Bölüm 1279: Kıtaya İnmek

avatar
3191 22

Desolate Era - Bölüm 1279: Kıtaya İnmek



Bölüm 1279: Kıtaya İnmek

 

Bir saat sonra Ji Ning ve takımı, buz gezegenini tamamen araştırmayı bitirdiler. Ateşlibulut Çiçeği'ne dair bir iz bulamadılar; sadece tek bir Tütsülük Ruh Meyvesi vardı ve başka mucizevi eşyalar da bulmuşlardı.

 

“Başka bir şey yok mu?” Ateşkanadı Tanrısı göklerde geziyor, yenilgiyi kabullenmeyerek aramaya devam ediyordu.

 

“Unut gitsin, Ateşkanadı. Bu gezegen, Yelbuz Kıtası’nın sadece ufak bir parçası. Burada bir Tütsülük Ruh Meyvesi bulduğumuz için bile şanslıyız.” diye seslendi Ning.

 

Vhoosh. Ateşkanadı indi ve insan formuna dönüştü. Önlerinde duran mavi meyveye salyalarla bakıyordu. “Daha olgunlaşmamış. Acaba tamamen meyve açması ne kadar sürer?”

 

“Görünüşe göre on bin kaos döngüsü geçtikten sonra tamamen açacak.” dedi Ning ve gülümsedi. “Ama bunu biraz hızlandırabiliriz.” Ning öne geçti ve meyvenin çevresine bir formasyon yerleştirerek uzay zamana hız kattı. Meyvenin çevresindeki zaman hızlandıkça meyvenin bölgeden emdiği enerji miktarı da artıyordu. Ning meyveyi öylece koparamazdı, çünkü bu tarz meyveler sadece özel bölgelerde yetişirdi! Ning meyveyi Buzyel Denizi'nin farklı bir noktasına götürse bile, meyvenin solma ve çürüme riski vardı.

 

“Zamanı yaklaşık 3000 kat artıracağım. Daha fazla artırırsam meyvenin emdiği enerji miktarı bu bölgeyi tamamen parçalar.” dedi Ning. Güçlü gelişimciler yaşayan canlılardı; onlar için zamanı hızlandırmak çok zordu. Fakat Tütsülük Ruh Meyvesi sadece özel bir bitkiydi. Ning gibi Zaman ve Formasyon Taoları'na hâkim olan biri için meyvenin çevresindeki zamanı 10,000,000 kat artırmak bile zor değildi. Yavaşlatmak da zor olmazdı. Genç adamın asıl endişesi, meyve için zamanı fazla artırırsa bölgenin onu besleyecek kadar enerjiyi meyveye gönderememesiydi.

 

“Neyse ki Tütsülük Ruh Meyvesi meyve verdikten sonra potansiyelini sonsuza kadar koruyabiliyor.” Ning başını iki yana salladı. “Taobirleşimi Ateşlibulut Çiçeği gibi olgunlaşmasının ardından başlayan bin yıllık tüketim sürecine sahip değil.”

 

“Ateşlibulut Çiçeği'nin etkisi daha kuvvetli olduğu kadar koşulları da bir o kadar ağır.” dedi Mavihabis.

 

Ning bölgeyi son kez inceledikten sonra konuştu: “Gidelim. Zamanımız kalırsa buraya birkaç kaos döngüsü sonra geri döneriz.” Böylece Ning ve diğerleri diyargemisine atlayarak bir kez daha fırtınaya daldılar.

 

Ning gezegene bir formasyon yerleştirdiği için gezegenin yerini hissedebiliyordu. Yani devasa buz parçası uzaklara sürüklense bile onu bulmakta zorluk çekmeyecekti.

 

…….

 

Vhoooooooosh. Vahşi bir rüzgar boşluğu yararak kükrüyor, Ning ve diğerlerinin bile görüşlerini kısıtlıyordu. Dördü de dışarı bakmaktaydı ama önlerinde sadece görüşlerini perdeleyen geniş bir hale vardı.

 

Yine de soğuk auranın her noktadan yayılan baskısını tartarak ana kıtanın nerede olduğunu az çok kestirebiliyorlardı.

 

Zaman geçti ve yıllar yılları kovaladı. Diyargemisi son hızda uçmaya devam ederken, sımsıcak ortamda duran Ning ve takımı bir şeyler yiyerek zaman geçiriyordu. Ning ve Mavihabis sık sık Tao'ya dair sohbetlere başlıyordu. Ning'in avantajı çok sayıda Tao'ya hakim olmasıydı ve Mavihabis de bir Hükümdar'dı. Sohbetlerde ikisi de öngörüler kazanıyordu.

 

150,000,000 yıl boyunca fırtınada uçtular. Bu süreçte bir buz parçasına daha rastladılar. Fakat bu parçada Ning'in dikkatini çeken hiçbir hazine yoktu ve içinde bulunan hazinelerin toplam değeri, en fazla bir Şehir Efendisi'nin mirasına eşdeğerdi.

 

“İşte geldik.” Ayağa kalkan Ning gülümsedi.

 

“Bu kadar çabuk mu?” Ateşkanadı, Mavihabis ve Aksükun dışarı baktılar; fırtınadan ötürü görmekte zorlandıkları devasa bir buz diyarında olduklarını kestirebiliyorlardı. Karşılarında yükselen dünya, daha önce karşılaştıkları iki buz parçasından da kat be kat büyüktü.

 

“Artık adımlarımızı dikkatlice atacağız. Özellikle de sen, Ateşkanadı; sakın başımıza iş açayım deme!” Ning talimatını verdi. “Buzyel Denizi çok büyük; dikkatli olduğumuz sürece, Öz Yürüyenler bizi fark etmeyebilir.”

 

“Korkacak ne var ki?” Ateşkanadı mutsuzdu. “Efendim, Diyarefendisi'nin söylediklerine göre, Buzyel Denizi'ndeki Öz Yürüyenler en fazla Ötekidiyar Efendileri kadar güçlüymüş. Onları alt edebilirim!”

 

“Emirlerime karşı gelme.” Ning'in yüzü ekşidi. Ateşkanadı'nın sorun çıkaracağından endişeleniyordu. Mavihabis bir Hükümdar olduğu için gayet tabii temkinli ilerleyecekti. Aksükun ise bir Koruyucu olarak bütün emirleri koşulsuz şartsız uygulayan biriydi. Fakat Ateşkanadı… Ning tarafından evcilleştirilmiş olsa da hala bir çocuk gibiydi. Aniden çıldırıp ortalığı karıştırma potansiyeline sahipti.

 

Ateşkanadı başını eğdi ve kendi kendine söylenmeye başladı.

 

“Öz Yürüyenler senin kadar güçlü olmayabilirler ama uzun yıllar boyunca Buzyel Denizi'nde yaşadıkları için bölgeyi bizden daha iyi biliyorlar. Bölgenin özelliklerini bize karşı kullanabilirler. Mavihabis ve ben… Eğer dikkatli olmazsak bizi pusuya düşürebilir ve sen elini bile kaldıramadan ikimizi de öldürebilirler.” Ning açıkladı.

 

“Seni koruyacağımdan emin olabilirsin, efendim.” Ateşkanadı alelacele konuştu.

 

“Ayrıca şunu unutma; Diyarefendisi ve arkadaşları Buzyel Denizi'nin sadece ufak bir parçasını keşfettiler. Burada bilmediğimiz başka tehlikeler de olabilir.” dedi Ning ve ciddiydi. “İşte bu yüzden emirlerime karşı gelemezsin.”

 

“Oh.” Ateşkanadı, Ning'in yüzündeki ciddi ifadeyi görünce uslu uslu başını salladı. “Bana söylediğin gibi davranacağım. Uçmamı istersen yerde yürümeyeceğim. Yürümemi söylersen de asla uçmayacağım.”

 

Ning rahat bir nefes çekti. Ateşkanadı olmadan böyle bir yere girmeye cüret edemezlerdi. Bu yüzden Ateşkanadı'nın bütün emirleri yerine getirmesi gerekiyordu; aksi halde ölebilirlerdi.

 

“Hadi, gidelim.” dedi Ning.

 

“Buzyel Denizi!” Mavihabis epey heyecanlıydı.

 

Diyargemisi çoktan sonsuzluğa uzanan buz diyarına iniş yapmıştı. Ning ve diğerleri gemiden fırlayarak bölgeyi süzdüler.

 

Gözün alabildiğine uzanan geniş buz diyarı sessiz ve sakin görünüyordu. Fakat arada sırada gökyüzünde beliren girdaplar dikkatlerden kaçamayacak kadar güçlüydü. Sahip oldukları güçler sayesinde grubun üyeleri trilyonlarca kilometre öteyi görmekte sorun yaşamıyordu. Bulundukları yerden baktıklarında bile göklerde süzülen ve fırtına katmanıyla birleşen on bini aşkın girdabı görebiliyorlardı.

 

“Bölgeyi inceleyecek ve gizli hazineleri bulacağız. Unutmayın, arayı fazla açmadan ilerleyeceğiz.” dedi Ning ve grup dikkatli bir keşif çalışmasına koyuldu…

 

……

 

Geniş buz kıtası çatlaklar, kanyonlar, dağlar ve daha niceleriyle doluydu. Fakat her şey buzdan yapılmaydı!

 

Buz kıtası neredeyse bir bölge kadar genişti. Dolayısıyla, kendine has kanunları ve hatta has özleri bile vardı! Daha küçük ebedidünyalarda olduğu gibi, burası da kendi kanunlarıyla ve özleriyle yönetiliyordu. Büyüklük olarak sadece Kemdiyar Bölgesi ya da Genişgök Bölgesi kadar genişti ama içinde barındırdığı toplam enerji miktarı, ötekidiyarlardaki enerji miktarından bile fazlaydı!

 

Kendine has kanunları ve has özleri olan bir dünya…

 

Bir gelişimci bir ötekidiyarın has özlerini kontrol etmeye başladığında, o kişiye “Ötekidiyar Efendisi” deniyordu. Fakat Buzyel Denizi'nin has özlerini kontrol etmek imkansızdı. Tarihin başından beri burada yaşayan Öz Yürüyenler bile bunu yapamıyordu! Öz Yürüyenler yalnızca Kaosdiyarı'nın has özleri tarafından kutsanmış varlıklardı ve Sithe'nin zamanında yaptığı akınlar onları fazlasıyla sinirlendirmişlerdi. Umarsızca ve düşüncesizce hazineliklere dalan Sithe birlikleri, ansızın saklı yerlerin gücüyle kutsanan Öz Yürüyenler'i karşılarında buldular ve büyük kayıplar verdiler.

 

“Bir Öz Yürüyen bu yerin kontrolünü ele almış olsaydı Ateşkanadı bile ona hiçbir şey yapamazdı. Evet, Ateşkanadı hayatta kalabilirdi ama korkarım ki biz toz olmaktan kurtulamazdık.” Bir yıllık yolculuğun ardından Mavihabis, sıradan bir Hükümdar'ın servetine eşdeğer miktarda hazine bulmuştu. Buzyel Denizi'nin ne denli mucizevi bir yer olduğuna akıl sır erdiremiyordu.

 

“Sithe fazla gururlu ve kibirliydi; Kaosdiyarı'nın has özlerini bile kızdıracak kadar ileri gittiler. Bu yüzden Öz Yürüyenler o saklı diyarların gücüyle kutsandı.” Ning gülümsedi. “Sithe yok edildiğinden beri Öz Yürüyenler'in eski zamanlardaki güçlere hükmettiğine dair başka bir efsane duyulmadı.”

 

Aniden Ning'in Ölümsüz enerjisi alevlendi. Svish! Diğer üçlüyü saran enerji, onları Ning'le birlikte uzak bir çatlağın dibine götürdü.

 

Buzul gezegenlerin bile kendine has karmaşık yerçekimi alanları vardı; Ning ve diğerleri bu gibi alanlarda uzay zamanı kontrol edemiyordu. Fakat büyük kıta olağanüstü bir dengeye sahipti ve kendine has kanunlar tarafından yönetiliyordu. Burada sadece gökyüzündeki girdaplar karmaşık alanlar yaratabilmekteydi; girdaplarla kaplı bölgelerde uzay zamanı kullanamıyordunuz. Bu yüzden Ning ve diğerleri uzun ışınlanmalar yerine kısa atlamalar yapıyor, girdap bölgelerinden uzak duruyordu. Bu süreç de normal uçuştan daha hızlıydı.

 

“Hm?” Dörtlü, kanyonun üstüne geldiklerinde aşağıdaki manzaraya baktılar.

 

“Ateşlibulut Çiçeği görmüyorum.” Mavihabis başını iki yana salladı.

 

“Ateş tipi bir enerji hissedemedim.” Ateşkanadı başını salladı.

 

Bu çatlak, Diyarefendisi ve diğerlerinin Ateşlibulut Çiçeği'ni buldukları yerdi. Ning ve diğerleri bu yere doğru hızla ilerlemişlerdi; tabii yol esnasında bir çiçeğe daha rastlamaya hayır demezlerdi.

 

Bir yıl… İki yıl… Üç yıl… Ning ve ekibi ilerlemeyi sürdürdü. Çiçeği arıyorlardı ve bu süreçte birden fazla değerli meyve buldular; ancak çoğu henüz olgunlaşmamıştı. Ayrıca, fazla meyve koparmaktan da korkuyorlardı, çünkü Öz Yürüyenler onları her an fark edebilirdi.

 

……

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr