Bölüm 1229: Yem

 Ji Ning farklı farklı diyarıdüzlemlerden buraya gelmeyi planlayan büyük güçlerin varlığından haberdar olduğu için onlar hakkında birtakım bilgilere ulaşmıştı. Hükümdar Parkıyı ve İmparator Altınada bu konuda ona özel bir yardım sunuyor, On Altı Diyarıdüzlem İttifakı'nın en ünlü Hükümdarlar’ı ve İmparatorlar’ı ile ilgili bilgileri eksiksiz bir şekilde genç adamla paylaşıyorlardı.

Dolayısıyla, Ning formasyon diyagramı aracılığıyla dokuz kişinin bölgeye adım attığını görünce hepsini direkt tanıdı.

“Beş Hükümdar. Hükümdar Eskelmas ve Kılıçların Efendisi birlikte mi çalışıyor? Çok dikkatliler.” Ning başını yavaşça iki yana salladı. “Hükümdar Şafakerk… Hükümdar Ebedihüzün… Hey, şu da Hükümdar Mavihabis olmalı.”

Ning'in gözleri en son gördüğü figüre odaklandı. Hükümdar Mavihabis ateşten geçitleri dikkatle katediyor, soğuk ışıltılar saçan gözleriyle etrafını süzüyordu. Hatta önündeki potansiyel tehlikelerden kaçınmak için bir çift halat tipi büyülü hazine bile kullanıyordu.

“Söylentilere göre, Hükümdar Mavihabis bu sürece katılan yabancı Hükümdarlar'dan birisiymiş.” Ning adamı dikkatle inceledi. Bildiği kadarıyla, Hükümdarlar arasında da güç farklılıkları bulunuyordu; örneğin Hükümdar Parkıyı, Alevejder Diyarıdüzlemi'nin bir numaralı Hükümdarı'ydı! On Altı Diyarıdüzlem İttifakı'nda bile ilk beşe girebilecek kadar güçlüydü.

Lakin tabii bu sıralamayı detaylı ve kesin bir şekilde yapmak mümkün değildi; zira Hükümdarlar'ın çoğu kendi aralarında hiç savaşmamış kimselerdi. Daha önce gösterdikleri performanslardan yola çıkarak yapılan bu kaba sıralamada, Diyarefendisi Zarifrüzgar birinci sıradaydı. Ardından Parkıyı gibi figürler geliyordu.

Hükümdar Yelyağmur ve Hükümdar Yerzambak bu tarz sıralamalarda sıradan Hükümdarlar olarak görülüyorlardı.

“Hükümdar Mavihabis çok ünlü bir adam! Söylentilere göre, bir Kaos Tanrıyaratığı olarak doğmuş ve garip bir kişiliğe bürünmüş. Hükümdarlar arasında bile saygı gören bir adam.” Ning düşündü. “İstihbarat raporlarına göre, Hükümdar Yerzambak ve Yelyağmur'dan daha güçlü olmalı. Bu gruptaki beş Hükümdar'ın en güçlüsü…”

On Altı Diyarıdüzlem İttifakı'nda Hükümdar Mavihabis'i baskılayabilecek sadece birkaç kişi vardı! “Demek öyle?” Ning'in aklına birkaç fikir geldi.

“Önce kendimi zayıf göstereceğim. Bu Hükümdarlar gelmekte olan figürlerin sadece ufak bir kısmı. Ben ise ateşten geçitlerdeki kontrollerime bel bağlamak durumundayım; bunu bir kez onlara gösterirsem, daha sonra gelenler iyice temkinli davranır. Hatta koca bir grup kurarak birlikte harekete geçebilirler. İşte o zaman başım belaya girer.” diye düşündü Ning.

Zayıf ayağına yatarsa rakipleri onu küçümseyebilirdi. İşte o vakit, rakipleri tek başlarına harekete edecekleri ve Ning'i gerçek bir tehdit olarak görmeyecekleri için genç adamın işini iyice kolaylaştırırlardı.

“Ateşten geçitler üzerindeki kontrolüm ölümcül bir koz. Bunu doğru ana saklamalıyım. Durumu değiştirmek istiyorsam başka çarem yok.” Ning'in gözleri, sayısız geçidi kateden dokuz figürdeydi. Yaptıkları her hareketi görebiliyordu.

…….

“Burası paramparça olmuş durumda. Birkaç tane mekanizmayla karşılaştım ama onları uzaktan fark edebildim.” Hükümdar Mavihabis ilerlemeye devam ediyor, halat tipi hazineleriyle iki milyar kilometrelik bölgeyi kontrol altına alıyordu.

“Efsanelere göre, Yeşimateş Diyarı işlevsel bir haldeyken gelişimcilerin en korkulu rüyalarından birisiymiş. Şimdiyse harap olmuş. Alevejder Diyarıdüzlemi'ndeki İmparatorlar'ın buraya girmekten çekinmemelerini şimdi anlıyorum.” Mavihabis başını iki yana sallayarak güldü. Kendini gitgide daha rahat hissediyordu; işler beklediğinden daha sorunsuz ilerlemekteydi.

 Burası zayıf İmparatorlar için tehlikeli olabilirdi ama kendisi yüce bir Hükümdar'dı. Bu harap olmuş, başı boş tuzaklar ve mekanizmalar ona ne kadar zarar verebilirdi ki?

“Taolordu Karakuzey, ha? Benim olacaksın. Heh heh heh… Onu öldürecek ve diyargemisini ele geçireceğim. Böylece diyarıdüzlemler arası yolculuk artık benim için basit bir iş haline gelecek.” Hükümdar Mavihabis heyecanlıydı. Kendisi çabuk parlayan biriydi; tek başına gezmeyi ve boşlukta maceralara çıkmayı severdi.

Svoosh. Mavihabis hızla ilerlemeyi sürdürüyor, halat tipi hazineleriyle karşısına çıkacak mekanizmaları önceden tespit ediyordu.

……

“Beklediğimden daha da rahat.” Kel, kızıl cübbeli, kasvetli suratlı adam göklerde ilerliyor, vücudundan yayılan gri ışıklarla yolunu aydınlatıyor ve saklı tehlikeleri gün yüzüne çıkarıyordu.

……..

Büyük güçlerin her biri Yeşimateş Diyarı'nın düşündükleri kadar tehlikeli olmadığını hissetmekteydi. Dikkatli oldukları sürece hızla ilerleyebileceklerdi.

Zaman geçti ve günler günleri kovaladı.

“Yakında… Hükümdar Mavihabis grubun en hızlısı; ateşten geçitlerden çıkarak hücrelere ulaşmak üzere. Artık harekete geçme zamanım geldi. Hücre bölgesine girmelerine izin veremem.” Ning sunakta bağdaş kurmuş otururken ansızın vücudundan bir ışık çıktı ve havada ikinci bir Ji Ning oluştu. İlahi gücüyle bir klon oluşturdu.

“Aksükun, gidelim.” diye kükredi.

“Anlaşıldı.” Aksükun saygılıydı. Vhoosh. Ning elini salladı ve antik diyargemisini çıkardı. Gemi, İpeksikar'ın elindeyken oldukça hasarlıydı ama artık o kadar da kötü görünmüyordu. Ning ve Aksükun gemiye atladıktan sonra gemi hızlıca yola koyuldu ve saklı kontrol merkezinde sadece Ning'in ilahi klonu kaldı.

Tırırırım… Ning'in klonu sunakta oturarak diyagramı izlemeye ve formasyonu kontrol etmek için onu Ölümsüz enerjisiyle beslemeye devam ediyordu.

Diyagramı kontrol etmek için ciddi bir güç harcamanıza gerek yoktu. Bu ilahi klon pek güçlü değildi ama Ölümsüz enerjisiyle kolayca formasyonu idare edebiliyordu.

 Ning bu klonu sayesinde rakiplerinin yerini her daim bilecek ve buna göre hareket edebilecekti.

……

Boşluğun karanlığında. Antik bir diyargemisi ateşten bir kafesin yanında süzülüyor, Ning'in gerçek vücudu ve Aksükun geminin içinde yer alıyordu.

Vhooosh. On milyar kilometre ileride, aniden geçitlerden mavi pullu bir figür çıktıu. Figür etrafa garip bir aura yayıyordu. Ne heybetli ne de yüceydi, fakat Ning'in bildiği kadarıyla bu adam Hükümdarlar arasında bile üst sıralarda yer alan korkunç bir rakipti.

“Hükümdar Mavihabis!” Ning sırıttı. “Gidelim.” Svoosh! Ning diyargemisiyle hemen geçitlerden birine girdi.

“Eh?” Hücrelerin bulunduğu bölgeye henüz ulaşan Mavihabis, mesafede yaşanan düzensizliği fark etti. Başını çevirerek baktığında diyargemisiyle karşılaştı.

“Diyargemisi!” Mavihabis keyiflenmeden edemedi; heyecandan gözleri parlıyordu. “Haha, şansa bak. Buraya gelir gelmez diyargemisine rastladım ve etrafta başka kimse yok.”

“Kaçmak mı istiyorsun? Heh heh…” Mavihabis aniden hızlanarak diyargemisinin peşine takıldı.

Ning diyargemisiyle ateşten geçitlere daldı ve paniklemiş bir şekilde uçmaya başladı. Hükümdar Mavihabis de onu takip ediyordu.

“Kaçamayacaksın. Hiçbir yere gitmiyorsun!” Mavihabis garip, manyetik bir çekimle konuştu ve Ning'in etrafındaki bölge titredi.

“Mavihabis, önümde böyle saçma sapan illüzyonlar yapayım deme. Hmph.” Ning'in sesi de duyuldu.

“Gemiyi bana verirsen hayatını bağışlarım. Aksi takdirde işin bitti!” Hükümdar Mavihabis telaşla uçuyordu.

“İşimi bitirebileceğini mi sanıyorsun? Hmph. Sana bir diyargemisi ne demekmiş göstereceğim.” Ning'in sesi ateşten geçitlerde yankılanırken geminin hızı aniden tavan yaptı. Svoosh! Mavihabis ile geminin arası hızla açıldı ve Ning rakibini atlatmayı başardı.

“Şu hıza bak be!” Hükümdar Mavihabis bir anlığına şoke olsa da, hemen akabinde gözleri vahşi ışıklarla parladı. “Güzel. Ne gemi ama!” Diyargemileri yolculuk maksadıyla yapılmış şeylerdi. İpeksikar bu gemiyi kullandığında gemi ciddi derecede hasarlı olmasına rağmen Ning'den kat be kat daha hızlıydı. Şimdiyse geçirdiği tamir sürecinin ardından hızına hız katmıştı.

……

Zaman akıp geçti. Son karşılaşmalarından bu yana birkaç ay geride kaldı.

“Diyargemisi!” Hükümdar Ebedihüzün hücre bölgesine ulaştı ve gemiyi görür görmez gözleri parladı.

“Bir Hükümdar daha mı?!” Geminin içinden Ning'in öfkeli sesi duyuldu. “Hükümdar Ebedihüzün… Hiç utanmıyor musunuz?” derken diyargemisiyle geçitlerden birine daldı.

…..

Üç yıl sonra.

“Diyargemisi orada!” Hükümdar Eskelmas ve Kılıçların Efendisi hızla gemiyi takip ediyorlardı. Arada sırada gemi tuzaklara kapılarak savruluyor ama her seferinde çabucak kendini toparlayarak inanılmaz hızlara çıkıyordu.

……

Akan zamanı durdurmak mümkün değildi. Dokuz kişilik grubun dokuzu da öfkeden kudurmak üzereydi; adeta Karakuzey sadece kaçmayı biliyordu! Diyargemisinin hızını kullanarak rakiplerini atlatıp duruyordu.

“Karakuzey bu geçitleri iyi tanıyor; mekanizmaları kolayca atlatabildiğini biliyoruz. Arada sırada bir tuzağa yakalansa da gemisi, hasarı kolayca karşılayabiliyor.” Dokuz Hükümdar ve İmparator çaresiz durumdaydı.

Her geçit çok uzundu ve sayısız geçit sayısız mekanizmaya sahipti. İmparatorlar dikkatle ilerlemek zorundaydı ve şimdilik Ning'i yakalamaları hiç de mümkünmüş gibi görünmüyordu.

Ancak heyecanlı bekleyişleri sürmekteydi. En azından gemi hala ateşten geçitlerdeydi. Er ya da geç, onu yakalayacaklardı.

…….

“Mm. Şimdilik geçitlerdeki en tehlikeli mekanizmaları saklayacak ve dokuzlunun dikkatini iyice dağıtacağım.” Ning gayet sakindi. “Odakları tamamen ateşten geçitlere bağlı olmalı. Böylece hücre bölgesine giremez ve kontrol odasını bulamazlar.”

Ning sürekli saklanırsa İmparatorlar'ın ve Hükümdarlar'ın bölgeyi dikkatlice aramaya başlayacağından ve o gizli kontrol merkezini bulmalarından korktuğu için kendisini yem olarak kullanıyordu. Saklı bölgeyi bulmak zordu ve Ning de orayı Aksükun sayesinde bulmuştu… Fakat karşısında rakip olarak Hükümdarlar vardı!

Koca bir Hükümdar grubu sabırla bölgeyi incelemeye kalkarsa günün birinde o saklı yeri bulabilirlerdi ve bulduklarında Ning artık formasyon diyagramını kontrol edemezdi!

Tabii bunun yaşanma şansı çok yüksek değildi ama Ning riski göze almak istemiyordu.

“Ateşten geçitlerde olduğumu bilmeleri lazım. Dikkatleri benim üzerimde olmalı. Böylece hücrelere bulaşmazlar. İkinci grup geldiğinde harekete geçeceğim.” Ning çok sabırlıydı.

……..