Bölüm 1234: Boyun Eğeceğime Ölmeyi Yeğlerim!

avatar
3041 31

Desolate Era - Bölüm 1234: Boyun Eğeceğime Ölmeyi Yeğlerim!



Bölüm 1234: Boyun Eğeceğime Ölmeyi Yeğlerim!

 

“Kaderim ellerinde mi?” Hükümdar Mavihabis onu saran kafesin ötesine baktı: “Yanlış düşünüyorsam söyle ancak bu kafes yalnızca illüzyonvari bir bariyer dizisinden ibaret. Beni yakalayabilir ama öldüremez. Bariyerlere saldırmaya devam ettiğim sürece, elbet enerjileri tükenecek. Tek bir mekanizmanın sonsuz bir güce sahip olduğunu hiç sanmıyorum.”

 

Ji Ning başını salladı. “Etkileyicisiniz, Hükümdar. Doğru söylüyorsunuz; saldıracak olursanız bu kafes fazla dayanmaz. Fakat… Sizce de Sithe böyle bir şeyi düşünmemiş olabilir mi?”

 

“Hm?” Hükümdar Mavihabis ona baktı.

 

“Tek bir düşünceyle bu kafesle hücre bölgesi arasında bir bağlantı yaratabilirim.” dedi Ning. “Yani, sizi oradaki hücrelerden birine gönderebilirim! Yeşimateş Diyarı'ndaki hücrelerin ne denli ölümcül olduklarını bildiğinizi sanıyorum.”

 

Hükümdar Mavihabis çok şey görmüş bir adamdı. Sithe'nin yalnızca rakiplerini yakalamak için böyle bir kafes üretmeyeceğini biliyordu; bu kafeslerden direkt olarak hücre bölgesine açılan bir bağlantının olması gayet mümkündü.

 

“Hücre bölgesi mi? O yerin hasar aldığını ve tamamen parçalandığını duymuştum. Eskisi kadar tehlikeli değilmiş.” Hükümdar Mavihabis soğuk bir kahkaha attı. “Sahip olduğum güç sayesinde oradan kurtulabilirim. Kurtulamasam bile, başkalarından yardım isteyebilirim. Velet, beni tehdit edemezsin.”

 

“İşte bu noktada yanılıyorsunuz, Hükümdar. Hücreler arasında da belli başlı farklılıklar var. Bilhassa merkezde yer alan yedi hücreyi konuşalım.” dedi Ning. “Üç tanesi tamamen parçalanmış durumda, fakat diğer dördü sapasağlam. Sizi o dörtlüden birine gönderebilirim. Bırakın bir Hükümdar'ı, Ötekidiyar Efendileri bile o hücrelerden kurtulamaz.”

 

Hükümdar Mavihabis'in suratı değişti. Yeşimateş Diyarı'yla ilgili raporları okuduğu için yedi merkezi hücreden haberdardı. Hücre bölgesi hasar aldığı için Ötekidiyar Efendileri oradan kurtulabilirdi. Bu konuda Ning muhtemelen fazla abartıyordu… Fakat bir Hükümdar için aynı şey geçerli değildi.

 

“Karar verdin mi?” Ning sordu. “Takipçim olmak sandığın kadar utanç verici değil! Merak etme, bunu kimseye söylemeyeceğim. Sadece birbirimizi yakından tanıyan birer dost olduğumuzu ve bana bu nedenle yardım ettiğini düşünecekler.”

 

“Peki böyle bir şeye kim inanır?” dedi Mavihabis. “Bu koca dünyada böyle bir şeye hangi aptal inanır ki? Buraya diyargemisi için geldiğimi ve ne tür biri olduğumu herkes biliyor. Diyargemisinden vazgeçeceğim, senin dostun olacağım ve ardından sana yardım edeceğim, öyle mi? Karşında koca bir aptal sürüsü olduğunu mu düşünüyorsun? Hah, bir aptal bile takipçin olduğumu şak diye anlayabilir.”

 

Bunu gören Ning'in suratı ekşidi. “O zaman teklifin nedir?”

 

“Senin gibi ufacık bir Taolordu'nun takipçisi olursam, hayatım boyunca başka kimsenin suratına bakamam. Böyle bir şeyi kabul etmem imkansız.” Mavihabis taviz vermiyordu.

 

Ning biraz sıkıntılıydı. Mavihabis'in itibarına bu kadar değer vereceğini düşünmemişti.

 

“Peki şuna ne diyorsun? On bin kaos döngüsü!” dedi Ning.

 

“Hmph.” Mavihabis başını iki yana salladı.

 

Ning'in bakışları soğudu. “Bin kaos döngüsü! Son teklifim bu! Bana bin kaos döngüsü boyunca hizmet et. Senin gibi bir Hükümdar için bu sürenin lafı bile olmaz. Sana merhametli yaklaşıyorum; unutma, buraya hazinelerimi çalmak için geldin. Bin kaos döngüsünü de kabul etmezsen… Hmph.”

 

Bin kaos döngüsü gerçekten de Ning'in son teklifiydi. Çünkü genç adamın Kadimikiz’i durmak bilmeden Tiran'ın sunağında, normal zamanın 100 katı bir hızda çalışıyordu. Dolayısıyla, bin kaos döngüsü aslında Kadimikiz’i için 100,000 kaos döngüsü demekti. Diğer bir deyişle, Taobirleşimi'nin kapıya dayanacağı andı.

 

“Bana cevap ver.”

 

Mavihabis önünde duran Taolordu'ndan yayılan öldürme isteğini hissedince gülmeden edemedi. “Hahahahah! Bendeniz Mavihabis'in bir Taolordu paçavrası yüzünden böyle hallere düşeceğini hiç düşünmezdim!”

 

“Sayısız çağ gördüm ve sayısız yer gezdim. İstediğim gibi öldürdüm, yağmaladım. Bir Taolordu'na boyun eğecek ve onun takipçisi olacağım, öyle mi?! Bunun yerine ölmeyi yeğlerim!!” Mavihabis Ning'e sert bir bakış attı. “Ayrıca… Beni öldürebilecek güce bile sahip değilsin. Hadi, durma! Kilitle beni! Şu merkezi hücrelerden birine gönder! Zamanı geldiğinde, Diyarefendisi Zarifrüzgar'a gerekli bedeli öder ve Karagüneş'i kullanarak buradan çıkarım.”

 

Ning'in suratı değişti. Diyarefendisi Zarifrüzgar mı? Karagüneş Sithe'nin bıraktığı dehşet verici bir savaş silahıydı! Normalde, ani transferler için uzay zaman geçitleri açmak için kullanılıyordu ama vahşi özellikleri de vardı. Saldırabiliyordu! Topladığı enerjiyi saldığında, Ötekidiyar Efendileri'ni bile öldürebilecek bir güç salabilirdi!

 

Diyarefendisi Zarifrüzgar hem bir Ötekidiyar Efendisi hem de Karagüneş'in sahibiydi. Dolayısıyla, Kaosdiyarı'nda bile kendi akranları arasında üstün bir pozisyonda yer alıyordu.

 

Yeşimateş Diyarı'nın temelleri halihazırda zarar gördüğü için bölge çok zayıftı; öte yandan Karagüneş sapasağlam duruyordu. Diyarefendisi Zarifrüzgar gerçekten de gelmeyi seçerse, muhtemelen Mavihabis'i kurtarabilirdi.

 

“Duyduğum kadarıyla Karagüneş'i çalıştırmak için inanılmaz bir bedel ödenmesi gerekiyormuş.” dedi Ning. “Böyle bir tercihi yapacağını sanmıyorum! Ayrıca, Diyarefendisi'ni buraya kadar çağırmak sana daha da pahalıya patlar. Böyle bir bedeli ödeyebileceğine inanıyor musun?”

 

“Ödeyemem.” Dedi Mavihabis ve hırladı. “Ama karşılık olarak ona hizmet edebilirim!”

 

“Hizmetkar mı olacaksın?!” Ning kahkahayı bastı. “Benim için yalnızca bin kaos döngüsü boyunca takipçilik yapmak yerine, bir hizmetkar olacaksın demek? Gerçi kulağa mantıklı geliyor. Sonuçta ben ufacık bir Taolordu'yum, o ise koskoca bir Diyarefendisi… Fakat Mavihabis, sence öyle bir adam senin gibi bir hizmetkara ihtiyaç duyar mı?”

 

“İhtiyaç duymazsa, ona borcumu ödemek için tehlikeli bölgelere girerim.” dedi Mavihabis. “O adamı iyi tanıyorum; bu teklifimi geri çevirmez! Bizzat beni kurtarmaya gelmese de, hücrede kapalı kalmayı tercih ederim.”

 

“Samsara Çarkları buraya ulaştığında ölürsün.” dedi Ning.

 

“Ölürsem ölürüm lan. Bendeniz Mavihabis, Kaosdiyarı'nı dolaştım ve görülecek her şeyi gördüm. Ölüme kucak açmayacağım ama aşağılanmaya tamamen karşıyım! Taolordları ufacık karıncalardan farksızdır. Ne cüretle bu karıncalarından biri, beni takipçisi yapmaya çalışır?” Hükümdar Mavihabis dalga geçer bir ifadeyle Ning'e baktı. “Şaka gibi. Gerçekten öyle!”

 

………

 

Ning soğuk bir ifadeyle adama baktı. İç geçirmeden edemiyordu. Bir Hükümdar'ı yakalayabileceğine inanıyordu ama asıl korktuğu şey… o Hükümdar'a boyun eğdirmekti!

 

“Bana bir karınca kadar zayıf dedin, öyle mi?” dedi Ning. “Taolordları'nı bu kadar mı küçük görüyorsun?”

 

“Ne yani, kendini güçlü mü sanıyorsun? Elinden gelen tek şey tuzakları kullanarak beni hapsetmek. Sithe'nin bıraktığı bu mekanizmalar olmasaydı, karşımda böyle konuşabileceğini mi sanıyorsun? Seni tek bir hamleyle toza çevirirdim.” Mavihabis'in gözleri vahşi ışıklarla parladı. “Elinden gelen tek şey o güvenli yerinden karşıma geçip, konuşup durmak. Komiksin.”

 

Ning başını iki yana salladı. “Taolordları'nı fazla küçük görüyorsun.”

 

“Oh? Duyduğuma göre İpeksikar'ı intihara zorlamışsın, değil mi? Muhtemelen onu da bu tarz bir mekanizmaya sıkıştırmışsındır.” Mavihabis gerçekten de Karakuzey'den nefret ediyordu. Kafesin dışında duran bu zavallı Taolordu onu aşağılayıp duruyordu! Bu ne cüretti!

 

“Mavihabis, küçük bir iddiaya girelim mi, ne dersin?” dedi Ning.

 

“Bahis mi?” Mavihabis ona baktı. “Neymiş.”

 

“Kafese gireceğim ve seninle savaşacağım.” dedi Ning. “Kendi gücümü kullanacağım ve sana bir saat vereceğim. Bir saat içinde beni yenemezsen, kaybetmiş sayılacaksın. Kaybedersen de takipçim olacaksın!”

 

“İçeri girmeye razı geleceksin yani?” Mavihabis'in gözleri parladı. Zaten öfkeden köpürüyordu ve bu kafes yüzünden Ning'e dokunamıyordu. Kendisini şimdiye dek bu nedenle tutmuş ve kötü söz söylememişti. Şimdiyse, karşısındaki Taolordu içeri girecek kadar aptal olduğunu söyleyip duruyordu.

 

“Tamam, kabul ediyorum! Ama bir saate ihtiyacım yok. On saniye bile yeter. On saniye dayanırsan kazanırsın!” Mavihabis öldürme isteğiyle dolup taşmaktaydı. Kendisi gibi yüce bir Hükümdar'ın, başka Hükümdarlar arasında bile üst sıralarda yer alan büyük bir gücün, bu ufacık Taolordu'nu ezemeyeceğini düşünmüyordu.

 

“Tamamdır. Geri dönmek yok.” dedi Ning.

 

“Verdiğim sözleri bozmaktansa ölürüm daha iyi! Ama sakın ola ellerimde can vereceğin için pişman olma, velet.” Mavihabis dudaklarını yaladı.

 

Vhoosh! Bir titremenin akabinde Ning görünmez duvarları aşarak kafese girdi.

 

……

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr