başını iki yana salladı. Onun gibi gururlu bir adam, sırf bir ötekidiyar uğruna itibarını riske atamazdı. Konuştu. “Karakuzey, arkadaşına söyle şu ötekidiyarı bağlasın.”

 

“Nuwa, hadi bakalım.” dedi Ning.

 

“Pekala.” Nuwa tereddüt etmedi.

 

“Size gelirsek.” Tiran Ekong'un yüzü ekşidi. “Bu ötekidiyar kaderinizde yoktu, dolayısıyla onu unutun gitsin. Fakat… Onu bulmayı becerdiğinize göre, aramızda karmanın bağları var demektir. Her birinize biraz da olsa ‘iyilik’ göstereceğim. Artık gidebilirsiniz.” Ekong elini salladı, bir güç dalgasıyla beş Hükümdar’ı sararak onları sadece kendisinin bildiği özel bir hazineliğe gönderdi.

 

…….

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr